Ziya Pir: Yerli yolcu uçağı, yerli savaş uçağı derken uçan Davutoğlu oldu

Üzerine söz aldığım madde ile ilgili; kaldırılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden il özel idarelerine devredilen personelin özlük haklarının ödenmesi; ödeyin, destekliyoruz. KÖYDES kapsamında yolu ve suyu olmayan köylerin altyapılarının desteklenmesi; siz yapın, biz destekleriz. SUKAP kapsamında belediyelerin içme suyu ve atık su projelerinin İller Bankası aracılığıyla desteklenmesi amacıyla düzenleme; düzenlemeyi biz yaparız, siz vatandaşın yapılacak bir şeyi varsa yapın lütfen.Yeter ki vatandaş için bir şeyler yapılsın. 

Normalde 317 milletvekili olan bir iktidar partisinin bakanlarının buraya öz güvenle çıkıp kendi projelerini öz güvenle müdafaa etmeleri, sunmaları gerekirken biz ne gördük burada? Özellikle Dışişleri Bakanı, Avrupa Birliği Bakanı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanından hiç bahsetmek istemiyorum ama ne yaptılar burada? Durup dururken, hiçbir şey yokken agresif bir sunum yapmaya başladılar. "Niye acaba?" diye sorarsanız, bana göre, içerideki ve dışarıdaki gelişmeleri artık takip edemiyorlar, yetişemiyorlar, metal yorgunluğu var. Bu yüzden, bu şekilde agresif davrandılar.

Devlet aklı hala "Kürt'ü, muhalifi, bilim adamını nasıl bastırırım" noktasında duruyor. Oysa şu an dünyada yeni bir medeniyet kurulması söz konusu. Ne devlet aklının ne devletin ne bakanlıkların bundan haberi var; haberleri yok ve bu gidişatı biz kaçırıyoruz.

Bitcoin’le ilgili soruma cevap geldi elektronik para değilmiş; günaydın!

Bundan birkaç ay önce, 9'uncu ayda ben "bitcoin"le ilgili bir soru önergesi vermiştim. Cevabı, Merkez Bankasının değerlendirmesi aylar sonra geldi ve burada diyor ki: "İlgili herhangi bir yasal düzenleme yoktur. BDDK elektronik para olmadığını tespit etmiştir". Günaydın, yani "bitcoin"in ya da "etherium"un elektronik para olmadığını bütün dünya biliyor, bunu söylemek için bana cevap vermesine gerek yoktu. Ama Hükümet’ten önce başkası cevap verdi, nadide kuruluşlarımızdan Diyanet İşleri Başkanlığı fetva verdi ve dedi ki: "Bitcoin dinen uygun değildir." Hayda! Bence bu meseleyi Diyanet İşleri Başkanlığının insafına lütfen terk etmeyelim, kendimiz bir çalışma yapalım.

Dünya "blockchain", "hashgraph" kavramlarını kullanırken siz Kürdistan’ı yasaklama peşindesiniz 

Bizim meseleyi ne yücelterek ne de şeytanileştirerek ele almamız gerekiyor, ülkemiz ve insanlarımız için yararlarını ve zararlarını ortaya çıkarmamız gerekiyor. Bütün dünya -yeni bir medeniyet- "blockchain", "hashgraph", "fintech", "bitcoin", "etherium" gibi kavramları kullanırken siz hâlâ "Kürt'ü nasıl bastırırım, burada 'Kürdistan' kelimesini nasıl yasaklarım"ın peşindesiniz. Günaydın demek istiyorum, dünya başka yerlere gidiyor, biz de uyanalım artık. Daha doğrusu, biz uyanığız zaten de siz de uyanın.

Salı günü de ifade etmiştim; "yerli uçak" ve "yerli otomobil" diye bir şey yok; "yerli marka otomobil", "yerli marka uçak" deyin. O zaman bizden de destek alırsınız ama aksi takdirde, komik duruma düşersiniz.

Yerli yolcu uçağı, yerli savaş uçağı derken uçan Davutoğlu oldu

2007'de seçim beyannamenizde şöyle bir şey var: "Türkiye 'takeoff'a geçiyor." 2011'de "Yerli Uçağımız Göklerde" diye afişler astınız. Başbakan o zaman Sayın Erdoğan'dı. Kullandığınız fotoğrafta da uzaklara da bir uçak, çekirgeye benzeyen bir grafik koymuşsunuz, ayıp etmişsiniz. 2015'e gelince ne değişti? Başbakan değişti, o çekirge de oradan silindi, şimdi yerli yolcu uçağımızı yapıyorsunuz. Yeter mi, keser mi? Kesmez. Dediniz ki: "Kendi savaş uçağımızı yapalım." Artık Davutoğlu savaş uçağını yapıyordu. Ne zamanlar? Hani, Selahattin Başkan’a "Ben artık Selahattin demeyeceğim" diyordu, işte o zaman savaş uçağına geçti. Daha sonra baktı, bir süreç var, ağır aksak işleyen bir süreç vardı, barış süreci ve "Bu olmaz, ayıp oluyor, başka bir şey bulalım…" Ne bulalım? Düşündüler, ya ne olur, ne olur, neyi henüz afişlemedik? Elektrikli otomobili. "Elektrikli otomobil yapıyoruz arkadaşlar" dedi. Sonra ne oldu, Türkiye uçtu mu? Hayır. Uçan bir şey oldu, o da Sayın Davutoğlu. Öyle bir uçtu ki daha Meclis’e bile uğrayamıyor o gün bugündür.

Bu işler şakaya gelmez. Seçim vaatlerinde falan, bunları koyabilirsiniz ama arkasında durmanız gerekiyor, bir şeyler yapmanız gerekiyor. Yoksa, insanlar der ki: "Burada AKP’liler uçuyor, uçak falan yok." Ama bu halkı bir yere uçuruyorsunuz siz bu gidişle, uçuruma doğru uçuruyorsunuz, bundan vazgeçin lütfen. Biz yerli marka otomobile ya da uçağa karşı değiliz, biz de bunun arkasındayız ama bunu düzgün yapmak lazım.

Sayın Sanayi Bakanı, TÜBA ödülleri töreninde şöyle bir konuşma yapıyor, diyor ki: "Bizim bütün gayretimiz bilim merkezi, teknoloji üssü ve ileri sanayi ülkesi bir Türkiye'yi inşa etmek." Şimdi, AKP’liler, burada bu "inşa" kelimesini almış, herkes üstüne atlıyor, "Binaları inşa edelim...". Binaları inşa ediyorsunuz.

Bütün dünyada şu konuşuluyor: Kalite detaydadır, kalite detayda. Ben 6 ay önce burada bir konuşma yaptım, Dicle Teknokent, hani "bilim merkezi teknoloji üssü" ile ilgili. Yine iki gün önce internet sitelerini araştırdım, bunlar ne iş yapar diye baktım. Hiçbir değişiklik yok, iki tane sayfası değişmiş. Nereye tıklarsanız tıklayın 2691 sayılı Kanun'u yazmışlar o çıkıyor. Hedeflerimiz diyorsunuz, o sayfa çıkıyor; ortaklar diyorsunuz, bu sayfa çıkıyor; ondan sonra, kurum vergisi muafiyeti, şu sayfa; gelir vergisi, bu; KDV, bu; prim desteği diyorsunuz, bu sayfa çıkıyor; personel avantajı, bu; yabancı uyruklu personelle ilgili, bu sayfa çıkıyor; akademisyenler için AR-GE desteği, şu çıkıyor; yatırım istisnası falan, bu sayfa çıkıyor; bu da boş, boş sayfa. Bunları da geçelim, giriş sayfasında haberler var, en son haber, 7 Şubat 2017'de bilim teknolojiden bahsediyor, 7 Şubat 2017’de WhatsApp'la la ilgili bir haber yazmışlar, gülünç bir durum. Ama misyon ve vizyonumuz bu altı ayda değişmiş, tebrik ederim.

Sizin vizyonunuz bu: Koskocaman bir hiç 

İdari yapı sayfasını tıkladım, bir tane isim aradım, "Profesör, X, Genel Müdür" ulaşamıyorsunuz. Teknoloji Transfer Ofisi sayfasını gördüm, heyecanlandım, tıkladım. Ne çıkıyor biliyor musunuz? Koskocaman bir hiç. Eskiden en azından öbür metin vardı, bu sefer onu da kaldırmışlar, koskocaman bir hiç, sizin vizyonunuz bu. Arayalım dedik. Bize ulaşın, bizimle iletişime geçin. Telefon numarası, artı 90, gerisi boş; faks numarası, artı 90, gerisi boş. Mümkün değil ulaşamıyorsunuz.

İnsanlar, “Dicle Teknokent’in üstünde çok güzel mangal yapılıyor” diyor

Valiliği arattım, o ona bağladı, bu buna, dediler ki: "Öyle bir bina var biliyoruz ama bizde kayıtları yok." Telefon kayıtları valilikte de yok. Tabii, 2010'da kurulmuş, heyecanla atlamışsınız üstüne, binayı kurmuşsunuz, 2010'da faaliyete girmiş. Orada insanlar ne diyor biliyor musunuz? "Onun üst katında çok güzel mangal yapılıyor." diyor.

21 Aralık 2017