Grup toplantımızda konuşan Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, hakların bugün çifte bayram yaşadıklarını belirterek, Kobanê'nin zaferi ile Yunanistan'da SYRIZA'nın elde ettiği başarıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Halkların gelecek yürüyüşünü ilerlettiği ve yeni güne merhaba dediği bir eşikten geçtiklerini ifade eden Yüksekdağ, zafer tarihlerinin yazılacağı bir döneme girildiğine vurgu yaptı.

Yüksekdağ, "Egemen güçler, bütün bölgeyi, dünyayı ve Türkiye'yi sömürünün, zulmün cenderesinde tutan güçler bu zafer dolu günlere ulaşamayacağımızı sanıyordu. Bölge halklarının karanlık bir yazgıya mahkum olacağını düşünüyorlardı. Ama umud edenler ve direnenler bu yazgıyı kökten değiştirdi. Bugün dört bir yanımızdan zafer haberleri geliyor, sevinçli günleri müjdeleyen gelişmeler yaşanıyor" dedi. Yunanistan'da SYRIZA'nın elde ettiği zaferi kutlayan Yüksekdağ, "Yunanistan'da kardeş halkımızın zaferi kutluyorum. Bu zafer hepimizin sevinci ve ortak geleceği demektir" dedi.

'Yunan halkının başarısı bizim de başarımızdır'

"Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz" şiarını dillendiren Yüksekdağ, hiçbir zaman tek başına kurtulmayı düşündükleri bir yol tasavvur etmediklerini vurgulayarak, Yunan halkının başarısını kendi başarıları olarak gördüklerini söyledi. Avrupa'daki sömürgeci güçlerin böyle bir zafer beklemediklerine dikkat çeken Yüksekdağ, başarının engellenmesi için de çeşitli çabaların verildiğini, sömürgeci güçlerin hesaplarının ve çıkarlarının risk altında olduğunun da farkında olduklarını söyledi. Yüksekdağ, "Ama bizim farkında olduğumuz daha önemli bir başarı var; artık Avrupa'da da var olanın dışında bir özgürlük ve emek seçeneği gelişmeye ve büyümeye başladı. Bu kazanım bölge ve dünya halklarının kazanma azmi olacaktır" ifadesinde bulundu.

'Şanlı direniş zaferle sonuçlandı'

Kobanê zaferine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yüksekdağ, kutlu zaferin sonucunu gördüklerini, 134 gün devam eden şanlı direnişin zaferle sonuçlandığını belirterek, Kobanê zaferinin bütün halkların geleceği, umudu ve zaferi olduğunu söyledi. Yüksekdağ, "Bu zafer hepimize kutlu olsun" dedi. Direnişin zor yollardan geçtiğini anımsatan Yüksekdağ, 134 gün boyunca direnenlerin tarih yazdıklarını vurgulayarak, "Rojava halkları tarihin kalemini kendi ellerine aldığı günden bu yana başka bir bölgenin, yaşamın mümkün olduğunu kanıtlamak için uğraştı. Zafer ispata yer bırakmayacak kadar güçlüdür. Tarihte yeni bir sayfa açılmıştır, 'Kobanê düştü düşecek' diyenlerin tarihteki sonu gelmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

'Bizim günümüz gelmiştir'

"Kobanê direnecek diyenlerin günü gelmiştir, yani bizim günümüz gelmiştir" diyen Yüksekdağ, "Geride bıraktığımız günler içerisinde direnişte rolü olan, emeği geçen herkesi saygıyla sevgiyle minnetle selamlıyorum. Öncelikle kahramanca direnişe imza atan YPG ve YPJ direnişçilerini, dayanışma içerisinde olan peşmerge güçlerini, sol özgürlük güçlerini, sınır boylarında ölüm, yorgunluk pahasına günlerce nöbet tutan halklarımızı, dört bir yanda Kobanê benim geleceğimdir diyen halklarımızı sevgi ile kucaklıyor, selamlarımızı saygılarımızı iletiyoruz" diye konuştu.

Kobanê devriminin ilan edilmesinden sonra hükümetin kem sözcülerinden yine bazı sözler duyduklarını kaydeden Yüksekdağ, "Bize diyorlar ki; 'umarım Kobanê için çabamızı unutmazlar.' Bu söz ve yaklaşım karşısında söyleyecek söz bulmak zor. Sadece şunu söyleyebilirim; Bu sözler herhalde çok ağlamaktan oluyor. İnsan fazla ağlayınca böyle cümleler kurabiliyor" ifadesinde bulundu. Yüksekdağ Bülent Arınç'ın sözlerine de şunları söyledi: "Asla unutmayacağımız ve affetmeyeceğimiz bir listeleri var. Biz 'Kobanê düştü düşecek' diyenleri unutmayacağız. 'Kobanê'nin Türkiye ile ne ilgili var' diyenleri, TIR'lardaki silahları, sınırda IŞİD ile sarmaş dolaş asker fotoğraflarını, sınır boylarında katledilen gençleri, kadınları, 6-8 Ekim tarihlerinde bugün gelsin diye direnen ve katledilen canlarımızı unutmayacağız" dedi.

'Bu halk size selam söyletir'

Direnenlerin kazandığını ve kazanmaya devam edeceğini vurgulayan Yüksekdağ, "Zafer ilan edildikten sonra Kobanê'ye selam gönderiyorlar. Keşke bu selamı yüzlerce insan ölmeden, Türkiye'deki barış ortamı gerilimin sarmalına terk edilmeden söyleyebilseydiniz. Ama selamı söyleyene değil, söyletene bakın. Bu halk size selam söyletir" değerlendirmesinde bulundu. Halkın kazanacağını düşünemeyenlerin kaybetmeye mahkum olduklarını dile getiren Yüksekdağ, her yerde kazanmaya odaklanmış siyasi yürüyüşü çoktan başlattıklarını söyledi. Yüksekdağ, "SYRIZA'nın başarısı bize bunu söylüyor. 'Başarabilirsiniz' diyor. Kobanê zaferi de 'başarabilirsiniz' diyor. Bugün artık Türkiye halkları hiç bir şeyden korkmasın, bu zalim, despot iktidardan korkmasın, artık cesur olmak için bütün Türkiye halklarının çok büyük bir gücü var" diye konuştu.

Kısa bir süre önce vahşi bir barbarlık ordusunun Kobanê'nin üzerine salındığına dikkat çeken Yüksekdağ, "Namı kendisinden önce gidiyordu, yok edici bir ordu karşısında hiç bir kuvvet duramıyor, geldiğini duyanlar kaçıyor. İşte Kobanê'de bu kadar korku yaydılar. İnsani cesaret, öz güven duygularını kırmak için kullanılan karanlık bir ordu yenilgiye uğratıldı, bu insanlığın ve cesaretin başarısıdır. Bölge halkını cesaretsizleştirmeye çalıştılar ama bakın bugün karanlık ve katliamcı, kıyıcı ordu karşısında insanlığın ve aydınlığın, iyiliğin ordusu kazandı. Ağır silahları, tankları, toplarıyla, kimyasal silahlarıyla geldikleri gibi gittiler, bir Kürt özdeyişini hatırlatmak istiyorum; Suwar hatin peya çûn" dedi.

'Şanlı direniş Türkiye halklarına cesaret armağan etmiştir'

IŞİD'in, IŞİD'i yaratanların başına bela olacağını ve tarihten silineceğini dile getiren Yüksekdağ, "Bu karanlık lekeyi ortadan kaldıran şanlı Kobanê direnişi ve halklarımızın kahraman evlatları Türkiye halklarına da cesaret armağan etmiştir" dedi. İktidarın, politikalarının yerle yeksan olduğunu ancak halen eskiyi dayatmaya devam ettiğini belirten Yüksekdağ, statükoya boyun eğmediklerini ve eğmeyeceklerini vurgulayarak, iktidarın iç ve dış politikalarının çöktüğünü söyledi. Türkiye'nin dört bir yanında dostsuz kaldığını vurgulayan Yüksekdağ, "Durum böyle olunca gidip dış politikayı Somali'de yapıyorlar. Ne yapsınlar başka çare yok" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'deki iktidarın yeni Ortadoğu'yu oluşturmaya çalıştığını kaydeden Yüksekdağ, "Politikanız Akdeniz sularında kıyıya vurdu. Bütün bölge politikalarınız yanıtsız ve karşılıksız kaldı. Böyle bir zeminde nasıl yeni bir Ortadoğu inşa edeceksiniz" diye sordu. Yüksekdağ, "Ama inşa edilen bir Ortadoğu var, gelin ona katkı sunun. Ortadoğu halklarıyla bölge politikanızı barış, kardeşlik çerçevesinde geliştirin. Gelin Rojaya'va dost olun, dost olmayı başabilirseniz bir dış politikaya sahip olursunuz aksi takdirde, kaybetmeye mahkumsunuz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Biz yeni bir Irak olsun istemiyoruz. Nedir bu? Kuzey Irak... Şimdi de Kuzey Suriye doğsun! Bunu kabullenmemiz mümkün değil" sözlerine karşı Yüksekdağ, "İstediğiniz kadar kabul etmiyoruz diyin. Bu gerçek kendisini size dayatacak" dedi.

Kobanê için yeniden seferberlik çağrısında bulunan Yüksekdağ, bu defa da yıkılan kenti kurarak, pırıl pırıl bir Kobanê'nin oluşması için tüm halkların dayanışma sergilemesi gerektiğine işaret etti. Yüksekdağ, "İman gücü ile neler yapılabiliyor gösterelim" dedi.

'İktidar süreci sürüncemede bırakıyor'

Çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yüksekdağ, iktidarın çözüm sürecini sürümcemede bıraktığını belirterek, 2015 seçimlerinde HDP'nin parlamentoya girmemesi durumunda çözüm masasına oturtulamayacağı yönündeki açıklamalara da yanıt verdi. Çözüm sürecinin 2 yıldır devam ettiğini ve halen tek taraflı adımların atıldığını vurgulayan Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı'nın sürekli Başbakan'ın söylediklerini boşa çıkardığını ve yalanladığını söyledi. Yüksekdağ, "Çözüm sürecinin sorumlusu kim diye soruyoruz? Süreçte Cumhurbaşkanı, Başbakan'a sınıf başkanı muamelesi yapıyor. Bunu biz bile kaldıramıyoruz, bizim bile zorumuza gidiyor. Başbakan'ın Diyarbakır'da Kürtçe öğrenmek istediğini söylediğini aktaran Yüksekdağ, "Kürtçe çalışma isteğini böyle dile getiren bir başbakana şunu söyleme hakkına da sahibiz; sayın başbakan Kürtçe çalışmaya gösterdiğin hevesin bir kısmını da en azından önünde beklettiğin müzakere taslağına çalışmaya harca" dedi.

Cumhurbaşkanı'nın partilerini tehdit ettiğine vurgu yapan Yüksekdağ, HDP'nin barajı geçememesi durumunda masaya oturmayacağı yönündeki açıklamalara, "Neden tehdit dili kullanıyor. Biz o masayı ne başbakanın ne de hükümetin icazeti ile kurmadık. O masadaki yerimiz asla tartışmalı değildir. Ama iktidarın o masadaki yeri güvende değil. Seçimlerden sonra HDP daha güçlü gelecek, ama AKP2nin siyasetteki durumunun ne olacağını bilemiyoruz. Onlar ne oldum demesinler, ne olacağım desinler" değerlendirmesinde bulundu.

'Adına ak dediğiniz adınız kirli'

İç güvenlik paketine de değinen Yüksekdağ, uygulamanın darbeci, faşist siyasi anlayışın uygulaması olduğunu vurgulayarak, AKP'nin demokratik yapıyı kendine göre tahkim ettiğini söyledi. Yüksekdağ, söz konusu paket ile halkların meşru mücadelesinin engellenmeyeceğini söyledi. 4 AKP'li bakanın yüce divana gönderilmemesi ile ilgili olarak da Yüksekdağ, "Dört bakanı akladılar, ak kaşık gibiler. Mevlana'nın bir sözü var; 'sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır, önemli olan içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır' Başardınız, şimdi bakanlarınız sütten çıkan ak kaşık gibi ama sütünüz ve içiniz kirli, adına ak dediğiniz adınız kirli" dedi.

Metal işçilerine de direnişlerinden dolayı Selmalarını ileten Yüksekdağ, işçiler ile birlikte olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. Yüksekdağ, ayrıca Ermeni soykırımı ile Filistin'de yaşanılanları da hatırlatarak, "Dünyanın hiçbir köşesinde hiçbir halkın zulüm görmediği günler hepimizi bekleyen günlerdir, bu günleri birleşik mücadele ile kazanacağız bugünlere yürüme azmi ve sevinciniz kutlu olsun" dedi.

28.01.2015