Şırnak'ın Cizre ilçesinde binlerce kişi, polislerce katledilen Nihat Kazanhan için kurulan taziyeyi ziyaret etti. Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, HDK Eş Sözcülerimiz Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü, DTK Eş Başkanı Selma Irmak, DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk ve Februniye Akyol, HDP'li vekiller Ayla Akat Ata, Mülkiye Birtane, Gülser Yıldırım, Hasip Kaplan ve Faysal Sarıyıldız, DTK Başkanlık Divanı üyesi Feleknas Uca, HDP'li yöneticilerin Cizre ilçe binası önünde gerçekleştirdikleri açıklamanın ardından binlerce kişi yürüyüşe geçti. Yürüyüş Nur Mahallesi'nde bulunan ilçe binasından Kobanê (Nusaybin) Caddesi üzerinden Cudi Mahallesi'nde bulunan Cudi Mahallesi Halk ve Taziye Evi'ne kadar sürdü.

Taziye evinde son bulan yürüyüşün ardından seçilmişler, Kazanhan'ın ailesine başsağlığı dileyererek, dualar okudu. Okunan duaların ardından taziye evi önünde bu kez Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, ve Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, konuştu. İlk olarak konuşan Türk, Kürt halkının yürüttüğü özgürlük mücadelesiyle tüm ezilen halkların özgür geleceğinin inşa edileceğini belirti. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın iki yılı aşkın süredir Kürt halkının özgürlüğü ve Ortadoğu'da barışın tesisi için büyük bir çaba sarf ettiğini dile getiren Türk, Kürt halkının da bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdi.

Kürt halkının köleliği asla kabul etmeyeceğinin altını çizen Türk, şunları söyledi: "Barış halkların geleceği için anlamlı ve olmazsa olmazdır. Ama bu barışı ortak bir yaşamla kurabiliriz. Gençlerimizi barış için vermeyiz. Bedel ödenecekse hepimiz bedel öderiz. Nihat Kürt halkının değil tüm Kürdistan'ın şehididir. Şehitlilerimiz Kürdistan'ın yüreğinde yaşayacaktır."

'Onlar çocuklarımız kadar cesur değil'

Türk'ün ardından konuşan Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ ise "Alnı ak olan çocuklarımıza yaşam hakkı bırakmıyorlar. Onların alınları bizim çocuklarımızın alınları kadar ak değil. Onların yürekleri bizim çocuklarımızın yüreği kadar cesur değil. Onlar bu kadar namert, bu kadar kirli, lanet insanlık dışı bir siyaset sahibidir. İşte bu siyaset günlerdir can alıyor. Bu siyaset günlerdir Cizre'de karanlık tezgahlar ve provokasyonlar çeviriyor" dedi.

'Çocukların taşıdığı direnişten dahi korkuyorlar'

Kürt halkının yıllardır olduğu gibi yeniden ölümle sınanmaya çalışıldığını ifade ederek, "Kahraman Cizre halkı bir kez daha o sınavı geçti. Bu halkı çocuklarının cenazesiyle teslim alamazsınız. Bunu öğrenemediniz mi? Tarihi boyunca bu halkı evlatlarının ölümüyle diz çöktüremeyeceğinizi hala anlamadınız mı? Bu saldırılar anlamadıklarından dolayı değil. Bu halkın çözümü yaratma gücünden korkuyorlar. Bu halkın çocuklarının taşıdığı direnişten dahi korkuyorlar. Bu korkunun ecele faydası yok" diye konuştu.

'Cizre halkının tek suçu doğru siyaset yolunu göstermektir'

Çözümsüzlük politikalarının çöktüğüne işaret eden Yüksekdağ, şunları dile getirdi: "Ölmüş, çürümüş bir siyaseti hala bütün Türkiye halklarının tepesinde bir zorbalık gücü olarak uygulamaya çalışıyorlar. Bu halkta onların çürüyen bu siyasetine en güçlü cevabı veriyor. Cizre halkının tek suçu, doğru siyaseti yolunu göstermektir. Yanlış yoldan giden siyasi iktidara, barışın ve çözümün düşmanlarına doğru yoldan gidileceğinin yolunu göstermektir."

'En büyük suç halkın önüne evladının cenazesini koymaktır'

Yüksekdağ, "Cizre halkı o karanlığın en koyu olduğu dönemlerde, insanlık değerlerinin mumla arandığı o 90'lı yıllarda 92'de de doğruyu yaptı. Bugünde aynı şeyi yaptı" dedi. Cizre halkının eyleminin meşru olduğuna vurgu yapan Yüksekdağ, şunları kaydetti: "Bu hareketi ve eylemi gayri meşru ilan etmeye çalışanlar esas suçlulardır. Suç bu topraklarda çocuk canına kastetmektir. Suç bu topraklarda bütün acılara rağmen çözüm için sorumluluk gösteren bir halkın önüne evladının cenazesini koymaktır. Bundan büyük bir suç yoktur. Bu suçu işleyenlerin vereceği çok büyüktür. Biz bu hesabı her koşulda soracağız. Katledilen evlatlarımızın çocuklarımızın hesabını sormak için hesap sorma mücadelesinin en önünde olacağız."

'Onların siyaseti ve hasiyeti yerlerde sürünüyor'

Cizre halkının yalnızlaştırılmaya çalışıldığı söyleyen Yüksekdağ, "Aylar önce Kobanê içinde kirli tezgahlar planlar yapmışlardı. Aradan aylar geçti. Düşecek dedikleri Kobanê ve oradaki direniş dim dik ayakta. Onların hasiyeti ve siyaseti yerlerde sürünüyor. Sizde bir parça hasiyet varsa bu halkın direnişi ve taleplerini görün. Nasıl Kobanê'de bu halkın haklılığını ortadan kaldıramadıysanız, direnişini kıramadıysanız bugün Cizre'de bunu asla ama başaramayacaksınız" ifadelerini kullandı.

'En büyük provokasyon bir katili buraya göndermektir'

AKP hükümetine ve yetkililerine "Cizre'de işlediği suçtan derhal vazgeçmelidir" uyarısında bulunan Yüksekdağ, "Bu zamana kadar çok canımız gitti. Kan ve kıyıcılık trafiği üzerinden çözümsüzlüğü derinleştirmekten vazgeçmelidir. Cizre'de 'provokasyon var, karanlık eller, paralel güçler ve polisler Cizre'de tezgah kuruyorlar' diyorlar. Ben sizlere söyleyeyim. Provokasyonun en büyüğü Hrant Dink cinayetinin sorumlusunu emniyet amiri diye buraya yeni katliamlar gerçekleştirmek için göndermektir. Bu katliamlara ve çözümsüzlüğe yol açan siyasetin önünü halkımızın birleşik gücüyle keseriz" diye konuştu.

Taziye ziyaretinde son olarak MEYA-DER Başkanı Kasım Yiğit konuşarak, aileye ve Kürt halkına başsağlığı diledi.

16.01.2015