HDP Grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yüksekdağ, Kader Ortakaya'yı anarak başladığı konuşmasında, bu katliamın bütün kadınlara ve topluma verilen bir mesaj olduğunu belirterek, "Kobanê direnişini selamlamak için, orada barış nöbeti tutan halkımız onurlu bir davaya imza attılar. Ancak ne yazık ki sınırda IŞİD militanlarıyla sohbet edenler dostça hasbıhal edenler, barış ve direniş nöbet tutanlara tahammül edemediler" diye konuştu. Yüksekdağ, şimdiye kadar sınırda 30 insanın katledildiğini belirterek, bunun "aynı zamanda Kobanê direnişine yönelik tahammülsüzlüğün" bir göstergesi olduğunu söyledi. Yüksekdağ, sınırda mücadele edenleri ve Kobanê'de direnenleri "birleşik mücadele ruhuyla" selamladığını belirterek bu direnişin bütün Türkiye halklarına bir yol açtığını söyledi.

Kobanê direnişinin iki aydan beridir büyük bir irade ile sürdürüldüğünü buna karşılık bölgesel gerici güçlerin saldırılarının arttığını belirten Yüksekdağ, "Bunu hazmedemeyenler bölgesel gerici saldırı odakları kendilerine yeni saldırı alanları açmaya çalışıyorlar. Kobanê'de umduklarını bulamayanlar bu kez gözlerini Efrin kantonuna dikmiş durumundalar" diyerek Efrin Kantonu'na yönelik Nursa Çetelerinin saldırı hazırlığı içinde olduğunu söyledi. Türkiye tarafından eğitilip donatılan IŞİD ve Nursa çetelerinin bölgeyi katliama çevirdiğini dile getiren Yüksekdağ, "Efrin Kantonu'nda aynı saldırının gerçekleşmesine asla ve asla izin verilmeyeceğiz. Kobanê'de yenilenler Efrin'de şimdiden yenilmiş sayılırlar" dedi.

Erdoğan'ın Rojava'da yaşananları "bir üst akılın ürünü" olarak nitelendirmesine şaşırmadığını belirten Yüksek, "Çünkü orada yaşananları bunların aklı almıyor. Üst akıl aramayın sizin aklınız yaşananlar karşısında şaşırmış durumdadır. Yaşananlar onların aklını alt üst etmiştir onların aklını şaşırtmıştır" diye konuştu. Hükümete, "Sizin aklınız orada yaşananları anlamaya yetmez" diye seslenen Yüksekdağ, Rojava ve Kobanê de yaşananların bölgesel ve uluslar arası güçlere büyük bir ders verdiğini ancak Türkiye'nin bunu anlamaya muktedir olmadığını söyledi. Yüksekdağ, Hükümetin aylardır Kobanê'nin düşmesini beklediğini ve bunun için IŞİD çetelerine her türlü desteğin verildiğini söyledi.

"Eğer bugün bir Rojava varsa uluslar arası emperyalist güçlere, orayı düşürmek için her şeyi yapan Türkiye'ye rağmen vardır" diyen Yüksekdağ, "Ortadoğu'da yeni bir denklem kurulacaksa; kimse kusura bakmasın, Erdoğan'da kusura bakmasın, onun üst aklı sadece ve sadece Kobanê, Efrin ve Rojava'dadır. Orada (Rojava) her şeyin üstünde bir halk iradesi şekillenmiştir, bu Ortadoğu da halkın geleceğini belirleyecek bir hat şekillendirmiştir" diye konuştu. Oluşan kantonların ve ortaya çıkan siyasi sistemin insanları bölgedeki mezhep ve etnik savaşlardan uzak tutmanın adı olduğunu söyleyen Yüksekdağ, AKP başta olmak üzere bölgesel güçlere, "elinizi Rojava üzerinden çekin" çağrısı yaptı.

Yüksekdağ, Ortadoğu'da sadece Kobanê ve Rojava'da değil Filistin'de de yeni gelişmeler yaşandığını belirterek, "Bizim için Kobanê ne ise Kudüs odur. Biz birileri gibi Kobanê başka Kudüs Amed başka demiyoruz. İstanbul, Ankara ne ise Kudüs, Batı Şeri-a Gazze odur. Bugün İsrail'in saldırıları lanetlenmesi gereken bir politik duruş anlamına gelmiştir. Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıyı kınıyor lanetliyorum. Bizler Filistin mücadelesini bütün Türkiye halklarının özgürlük mücadelesinden ayrı tutmadık" diye konuştu. Yüksekdağ, Filistin mücadelesinde hayatını kaybedenlerin mezarları ile Kürdistan ve Türkiyeli devrimcilerinin mezarlarıyla yan yana olduğun hatırlattı.

"Bugün Mescid-i Aksa ve Kudüs için ağlayanlar, bu zulmün ve katliamının durdurulması, Filistin halkının üzerindeki bu teröre son vermek için ne yaptılar?" sorusunu yönelten Yüksekdağ, "İsrail devletine bağırıp çağırmak, Kudüs ve Mescid-i Aksa için göz yaşı dökmekle olmaz. Sözünüze bağlı iseniz İsrail devletiyle ilişkilerinizi kesin. Ama hükümetin tavrı asla böyle olmamıştır" diye konuştu. Türkiye ile İsrail arasındaki askeri ve ekonomik ilişkileri de dikkat çeken Yüksekdağ, "Sonrasında çıkıp İsrail devletine hesap sorması inandırıcı değil. Eğer samimi ise askeri ve ticari anlaşmalarını iptal etsin. Onlara oluk oluk akıttığınız paralarla İsrail devleti Filistin halkını katlediyor. Böyle bir ayıbı daha ne kadar sürdürmeyi düşünüyorsunuz? Türkiye halkları böyle bir ayıba ve suça alet olmaya zorlanamaz" şeklinde konuştu.

Hükümeti gerilim politikası yürütmekle suçlayan Yüksekdağ, bununla taleplerin geri çekilmek istendiğini belirterek, açılımda "Aç kapa politikasına" dönüştüğünü söyledi. Yüksekdağ, hükümetin icraat konusunda taş duvar olduğunu söyledi ve "Böyle bir icraatla demokratik talepleri nasıl karşılayacaklarını sanıyorlar" sorusunu yöneltti. Hükümetin yeniden Alevi Açılımı söylemlerine de tepki gösteren ve daha önce yapılan çalıştayları hatırlatan Yüksekdağ, "7 çalıştay yaptılar, bundan çıka çıka yeni bir açılım başlatacaklarını söylemek için mi yaptınız" sözleriyle tepki gösterdi. "Kürt sorununda çözüm sürecini askıya aldınız dondurdunuz, açtığınız bir konuyu kapattınız mı ki Alevi Açılımına yöneliyorsunuz" sorusunu yönelten Yüksekdağ, hükümetin sürekli açılımlar yaparak sorunları ötelediğini söyledi.

Kürt sorunun çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yüksekdağ, bu konun önündeki en temel engel olarak HDP'nin gösterilmesine sert tepki gösteren Yüksekdağ, "Böyle bir sorumsuzluk, ciddiyetsizlik olabilir mi? Size sorarlar bu ülkenin hükümeti kim. AKP mi HDP mi? Topu niye HDP'ye atıyorsunuz. Kendi başlattığınızı ileri sürdüğünüz bir süreci 'hele bakalım HDP yapacak' diyerek bize atıyorsunuz" ifadelerini kullandı. Hükümetin "hele bakalım HDP yapacak" sözlerine "İyi o zaman yer değiştirelim biz iktidara gelelim bizim çözüm projemiz var, ne yapacağımızı görürsünüz" sözleriyle dile getiren Yüksekdağ, hükümeti bir kez daha kendi sorumluluğunu yerine getirmeye çağırdı. HDP'nin şimdiye kadar rolünü ve misyonunu yerine getirdiğini ve bundan sonra çözüm süreci için köprü olmaya devam edeceklerini söyleyen Yüksekdağ, "HDP'yi hedef tahtasına oturarak HDP'ye saldırı ve suikast kılıcını sallayarak aslında siz en yeşil dalı kesmeye çalışıyorsunuz" uyarısında bulundu. HDP'nin bütün kuşatılmışlığa rağmen soğukkanlı bir şekilde sürece yönelik sorumluluğunu yerine getirdiğini belirten Yüksekdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hükümetin bizi terbiye etme ve üzerimizde baskı kurma çabalarıyla bizi sürece sahip çıkmaktan alıkoymaz. HDP'yi dizayn etmek kimsenin haddi değildir. Biz ne yapacağımızı daima bu halka sorduk, halkımıza-halklarımıza hesap verdik. Halkımıza hesap veremeyeceğimiz hiçbir şey olmamıştır. Kimse HDP üzerinde baskı kurmaya çalışmasın. Dizayn etme ve sinsi politikalarla bize yaklaşmasın. Bu kuşatma ve saldırıların devam ettiği koşullarda bile duruşumuzu koruyacağız."

HDP PM üyesi Ahmet Karataş'a yönelik yapılan saldırıya yönelik yapılan soruşturmayı eleştiren Yüksekdağ, hükümetin olayı "bireysel meftun birinin saldırısı" olarak yansıtılmasına da "Bu planlı ve örgütlü bir saldırıdır, saldırı kışkırtılmıştır" tepki göstererek, "Kamuoyunu kandırmak için saldırıyı kişiselleştirme tavrından vazgeçilmelidir bu saldırının arkasındaki güçler derhal aydınlatılmalıdır" talebinde bulundu.

Yüksekdağ, yapılmak istenen yeni yasal düzenlemelerle polise öldürme yetkisi verildiğini belirterek, "Son saldırılarla polisin öldürme yetkisi genişletiliyor. Zaten varolan ve fiili olarak genişletilen bu yetki daha da genişletiliyor. Özgürlük alanı genişletilmesi gerekirken polisin bu alanda yetkisi genişletiliyor. Son 1 ayda 48 insanımız hayatını kaybetti. Bunlar polisin saldırısı sonrasında katledildi ve bu insanlarımızın katledilmesine ilişkin herhangi bir etkin soruşturma gerçekleştirilmedi" diye konuştu. "Failli meçhullerin dönemi kapandı bizim dönemizde diyorlardı" hatırlatmasında bulunan ve AKP döneminde de bir çok olayın failinin aydınlatılmadığını belirten Yüksekdağ, "Bu güvenlikçi politikalardan vazgeçilmediği sürece gerçek bir açılımdan bahsedilemez" şeklinde konuştu.

Yüksekdağ, Alevi açılımının da gerçekleşmesinin koşulu demokratik bir zemin sunmak olduğunu belirterek, "Yapılması gereken şov yapmak, alevi halkının taleplerini siyasi istismar haline getirmek değil Alevi halkını dinlemektir" diye konuştu. Alevilerin taleplerinin beli olduğunu ve eşit yurttaşlık istediklerini belirten Yüksekdağ, "Her şeyden önce devletin din ve inanç alanını yönetmekten vazgeçmesi demektir. Ama Diyanetle hükümet insanların gönlünü yüreğini yönetme arayışı içindedir" diye kaydetti.

"Dersim Kerbeladır" diyen Başbakan Davutoğlu'na "O zaman buyurun Dersim Katliamını resmi olarak tanıyın" çağrısı yapan Yüksekdağ, resmi özür dilenmesi, tazminat dahil Seyit Rıza ve arkadaşlarının itibarların iadesini istedi. 16 Kasım tarihinin Seyid Rıza'nın katledilmesinin yıl dönümünü olduğunu belirterek, Seyid Rıza ve Dersim seyitlerini andı. Yüksekdağ konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Seyid Rıza idam gitmeden önceki sözlerini hatırlatmak istiyorum. 'Ben sizin yalanlarınızla ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun.' Seyid Rıza ne de haklıymış. Yüz yıllardır diz çözmeyen bir halk var ortada. Yalanlardan ve hilelerden vazgeçin alevi halkı işte bunu istiyor sizden"

Mecliste görüşülen Bütçe'yi de değerlendiren Yüksekdağ "Bu ülkenin yüzde 1'i toplumsal zenginliğin yüzde 54'üne sahiptir işte en büyük eşitsizlik budur" diye konuştu. Yüksekdağ, Militarizme ayrılan payın sağlık ve tarıma ayrılan payın 4-5 katı olduğunu ve bununla da bir güvenlik devleti yaratılmak istendiğini söyledi. Yüksekdağ, güvenlik politikaların aynı zamanda soygun politikasına dönüştüğünün altını çizerek, "Güvenlik tehdidiyle her gün soyuyorlar. Halkın ekmeği küçülürken kişi başına düşen gaz bombası sayısı artıyor" diye konuştu. "Bu memlekette insanlara ormanlık alan temiz çevre düşmüyor payına, sağlık hizmetleri okullar ve eğitim hakkı düşmüyor, gittikçe insanların payına işten, ekmekten fazla gaz bombası düşüyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Saray'ı yaptırmasına da tepki gösteren ve "bunu da halkın itibarı için yapıyoruz" dediklerini hatırlatan Yüksekdağ, "Halkın itibarını yere düşürmüşsünüz, bunu yaptığın sarayla mı yükselteceksiniz" diye sordu. Yüksekdağ, "Maden devlet demirbaşı bu kadar önemliydi neden şimdiye kadar satmadığınız devlet demirbaşı kalmadı. Madem bunlar itibardı neden halkın itibarını sattınız. Sırça saraylar yaptırarak halkın itibarından kimse bize bahsetmesin inanmayız" diye konuştu. Yüksekdağ da, AKP iktidarı için "lale devri" benzetmesinde bulunarak, "Lale devri hayırlı bitmemiştir, bunu yaşayanlar bu lale devrini de hatırlayarak aynı hataya düşmesinler" hatırlatmasında bulundu.

11.11.2014