YÖK Karanlığı 38 yıldır derinleşerek sürüyor 

12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin ürünü olarak 6 Kasım 1981’de kurulan YÖK, Türkiye üniversitelerinde eleştirel, muhalif, özgür düşüncenin baskı altına alınmasını, “makbul akademi”nin inşasını hedeflemiştir. O günden bugüne bütün iktidarların izlediği politikalar, bilim özgürlüğünü ve üniversitelerin kurumsal özerkliğini tahrip etmiş, yükseköğretim sistemini alınır satılır bir meta haline getirerek sermayenin hizmetine sunmuştur.

38 yılın sonunda YÖK sistemi; özgür bilim ve demokratik üniversite namına ne varsa hepsini ortadan kaldırmayı adeta temel bir düstur edinmiş, sermayenin ve siyasi iktidarın ihtiyaçlarına göre şekillenmiş tekçi, baskıcı, cinsiyetçi bir öğütme makinesinden başka bir şey değildir.

“YÖK’ü kaldırma” vaatleriyle iktidara gelen AKP iktidarının 17 yıllık icraatı ise, YÖK’ün kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet etmesi için daha baskıcı, daha anti demokratik hale getirilmesinin ötesine geçmemiştir. Bugün tek adam rejiminin üniversitelerde yarattığı karanlık 12 Eylül cuntasının hayallerinin ötesine taşınmış, adeta bilim üniversitelerden çıkarılmıştır. Siyasi iktidarın özellikle son dört yıllık yaklaşımı niteliksizleştirme ve zapturapt altına alma konusunda tavan yapan uygulamalardır. 

15 Temmuz sonrası hayata geçirilen OHAL ve KHK düzeni ile başta barış bildirisi imzacıları olmak üzere 6 binin üzerinde akademisyen ve idari personelin hukuksuzca üniversitelerden uzaklaştırılması, on binlerce öğrencinin adli ve idari soruşturmaya uğratılması/tutuklanması ile üniversiteler çölleştirilmiştir. 

Akademik özgürlükleri ortadan kaldıran, ihraç politikalarıyla üniversiteleri çölleştiren bu düzenin yarattığı tahribat toplumun geleceğini imha edecek noktaya ulaşmıştır. Üniversitelerin yeniden özgürlüğüne kavuşabilmesi; insan, toplum ve doğa yararına faaliyet gösterebilmesi ancak ve ancak bugüne kadar uygulanan politikaların tümüyle terk edilmesiyle mümkündür. Kamusal finansman, kurumsal özerklik, iş güvencesi, akademik özgürlükler ile üniversite bileşenlerinin yönetim ve denetim mekanizmalarında yer aldığı eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik özyönetim ilkeleri garanti altına alınmadan böylesi bir kopuşun sağlanamayacağı da açıktır.

Halkların Demokratik Partisi olarak; bütün anti demokratik uygulamalarıyla YÖK düzeninin ortadan kaldırılmasını, “İnsan-Toplum-Doğa Yararına Üniversite” idealini, kamusal, parasız, anadilinde ve nitelikli eğitim hakkını, akademik özgürlükleri, iş güvencesini, eleştirel ve özgür bilim üretmeyi bir an olsun bile savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu temelde bütün demokrasi ve emek güçleriyle güç birliği yaparak kararlı bir mücadele hattı örmeye devam edeceğiz.

Sevtap Akdağ Karahalı
Eğitim Politikaları, Kültür, Sanat Alanından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı
6 Kasım 2019