Yargıyla alakası olmayan bir tiyatro

Yargı kararları her geçen gün daha tutarsız, daha hukuksuz ve daha standartsız bir hale geliyor. Yargı, iktidarın demokratik muhalefeti sindirme aracı olarak kullanılıyor. Ülkede son 3 yılda gazeteciler, milletvekilleri, belediye eş başkanları, aydınlar dâhil olmak üzere yüz binlerce muhalif insan cezaevi ve ceza tehdidi ile karşı karşıya kaldı, on binlercesi tutuklandı.

İstanbul Milletvekilimiz Ahmet Şık’ın yargılandığı Cumhuriyet davası dosyasında yerel mahkemenin verdiği “Silahlı Terör Örgütüne Bilerek ve İsteyerek Yardım Etme suçundan TCK'nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle TCK'nın 314/2, 220/7-son cümle, 3713 sayılı yasanın 5/1, TCK'nın, 53/1-2-3 ve 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet” kararı Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onaylandı.

Kamuoyunda Cumhuriyet davası olarak bilinen ve gazetecilerin çeşitli örgütlere üye olmakla, örgütlere yardım etmekle itham edildiği ve cezaevine konulduğu davada bugün onama kararı çıktı.

Yargıyla hiçbir alakası olmayan bu tiyatroda karar verici konumunda olan iktidarın ta kendisidir. İktidar nasıl ki, gerçekleri söyleyen gazetecileri cezalandırmak için tüm imkanlarını seferber ettiyse, ülkeyi de iktidarın yandaşı olan basından başka hiçbir basın kuruluşunun, gazetecinin sesinin duyulmayacağı bir yer haline getirdi.

Ahmet Şık ve arkadaşlarını tutuklayarak ve cezalandırarak susturamazsınız. Türkiye’de tüm baskılara, tüm tehditlere rağmen gerçeklerin peşinden koşan ve gerçekleri korkmadan söyleyen gazetecilerin varlığına tahammül edemeyen bir iktidar var.

Faşizmin her döneminde özgür ve cesur kalemler, gazeteciler var oldu. Bırakın tutuklanmayı, tehdit edilmeyi, hedef gösterilmeyi ve ölümü göze alarak yazdılar, yazmaya devam edecekler. Gazetecilik iktidarın bordrolu kalemşorlarının yaptığı değildir.

Bu davada gazetecilik yargılandı. Henüz ortakları ile araları bozulmamışken, Cemaate karşı suçlamalarla tutuklanan Ahmet Şık; iktidarın ortağı Cemaat ile arası bozulunca, bu kez örgüte yardım suçlaması ile tutuklandı. Akıl ve hukuk dışı her şey yapıldı. İktidar bu ülkede hukuku ve adaleti hiçleştirerek toplumdaki insani değerleri çürüttü.

Ancak her tür kanunsuzluğa, hukuksuzluğa, toplumu tümden susturma çabasına, ittifak ve ortaklığa rağmen baş aşağı gidiş durdurulamayacaktır.

Bugün yargı kurumlarını ve hukuku kendi iktidar aracı haline getirenler, yarın ‘bağımsız ve tarafsız yargı istiyoruz’ cümlelerini kurmak durumunda kalacaklardır.

Ayşe Acar Başaran
MYK Üyesi, Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü
Batman Milletvekili
19 Şubat 2019