
Diyarbakır Milletvekilimiz Feleknas Uca, Kürtçenin koruma altına alınarak yeni nesillere güvenle aktarılmasının sağlanması amacıyla Meclis araştırılması açılmasını talep etti. Uca'nın, 21 Şubat'ın “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul edildiğini hatırlattığı ilgili önergesi:
GEREKÇE
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, dillerin insanlık için taşıdığı öneminden hareketle 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat gününü, “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmiştir.
Mezopotamya, geçmişten bugüne kadar çok sayıda farklı dilin bir arada yaşadığı; dilsel çeşitliliğin yaygın olduğu bircoğrafyadır.Türkiye,Kürtçe, Lazca, Çerkesce, Pomakça, Abhazca, Romanca, Tatarca, Hemşince gibi yaklaşık 40 farklı dil ile onlarca farklı lehçenin konuşulduğu bir mekandır.Dilsel çeşitlilikbu toprakların tarihsel ve kültürel zenginliğinin en önemli göstergesi ve ortak yaşam güvencesidir. Ancak, “tek dil” ve “tek millet” ideolojisinin hâkim olduğu Türkiye’de,Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar, Türkçe tek resmi dil olarak kabul edilmiş vetoplumun bütün alanlarında hegemonyasını sürdüregelmiştir. Türkçe dışındaki diğer tüm dillertehdit olarak görülmüş, ötekileştirilmiş; inkâr ve asimilasyon politikalarına maruz bırakılmıştır. Farklı dillere yönelik tesis edilen ve uygulamaya konulan bu dışlayıcı politikalar sonucu, bugün konuşulan dillerin büyük bir kısmı yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bir dil ait olduğu topluluğun üyeleri tarafından, okullarda, devlet kurumlarında, medyada kuruluşlarında, sokaklarda yaşamın sürdüğü her alanda özgürce konuşulduğu, varlığı yasal güvence altına alındığı ve onu güçlendiren kurumlarınişlev halinde olduğu koşullarda hayatta kalabilir ve yeni nesillere güvenle aktarılabilir.Ancak, Türkiye’de onlarca dilin yok olma tehlikesine karşın, bu diller hala kamusal alandan tamamen dışlanmakta ve bunların korunması için yasal ve pratik herhangi bir tedbir alınmamaktadır.
Ülkemizde çok yönlü ve sistematik baskı ve asimilasyon politikalarına maruz kalan dillerden biri Kürtçedir. Yapılan son araştırmalara göre Kürtçenin Türkiye’de bir kuşakta kaybolma hızı %16’dır. AKP iktidarının yıllardır, “Bizim dönemimizde inkâr ve asimilasyon politikaları bitti.” söylemine rağmen, bu iktidarınfarklı dil ve kültürlere yönelik inkâr ve baskıları devam etmekte; aynı iktidar asimilasyon politikalarını yeniden üreterek devreye sokmaktadır.
OHAL ilan edildikten sonra günlük Kürtçe yayın yapan tek gazete olan Azadiya Welat, Kürtçe yayın yapan ya da Kürtçe programlara yayın akışında yer veren İMC TV, Zarok TV, Jiyan TV, Azadi TV, Van Tv ve TV10, Kürt haber yayınlayan JINHA, DİHA gibi ajanslar, Kürtçe anadilinde eğitim veren tek okul olan Ferzad Kemanger İlkokulu, Kürtçe eserler veren Kürt Yazarlar Birliği ve Kürt kültürünü araştırma ve geliştirme amacıyla faaliyet yürüten ve Kürt dilini öğrenmesine yönelik halk eğitim programları geliştiren Kürdî-Der, 1990’larda kurulup tüm zorluklara rağmen Kürt dilinin gelişiminde çok önemli katkıları olan ve bu yönlü çalışmalar yürüten İstanbul Kürt Enstitüsü kapatılmıştır.Kayyum atanan belediyeler Kürtçe hizmet veren kreşler kapatılmış, Kürtçe oyunlar sahneleyen şehir tiyatrolarının sözleşmeleri feshedilmiş ve çok sayıda Kürtçe kurum, park, sokak ve cadde isimleri Türkçe isimlerle değiştirilmiştir.
Kürtçe Kürdistan başta olmak üzere Ortadoğu ve bütün dünyada binlerce yıldır yaşayan milyonlarca Kürt tarafından konuşulan; Kürtlerin kimliğini ve varlığını temsil eden, kadim Mezopotamya coğrafyasının temel değerlerinden biridir. Kürtçeyi baskı altına alan çok yönlü pratiklerin açığa çıkarılması ve Kürtçeninkoruma altına alınarak yeni nesillere güvenle aktarılmasının sağlanması amacıyla bir Meclis araştırılması açılmasını arz ve talep ederiz.
21 Şubat 2018