Türkiye artık su fakiri bir ülke, su politikaları gözden geçirilsin

Birleşmiş Milletler, her yıl devletlere su politikalarını gözden geçirmelerini hatırlatmak amacıyla 22 Mart’ı Dünya Su Günü olarak ilan etmiştir. Bu sene Dünya Su Günü’nde “Su ve İkim Değişikliği” teması ile iklim krizi ve dünya nüfusunun artan su talebinin baskısı altında temiz su kaynaklarının tükendiğine dikkat çekilmektedir.  Birleşmiş Milletler tarafından 28 Temmuz 2010 tarihinde “yaşam hakkını sağlamak için bir zorunlu hak” olarak tanımlanan su; kamusal bir varlıktır ve temini devletlerce kamu hizmeti olarak verilmelidir.  

Türkiye kişi başına düşen yıllık  1519m3 su ile ‘su fakiri’ bir ülke

2020 yılının Dünya Su Günü’nde hala dünyada her 10 kişiden 3’ünün evinde akar içme suyu kaynağı yoktur. Her 10 kişiden 6’sı ise su yokluğu sebebi ile sağlığa uygun olmayan hıfzıssıhha koşullarında yaşamaktadır. Türkiye için de durum oldukça vahimdir. Devlet Su İşleri’nin  (DSİ) kriterlerine göre; kişi başına düşen yıllık su miktarı 8000 m3‘ten fazla olan ülkeler “su zengini” iken, 2000 m3’ten az olan ülkeler “su fakiri’ olarak nitelenmektedir. Yine DSİ verilerine göre Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarı 1519m3’tür. Bu rakam, Türkiye’nin “su fakiri” bir ülke olduğunu ve su politikalarında ciddi adımlar atılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Türkiye, “su fakiri” bir ülke olmasına karşın kişi başına su tüketiminde dünyada 7’inci sırada yer almaktadır. 

Devlet kirletilen ve yok edilen su varlıkların hesabını yurttaşa vermelidir

Tarım alanlarına can veren, birçok canlının yaşam alanı olan akar sular verimi düşük ve maliyetini bile karşılamayan HESler için yok edilirken, yurttaşların elini yıkadığı suyun hesabı sorulmaktadır. Peki kar amacı güden şirketlere rant uğruna peşkeş çekilen su varlıklarının israfının hesabını kim sormaktadır? Mega projeler uğruna kurutulan göller, inşaat sektörüne kurutulmaları pahasına verilen akar sular ve göller yurttaşın elini yıkadığı sudan daha mı azdır? Tarımda başka çözümler üretilmediği için kullanılan içme suyu israfı musluğumuzdan akan sudan daha mı azdır? Neden devletin özel şirketler aracılığı ile israf ettiği ve kirlettiği suyun hesabı yalnızca ve yalnızca yurttaşlara sorulmaktadır? Kanunların ardından dolaşılarak imara açılan alanlar ile kirletilen ve yok edilen su varlıklarının hesabını devlet yurttaşlara vermek zorundadır. 

Bu bir insan hakkıdır

Deniz kıyıları ve diğer su varlıkları ile bağlantısı dev otoyol ve inşaat projelerini nedeniyle kopan yurttaş bunun hesabını devlete sorabilmelidir. İklim krizi ile yok olan su varlıları için alınmayan önlemlerin hesabını yurttaş devlete sorabilmelidir. Suyun sadece bireysel kullanım üzerinden değerlendirilmesi, devletin kötü su politikalarının üzerini örtmek için kullanılan bir araçtır. Bu yüzden iktidar kötü su politikalarının hesabını vermek zorundadır. Su bir insan hakkı ve yaşam hakkıdır. Su hakkının ihlali yaşam hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Yaşam hakkının metalaşması ve ticarileştirilmesi söz konusu değilken suyun ticarileştiğini ve satıldığını görmekteyiz. Yerel yönetimler, vergi aldıkları yurttaşlarına içilebilir temiz su sağlamak durumundadır. Fakat Türkiye’de birçok kentte musluktan akan su içilemezken yurttaşlar, içme suyu için şirketlere ödeme yapmaktadır. Bu suyun ticarileştirilmesidir. Musluktan akan suyun içilebilir olması sağlanmalıdır.

Korona Pandemisi nedeniyle su faturalarını tahsili ertelenmelidir

Bugünlerde binlerce insanın hayatına kaybetmesine ve 100 binlercesinin hastalanmasına neden olan COVİD-19 pandemisi, devletlerin yanlış su politikalarını bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Pandemi nedeniyle devletlerin başlattığı hijyen kampanyalarında temel hijyen unsurunun su olduğu unutulmamalıdır. Ekolojik dengelere ve sistemlere kalıcı zarar veren büyüme odaklı politikalar iklim krizinin de baskısı ile tüm canlılar için yaşam kaynağı olan su varlıklarını tüketmektedir. Fakat Korana Pandemisi ile de bir kez daha görülmüştür ki insanoğlunun suyu sınırsız bir şekilde tüketmek gibi bir lüksü yoktur. İçilebilir su bir kamusal hizmet olarak bu kritik günlerde tüm yurttaşlara ulaştırılmalıdır. Yurttaşlardan alınan su kullanım bedelinin alınması belli bir süreye kadar dondurulmalıdır. Suyun hayati öneminin bir kez daha gözler önünde olduğu bu günlerde Türkiye’nin su politikaları iktidar tarafından gözden geçirilmeli ve doğaya ve yurttaşın yaşam hakkına karşı işlenen suçlar durdurulmalıdır. Türkiye artık su fakiridir. 

Menekşe Kızıldere - Naci Sönmez
HDP Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüleri
22 Mart 2020