Temelli: Yastık altında altınımız, dövizimiz yok ama faizi de seni de düşürecek siyasi irademiz var

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, Hatay mitingimize katıldı ve burada bir konuşma yaptı:

Baraj yıkılmasın diye hepsi yan yana gelmiş, YSK’sı, valisi, güvenlik güçleri... Tek dertleri HDP barajı geçmesin. Hepiniz bir araya gelseniz de bu barajı yıkacağız. Taş olacağız, Demirtaş olacağız başlarına düşeceğiz

Sanki devletin kurumları değil, AKP’nin kampanya yürütme ekibi. YSK başka bir şey söylüyor, AYM’ye topu atıyor; seçimlere 4 gün var, hala bizim Cumhurbaşkanı adayımız rehin. Çünkü bütün hesapları 400 vekil hesabı. 400 vekili alacak, Anayasayı istediği gibi değiştirecek ve diktatörlüğe giden yolu açacak. Buna izin vermeyeceğiz. 80 değil 180 vekille o Meclis’e gideceğiz. 

Emniyet güçlerine sesleniyorum: Suç olan talimatlara uymayın

Kim suç işlediyse tarafsız yargı önünde hesap verecek, suç içeren talimatlara uymayın. Her türlü şiddet zulüm bunlarda. Bugün yine PM üyelerimizi, sandık kurulu üyelerimizi gözaltına aldılar. Sanıyorlar ki vazgeçeceğiz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Bunca yıldır vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Bu uygulamalara son verin. Bir kez daha emniyet güçlerine sesleniyorum: Suç olan talimatlara uymayın. Onurlu bir halkın vergileriyle maaş alıyorsunuz. O maaşı almanızın nedeni kamu hizmeti yapmanız, halka hizmet etmeniz, iktidara değil. 

İktidarlar gelir gider. Seçimle gelen seçimle gider. Bu iktidar da gidecek. Bu iktidar gittikten sonra o suç dosyalarını açacağız. Kim suç işlediyse tarafsız yargı önünde hesap verecek. Suç içeren talimatlara uymayın. Sizden de hesap soracağız. 

Şenyaşar’ın vücudunda 17 farklı silahtan çıkmış 17 kurşun var, bir kişi gözaltında değil

Arife günü Suruç’ta yaşanan olayın otopsi raporları açılandı. Adil Şenyaşar’ın vücudunda 17 farklı silahtan çıkmış 17 kurşun var. Bir kişi gözaltına alınmadı. Diğer kardeş de katledilmiş, gözaltı yok, baba linç edilmiş gözaltı yok. İçişleri Bakanı hala HDP’yi suçluyor. Hala HDP’yi suçlayarak iktidarda kalabileceklerini sanıyorlar. Bu provokasyonların arkasında kimin olduğunu en iyi o biliyor. İşte otopsi raporları, tanıklar ortada. Kamera kayıtları ortada. 4 savcı görevlendirilmiş, bu savcılar hala katliamı yapanları gözaltına almamış. Ne bekliyorsunuz talimat mı? 25 Haziran sabahı o talimatı siz vereceğiz, suçluları yakalayın talimatı. 

 Sen İçişleri Bakanısın görevin güvenliği sağlamak provokasyonlara yol açmak değil

Selahattin Demirtaş’ı suçluyor, şuursuza bak. Sayın İnce Demirtaş’ı ziyarete gitmiş, Suruç meselesi de bundan kaynaklanmış. Akıl yok ki. Akıl olmadığı için de böyle saçma bir iddiayla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Kurtaramayacaksın. Tüm bunların hesabını soracağız. Sen içişleri bakanısın senin görevin güvenliği sağlamak, provokasyonlara yol açmak değil. 

Sadece içişleri bakanı da değil. Tek o olsa içlerinden biri şuurunu kaybetti diyeceğiz. Ama bunlar toplu şuur kaybettiler. Eski sağlık bakanı diyor ki; “HDP’nin gövdesini ortadan kaldıracaksın”. Bir tek savcı harekete geçmiyor. Bir HDP’linin ağzından buna benzer bir laf çıksa, Türkiye’yi ayağa kaldırırlar. Açık açık HDP’yi tehdit ediyor kimseden ses çıkmıyor. Bu zihniyeti bu ülkenin başından def etmek bize kalıyor. HDP’liler 24 Haziran’da sandığa gidecek, bu ceberrut iktidardan bu güzel ülkemizi kurtaracağız. 

Madem yan yana yaşıyoruz, o zaman sorunlarımızı da birlikte çözüm üretebiliriz 

24 Haziran’dan sonra bu ülkenin önü açılacak. Bir program koyduk ortaya. Selahattin Demirtaş ile beraber bir demokrasi ve ekonomi programı ortaya koyduk. Dedik ki, “24 Haziran’dan sonra bir demokrasi zemini yaratalım, eşit yurttaşlık temelinde buluşalım” Bu ülke farklılıkların bir arada yaşandığı bir ülke. İşte Antakya. Bu bizim gücümüz. Bu bizim zenginliğimiz. Farklılıkları yok etmek için değil ondan güç alarak güçlü bir anayasayı hayata geçirebiliriz. Herkese çağrımızı yaptık. Bugün hepsi bu zemini konuşuyor. Ne mutlu, Türkiye’nin önünü bu açacak. Birlikte yapacağız bu anayasayı, herkes o anayasada kendini bulacak. Ancak o zaman yol açılacak. Ancak o zaman barış gelir, ancak o zaman Kürt sorunu, demokrasi sorunu, yoksulluk sorunu çözülür. Bunu başarabiliriz. Bu güç bizde var. Madem yan yana yaşıyoruz, o zaman sorunlarımıza da birlikte çözüm üretebiliriz. 

Ya Erdoğan rejimi ya demokrasi

Kürt sorununun çözümü birlikte çözüm üretmekten geçiyor. Kürt sorunu yoktur diyenlere yanıtı; şu anda Diyarbakır meydanı veriyor. Kürt sorunu vardır ve bu sorunu birlikte çözeceğiz. Hem parlamentoda hem de tüm toplumun içinde, STK’larla, sendikalarla, emek meslek örgütleriyle. Bunu başarabiliriz. 24 Haziran seçim onun için önemli bir başlangıç. 24’ü Türkiye’nin en kritik seçimi. Ya Erdoğan rejimi ya demokrasi. Demokrasi diyenler yan yana gelecek ve bu sorunu hep birlikte çözecek. 

Abi - kardeş hukukunda bir tahakküm istemiyoruz

Seçim zamanı aklına Kürt kardeşleri geliyor. Bu kardeşlik hikayesinden biz sıkıldık. Hepimizin kardeşi var. Biz eşit yurttaşlar olmak istiyoruz. Abi-kardeş hukukunda bir tahakküm istemiyoruz. 

Seçim gelince Aleviler aklına geliyor

Seçim gelince Aleviler aklına geliyor. Cemevilerine hukuki statü taşıyacağız diyor; 16 yıldır iktidarda olan parti statüyü yeni tanıyor. Neden, çünkü iktidardan gideceğini anladı. Bugüne kadar yapmadığı ne varsa bugün vaat olmuş ortalığa saçıyor. Yapsaydın. Cemevlerine hukuki statü vermenin önünde ne gibi bir engel vardı? Hikaye şu: Toplumu ayrıştırırsam buradan beslenir ve iktidarı sürdürürüm. 

Şimdi halkların arasına düşman tohumu sokmuş, nefret söyleminden kurtulma zamanı. Bu söylemden 24 Haziran’dan kurtulacak bir iradeyi ortaya koymalıyız. Çağrımız bu yöndedir. Gelin birlikte bir demokratik anayasa yapalım, onun üzerinde birlikte siyaset yapalım. İşte o zaman ülkeye demokrasi gelir, barış gelir. 

Suriye halkları bugün mağdursa bu zihniyetin sonucu mağdurdur

Türkiye’nin bu kadar ciddi sorunu varken, savaş politikaları ile yol alırken bundan sadece, Türkiye değil komşularımız da mağdur oldu. Suriye halkları bugün mağdursa bu zihniyetin sonucu mağdurdur. Hatırlıyor musunuz bir Davutoğlu vardı “stratejik derinlik” diye bir şey pazarlamaya kalktı. Stratejik derinlik dediği emperyal heves. Yani bir başka ülkeye reva gördüğü şey savaş. Halkları birbirine düşürdü, IŞİD, ÖSO  çeteleriyle, Suriye'nin huzurunu kaçırdı. Suriye'nin en huzurlu yeri Afrin’di; Türkmenler, Kürtler, Arap, Aleviler bir arada yaşıyordu. ÖSO çeteleriyle Afrin’i huzursuzlaştırıyorlar. ÖSO talan ediyor, yağmalıyor, kadınlara tecavüz ediyor; işte bu zihniyetin Suriye’de yarattığı. Hala devam ediyor. 

Halklara olan bu saldırıya heyecan diye bakıyor. Afrin’in heyecanı bu seçime yetişmediği için Kandil senaryosu geldi, onun da heyecanı yetişmedi şimdi Münbiç var. Bütün hesaplar seçim hesabı. 

Mülteciler de en az bizim gibi yurttaş

Suriye’deki zulmün sonucu 4 milyona yakın Suriyeli mülteci bugün mağdur. Bugün dünya mülteciler günü. Türkiye’nin bu konuda çekincesi olduğu için Suriyelilere diyor ki; “siz misafirsiniz. Yani ben ev sahibiyim, seni mağdur eder, istediğim gibi kullanırım”. Gün gelir Avrupa ile pazarlıkta kullanırız, gün gelir sahte vatandaş yapar seçimlerde kullanırım, gün gelir ucuz emek olarak kullanırım, kadınlara yönelik her türlü şiddete tecavüze de ses çıkarmam. Mülteciler de en az bizim gibi yurttaşlar. Onların da hakkına biz sahip çıkacağız. Bu ülkeye barışı biz getireceğiz ve bizim komşularımıza ihraç edeceğimiz en kıymetli şey barış olacak. İçeride de dışarıda da barış içinde yaşayacağız. Kimsenin sınırlarla bir problemi yok, aslolan sınırlar içinde barış içinde yaşamak bunu da biz HDP olarak sağlayacağız. 

Bunlar ÖSO’nun kravat takanı 

Demokrasi sorununun çözümü ekonomik sorunun çözümüne bağlıdır. Bu ülke yolsuzluk ekonomisine dönüştü. ÖSO orada yağma yapıyor ya bunlar da kravat takanlar aynısını yapıyor. Bizim hakkımızı bizden çalıyor. Çünkü Saray'ın kara deliğini doyurmak mümkün değil. Bunca yoksulluk neden var? 7.4 büyümüşüz. Büyüdük de ne oldu? Kim büyüdü, kim zenginleşti. Halklar değil, emekçiler değil, yandaş müteahhitler ve Saray. Bir avuç. İnsan zenginleşirken toplumun çok büyük bir kesimi yoksullaştı. Buna karşın HDP olarak Hakça Dağıtım Programını hayata geçireceğiz. Madem biz üretiyoruz, üreten biz yöneten de biz olacağız. 

İMF’ye muhtaç olmadan, kemer sıkmadan bunların bıraktığı enkazı birlikte kaldıracağız

Emekçiler, işçiler herkes hakkını alacak. Asgari ücret 3 bin lira olacak. Gelir dağılımı adaletsizliğini düzeltmeden bir ülkeye demokrasi de gelmez barış da gelmez. Dünyanın en adaletsiz ülkelerinden biri Türkiye. Bunu düzeltmek için yolsuzlukla yönetmek yerine yoksullukla mücadele edeceğiz. Birlikte üretiyorsak birlikte paylaşacağız. Zenginden çok yoksuldan az vergi alacağız. Vergi adaleti sağlayacağız. İnsanlar gelirini harcayacak, borcunu değil. Borçsuz yaşam programını hayta geçireceğiz. İMF’ye muhtaç olmadan, kemer sıkmadan bunların bıraktığı enkazı birlikte kaldıracağız. Kaldırırken de zenginliğimizi hakça paylaşarak güzel günler göreceğiz 

Bu başarılı Merkez Bankası başkanı faizleri yüzde 18’e çıkardı

Bakın, Hatay’da işsizlik arttı. Gerçi, TÜİK başkanı makinenin başına oturup her ay düzenli olarak işsizliği düşürüyor. Tıpkı Merkez Bankası Başkanı gibi. Gezi olduğunda faizler yüzde 6 idi. Bu başarılı Merkez Bankası Başkanı faizleri yüzde 18’e çıkardı. Faizler 3 katına çıktı. O hala Gezi'de isyan etmiş, bozuk düzene isyan etmiş, barış istemiş insanları suçluyor. 

Bu yoksul halkın faizden kazanacak geliri mi var?

Diyanet Başkanı diyor ki; “faiz haram” kime haram? Bunlar faizci, faizi 3 katına çıkarmış, harami olmuş hepsi. Onlara bir şey demiyor, “yoksul halka faiz haram” diyor. Bu yoksul halkın faizden kazanacak geliri mi var? Yastığı altında serveti mi var? Ama hep halkı suçlayan bir zihniyet bu.

Yastık altında altınımız, dövizimiz yok ama faizi de seni de düşürecek siyasi irademiz var

Faizlerin yüklemesinin de dövizin yükselmesinin de müsebbibi bu iktidar. Bu ülkenin bütün kaynaklarını betona gömdüler, yurt dışına götürdüler, sonra ada yoksul halka hesap soruyorlar. Faiz harammış yastık altındaki dövizi, altını bozdurmamız lazımmış. Yastık altında altınımız dövizimiz yok ama bir siyasi irademiz var. Faizi de seni de dövizi de düşürecek o siyasi irade.

Bu iktidardan kurtulamazsak ne doğamız ne sağlığımız kalacak

Hatay doğa katliamını biliyor. HES’lerle  nasıl bir çölleşme yaşandığını biliyor. Termik santraller. Hatay için 16 tanesi sırada bekliyor. İnsanı hasta eden doğayı kirleten termik santraller. Rusya ile pazarlıklar sonucu yapılan nükleer santraller. Bu iktidardan kurtulamazsak ne doğamız ne sağlığımız kalacak. Şehir hastanelerini de bu yüzden yapıyor. bizi hasta ediyor ki; onun yandaş müteahhit  zengin olsun. Sağlık bir haktır. Önleyici tedavi kamusal bir hizmet olarak herkese sunulmalıdır.

Eğitim tüm çocukların hakkıdır. 4+4+4 sistemine son vereceğiz. Demokratik bir eğitim planlaması yapacağız. Herkes eşit, parasız kamusal bu eğitimden yararlanacak. Yoksa bugünkü gibi zorunlu din dersi, imam hatiplerin çoğalması, eğitimin niteliğinin düşürülmesi Türkiye’yi içinden çıkılmaz girdaplara sokar. Buna son vermenin yolu eğitimde demokratik dönüşümü sağlamak. 

Önce Erdoğan sorununu bitireceğiz sonra bütün sorunlarımızı hep birlikte çözeceğiz

Bunların hepsini başaracağız. Önce Erdoğan sorununu bitireceğiz sonra bütün sorunlarımızı hep birlikte çözeceğiz. Çok az zaman kaldı. Biz başlarken dedik ki 7 gün 24 sat çalışacağız. Öyle de yaptık. Bütün arkadaşlarımızla 7 gün 24 saat çalışacağız. Işıklarımız sönmedi, sarayın ışığı sönsün diye. şimdi 4 gün kaldı. 1 dakikamız boş geçmeyecek. Hepimiz müşahit olacağız. Sandığa gideceğiz. Oyumuzu vereceğiz oyumuzun akıbetini takip edeceğiz. Bunlar çalarlar, huylu huyundan vazgeçmez. O yüzden oylarımızın akıbetini takip edeceğiz. Yurt dışında oy verme işlemleri tamamlandı, onların başladığını biz tamamlayacağız. 25 Haziran’da umutlu bir sabaha uyanacağız. Sonra hep birlikte 8 Temmuz’a yürüyeceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın ya Erdoğan rejimi ya demokrasi bizim tercihimiz açık ve nettir, demokrasiden yanadır. 

20 Haziran 2018