
Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, Devrimci Güç Birliği ittifakı etrafında seçimlere gidilen Dêrsim’de idi. Önce Mazgirt İlçesine bağlı Akpazar Beldesi’nde halk buluşmasına katılan Temelli, ardından Dêrsim’de yapılan mitinge katıldı. Yoğun kar yağışı ve soğuk havaya rağmen çok sayıda kişinin katıldığı mitingde konuşan Temelli şunları söyledi:
Merhaba Dêrsim, merhaba kadınlar, gençler, yoldaşlarım. Merhaba Seyit Rıza’nın, Bese’nin, Alişer’in, Zarife’nin, Mahir’in, İbrahim’in, Sakine’nin yoldaşları! Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
Nurhayat Altun’u, Mehmet Ali Kul’u ve Sevgili Edibe Şahin’i cezaevinde ziyaret ettim; sizlere sevgilerini yolladılar. Onlar ne diz çöküyorlar, ne boyun eğiyorlar. Tüm tutsak arkadaşlarımız özgür kalana kadar bu mücadeleyi asla bırakmayacağız, bu mücadeleyi dün olduğu gibi bugün de sürdüreceğiz.
Sevgili Leyla Güven güven açlık grevinin 137. gününde. Tam 137 gündür Leyla Güven’in sesine ses, mücadelesine güç katıyoruz. 137 gündür sağır olmuş kulaklara sesleniyoruz: Bu mücadeleye kulak verin. Çünkü bu ülkede adaletsizlik var, hukuksuzluk var, bu hukuksuzluk son bulsun, tecrit son bulsun istiyoruz!
Tecrit bu ülkeyi çökertti
Mutlak tecridin başladığı 5 Nisan 2015’ten bugüne kadar bu ülkede hukuk kalmadı. Hukuk devletine, hukuka dair ne varsa yok edildi. Tüm demokratik kurumlar tahrip edildi. Adaletsizlik her yeri kapladı, adalet mahkeme salonlarını terk etti. Kürt sorununu çözümsüzlüğe mahkum edenler, savaş ve zulüm politikasıyla ayakta duranlar, bu tecridi bu ülkeye dayatarak kendi iktidarlarını var etmeye çalıştılar. Ama bu tecrit bu ülkeyi çökertti. Halklar barış umudu ile halaya dururken çöktürme planı hazırladılar. Bu tecride son verin. Sayın Abdullah Öcalan, ailesi ve avukatları ile düzenli olarak görüşsün. Bu, yasal, meşru ve haklı bir taleptir.
Bu talebi duymazdan gelen Adalet Bakanı tam 4 yıldır suç işlemektedir. Bu sesi duymazdan geliyorlar. Leyla Güven ile birlikte binlerce tutsak açlık grevinde; 300’den fazlası kritik aşamada. Dünyanın her yerinde bedeni ile açlık grevine yatanlar aslında hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı mücadele yürütüyorlar. Hiçbir arkadaşımızı kaybetmek istemiyoruz. Kimse ölmesin istiyoruz. Bu ölümleri durdurmak bizim elimizde. O yüzden tüm dünyaya, Türkiye halklarına seslendik; bu konuda duyarlı olma zamandır. Açlık grevlerinden gelen sese ses verme zamanıdır.
Cezaevlerindeki ölümlerin vebali iktidarın boynunadır
İktidara seslendik. Dedik ki ölümler olmasın, maalesef oldu. Cezaevlerinde üç can yitirdik. Bunu durdurabilirdiniz, durdurmadınız! Bu ölümlerin vebali iktidarın boynunadır. Ve durdurmazsanız başka canları da yitirebiliriz. Yasalara uyun, hukukun gereğini yerine getirin! Bunu seçime malzeme yapmayın, bunu siyasete ve seçime malzeme yapanlar acze düşmüştür. Siyaset yapamaz haldedir. Bunun için de halka zulüm, baskı ve şiddetle yaklaşmaktadır. Halkın taleplerini dinlemek yerine sürekli toplumu ayrıştırmakta, bölmektedir. Öyle bir hale gelmiş ki bu ülkede yaşayan 20 milyon Kürde defolun diyor. Biz de diyoruz ki hiçbir yere gitmiyoruz. Buradayız, 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. Siz de iktidardan gidiyorsunuz.
Dêrsim Devrimci Güç Birliği’nin yaptığı gibi yan yana geleceğiz
Hızını alamıyor HDP’lilere terörist diyor. Hızını alamıyor bu ülkede tüm HDP’lilere, Kürtlere dinsiz imansız diyor. Dini siyasete alet ediyor. Arkasında sinevizyon sabah akşam bizi gösteriyor. Sonra Yeni Zelanda’da o masum insanları katleden caniyi gösteriyor. Buradan üç beş oy kotarmak istiyor; düştükleri durum budur. Oysa nerede bir ırkçılık varsa, nefret suçu varsa onun karşısına dikilmeliyiz. Kim ki buradan oy kotarmaya çalışıyor onun da karşısına çıkmalıyız. İşte Dêrsim’de olduğu gibi bütün halklar bir araya gelerek bu gidişe dur demeliyiz. Toplumu bölen, ayrıştıran bu anlayış bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Biz de bunun karşısında iyiliği savunacağız. Tıpkı Dêrsim Devrimci Güç Birliği’nin yaptığı gibi yan yana geleceğiz, omuz omuza vereceğiz faşizme geçit yok diyeceğiz.
Bu ayrımcılıkla bize saldırırken halka her gün yeni bir yalan yeni bir hayal satıyorlar. İlk günden beri çıkmış beka sorunu var diyor. Sizin ciddi sorunlarınız var ama bir beka sorunu yok. Bu ülkede siyasi, toplumsal, iktisadi kriz var. İşsizlik, yoksulluk sorunu var. Çiftçilerin, kadınların, çocukların sorunları var ama bu ülkede beka sorunu yok. Bu ülkede sizin yarattığınız bir yönetememe sorunu var.
Beka sorunu değil kabine sorunu var
Tüccardan Ticaret Bakanı, otel sahibinden Turizm Bakanı, okul sahibinden Milli Eğitim Bakanı, damattan Hazine Bakanı yapmış sonra da beka sorunu var. Hadi oradan, ne beka sorunu! Kabine sorunu var. Böyle ülke mi yönetilir? Yönetemediği için bu ülke büyük bir çöküşe sürüklendi.
Dolar 5,80’e çıkıyorsa bu sizin beceriksizliğinizden çıkıyor
Doların 5,80’e çıktığı bir yerde, BDDK’ya talimat vermişler, bankalara soruşturma açıyorlar. Dolar 5,80’e çıkıyorsa bu sizin beceriksizliğinizden çıkıyor, bu sizin yolsuzluğa olan tutkunuzdan, bu sizin haksız zenginleşmenizden çıkıyor; Saray ve onun dalkavuklarının bu ülkeye dayattığı betoncu zihniyetten, yandaş müteahhitlerine aktarılan kaynaklardan çıkıyor. Bu ülkenin bütçesini eğitime, sağlığa, emekçiye değil; silaha, savaşa ayırdığınız için çıkıyor. Silahlanmaya, mermiye, betoncu müteahhite değil, halka bütçe diyeceğiz. Halkın ihtiyaçlarını gidereceğiz. O yüzden de bu beka sorununa karşı hakkımızı savunacağız, hep birlikte hakkımıza sahip çıkacağız.
Yola çıkarken dedik ki yerellerde iktidara gelerek yerel demokrasiyi inşa edeceğiz. Yerel demokrasi ile bu siyasi, iktisadi, toplumsal krize de biz çözüm üreteceğiz. Üreten biziz yöneten de biz olacağız! Ekmeğimize, aşımıza, işimize sahip çıkmak için, yerel demokrasiyi var edeceğiz. Türkiye halklarının beklentisi budur. Türkiye halkları artık değişim istiyor. Böyle gelmiş, böyle gitsin istemiyor. Artık umuduna, geleceğine sahip çıkmak istiyor. O yüzden de önce kentlerimize sahip çıkacağız, Dêrsim’e sahip çıkacağız. Şimdi HDP zamanıdır. Dêrsim HDP’ye, HDP Dêrsim’e yakışır.
Bizi inancımız dolayı ayıranlara en güzel yanıtı Dêrsim’de iktidara gelerek vereceğiz
Birlikte Dêrsim’in sorunlarını, yani bizim sorunlarımızı çözeceğiz. Halkın, emekçinin sorunlarını çözeceğiz. Bizi inancımızdan dolayı ayıranlara en güzel yanıtı Dêrsim’de iktidara gelerek vereceğiz. Her seçim öncesi cemevlerinin ibadethane statüsü üzerinden halka vaatlerde bulunanlar, seçim bitince Alevi toplumunu ayrıştırarak, Alevi düşmanlığıyla o zulme devam ediyorlar. Şimdi buna cevap verme zamanıdır. Şimdi burada irademizi iktidara taşıma zamanıdır.
Hem iktisadi, hem siyasi, hem toplumsal alanda çözüm üreteceğiz. Halkın belediyelerini var edeceğiz. Halk için, toplum için eşitlikçi bir anlayışla kamu hizmeti üreteceğiz. Anadilinde sağlık, eğitim hizmetini var edeceğiz. Farklılıklarımızdan güç alacağız, kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz. Bu zulme ancak böyle son verebiliriz. Yerellerde iktidara gelerek, halkın umudunu büyüterek ve sonrasında da Türkiye’yi değiştirerek, Türkiye’de iktidara gelerek hayalini kurduğumuz çoğulcu, laik, demokratik cumhuriyeti hep birlikte inşa edeceğiz. Hiçbir zaman umudumuzu terk etmeyeceğiz, umudumuzla yürüyeceğiz HDP ile yürüyeceğiz iktidara yürüyeceğiz. Tüm bu baskılara, kayyımcı zihniyete en güzel cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. Süpürgeler hazır olsun, bunları öyle bir süpüreceğiz ki ne çöpü kalacak, ne hırsızlığı, ne yolsuzluğu, ne baskısı, ne zulmü! Bunların hepsini süpürüp faşizmin çöplüğüne atacağız. Kendisine selam vermeyeni gözaltına almış. Sende selam verilecek yüz mü var? Sen halkın iradesini gasp etmişsin. Sen hangi yüzle selam bekliyorsun? Sende eğer yüz olsa o makama gidip talimatla oturmazdın. O yüzden sana selam yok, senin reisine oy da yok!
Literatüre ekledikleri “Kürt kökenli” ve “Kürtçe konuşan vatandaşlar”ı bilmem ama Kürtlerden size oy yok
Bunlar o denli acze düşmüşler ki! Biliyorsunuz hep birlikte bir fıkra yaşadınız. Hani kalktılar “ye mao” afişini yasakladılar. Sanki Maoculuk kötü bir şey. Hayatında iki sayfa bir şey okumamış o cahil cühela kalkmış bizim parkartları, afişlerimizi indiriyor, propaganda yapan araçlarımızı engelliyor, dilimizi, kimliklerimizi yok sayıyor. Sonra da diyorlar ki Kürt kardeşlerimizden oy bekliyoruz. İki ortak var ya, bir tanesi “Kürt kökenli” diyor Kürtlere. Küçük olan ortak da literatüre yeni bir şey ekledi “Kürtçe konuşan vatandaşlar...” Kürt kökenlilerden ve Kürtçe konuşan vatandaşlardan oy bekliyorlar! Ben de diyorum ki onları bilmem ama biz Kürtlerden size oy yok!
Temelimizi merak ediyorsa HDP ağacına baksın
Sabah akşam beni şikayet ediyor. “Bu adam var ya” diyor bir de soyadıma takmış espri yetenekleri harika! “Temelsiz” diyor. Bizim temelimizi merak ediyorsa HDP ağacına baksın, binlerce yıllık tarihe kök salmış tarihe! Hakaret ederken 20 milyon Kürde “Kürt bile” diyor. İkinci sınıf vatandaş olarak görüyor. Alevilere yaptığı, Kürtlere yaptığı budur. İkinci sınıf vatandaş yaklaşımı... Bizler bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız. Eşit yurttaşlık temelinde bir anayasayı mutlaka bir gün hayata geçireceğiz. Ve tüm kimlik ve inançlarımızla bir arada yaşayacağız. Kimse kimliğinden inancından dolayı ayrımcılığa tabi tutulmayacak. Bu da bizim Türkiye halklarına sözümüz olsun.
3 Y ile geldiler 3 Y ile gidecekler
Önce halkı kandırdı, sonra arkadaşlarını kandırdı, şimdi kendini kandırıyor. Bunlar “3 Y” ile gelmişlerdi. Yolsuzluğu bitireceklerdi, yolsuzluk yapmayan kalmadı. Yoksulluğu bitireceklerdi, halkın yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yasakları bitireceklerdi, her şey yasaklandı. Demokrasi, hukuk, adalet adına ne varsa yasak! Onun yerine her yerde, baskı ve şiddet... İfade ve basın özgürlüğünü yok saydılar. “3 Y” ile geldiler, ben de diyorum ki “3 Y” ile gideceksiniz: yalan dünyayla, yalan siyasetle, yalan basınla!
Talimatla haber yazdırıyor. Diyor gazetelere talimat verdim haber yapsınlar diye. İşe bak! Onlar yalan haber yapıyorlar, sonra yalanları ortaya çıkıyor. Yalanlarınızı düzeltin diyoruz, Sezai Temelli düzeltsin diyorlar. Ben sizin genel yayın yönetmeniniz miyim?
Seçim stratejimiz kimyalarını bozdu
HDP olarak ortaya öyle bir strateji koyduk ki hepsinin kimyası bozuldu, baş edemiyorlar. Onlara tavsiye edeceğimiz doktorlar var ama 31 Mart’ta sandıktan barış, demokrasi, HDP çıkınca bu bozulmuş kimyaları çok çabuk düzelecek.
Hava çok soğuk biliyorum. 31 Mart’a kadar 7/24 çalışalım. Herkese ulaşalım. Bu, kayyımlara karşı bir mücadeledir, tekçiliğe karşı bir mücadeledir; bu, faşizme karşı bir mücadeledir. Bu, belediye başkanlığı, meclis üyeliği için yapılan bir iş değildir. O yüzden şimdi yan yana gelme zamandır. nerede bir Dêrsimli varsa gelmeli oyunu kullanmalı. 1 oy Türkiye'yi değiştirir 1 oy dünyayı değiştirir. Biliyoruz biz kazanacağız, dost ve düşman bilsin ki mutlaka kazanacağız.
24 Mart 2019