
Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, Urfa il kongremizde yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli, şöyle konuştu:
Tarih burada başladı. İnsanlığın tarihi tam da bu bereketli topraklarda başladı. 12 bin yaşında Urfa. 12 bin yaşında bu bereketli topraklar barışı vaat etti. Kadim halkların bir arada yaşamasını sağladı. Urfa bir başlangıçtır. Urfa bir gelecektir. İşte o geleceğimize, bir arada yaşama irademize sahip çıkmak için buradayız.
Biz bu bereketli topraklara barış ekiyoruz
Bu bereketli topraklara ne ekerseniz onu biçersiniz. Biz bu topraklara barış ekiyoruz ve bu barışı biz biçeceğiz. Bu iktidar savaştan zulümden başka, savaştan başka bir şey bilmiyor. İnsanlara vaat ettiği tek şey savaş, zulüm ve baskıdır. Bu iktidarın karşısına böyle güçlü çıkan sadece bizleriz, HDP’dir, HDP’nin bileşenleridir ve onun arkasındaki 40 yıllık mücadeledir. Bu mücadele, barış mücadelesi bir arada yaşam iradesidir. Bu topraklara barış ekiyoruz, kadim halkların beklentisi olan barışı da biz getireceğiz.
Bu ülke adaletini kaybetti
Bu ülke adaletini, vicdanını kaybetti. Bu iktidar bu ülkenin mahkeme salonlarından bile adaleti kovdu. Bu ülkede sadece demokrasisini aramıyor, artık adaletini de arıyor. Bir otoriter rejim, bir tek adam rejimi inşa ediyorlar. Faşizmi kurumsallaştırıyorlar. Bunun da yolu adaleti kovmaktan geçiyor. Adalet hiçbir yerde yok. Sokakta, iş yerinde, mahkeme salonlarında yok. Bunca zulüm varsa bir direnişte var olacak. İşte HDP bu direniştir.
Rahibi “tutuklayın” diyor tutukluyorlar, “serbest bırakın” diyor bırakıyorlar; bu mudur adalet?
Dün meşhur rahip var ya onunla ilgili bir karar alındı. Rahip serbest bırakıldı, gitti. Adalet adına bu ülkede bir utanç yaşandı. Rahibin yaşadığı da zulümdü ama bu pazarlık da ayrı bir şiddettir, ayrı bir utançtır. Kime ne ceza verileceği talimatı Saray'dan geliyor ve ona göre savcılar, hakimler karar veriyor. “Rahibi gözaltına alın” alıyorlar, “tutuklayın” tutukluyorlar, “serbest bırakın” bırakıyorlar. Bu mudur adalet?
HDP olarak tutsak olan binlerce yoldaşımızla; Selahattin Demirtaş ile, Figen Yüksekdağ ile, Sabahat Tuncel ile, Gültan Kışanak ile direniyoruz, direnmeye devam edeceğiz.
Umudun partisi yoluna devam ediyor
Tüm bu adaletsizliğin kaynağında bu savaş politikaları ve savaş zihniyeti vardır. Bir yanıyla savaş bir yanıyla yolsuzluk bu ülkeyi içinden çıkılmaz hale sürükledi. Kimsenin ne huzuru kaldı ne de yarına güvenle bakacak bir bakışı kaldı. Bu ülkenin geleceğini, barış arzusunu ve umudunu çaldılar. HDP var oldukça bu umut olacak ve yükselecek. Biz tüm bu acılar ve zulmün karşısında umudun partisiyiz. Umudun partisi yoluna devam ediyor.
Bu halkın bir tek umudu kalmışsa o da sizlersiniz. Biz de bu sorumlulukla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu savaşçı akla karşı, bu savaştan zulümden başka bir şey bilmeyenlere karşı kararlılıkla barış ve demokrasi mücadelesini sürdürüyoruz. Bu tecrit bitene kadar, İmralı tecridi bitene kadar ve Sayın Öcalan serbest bırakılana kadar bu mücadele sürecek.
Tecridi sonlandırma zamanıdır
Bu tecrit bütün ülkeye uygulanmıştır. Demokratik çözümü ortadan kaldırmış bir tecrittir. Bu tecrit barış ve çözüm bekleyen halklara uygulanan bir tecrittir. 2013 yılındaki görüşmelerde Sayın Öcalan, “AKP bizi oyalıyor. Biz şimdi çözüm geliştirmezsek muhataplar dışarıya kayar, irademizi elimizden alırlar” diyor. Bu çözüme sahip çıkma konusunda bütün Türkiye’yi ve siyasi güçleri uyarıyor, “Gelin bu İmralı görüşmelerine sahip çıkın” diyor. Çünkü biliyor ki AKP bu konuda çark edecek. Çark etmemesi için çözüm sürecine emekçiler, halklar sahip çıkmalıdır. Tecride karşı mücadele bir özgürlük ve barış mücadelesidir. Şimdi barış ve demokrasi mücadelesini yükseltme ve bu tecridi sonlandırma zamanıdır. Bunu başaramazsak ülkeye barış ve adalet gelmez.
Adalet anaların gözyaşlarında
Adaleti kovdular. Adaleti mi arıyorsunuz? İşte İbrahim Ayhan’ın annesi orada oturuyor, analar oturuyor. Adalet onların gözyaşlarında. Adalet gelmeden anaların gözyaşları dinmeyecek. Onlara söz veriyoruz; adalet gelene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu zulmün karşısında asla diz çökmeyeceğiz. İbrahim Ayhan’a sözümüz olsun.
İçişleri Bakanı"nın bir tek görevi var: HDP’ye saldırmak
Suruç’taki zulüm herkesin gözü önünde gerçekleşti. Vali, kaymakam oradaydı, onların gözü önünde arkadaşlarımızı katlettiler ve katillerden hiçbiri bugün gözaltında değil. Ellerinde silah ile dolaşıyorlar ve insanları tehdit ediyorlar. İçişleri Bakanı seyrediyor. Çünkü İçişleri Bakanın bir tek görevi var: HDP’ye saldırmak.
Bizim bir suçumuz yok, bizim bir sevdamız var
Yine saldırdılar, Amed’te 130 arkadaşımızı gözaltına aldılar. Bu bir saldırıydı. Kapıları kırdılar, işkence yaptılar, yaraladılar. Savcının ortaya koyduğu tek bir suç yok. Arkadaşlarımızın hiçbirinin suçu yok, hepsi uydurulmuş. Bakın Yüksekdağ ve Demirtaş’ın fezlekelerine, hepsi uydurulmuş. Hatta FETÖ’cü savcılar tarafından yazılmış. Bu denli akıl almaz bir gidişat var. Amed’de gözaltına alınan arkadaşlarımızdan 26’sı tutuklandı. Neden tutuklandıklarını bilen yok. Amed İl Eşbaşkanımız Şerif Yoldaş da dahil bu arkadaşlarımızın neden tutuklandıklarını anlatan, bilen kimse yok. Bizim bir suçumuz yok, bizim bir sevdamız var. Bu gözaltılarla barış ve demokrasi mücadelesini engelleyeceklerini sanıyorlar. Defalarca söyledik, tek bir kişi kalana kadar bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.
Lice’nin iradesi ayakta
Dün Lice’deydik. Lice ablukalar altında yaşıyor. Son 3 yıldır ablukasız gün yok köylerinde. Hareketli abluka ekipleri var. Gidip sürekli Lice’yi sürekli ablukaya alıyorlar, tehdit ediyorlar, taciz ediyorlar. İnsanların tandırlarını ablukaya alıyorlar, insanları açlığa mahkum ediyorlar. Hayvanlara yem verilemiyor, hayvanlar telef oluyor. Neden? Çünkü Lice’nin bir iradesi var, o iradeyi kırmaya çalışıyorlar. Dün Lice’deydik. Bırakın iradenin kırılmasını irade ayaktaydı, “kayumları yıkıp atacağız” diyorlardı. Lice’ye selam olsun.
Bunca zulüm, bunca şiddet neden? Çünkü iktidar ayakta kalabilmek için bu nefret söylemlerini, düşmanlaştırıcı politikalarını devam ettirmek zorunda. Bu da Kürt düşmanlığından geçiyor. Bu kayyumcu zihniyet bu iradeyi kırmak için her türlü saldırıyı hayata geçirerek ülkeyi felakete sürüklüyor. Bu ülkenin dış politikada itibarı kalmamıştır, ülkenin ekonomisi çökmüştür. Bugün bu ülkede huzur, barış yoktur. Bugün bu ülkede işçiler, “köle değiliz” diye isyan etmektedir. Bu ülkede çiftçiler isyan etmektedir, esnaf dükkanını açamayacak duruma gelmiştir. Ekonomi büyük büyük bir kriz altındadır. Bu kriz her geçen gün artmakta ve her eve girmektedir. Bu krizin sorumlusu bu iktidardır. Şimdi de çıkmış diyor ki, “bu krizin nedeni dış mihraklardır”. Bu mihraklar bir gün dış, bir gün iç oluyor. Bir gün damat oluyor, bir gün enişte. Ama hep birlikte yaptıkları yolsuzluktur.
Merkez Bankası Başkanını zabıta müdürü yap
Krizin en yoğun yaşandığı yer de Urfa. Urfa’da işsizlik had safhadadır. Urfa’da işsizlik yüzde 30’a çıkmış, arazi ekilemiyor. Elektriğe her gün zam yapılıyor. Bu coğrafyada çiftçiye bir elektrik zulmü uygulanıyor. Bütün bunları biliyoruz ve farkındayız. Mazota, gübreye bütün ürünlere gelen zamlar, hayat pahalılığı ortadayken zabıta ile hayat pahalılığını engelleyeceklerini düşünüyorlar. Enflasyon ile mücadelesini zabıta ile yürütüyorlar. Hani bir Merkez Bankası var ya, müdahale etti hiçbir işe yaramadı, dolar düşmedi. Demek ki bu Merkez Bankası hiçbir işe yaramıyor. O zaman Merkez Bankası Başkanını zabıtaların başına getir, zabıta müdürü yap. Madem enflasyon ile mücadeleyi zabıta yapacak, o zaman Merkez Bankasına boşuna vergi ödemeyelim.
Bütçemize sahip çıkacağız
Tüm bunlara rağmen sarayın bütçesi 3 kat artırılıyor. Hala gözü doymuyor. Nereye gitse bir saray yapıyor. Bu ülkenin kaynakları Erdoğan ve ailesinin çıkarları uğruna çarçur ediliyor. Biz bütçe hakkımızı istiyoruz. Bütçe hakkımıza sahip çıkmak istiyoruz. Bize ait olanı biz yöneteceğiz. Yerel seçimlere giderken ve kentimize sahip çıkarken bütçemize de sahip çıkacağız. Bunlara sahip çıkmazsak, çalarlar, kendilerine yollar, saraylar yaparlar, halk yoksullaşır.
Bizde eski yönetim, yeni yönetim yoktur, birlikte çalışma vardır
Bunun için yapacağımız ilk şey ve atacağımız ilk adım örgütlenmedir. Bugün kongrelerimizde örgütümüzü daha da güçlendiriyoruz. Bütün vekillerimizle, MYK’mızla, PM’mizle, bileşenlerimiz ile hep beraber buradayız, yan yanayız. Bizde eski yönetim yoktur, bizde yeni yönetim yoktur. Bizde bir arada geçmişten geleceğe birlikte örgütlenme ve birlikte çalışma vardır. Şimdi yine bugüne kadar emeği geçen arkadaşlarımızla, bugünden sonra görev alacak arkadaşlarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Mahalle mahale ev ev sokak sokak örgütleneceğiz. Halkımız örgütlüdür. Biz de onlarla birlikte taban örgütlenmesini hayata geçireceğiz. Geçmişte aldığımız eli geleceğe vereceğiz.
HDP halk ile beraber geleceğe sahip çıkıyor
Bu süreçte her yerde örgütlenilmedir. Bu örgütlenmeyi halk ile emekçilerle, kadınlarla beraber hayata geçireceğiz. Bizim için örgütlenme bir yaşam tarzıdır. Bir mücadeledir. Umudu yükseltmek ve geleceğe sahip çıkmaktır. HDP halk ile beraber geleceğe sahip çıkıyor.
Barajları sizlerin kararlılığı yıktı
Tüm halkımıza bu vesile ile teşekkür ediyorum. Bunca arkadaşımız gözaltında ve cezaevindeyken, bunca saldırı ve zulüm varken, her şeye rağmen 24 Haziran’da gelmiştir, iradesine sahip çıkmıştır, o sandıkları patlatmış ve barajları bunların kafasına yıkmıştır. Tıpkı 7 Haziran’da, 1 Kasım’da olduğu gibi. Halkın iradesinin önüne barış ve demokrasinin önüne konulan barajları siz yıktınız, sizlerin azmi ve kararlılığı yıktı. İşte tüm gücümüzü sizden alıyoruz.
Sizler onların kabusu oldunuz
Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Yine hep birlikte yan yana gelerek, emekçilerle, halklarımızla, kadınlarla, gençlerle faşizme karşı omuz omuza, el ele vererek bu kayyumların hepsini bu coğrafyadan süpürüp atacağız. Bunu biliyorlar, korkuyorlar. Bunu bildikleri için korku içine sürüklendiler, geceleri uyuyamıyorlar, kabus görüyorlar. Sizler onların kabusu oldunuz.
Gel bu halkın gözünün içine bak, meşruiyet neymiş onlar sana göstersin
AKP Genel Başkanı “HDP meşru bir parti değildir” diyor. HDP meşru bir partidir ve işte meşruiyet buradadır, halk buradadır. Gel bu halkın gözünün içine bak, meşruiyet neymiş onlar sana göstersin.
Meşru olmayan senin hilelerindir
Meşru olmayan senin hilelerindir, seçim kampanyalarındır. Senin seçim kampanyan zulümdür, şiddettir. Buna katılan emniyet müdürlerini, kaymakamları uyarıyorum. Yarın bu hükümet gider ama sizin suçunuz unutulmaz. Bu iktidar gittiğinde bu suçun hesabını bağımsız yargının önünde sizden sorarız.
Sadece kayyumları değil Cumhur İttifakını da bu coğrafyadan söküp atalım
Bunların seçim kampanyasından anladıkları HDP’ye saldırmak, HDP’yi düşmanlaştırmaktır. HDP meşrudur. HDP barış ve demokrasi mücadelesi vermektedir. Gelin HDP ile yan yana duralım, sadece kayyumları bu coğrafyadan atmayalım, kirli pazarlık yapan bu Cumhur İttifakını da bu coğrafyadan söküp atalım.
Bahçeli diyor ki, “aman bunlar yeniden belediyeleri kazanırsa bizim yeni rejimin meşruiyeti sorgulanır hale gelir”. Doğru diyorsun. Çünkü senin rejiminin meşruiyeti yok. Çünkü bu rejim tekçi bir rejim bunun halk nezdinde meşruiyeti olamaz. Bizler ortak vatanda birlikte demokratik cumhuriyet anlayışımızla var olabiliriz.
Biz varız, siz yoksunuz
Diyor ki bakın: “Kayyum atanan yerlerde bunlar bu işi plebisite çevirecekler”. Yani “varlık yokluk mücadelesine çevirecekler” diyor. Ben söyleyeyim. Biz varız, siz yoksunuz. Vardık, varız, var olacağız. Bütün halkların iradesini yeniden var edebilmek için, emekçilerin eşitlik hakkını yaratmak için mücadele edeceğiz.
Önümüzde 5 buçuk ay var. Bütün halkımızla, örgütlerimizle, kadınlarla mahalle mahalle çalışacağız. Herkese özgürlüğü demokrasiyi, barışı anlatacağız. Bu yolsuzluğa batmış hükümete karşı biz tüm halklarımızı bu mücadeleye davet edeceğiz.
Siyasetçiye düşen halkın yolundan gitmektir
İttifak mı istiyorsunuz, işte ittifak mahallede, sokaktadır. Çalıştığımız tarlada, ürettiğimiz fabrikadadır. İşte ittifak HDP’dedir. Gelin yan yana duralım. İlla ki “bizler olacağız” demiyoruz. Halkın iradesine bakın, halk rehberiniz olsun, onun gösterdiği yol en doğru yoldur, onun çözümü en doğru çözümdür. Onun yolundan gidin. Siyasetçiye düşen budur, halkın gösterdiği yoldan gitmektir.
Yerelin iradesine, halkın iradesine yerel seçimlerde sahip çıkacağız. Hep beraber bu iradeyi yerelden inşa edeceğiz, ondan sonra bu iktidardan kurtulacağız. Onlar korkmaya devam etsin, biz bir kere cesareti herkese bulaştırdık kim dönerse dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan.
Madem Yılmaz Güney’in memleketindeyiz onun sözüyle bitirelim. Ne diyordu, “dost ve düşman herkes bilsin ki kazanacağız, mutlaka kazanacağız.
13 Ekim 2018