Temelli: Kürtlerin ve Rojava halklarının kazanımlarını barındırmayan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, milletvekillerimiz, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDK Eşsözcüsü Gülistan Koçyiğit, TİP Başkanı Erkan Baş, STK temsilcileri ile birlikte Diyarbakır'da düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli şöyle konuştu:

Milletvekili arkadaşlarım, il eşbaşkanlarım ve sevgili halkımız bu koşullarda bir basın açıklaması yapmak zorunda kaldık. Bir polis kuşatması ve abluka altında ses düzeninden bile yoksun olarak bu şekilde bir basın açıklaması yapmak zorunda kaldık. Neden? Her zaman söylediğim gibi korkuyorlar. Onlar alışmış olabilir deliklerinde yaşamaya. Bugün gidip kayyıma baktığınızda etrafı beton bariyerlerle çevrili kendi ininde yaşıyor. Ama biz bu abluka altında yaşamayacağız. Her türlü ablukayı mutlaka kıracağız; hem basın ambargosuna, hem de her türlü ablukaya mutlaka son vereceğiz. Bizler burada halkımızla birlikte sokaklardayız. Bu kent bizim kentimiz. O yüzden Amed “Ya me ye” (Bizimdir), Mardin “Ya me ye” (Bizimdir),, Van “Ya me ye” (Bizimdir) diyoruz. Kentimizdeyiz, halkımızla sokaklardayız. Hakikatin sesini HDP’nin sesini asla kısamayacaklar. 

TBMM kayyım saldırısına karşı mutlaka inisiyatif almalı 

Dün aldığımız kararla birlikte 3 gün boyunca parlamentodaki, meclisteki çalışmalara katılmayacağız. Parlamentoya bir uyarı yaptık, bir protesto mesajı verdik. Çünkü bu ülkenin kentlerine kayyım atanırken parlamentonun bu konuya kayıtsız kalması duyarsız kalması kabul edilmez. Parlamento, TBMM her şeyden önce bu kayyım saldırısını kendisine yönelik kabul etmeli ve bu konuda mutlaka inisiyatif almalıydı. Geçmişte olduğu gibi bugün de kayyım rejimine karşı sessiz kalırsa aslında kendi hukuku da ortadan kalkacaktı. 

Kürtlerin iradesini kabul etmeyen bu düzeni kabul etmiyoruz 

Kayyım şiddettir, zulümdür, demokrasiye karşı faşizmin kurumsallaşmasıdır. Bir faşist düzendir. Bu düzene her şeyden önce parlamenterler, milletvekilleri karşı çıkmalıdır. Halkın temsilcileri olarak bunu içlerine sindirmemeleri gerekir. Bu yüzden de 3 günlük eylemimizle tüm milletvekillerine çağrı yapıyoruz, bu konuda sessiz kalmayın. Bu düzene sessiz kalmayın. Bu faşist düzene, iktidarın dayattığı bu zulme sessiz kalmayın, boyun eğmeyin. İşte bu halk arkanızdadır, Kürt halkı arkanızdadır. Bu ülkenin tüm mazlumları, mağdurları, kadınları, emekçileri arkanızdadır. Yeter ki siz bu düzene karşı dik durun. İtirazınızı yükseltin. Yasalardan aldığınız güçle, yasama gücünüzle gereğini yapın. Yapmazsanız bilin ki bu kayyım size de atanmıştır.  Biz asla HDP olarak kayyım rejimini de, kayyımları da kabul etmiyoruz. Bir an önce kayyımların kentlerimizden defolup gitmesini istiyoruz. Bu kent bizimdir. Kentin sahibi kentin halklarıdır. Kürt halkıdır. Kürt halkının iradesini kabul etmeyen bu düzeni kabul etmiyoruz bir an önce arkadaşlarımızın görevlerine dönmesini istiyoruz. 

Kayyımların gideceği tek yer faşizmin çöplüğüdür 

Dün sevgili Selçuk Mızraklı başkanımız tutuklandı. 12 belediye eş başkanımız tutuklandı. 2016’da Gültan Kışanak, Fırat Anlı’ya yapılan muamele dün bir kez daha tekrarlandı. Bugün cezaevinde olan tüm yoldaşlarımızın, arkadaşlarımızın hiçbir suçu yok. Hepsinin özgür kalmasını istiyoruz. Biz bunu söyledikçe iktidar zulmünü artıyor, şiddetini artırıyor. Kayyım rejimin şiddetiyle tüm arkadaşlarımızı tutuklamaya devam ediyor. Bunu kabul etmiyoruz, bir kişi kalsak bile bu düzene karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Dün Selçuk Mızraklı şahsında bütün arkadaşlarımız o onurlu direnişiyle zulmün bütün görüntüsünü teşhir etmiştir. Bugün çevremizde kurulan bu abluka zulümdür, korkularının ifadesidir. Kayyım rejimi faşizmdir, zulümdür dedik. Dün başlamadı. Umumi Müfettişliklerle, Şark Islahat Planı ile başladı. Bu halkın iradesini yok sayan Kürt halkını yok sayan bu halkı inkar eden, dilini kimliğini iradesini inkar eden tarihten ders almadan ısrarla bu zulmünü devam ettiriyor. Bu kabul edilemez. Kim hatırlar umumi müfettişleri? Hiç kimse. Çünkü hepsi tarihin çöplüğünde faşizmin çöplüğünde yerini aldı. Bu kayyımların da gideceği tek yer faşizmin çöplüğüdür. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın. 

Kayyımlarla birlikte iktidarı da kentlerimizden süpürüp atacağız 

Eninde sonunda, tıpkı 31 Mart’ta olduğu gibi yine bu kayyımları da güzel kentlerimizden süpürüp atacağız. Ama bu kez yanına bu iktidarı da koyup süpürüp atacağız. Çünkü Türkiye bu iktidara mahkum değildir. Türkiye barışını, demokrasini arıyor. Bunu da mutlaka ama mutlaka bir gün gerçekleştireceğiz. Mücadelemiz bu yöndedir. Kayyım rejimine karşı mücadele bir demokrasi mücadelesidir. Tüm Türkiye halklarına sesleniyorum: Bu mücadelede Kürt halkını yalnız bırakmayın. Kürt halkının bunca yıldır vermiş olduğu mücadelenin yanında yerinizi alın. Bu onurlu mücadeleyi hep birlikte büyütelim. Bu iktidar bugün sadece ve sadece Kürt düşmanlığı ile ayakta duruyor. Artık herkes bunun farkına varmalı. Tüm Türkiye bunun farkına varmalı. Türkiye’deki bütün halklar bunun farkına varmalı. Dünya farkına vardı ama Türkiye hala sessiz. Buna sessiz kalmayın. Bu düşmanlığı ancak ve ancak Türkiye halkları, kadınlar ve emekçiler son verebilir. Gelin bu düşmanlığa son verelim. Bu iktidarın düşmanlık ve savaş politikalarına son verelim. 

Ankara Anlaşması gibi bir komplo üzerinden çözüm arıyor 

Evet Kürt düşmanlığından besleniyorlar. Kürt düşmanlığı üzerine var ettikleri bir savaşla ayakta durmaya çalışıyorlar. Bugün Suriye’de yaratmış oldukları savaş, var etmek istedikleri işgal girişimi, Suriye’de yürütmüş oldukları kirli diplomasi Kürt düşmanlığından başka bir şey değildir. Bu Kürt düşmanlığının bir ucu Amed’de kayyımdır diğer ucu Rojava’da, zulümdür, katliamdır, işgaldir. Bunca sivil öldü, bunca insan yerinden yurdundan edildi hala bu iktidarın başındaki insan bir Moskova ve bir Washington ile görüşerek kirli diplomasi ile Kürtleri ve kazanımlarını yok sayarak kendince çözüm arıyor. Bu çözüm değil çözümsüzlüktür. Bu kabul edilemez. Ankara Anlaşması gibi bir komplo üzerinden çözüm arıyor. Evet yaratmış olduğu güvenli bölge üzerinden çözüm arıyor. Çözüm bunlar değildir. Çözüm Suriye halklarının birlikte üreteceği şeydir. Çözüm siyasi çözümden geçer. Suriye halklarının birlikte var edebileceği, demokratik bir anayasadan, demokratik bir rejimden geçer. Biz ancak buna katkı sunabiliriz. 

Kürtlerin ve Rojava halklarının kazanımlarını barındırmayan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz

Toprak bütünlüğü deniliyor. Sürekli olarak bu dile getiriliyor. İlk yaptıkları şey Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırmak. Her ülkenin toprak bütünlüğü geçerlidir. Ama o toprak bütünlüğünün içinde nasıl yaşadığınız da önemlidir. Hiçbir ülkede zulmü kabul etmiyoruz. Hele hele 100 yıldır Kürtlere karşı sürdürülen zulmü kabul etmiyoruz. Bu zulme son verme zamanı gelmiştir. O yüzden bugün önce Washington sonra Moskova ile ortaya çıkmış olan içinde Kürtlerin haklarını barındırmayan, Rojava halklarının kazanımlarını barındırmayan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Ateşkes olmalı evet. Ama bu ateşkes koşullarında nasıl bir çözüm olacağını da konuşma zamanıdır. Şimdi küresel bir meseleyi konuşuyoruz, Kürt meselesi küresel bir meseledir. Bu meselenin çözümünün muhatapları ile aramak zorundayız. Bu meselenin muhatabı Türkiye’de kuşkusuz sayın Öcalan’dır. Bu meselenin küresel muhataplarını var edip çoklu diyalogu bir an önce geliştirmek zorundayız. Çözüme dair masaları kurmak zorundayız. Demokratik çözüm ve demokratik anayasa için. 

Bugün Suriye’de barış, Türkiye’de barış demektir 

Türkiye’de Suriye’de ve dünyanın her yerinde tüm Kürtlerin haklarını savunmak aslında demokrasi ve onurlu bir barış mücadelesidir. Buradan bir kez daha çağrı yapıyorum. Meclise çağrı yapıyorum. Kayyım rejimine karşı gelecek hafta Meclis'te önergelerimiz olacak. Burada bir demokrasi imtihanından geçecek Türkiye. İşte orada nasıl tavır alacağınız aslında tamamıyla Türkiye’nin geleceği açısından kritik öneme sahiptir. Buradan tüm Türkiye halklarına halklarına sesleniyorum. Bugün Suriye’de barış, Türkiye’de barış demektir. Suriye  konusunda ve bugün Kürtlere yönelik savaş ve zulüm politikaları konusunda alacağınız tavır aslında demokrasi ve barış konusundaki tavrınızdan başka bir şey değildir. 

Gel demokrasiyi ve onurlu bir barışı inşa et 

Şimdi dayanışma zamanıdır şimdi faşizme karşı omuz omuza mücadele etme zamanıdır. O yüzden önce tüm seçilmişlere sonra tüm Türkiye halklarına seslenmek istiyorum. Buradayız omuz omuza faşizme karşı mücadele ediyoruz. Gel bu omuza güç kat, gel Türkiye’yi değiştir, gel demokrasiyi ve onurlu bir barışı inşa et. İnanıyorum ki, buradaki değerleri basın emekçileri sayesinde basın ahlakına sımsıkı sahip çıkan arkadaşlarım sayesinde bu hakikatin sesi tüm ablukaya rağmen Türkiye’de dünyada mutlaka duyulacaktır.

23 Ekim 2019

Etiketler: #sezai temelli