
Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, Bitlis İl Örgütümüzü ziyaretinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli, şöyle konuştu:
Bu kayyum coğrafyasında il ve ilçe teşkilatlarımız çok daha büyük bir sorumlulukla çalışıyorlar. Kayyum belediyelerindeki bu halktan kopuk anlayış bu coğrafyada hakim hale geldi. Bizim görevimiz bu anlayışla mücadeleyi sürdürmek. Mücadelemiz, halkımızın talepleriyle şekilleniyor. Devletin bölgede sürdürdüğü bu baskıcı yöntemle bir zulüm coğrafyası var ediyor. Şimdi bu zulümden kurtulma zamanı. Siyasi iradeye sahip çıkma zamanı. Bu siyasi irade hiçbir pazarlığa tabi değildir, tartışma konusu bile değildir. Bu irade 40 yıllık mücadelenin biçimlenmiş halidir. Halkımız bu baskıdan kurtulacaktır çünkü bu bizim geleceğimizi de çalan bir yöntemdir.
Kayyumlar yapılmış yolları yıkıp yeniden yapıyor
Bugün Kürt illerinde herkesin söylediği şu: hem hizmet alamıyoruz hem de ortak mirasımız kayyum eliyle satılıyor. Belediyelerin tüm arazileri, belediyelerin mal varlıkları yandaş sermayeye peşkeş çekiliyor. Bu da yetmiyor kayyumlar borçlanıyor. Halkın ihtiyacına göre değil yandaş sermayenin çıkarlarına göre ihaleler açıyorlar. Yapılmış yolları yıkıp yeniden yapıyor, olan kaldırımı kaldırıp yeniden yapıyor. Halkın beklentilerine halkın seçtikleri cevap verir. Böyle atanmışlarla ne olacağını 2 yılda gördük.
Saray’a giden muhtarları İspanya’ya seyahate gönderiyor, halkın yanında olan muhtarları görevden alıyor
Şimdi yeniden irademizi ortaya koyacağız bu coğrafyadan kayyumları söküp atacağız. Bu kayyumlar bütün ülkenin sorunu. Çünkü bir kayyumcu zihniyet söz konusu. Kayyumcu zihniyet bu ülkenin başına musallat oldu. Daha 2 gün önce 239 muhtar görevinden alındı. Bu zihniyet halkın iradesine, halkın tercihlerine o denli yabancılaşmış ki her yerde bu zihniyeti hakim kılmak için zulmü artırdı. Saray’a giden muhtarları İspanya’ya seyahate gönderiyor ama halkın yanında olan muhtarları görevden alıyor. İşte ayrımcı, bölücü zihniyet budur. Bizim görevimiz bu zihniyeti teşhir etmektir.
Savaş ve yolsuzluktan başka bir şey bilmiyorlar
Türkiye’ye sesleniyoruz: bu zihniyete tutsak olduğunuz sürece bu Saray rejiminden bu ülkeye hayır gelmez. Bunların yaptığı halklar arasına düşmanlık tohumu ekmek, insanları ayrıştırmak. İnsanları birbirine düşman kılmak. Bugün ellerindeki tek şey savaş, şiddet, zulüm. Halka hizmet, toplumu bir arada tutmak, toplumun tarihine ve kültürüne sahip çıkmak gibi bir dertleri yok. Savaş ve yolsuzluktan başka bir şey bilmiyorlar.
Bu ülkenin af yasasına ihtiyacı yok toplumsal barışa ihtiyacı var
Dün Cumhurbaşkanı diyor ki ‘af konusunda arkadaşlarım çalışsın diye talimat verdim’. Bakın bu ülkenin af yasasına ihtiyacı yok. Bu ülkenin acilen bir toplumsal barışa ihtiyacı var. Bu ülkenin demokratik bir rejime kavuşmaya ihtiyacı var. Bunun ilk adımını yerel seçimlerde atacağız. Yerel seçimlerle birlikte bu iktidarın tıkadığı tüm kanalları da açacağız.
TMK kalkmalıdır
Toplumsal barışı kurmanın yollarından biri de bu iktidarın sürekli kullandığı Terörle Mücadele Kanunu’dur. Bu kanun kalkmalıdır. Çünkü bu kanun ülkeyi terörize etmektedir. Vatandaş hangi hakkını istese karşısına TMK çıkıyor. Hakkınızı aradığınızda terör örgütü üyesi oluyorsunuz, biraz daha arasanız yönetici oluyorsunuz. Neredeyse tüm vatandaşlar potansiyel terörist. Bu Terörle Mücadele Kanunu ne için var? Bu TMK vatandaşın haklarını gasp etmek toplumsal barışı tasfiye etmek için var. Toplumsal barış istiyorsak bu kanunun kalkması gerekir.
Leyla Güven’siz Meclis eksiktir
Parlamento’nun üzerine düşen en önemli görevlerden biri bu olmalıdır. Parlamento halka kulak vermek zorundadır. Onu dinleyerek onun lehine karar almak zorundadır. Parlamento’ya çağrıda bulunuyoruz, gelin hep birlikte toplumsal barışı sağlayacak bu adımı atalım. Siz de halkın karşısına çıktığınızda bu sayede başınız dik çıkabilirsiniz. Gelin bu eksik parlamentoyu bir an önce tamamlayalım. Leyla Güven cezaevindedir. Bu eksikliğe son verelim. 27. Dönem Parlamentosu onur mücadelesi olmalıdır. Bugün Leyla Güven Parlamento’da değilse o Parlamento çok büyük bir eksikliğe sahiptir. Parlamento’nun Anayasa’nın geçici maddesi üzerindeki tasarrufu kaldıracak hamlesiyle mümkündür bu. Gelin bunu yapalım.
Sizler halka söz verdiniz, Saray’a değil
Buradan tüm parlamenterlere seslendiğim gibi tüm halklara, bu toplumda yaşayan herkese sesleniyorum. Hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun ülkenin içinde bulunduğu koşullar itirazınızı dile getirme zamanını gösteriyor. Artık bir değişim zamanıdır. Bu ayrımcılığa karşı ülkemize sahip çıkma zamanıdır. Ortak vatanımızda demokratik bir cumhuriyeti var etme zamanıdır. Farklılıklarımızdan güç alarak demokratik ulus anlayışımızla ortak vatanımızda demokratik cumhuriyeti var edebiliriz. O zaman bu ülkeye barış gelir. Bu ülkeye barış gelirse Orta Doğu'ya da barış gelir. Artık bu sessizliğe son vermek gerek. Herkes vicdanını yitirmiş olamaz. Sesinizi çıkartın. Sizler halka söz verdiniz, şimdi itiraz etme zamanı. Sizler halka söz verdiniz, Saray’a değil. Tüm Parlamentoya sesleniyorum; gelin toplumsal barış için adım atalım, 26. dönemin ayıbını hep beraber kaldıralım, tutsak milletvekillerimiz, eşbaşkanlarımız özgürlüklerine kavuşsunlar.
Tüm dış güçler elini Suriye’den çeksin
İktidar ne zaman sıkışsa Kürt düşmanlığını artırarak, savaş söylemini yükselterek kendine yol açmaya çalışıyor. Bakın İdlib’i hep birlikte izliyoruz. Silahtan arındırılmış bir bölge tasavvur ediliyor ama sonrası belirsiz. Bu belirsizlik hakimken Suriye’ye bu kadar müdahale eden bir iktidar varken Fırat’ın doğusu, Mınbiç yeniden gündem haline getiriliyor. Tıpkı Afrin’de uygulanan senaryo Mınbiç’te karşımıza çıkıyor. O zaman da Afrin Afrinlilerin dedik, müdahale etmeyin dedik bugün Afrin yaşanmaz hale geldi. Orada talan var, taciz var, tecavüz var artık. Kadın pazarları kurulacak kadar aklını yitirmiş bir zihniyet var. Suriye’deki tüm dış güçler elini Suriye’den çeksin. Suriye halkları kendi geleceğine karar versin. Bunun önündeki en büyük engel Erdoğan iktidarıdır. Bu yolla içeride kendi iktidarını devam ettirmek için çabalıyor. Suriye’ye de Türkiye’ye de barışın gelmesinden korkuyor. Savaştan beslenen bu iktidara güçlü bir yanıt verme zamanıdır.
Her gün soframızdan bir dilimi daha çalıp götürüyorlar
Türkiye’nin her yeri sorun yumağı. Türkiye’nin neresine gitseniz içinden çıkılmaz sorunlar var. Savaş bir yanda, ekonomik kriz bir yanda. Yönetememe hali var. Yönetemiyorlar, bu ülkeye büyük zararlar veriyorlar. Ülkenin geleceğini ipotek altına almışlar. Ülkede yoksulluk had safhada. İşsizlik yükseldi. Resmi rakamlarda bile yükseldi. Eğitimden ve işten yoksun gençlerin sayısı 3 milyonu geçti. Her gün soframızdan bir dilimi daha çalıp götürüyorlar. İnsanların talepleri var. İnsanlar ortak zenginlikten hakkını istiyor. Ama bütün ülkenin zenginliğini bir avuç yandaş sermaye ile birlikte Saray yutuyor.
İktidar emeklilikte yaşa takılanlar sorununu çözebilecek kaynaklarla yeni Saraylar yaptırıyor
Öyle bir sosyal güvenlik sistemi var ki sistem güvencesiz çalışmayı tolere etmek yerine daha da büyütüyor. Emeklilik sorunu sürekli büyüyor. Emeklilikte yaşa takılanlar sorununu çözmek mümkün. Bu sorunu çözmek işsizlik sorununu çözmek konusunda da önemli bir adım. İktidar emeklilikte yaşa takılanlar sorununu çözebilecek kaynaklarla kendine yeni saraylar yaptırıyor, Diyanet bütçesini artırıyor, silahlanma yarışına devam ediyor. Oysa hem emeklilikte yaşa takılanlar sorununu çözmek, hem işsizlik sorununu çözmek hem de hayat pahalılığını bitirmek mümkün. Ne yapılacağı konusunda iki seçenek var; ya Saray iktidarının mevcut anlayışı ya da bizim toplumcu anlayışımız. Ortak zenginliğimizi hakça, adaletli şekilde paylaşacak bir çözümü yerel yönetim seçimlerinde ortaya koyacağız.
İntiharlar coğrafyasında yaşıyoruz
Maalesef bir öğretmen arkadaşımız Ersin Turhan’ın intihar ettiğini öğrendik. Bu atanamayan bir öğretmen. On binlerce atanamayan öğretmen var. Bu sorunu çözmek yerine biz intiharlar coğrafyasında yaşıyoruz. KHK ile ihraç edilen insanların sorunları çözülmüyor. OHAL kalktı, kim için kalktı? OHAL emekçiler için, kadınlar için çok daha katılaştı. Ekonomik kriz var ama bu krizi bu iktidar yarattı. Bu iktidardan kurtulduğumuzda tüm krizlerden kurtulacağız. Kurtulmanın ilk adımı da yere seçimler. 5 buçuk ay var. Bu sürede örgütlülüğümüzü artıracağız. Gelin yan yana olalım, gelin bu mücadelede buluşalım. Birlikte mücadele edersek bunu başarabiliriz. Biz de halkımızın en uygun gördüğü adaylarla seçime gireceğiz ve bu coğrafyadan kayyumları süpüreceğiz. Bitlis’in dağ gibi sorunlarıyla mücadele edecek bir iradeyi seçeceğiz. Bitlis’te bu irade var.
17 Ekim 2018