Temelli: Erdoğanın kimsesi kalmamış prompterla yaşıyor

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli'nin Aydın Mitingi'nde yaptığı konuşma:

Temelli: Erdoğan'ın kimsesi kalmamış prompterla yaşıyor

24 Haziran’a çok az bir zaman kaldı. Bir tarafta demokrasi, barış, umut diyen HDP; diğer tarafta zulüm, savaş, yolsuzluk diyenler. 24 Haziran’da işte bu ikisi karşı karşıya gelecek. Mutlaka biz kazanacağız! Bunu bildikleri için, HDP’nin gücünü gördükleri için saldırıları her geçen gün arttırıyorlar. Stantlarımıza saldırıyorlar, hakaret ediyorlar, her türlü düşmanlığı hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bütün televizyonlarda, bütün imkanları kullanarak taşıma mitinglerinde bu nefret tohumlarını ekiyorlar. Biz diyoruz ki bu ülkeye barış gelecek, demokrasi gelecek, ortak vatanımızda hep birlikte demokratik bir biçimde yaşayacağız. Onlarsa halkları birbirine düşman etmeye çalışıyorlar. Ayrımcılık onlarda, nefret onlarda. Tek dertleri iktidarda kalmak. Buna izin verecek miyiz?

Kürt halkını düşmanlaştırarak, toplumda kutuplaşma yaratarak milliyetçi hezeyanlar üzerinden oy devşirmeye çalışıyor. Önce 7 Haziran’a girerken yaptıklarını hayata geçirmeye çalıştılar. Baktılar olmuyor. 1 Kasım senaryoları. Baktılar o da olmuyor Afrin heyecanı. Yetmemiş şimdi de Kandil heyecanı geldi. O da yetmedi, Münbiç şimdi önümüzde. Hiçbiri yetmiyor. Artık Türkiye halkları bu oyunlara gelmeyecek. Hakikatin sesini yükseltmeye devam ediyoruz. İstediği kadar medyayı kontrol etsin. Biz canlı yayındayız, sokaklardayız. Hakikatin sesini haykırmaya devam ediyoruz. 

Kimsesi kalmamış prompterla yaşıyor

Diyor ki, “ben prompterla yaşıyorum”. Artık birlikte yaşayacak bir insan etrafında kalmamış. Ama biliyor ki gidiyorlar, biliyor ki kaybediyorlar. Provokasyonlara devam ediyorlar. 

Suruç'taki provokasyonlara neden olanları yakalamak varken, İçişleri Bakanı olacak zat hala bizi suçluyor. O da yetmiyor, oraya gidecek olan Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Ticaret Odası gibi bir sürü STK’yi suçluyor. Olayın üstünü örtmeye çalışıyor. Çünkü yakalandılar, çünkü suç üstü yakalandılar. Silahlarla gitmiş o çete, insanları yaralamış, hastaneye götürmüşler. Bu insanları hastanede hunharca katlediyorlar. Hem de polislerin, valinin gözü önünde. O kadar kamera kaydı ortadayken bizi suçluyor. Bir de Diyarbakır Barosuna laf ediyor, “biz bu baroyu biliyoruz” diyor. Bilmiyorsun, hiçbir şey bilmiyorsun. Ama biz Dört Ayaklı Minare altında yatan Tahir Elçi’yi çok iyi biliyoruz, unutmadık, unutmayacağız. Tüm yitirdiklerimizin katilleri yakalanana kadar yakanızdan düşmeyeceğiz.

Soylu, Demirtaş'ı seyrederek hayatında ilk defa iyi bir şey yapmış

Hızını alamıyor, artık dur durmak bilmez bir haldeler. Oturmuş 10 dakika ayırmış. Diyor ki Demirtaş’ı seyrettim. Aferin hayatında ilk defa iyi bir şey yapmışsın işte. Baktım diyor; ”ruh halini kötü gördüm”. Niye kötü göreceksin ruh halini Demirtaş içeride de olsa dışarıda da olsa demokrasi ve barış mücadelesine devam ediyor. Onun halinde bir şey yok, esas senin ruh halin Demirtaş’ı seyrettikçe bozuldu. Çünkü orada halkların sesini duydun, Türkiye toplumunun emekçilerin kadınların gençlerin sesini duydun. Bizim adayımız Türkiye’nin adayıdır.

Cumhuriyet Başsavcısını, Sağlık Bakanı hakkında görevini yapmaya çağırıyoruz

Bizim adaylarımız senin gibi tekçi zihniyete sahip düşmanlığın sesini seslendirenlerden değildir. Esas ruh hali bozulan sensin. Artık şirazesi kaymış ne yaptığını bilmiyor. Bugün ona bir diğeri eklendi. Sağlık Bakanı. Sözde sağlık bakanı, diyor ki: “HDP’nin gövdesini ortadan kaldıracağız.” Sağlık Bakanı'na yanlış ilaç vermişler. Kimyası bozulmuş. Neyi ortadan kaldıracaksın. Benim bildiğim bu ülkede hala Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı var. Eğer varsa hemen bu bakan hakkında suç duyurusunda bulunmalıdır. Alenen suç işlemiştir, HDP’yi hedef göstermiştir.

AKP'nin icraatlarından utanç müzesi açacağız

AKP bugüne kadar Yüce Divan'a gidecek bütün bakanlarını kurtardı. Bir tane daha vardı, bunlardan. Hani dini hassasiyetleri yüksek ya, din tüccarlığı yaparak oy topluyorlar ya. Onların “Bakara suresine makara sonrası” diyorlardı ya kimse bunları unutmuyor. Her şeyi kaybettik, bizde fil hafızası var. Yaptığınız her şey sizin utanç duvarınızda asılı. Biz iktidara gelince utanç müzesi açacağız. Altına da yazacağız; "Bu makaracı, bu yanlış ilaç içiyordu". Bunların hiçbiri unutulmasın diye.

Diyor ki, “bu millet beni Cumhurbaşkanı yaptı, ama bana muhtar olamazsın diyorlardı.” İnsanlar hata yapar, biz bir daha hata olmasın diye sandığa gideceğiz. 

Bu yalanlara, bu baskılara  son verme yolsuzluğa yoksulluğa son verme zamanıdır. Artık 24 Haziran’dan sonra Türkiye’nin önündeki bu en büyük sorunu bitirme zamanıdır. Bütün sorunları çözebilecek iradeyi hayata geçireceğiz. Sandıklardan güçlü bir şekilde çıkacağız. Bir oy Demirtaş’a bir oy HDP’ye sonra Türkiye’nin önü açılacak.

Kürt sorunu var mı yok mu sandıkta göreceksin

Türkiye çok büyük sorunlarla boğuşuyor. Kürt sorunu, ekonomi, işsizlik sorunu, kadınlara yönelik şiddet sorunu, çocuklara yönelik istismar sorunu… Hangi alana el atsanız çok büyük sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Bütün bunları topyekün demokrasi çözer. Demokrasi sorununun çözümü de Kürt sorununun çözümünden geliyor. Bunlar Diyarbakır’da Kürt sorunu yok diyor. Sana göre tabii ki öyle. Çünkü sen Kurt akıllılarla dolaşıyorsun. Şimdi Kürtler sana cevap verecek sandıkta, Kürt sorun var mı yok mu...

Diyanet İşleri Başkanı'nın görevi kıraathane gezmek mi?

5 milyon işsiz var, çoğu genç. Gençlere diyor ki üniversiteyi bitirmek iş garantisi değil. Liyakat lazım. Liyakat eğitimle olur, eğitimin planlanması ile olur. Doğuştan liyakat mı olur. Niye okuyor gençler? Daha iyi hayat yaşasın diye. Bu gençlere kıraathane vadediyor. Kıraathanede kitap okudunuz mu hiç? Kitap okuyacağınız yer kütüphane. 550 kütüphaneyi kapatmış şimdi kıraathane açıyor. Kıraathanelerin yanlış olduğunu da biliyor, onu okuma salonu olarak anlatıyor. Onun yalanına Diyanet İşleri Başkanı da alet oluyor. Gitmiş kıraathane geziyor. Diyanet İşleri Başkanı’nın görevi bu mu? Onu istifaya davet ediyorum. O makamı boşalt. Aldığın maaşın karşılığı AKP propagandası yapmak değil. Sen bir tek mezhebe hizmet veriyorsun, yetmiyor bir de din istismarcısı bir partinin propagandasını yapıyor. Bir de hutbe gönderiyor; camilere, faiz haramdır deyin diyor. Bunu diyen 5 senede faizi yüzde yüzde 6'dan yüzde 36'ya çıkarmış. Faiz sadece yoksullara mı haram? Almış yanına müteahhitleri paradan para kazanıyor.

Dövizin düşmesini istiyorsanız bu iktidar düşmeli 

Diyor ki ekonomi çok iyi gidiyor, bu yaşanan küresel dalga. Ama dünyadaki 5 kırılgan ülkeden biri Türkiye. En kötüsü de Türkiye. O yüzden faizin, dövizin düşmesini istiyorsanız bu iktidar düşmeli. O zaman faiz de düşer, döviz de düşer. Ekonomideki bu risk bittiğinde halk hak ettiği refahı alacak. Bunun karşılığını alacak. Ekonomideki bu kötü gidişatı bir an önce durdurmak lazım. Bu düzenin vaadettiği tek şey, IMF’nin yeni kemer sıkma politikasıdır. Buna izin vermemek için HDP’nin Hakça Dağıtım Programı vardır. Bu sayede herkes hak ettiğini alacak. Üreten bizsek, eken bizsek yöneten de biz olacağız. 

Bugün en büyük ızdırabı çeken kesimlerden biri de esnaflar. Binlerce esnaf dükkan kapatmış. Durum bu kadar vahim iken hala vergi alma peşinde olan bir iktidar var. Bunlara en büyük cevabı esnaf verecek. Çünkü o, esnaftan aldığı vergileri yandaş müteahhitlere aktarıyor. Yandaş müteahhitlerin vergi borcunu siliyor. Biz esnafın üzerindeki vergi yükünü kaldıracağız.

Bir diğer önemi konu tarım. Şu jeotermal dediğimiz, sözde temiz enerji diye sunulan bu yatırım Aydın çiftçisini mağdur ediyor. Bütün doğayı kirleten bir enerjiye buna son vereceğiz. Doğayı katledenlere karşı çiftçiler cevabı 24 Haziran’da verecek.

Büyük Menderes'e bakın, o kadar kirlenmiş ki hastalık yayıyor. Bunu önlemenin yolu halk sağlığını korumaktır. Bugün halk sağlığı konusunda ne desek şehir hastaneleriyle karşımıza çıkıyor. Şehir hastanelerini yapan müteahhitlere de hasta pazarlıyor. Hasta garantisi veriyor. Bu zihniyete son vereceğiz.

Bugün yoksulluğun en büyük acısını kadınlar çekiyor. “Kadınlar çalıştığı için işsizlik var” diyorlar. Kadınları çalışma hayatından dışlama peşindeler. Biz toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe yapacağız. Eşit işe eşit ücret. Bu sayede çalışma hayatlarında kadınların payı artacak. İsteyen her kadın çalışma hayatında yer alacak. 

Bütün bunları yapmak kolay. Bunu için  oyumuza, geleceğimize sahip çıkmalıyız. Ekonomi programı aslında demokrasi programıdır. Ekonominin demokratikleştirilmesidir. Bizim bir geçiş programınız var. 18 ila 36 ay arasında Türkiye’yi demokratikleştireceğiz. Bunu yolu tüm kesimlerin yan yana gelerek demokratik bir anayasa yapmasıdır. Bu anayasa zemininde Türkiye’yi dönüştüreceğiz. Yerel demokrasi ile güçlendirilmiş bir parlamenter rejimi hayata geçireceğiz. Bunu başarabiliriz. Ama önce tüm tutsak arkadaşlarımızı özgürlüğüne kavuşturacağız. Bu çözüm yönünde attığımız her adım Kürt sorununun da çözümünü getirecek. Kürt sorununun çözümü barış demek, barış olmadan demokrasi olmaz, huzur olmaz. Israrla zulmü dayatanlara karşı barış diyeceğiz. Hiçbir provokasyona gelmeyeceğiz. Mücadelemizi ısrarla yükselteceğiz. 

24 Haziran’a çok az kaldı. Başlarken 7 gün 24 saat çalışacağız dedik, öyle yaptık. Faşizme karşı yan yana geldik, 7 gün 24 saat çalıştık. 

Önümüzde 5 gün var. sadece oy vermeyeceğiz. Oylarımızın peşinden olacağız. Biliyoruz bunlar hırsız. 24 Haziran’dan birlikte başarılı bir şekilde çıkacağız. HDP bu barajı yıkacak. 80 vekil değil 180 vekille Meclis’e girecek.

 

19 Haziran 2018

Etiketler: #sezai temelli , #aydın