
Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli Van Mitingimize katıldı. Binlerce Vanlının katıldığı mitingde Temelli bir konuşma yaptı:
Bu onurlu halk önünde saygıyla eğiliyorum. Bu onurlu halk direndi ve kazandı. Her şeye rağmen, tüm zulme rağmen direndi ve kazandı. Her türlü zulme, oyuna, provokasyona rağmen bu onurlu halk kazandı. Yaşar Kemal diyor ki; demir olsa çürürdü. Bu halk toprak oldu bu halk. Onuruyla bir ağaç büyüttü. HDP’nin ağacını büyüttü. İşte şimdi yan yanayız. Bu ülkeye özgürlük gelene kadar, barış gelene kadar da bu mücadele devam edecek. Asla vazgeçmeyeceğiz. Diz çökmeyeceğiz. Figen gibi, Tuğba gibi, Bekir gibi. Onlar özgür kalana kadar, tekrar onlarla buluşana kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.
Onlar hangi oyunu oynarlarsa oynasınlar biz oyumuza sahip çıkacağız
Çok kalmadı, 24’ünde hep birlikte sandıklara gideceğiz. Oyumuza, irademize sahip çıkacağız. Hiçbir tuzağın içine düşmeyeceğiz. Hiçbir oyuna gelmeyeceğiz. Demokratik hakkımız olan seçme hakkını kullanacağız. Onlar hangi oyunu oynarlarsa oynasınlar biz oyuna gelmeyeceğiz, oyumuza sahip çıkacağız. Direne direne kazanacağız, faşizme karşı omuz omuza kazanacağız, biz kazanacağız.
Kayyum zihniyetinden 24’ünde hep birlikte kurtulacağız
Karşımızdaki bu zihniyet kayyumcudur. Karşımızdaki zihniyet demokratik siyasete tahammül edemez, barış istemez. O yüzden de kayyum atar. Kayyumların ilk yaptığı şey bizim emeğimizle kurduğumuz, kurumları kapatmak olur, kadınların kurumlarını kapatmak olur. Bu zihniyet kadına, çocuğa, sana, bana düşman. Bu zihniyetten 24’ünde hep birlikte kurtulacağız.
Van’dan aday oldum, hep beraber çalışacağız
Van’dan aday oldum biliyorsunuz. O yüzden sevgili eşimle beraber geldik. Artık başınıza kaldık. Hep beraber çalışacağız. Van’dan başlayarak bütün Türkiye’ye demokrasi gelene kadar, barış gelene kadar gece gündüz çalışacağız. Bu da bizim Van’a ve Kürt halkına sözümüz olsun.
Korkuları arttıkça nefret dilleri de artıyor, düşmanlıkları da artıyor
Bu ülkeye demokrasi barış gelmesin diye hala nefret dolu dilleriyle, ayrımcı dilleriyle, düşmanlaştıran dilleriyle konuşuyorlar. İnsanları, halkları birbirine düşman etmeye çalışıyorlar. Farklı inançları birbirine karşı kışkırtıyorlar. Biz bir arada yaşıyoruz. Tüm farklılıklarımızla birlikte yaşıyoruz. Türküyle Kürdüyle, Ermenisiyle, mütedeyyiniyle, Alevisiyle… Biz bu farklılıklardan güç alıyoruz. Bizim gücümüz budur, yan yana gelmektir. İşte bundan korkuyorlar. Korkuları arttıkça nefret dilleri de artıyor, düşmanlıkları da artıyor. 24’ünde bu nefret dillerine son vereceğiz.
O kadar acze düşmüşler ki HDP’yi düşmanlaştırarak ayakta kalacaklarını sanıyorlar
Suruç’ta masum insanları katlettiler. Biz dedik ki, “ölenler arasında ayrım yapmayın. Bu provokasyonlar arkasında kim varsa ortaya çıkarın”. Savcılara çağrı yaptık; herkesin önünde insanlar katledildi. Otopsi raporları ortada, suçlar ortada, kayıtlar ortada, suçlular ortada ama hiçbir suçlu gözaltına bile alınmadı. Buna karşılık sabahtan akşama kadar HDP’yi suçluyorlar. O kadar acze düşmüşler ki, ancak HDP’yi suçlayarak ayakta kalacaklarını sanıyorlar. Tek hesapları bu. HDP’yi düşmanlaştıralım, halkları düşmanlaştıralım. Böyle ayakta kalacağını sanıyorlar. Bu hesabı bozacağız. Hep birlikte bu hesabı bozacağız.
HDP’yi düşmanlaştıralım, baraj altında kalsın hesabı yapıyorlar
Hesabı şu: HDP’yi düşmanlaştıralım, halkları birbirine düşman edelim. HDP baraj altında kalsın. 7 Haziran’da ve 1 Kasım’da barajların altında kaldık mı ki 24 Haziran’da kalalım. O barajları taş olacağız, Demirtaş olacağız başlarına yıkacağız. 24 Haziran’da da barajı onların başlarına yıkacağız.
Artık bu coğrafyayı katliamdan kurtarma zamanıdır
Bunu biliyorlar, bunu bildikleri için acze düştükleri için suçlamadan başka yapacak bir şeyleri yok. Yok Sayın İnce Sayın Demirtaş’ı ziyaret etmiş, ondan Suruç olayı olmuş. Yazıklar olsun size. Yazıklar olsun ki bu halkın ölülerine saygı duymuyorsunuz. İnsanların acılarına bile saygı duymuyorsunuz. Ama biz Türkiye’nin tüm acılarını bizden kabul ettik. Yasin Börü’yü de, Ekrem'i de; kim ölmüş ise bizden kabul ettik. Söz verdik hepsinin hesabını soracağız. Çünkü biliyoruz bunların müsebbibi halklar değil, bu provokasyonlardır. Bunların arkasında kimin olduğunu en iyi biz biliyoruz. Bütün tarihimiz boyunca, bu acılarla kavrulduk. Şimdi acıların dinme zamanı, şimdi yüzleşme zamanı, artık bu coğrafyayı katliamlardan kurtarma zamanıdır.
Bu halk sana öyle bir şaka yapacak ki biz değil sen o barajın altında kalacaksın
Bu hesabı 24 Haziran’da bozacağız. 400 vekil hayal ediyorlar ya bak bu halk şakayı sever. Bu halk sana öyle bir şaka yapacak ki biz değil sen o barajın altında kalacaksın. Bütün meydanlar bunu gösteriyor. Sandıkla geldiniz, sandıkla gidin. Edebinizle gidin. O sandık o irade ne gösteriyorsa, ona rıza gösterin. HDP 80 değil 180 vekille meclise girecek. Bu sayede Türkiye önündeki, demokrasinin önündeki, barışının önündeki baraj yıkılacak. Sevgili Selahattin Demirtaş ve HDP’nin programıyla Türkiye’nin önü açılacak. Bunun gereğini hep birlikte yerine getireceğiz.
Bu ülkenin beklediği çözümü hep birlikte üreteceğiz
Bakın, bizim programımız diyor ki; bu ülkenin bir geçiş programına ihtiyacı var. Bu çürümenin, bu gaspın sona ermesi için bir geçiş programına ihtiyaç var. O da bir demokratik anayasa yapmakla mümkündür. Bu demokratik anayasayı hep birlikte hayata geçireceğiz. Eşit yurttaşlık temelinde herkes buluşsun. Kimse dışlanmasın, ötekileştirilmesin, yana gelelim. Alevisiyle, Türküyle, Kürdüyle, Türkmeniyle yan yana gelelim. Eşit yurtaşlık temeline, evrensel hukuk normlarında, kuvvetler ayrılığı var eden demokratik bir anayasa var edelim. İnsan haklarını tavizsiz inşa eden, saygı gösteren bir demokratik zemin, bir demokratik anayasa var edelim. İşte o zaman bu kuşatma kalkar, tecrit kalkar, barışın yolu açılır. İşte o zaman halklar bir arada çözümü var eder. O çözüm uzakta değil, 24’ünde sizin iradenizdedir, sizin oylarınızdadır. Sizin iradenize sahip çıkmanızdadır. Bu ülkenin beklediği çözümü hep birlikte üreteceğiz. Bir oy Demirtaş’a bir oy HDP.
Bu Erdoğan rejimini biz düşüreceğiz
Bize soruyorlar ne yapacaksınız diye. Biz demokrasiden yana tercihte bulunduk. Bu sorunun çözümü burada gördük. O yüzden de birinci turda dedik ki, bir oy Demirtaş’a bir oy HDP’ye ikinci turda ya Erdoğan rejimi ya demokrasi. Biz demokrasiden yana tercihte bulunuyoruz. Bu Erdoğan rejimini biz düşüreceğiz.
Demokrasinin olmasını istiyorsunuz da Kürt sorununu çözeceksiniz
Bu geçiş programıyla 18 ay ile 30 ay arasında birikmiş bütün sorunlarımızı bir arada hep birlikte çözeceğiz. Kürt sorununu da yoksulluğu da kadına şiddet sorununu da çocuk istismarını da nerede bir sorun varsa o sorunu hep birlikte çözeceğiz. Çünkü demokrasi olmadan hiçbir sorun çözülmez. Ama demokrasinin olmasını istiyorsunuz da Kürt sorununu çözeceksiniz. Öyle gelip oradan buradan toplayıp getirdiğin teşkilatınla buralarda Kürt sorunu yok demeyeceksin. Dersen yanıtını yarın sandıkta alırsın. 3 tane oy için burada Kürt kardeşim diyeceksin, Ankara’da kurtlarla masaya oturacaksın. Burada Kürt, Ankarada kurt olanlara tek oyumuz yok.
Kentlerimizi de kendimizi de biz yöneteceğiz, kayyumlar değil
Asla oyumuzdan irademizden vazgeçmeyeceğiz. Herkes için adalet istiyoruz. Her yerde adalet, herkes için adalet. Ayrımcılığın olmadığı bir dünya istiyoruz. Nefretin olmadığı bir dünya istiyoruz. Ortak vatanda demokratik cumhuriyet istiyoruz. Bunu da biz inşa edeceğiz. 2014 genel seçimlerinde, yola çıktığımızda dedik ki, “kentlerimizi de, kendimizi de biz yöneteceğiz”. Çünkü yerel demokrasi olmadan, parlamenter demokrasi gider yerine vesayet gelir. Bunun için kentlerimizi biz yöneteceğiz, kayyumlar değil.
Hep birlikte demokratik cumhuriyeti inşa edeceğiz
2014 Cumhurbaşkanı Seçimlerinde dedik ki, “yeni bir yaşam, yeni siyaset, tüm ezilenleri bu iktidardan kurtaracağız” dedik. 7 Haziran’da büyük insanlığın yürüyüşünü başlattık. Onlar ise çöktürme planlarıyla, savaş politikalarını başlattılar. Ama biz 1 Kasım’da inadına HDP dedik. Ve şimdi diyoruz ki Senle Değişir. Ve şimdi hep birlikte demokratik cumhuriyeti inşa edeceğiz.
Bunu kadınlarla ile yapacağız. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri; buna karşı kadınlar yeni yaşamı var edecek. Kadınlar bu düzeni değiştirecek. Eşit bir yaşam için kadınlar sandığa sahip çıkacak. Gençlerle değiştireceğiz. Gençlere kıraathane vaad eden, bu zihniyeti gençler sandığa gömecek. Emekçiler değiştirecek. Hakça Dağıtım Programımızla emekçiler için yeni bir yaşam var edeceğiz. Tüm işçiler geleceğine, gençler, kadınlar geleceğine sahip çıkacak. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız. Emekliler sahip çıkacak, emekli maaşları sefalet maaşları. Buna son vereceğiz. Sandığa, oya, yarınlara engelliler sahip çıkacak, engelsiz bir yaşam için. Barajları hep birlikte çocuklarımız için yıkacağız. Bu köhne sistemden çocuklarımızı kurtaracağız. Öyle zorunlu din dersi, 4 4 4 yok. İlk 4 sene okula gitsin sonra çırak olsun diye değil onlar hak ettikleri eğitimi alsın diye sistemi değiştireceğiz. Hep birlikte değiştirdiğimizde çocuklarımıza güzel bir ülke, demokratik bir cumhuriyet bırakabiliriz. 24 Haziran bunun başlangıcı olacak.
Sen HDP nasıl bu kadar oy alıyor diye şaşırma ben nasıl bu kadar oy aldım diye şaşır
Soruyor, “bu HDP nasıl oluyor da hala bu kadar oy alıyor". Van’a geldiğinde görmemiş, görseydin burayı nasıl aldığını anlardı. Görseydi Amed’i, İstanbul’u, İzmir’i, Cizre’yi çok iyi anlardı. Türkiye’nin her yerindeyiz. Sen o oyları çalmasan HDP çok daha fazla oy alacak. Sen HDP nasıl bu kadar oy alıyor diye şaşırma ben nasıl bu kadar oy aldım diye şaşır. 24 Haziran’da bunların hesabını hep birlikte soracağız. Buradan 1 oy bile olmaz.
Yarın Van’ın onuruna sahip çıkma günüdür
Van’ı istiyormuş. Sana Van’ı kim anlattı. Sen gel Van’a kayyum ata, tüm kaynakları sömür, Van’a zulüm, işkence ver, sonra “Van’ı istiyorum” de. Van sana yarın cevabını verecek. Sen yarın Van’dan bir oy bile alamazsın. Van, onuruna, geleceğine ve geçmişine sahip çıkacak. Yarın Van’ın onuruna sahip çıkma günüdür. Bu zulme cevap verme zamanıdır.
Biz üreteceğiz, biz yöneteceğiz
Aklı o kadar karışmış ki gelmiş Van’da GAP’ı vaad ediyor. O GAP Urfa’da. Çaresizler. Nerede ne dediklerini bilmiyorlar. Verecek bir şeyleri kalmamış böyle zorluyor. Yalan bunların içine yuva yapmış. Bizim yalanlara karnımız tok. Biz kendi geleceğimizi kendimiz kuracağız. Van’da da, GAP’ta da ekilebilir arazilerimize sahip çıkacağız, biz üreteceğiz, biz yöneteceğiz. Çiftçiler nefes alacak, işsizler iş bulacak, esnaf borcundan kurtulacak. Türkiyenin her yerine nefes gelecek.
Patatesle soğanla baş edemiyor, ekonomiyi yönetecekmiş
Bizden çaldıklarını yandaş mütahattilerine aktardı. Türkiye’yi soyup soğana çevirdi. Patatesle soğanla baş edemiyor, ekonomiyi yönetecekmiş. Dünyanın en pahalı patates soğanını yiyoruz. Tarımı bitirdiler, yetmedi soğanı da bitirdiler.
Bunların hepsini beyaz toroslara bindirip faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız
Bizim hafızamızla alay edercesine İstanbul mitingine Tansu Çiller çağırmış. O da demiş ki; “milli şuur”. Yahu sende şur ne arar. Biz seni 90’lardan biliyoruz. Şuursuzluk ödülü verilse hepsini sen alırsın. Ama Tansu Çiller’le, Mehmet Ağar’la 90’lara öykünüyorlar. Hani bir başkanları vardı , Davutoğlu o da bir ara 90’lara öykünmüştü. Beyaz Toroslardan bahsetmişti, Van’a gelip. Bunların hepsini Beyaz Toroslara bindirip faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız.
Erdoğan düşmeden bu ülkeye demokrasi de barış da huzur da gelmez
Biz diyoruz ki, OHAL değil demokrasi , savaş değil barış, Erdoğan değil, Demirtaş. Bu kadar basit. Erdoğan düşmeden bu ülkeye demokrasi de barış da huzur da gelmez. Van’dan bütün Türkiye’ye sesleniyoruz. Barış için, demokrasi için, adalet için, huzur için hep birlikte sandıklara gideceğiz. Oylarımıza, iradenize sahip çıkın. Herkes birbirine destek olsun. Herkes dayanışsın. Ancak bu sayede bu ceberrut iktidardan kurtulabiliriz. Bunu da yarın başaracağız.
Neleri var neler yok topladılar, gidiyorlar
“Diyarbakır’da açık ara öndeyiz” demiş. Ben gördüm, Van’da da açık ara öndesiniz. Bunların açık ara öndeyiz dediği şehri terk ettikten sonra tabelaya olan mesafeleri. Açık ara gidiyorlar, neleri var neler yok topladılar, gidiyorlar. Kayyumlarıyla gidiyorlar. 25 Haziran sabahı Saray’ı da boşaltıp gidiyorlar.
Bizim şifremiz 7-24. 7 gün 24 saat çalışacağız. Öyle de yaptık. Türkiye’nin her yerinde tüm örgütümüz, il ilçe teşkilatlarımız, tüm bileşenlerimizle, emek meslek örgütleri kim var, kim yok hep birlikte 7-24 çalıştık. Gördük ki biz, umudun yolcuları yürüdükçe Türkiye’ye umut geldi. Bunu başardık. Biz yürüdükçe bahar gelir yaz gelir, biz yürüdükçe demokrasinin barışın önü açılır. Dönen dönsün yolundan biz dönmeyiz.
23 Haziran 2018