Temelli: Anket yaptırmıyormuş gibi yapıyor, biliyoruz yüzde 7 kaybı var

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli'nin seçim çalışmaları kapsamında Elazığ'ın Karakoçan ilçesi ve Sarıcan beldesinde yaptığı konuşma.

Karakoçan'da (Dep) yaptığı konuşma:

Bizim kafatasımızı ölçmeye niyetlenmiş. Bak, buradan söylüyorum, ben Kürd'üm, ben Türk'üm, ben Türkiyeli’yim. İnsanların arasına nifak tohumu ekerek, insanlara nefretle yaklaşarak, düşmanlaştırarak, ötekileştirerek siyaset yapıyor. Tüm bu siyasete karşı bizler de verdiğimiz mücadeleden aldığımız güçle kendisine yanıt veriyoruz ve diyoruz ki “biz bir aradayız, bir arada olmaya devam edeceğiz”. Kürd’üyle, Türk’üyle, Sunni’siyle, Alevi’siyle... Bu ülkeye demokratik cumhuriyet gelsin diye, bu ülkeye barış gelsin diye, demokrasi gelsin diye; mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de yarın da kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. 

Çok iyi bildikleri bir şey var: Kürtleri düşmanlaştırarak iktidarlarını korumak

Bu mücadeleden, bu kararlılıktan korktukları için bu ülkeyi ve bu toplumu bölme gayretinde olanlar, insanları birbirinin karşısına getirenler HDP’ye saldırıyor, bize saldırıyor, HDP'yi düşmanlaştırıyorlar. Çok iyi bildikleri bir şey var: Kürtleri düşmanlaştırarak iktidarlarını korumak. Yine aynı taktiğin peşindeler. Kürtleri düşmanlaştırmak, HDP’yi düşmanlaştırmak; onlara terörist diyerek iktidarlarını koruyacaklarını sanıyorlar. Ama yanılıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi cümlede hangi sözde bu nefreti büyütmeye çalışırlarsa çalışsınlar, HDP barışı ve demokrasiyi büyütmeye, mücadeleyi büyütmeye devam edecek. Her türlü hukuksuzlukla her türlü yasa tanımazlıkla HDP’ye saldırmaya devam ediyorlar. 

Hiçbir yere gitmiyoruz, burası bizim yurdumuz

Kürtlere olan düşmanlıkları öyle bir hal aldı ki Kürtlere diyor ki “defolun gidin”. Hiç utanmıyor. Biz, erdemli bir halkız, onurlu bir tarihimiz var, onurlu bir mücadelemiz var. Bu mücadele sürüyor, sürecek. 'Defolun gidin'miş. Hiçbir yere gitmiyoruz, burası bizim yurdumuz, buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. 31 Mart’ta sandıklara gideceğiz, sen iktidardan gideceksin. 

Amed’de il binamıza yapılan saldırı bir suçtur

Korku ve kaygı ile yasaları tanımaz oldular, hukuku görmezden geliyorlar. Emniyet güçleri, kolluk güçleri, savcılar, valiler, kaymakamlar, bütün devletin güvenlik teşkilatını kendi seçim kampanyasına alet ediyor. 24 Haziran’da da aynısını yapmıştı şimdi de aynı suçu işlemeye devam ediyorlar. Dün gece Amed’de il binamıza yapılan saldırı bir suçtur. Bunun da hesabını soracağız. 

Dün Amed'de dünyanın gözü önünde suç işlediler

Dün gece Amed’de olanlar yasa tanımazlık, hukuk tanımazlıktır. Bu ülkeye çok yakında hukuk ve adalet geri dönecek bağımsız ve tarafsız yargı çalışacak. İşte o gün bu suçların hesabını soracağız. Dün Amed’de kendi çıkardıkları yasaları ihlal ederek, camları kapıları kırarak, tüm dünyanın gözü önünde bir suçu daha işlediler. Suçüstü yakalandılar. Açlık grevlerine engel olmaya çalışıyorlar. 

Bu ülkede neden açlık grevleri var? Çünkü bu ülkede adaletsizlik ve hukuksuzluk var. Sizin adaletsizliğinize ve hukusuzluğunuza karşı arkadaşlarımız en demokratik haklarını kullanarak açlık grevi yapıyorlar .Tabii ki biz de açlık grevleri olmasın istiyoruz, arkadaşlarımız yitirmek istemiyoruz, ölmelerini istemiyoruz ama adalet istiyoruz, hukuk istiyoruz. 

Açlık grevlerini engellemenin yolu kapı baca kırmak değil, yasaların gereğini yapmak

Açlık grevlerini engellemenin yolu kapı baca kırmak değil. Açlık grevlerini engellemenin yolu masum insanları gözaltına almak değil. Açlık grevlerini engellemenin yolu yasaları çiğnemek değil; yasaların gereğini yapmaktır. Siz yasaların gereğini yaparsanız zaten açlık grevine gerek olmaz. Nedenlerle eylemleri karıştırmayalım. 

Size göre devlet kalsın hukuk gitsin

Açlık grevinin nedeni bu ülkedeki adaletsizliktir, tecrittir. Tecrit son bulmadan, bu hukuksuzluk ve bu adaletsizlik son bulmayacak. Tam 4 yıldır bunu size anlatıyoruz ve 4 yıldır ısrarla anlamıyorsunuz, ısrarla hukuktan ve adaletten uzaklaşıyorsunuz. Hukuk devletini yok sayıyorsunuz. Size göre devlet kalsın hukuk gitsin. Hukuksuz bir devlet istiyorsunuz buna izin vermeyeceğiz. 

Tecrit varsa hukuk gider

Hukuk devletini yeniden var edeceğiz, hukukun üstünlüğünü ve kuvvetler ayrılığını yeniden var edeceğiz. Çünkü hukuk hepimize lazım. O yüzden de diyoruz ki bu tecrit sonlansın. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit sonlansın. Hala bunu anlayamayanlara bir kez daha sesleniyoruz: Eğer bu ülkede tecrit varsa, bu ülkede hukuk gider işte onun yerine bu ceberrut devlet kalır. Ceberrut devlet istemiyorsanız her türlü hukuksuzluğa karşı çıkmalısınız. Ceberrut devlet altında yaşamak istemiyorsanız, adaletsizlik girdabına sürüklenmek istemiyorsanız tecride karşı çıkmalısınız. Bir yerde tecrit varsa o tecrit gelir her yeri kaplar. Her yeri kapladığında ortada adalet kalmaz. Ortada hukuksuzluk,şiddet ve zulüm kol gezer. Buna izin vermemek için her yerde adalet mücadelemizi yükseltiyoruz. 

Gün boyu kadınlardan bahsedip gece kadınlara saldırdılar 

Sevgili kadınlar, dün 8 Mart’ta İstanbul’da her sene olduğu gibi gece yürüyüşü yapılacaktı. 10 binlerce kadın İstiklal Caddesi’ne geldi. Barışçıl bir eylem, barışçıl bir mücadele için, kadın mücadelesini sokağa taşımak için bu kadını yok sayan, kadın cinayetlerinin bu denli yayılması karşısında hiçbir şey yapmayan bu iktidara karşı kadınlar sesini yükseltmeye çalıştılar. Ne yaptılar? Gün boyu kadınlar üzerine konuştular akşam da kadınlara şiddet uyguladılar. Kadınlara saldırdılar, gazla ve TOMA’larla saldırdılar. İşte bunların iki yüzlülüğü budur. İşte bunların gerçek yüzü budur. Çünkü sürekli yalan söyleyerek, şiddetle, zulümle ve saldırganlıkla ayakta durmaya çalışıyorlar. 

En güçlü yanıtı kadınlar direnerek verdi

Kadınlar direnerek, dün akşam da en güçlü yanıtı bu iktidarın karşısında verdiler ve diz çökmeyeceklerini, boyun eğmeyeceklerini bir kez daha gösterdiler. “Jin jiyan azadî” tüm ülkeyi kapladı. Artık bunun önünde duracak hiçbir güç yok. Artık bunun önünde duracak hiçbir erkek egemen güç yok, hep birlikte bu zihniyeti yıkacağız. HDP bir kadın partisidir, o yüzden de diyoruz ki şimdi kadınlar iktidara!

Tecrit, açlık grevleri seçim malzemesi değildir, hukuk meselesidir

Kadınlar vardır, Leyla Güven vardır. Leyla Güven DTK Eş Genel Başkanımız, Hakkari Milletvekilimiz tam 122 gündür açlık grevinde. 122 gündür sesini yükseltiyor. Bu ülkedeki adaletsizliğe ve hukuksuzluğa dikkat çekiyor. Bu ülkeye barış ve demokrasi gelsin diye mücadele ediyor. Leyla, tecrit sonlansın diye bu savaş politikaları sonlansın diye mücadele ediyor. Leyla Güven'in sesine ses katalım. 

Bugün Türkiye cezaevlerinde 335 tutsak açlık grevleriyle Leyla Güven’e ses katıyorlar, güç katıyorlar. Tecrit sonlansın diye mücadelelerini yükseltiyorlar. Strazburg, Kandıra, Hewlêr, Toronto, Galler ve dünyanın her yerinde açlık grevleri var. Dünyanın her yerinde bu hukuksuzluğa ve adaletsizliğe dikkat çekiliyor. Ben de buradan bir kez daha Adalet Bakanı’na sesleniyorum: bu yasa tanımazlığa son verin. Sayın Öcalan ailesi ile avukatları ile görüşsün. Tecrit, açlık grevleri siyaset malzemesi değildir, seçim malzemesi değildir. Bu seçim malzemesi değildir. Bir hukuk meselesidir. Bunun gereğini Adalet Bakanı mutlaka yerine getirmelidir. Hiçbir arkadaşımızın hayatını kaybetmesini istemiyoruz. Bunun gereği mutlaka yapılmalıdır. Çağrımızı bir kez daha hep birlikte Leyla Güven’in sesine ses katarak hep birlikte yapalım. 

Sesimizi yükseltelim

Buradan tüm duyarlı kamuoyuna, sivil toplum örgütlerine, sendikalara, tüm duyarlı vatandaşlarımıza, demokratlara, toplumsal muhalefete ve herkese sesleniyorum: gelin bu konuda birlikte hukuk adalet mücadelesinde bir arada olalım. Sesimizi yükseltelim, eğer bu iktidarın bu zulmünden kurtulmak istiyorsak işte şimdi tam zamanıdır. İşte şimdi bu mücadelede yer alma zamanıdır. Bakın eğer bunu yapamazsak, bu düşmanlık her yeri kaplayacak. Her yere yayılacak.

Sadece tekçiliğe tahammülü var

Kürt diline, Kürtçe’ye tahammül edemiyorlar. Kürtçeye tahammül edemiyorlar, Kürtleri tehdit ediyorlar. Kürtçe afişleri bile söküyorlar. Ona bile tahammül edemiyorlar. HDP’nin Kürtçe afişine tahammül edemeyen bu zihniyetin ilk yaptığı şey kayyımlarla Kürtçe tabelaları indirmek olmuştur. Dilimize, kimliğimize ve farklılıklarımıza tahammül edemiyorlar. Peki, sen neye tahammül edebiliyorsun? Tekçiliğe. Evet bir tek tekçilikle, o tekçi anlayışıyla, bütün farklılıkları yok sayarak ayakta durmaya çalışıyorlar. Duramayacaksınız. 

Hukuku yok sayanlar, farklılıklarımızı da yok sayıyorlar

Kürtçemizle, kimliklerimizle, dilimizle buradayız. Burada olmaya devam edeceğiz. İşte hukuk ve adalet mücadelesi dediğimiz tam da budur. Hukuk tüm farklılıkların bir arada yaşaması için olmazsa olmazdır. Ama hukuku yok sayanlar, bu farklılıkları da yok sayıyorlar. Afişlerimizi yırtınca sanıyorlar ki vazgeçeceğiz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Dün olduğu gibi bugün de vazgeçmeyeceğiz. Dost ve düşman bilsin ki biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız. 

Binlerce sorun varken 'hızlı tren' diyerek hayal satıyor

O kadar acze düştüler ki, o denli siyasetsiz kaldılar ki, sabah akşam HDP’yi düşmanlaştırıyor, bizlere terörist diyor ya da yalan yanlış anladığı şeylerle bize cevap yetiştirmeye çalışıyor. Gitmiş Mardinlilere Mardin'de diyor ki “size hızlı tren yapacağım”. Ben de bunu eleştirdim. Trenin üzerine hızlı yazmakla hızlı olunmuyor. Sen bin bakalım, Ankara’dan İstanbul’a hızlı dediğin o tren kaç saatte gidiyor. 4 buçuk saatte gidiyor. Otobüs de 4 saatte gidiyor. Bunun neresi hızlı? Üzerine hızlı yazınca hızlı olmuyor. Ya Çorlu’daki tren kazasını ne çabuk unuttun? 25 insan canını yitirdi, sen çık onu anlat bakalım nasıl bir demiryolu anlayışınız var. Ankara’dan hızlı tren Konya’ya giderken, daha Ankara’dan çıkamadan 9 kişi yaşamını yitirdi. Mardin'e hızlı tren yapacakmış. Sen sordun mu Mardinlilere Mardinliler ne bekliyor diye. Mardin’in ekilebilir arazisinin yüzde 30’u tuzlanmış? Enerji sıkıntısı var. Atatürk Barajı’nın sulama projesinin daha yüzde 5’i tamamlanmış. Üzerine bir taş koymamışsınız. Gelmiş orada milletin aklını çelme peşinde. Bilmiyor ki bizim aklımızı çelemez. Bilmiyor ki biz ne yalanlar duyduk, böylesini de çok gördük. Bu yalanlara halkın karnı tok. Halkın derdi ve sorunları var. Çözüm bekleyen binlerce sorunu var, o gelmiş hala hayal satıyor. Kimsenin bu hayalleri alacak hali yok. Biz gerçekleri konuşuyoruz. Hakikati konuşuyoruz. 

İktidardan gidiyorsunuz, millete de beka yalanını uyduruyorsunuz

Bu hakikatin sesini kısamayacaksınız. Çıkmışlar sabah akşam küçük ortağıyla beraber, yatıyorlar beka sorunu var, kalkıyorlar beka sorunu var. Şimdi ben de soruyorum, beka sorunu olan var mı? Yok. Peki işsizlik sorunu var mı, yoksulluk sorun var mı, geçim sıkıntısı var mı? İşsizlik sorunu olanlar elini kaldırsın. İşte gerçek bu, işte hakikat bu. Beka sorunu yok, olsa olsa iktidar sorununuz var. Şimdi iktidardan gidiyorsunuz, millete de beka yalanını uyduruyorsunuz, neden? iktidardan gitmemek için. Hangi yalanı söylerseniz söyleyin şunu unutmayın biz bir yere gitmiyoruz 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. Bu ne demek biliyor musunuz, 31 Mart'ta siz iktidardan gidiyorsunuz. 

İşsizliği nasıl çözeceğini anlatacağına düşmanlığı anlatıyor

Bu ülkede işsizlik sorunu var, herkes işsiz neredeyse. Karakoçan'da genç işsizlik oranı yüzde 40'ı aşmış durumda. Gençlerimiz işsiz. Gençlere diyor ki “kıraathane yapacağım”. Hiçbir iş olanağı yok, işsizliğe çözüm yok. Bunca yıldır tam 17 yıldır iktidardalar, ülkenin geldiği durum ortada. İşsizlik yaygınlaşmış. İş bulanlar ancak 9 ay için iş bulabiliyor, sonra yine işsizler. Taşeronlar her yeri kaplamış, asgari ücretin altında bile insanlar çalışmayı kabul ediyorlar. Yoksulluk bu derece yaygın. Çalışan yoksulluğu bu denli yaygın. Peki ne yapacağız? Bu işsizliği çözmek gerekmez mi? Bu ülkenin yürütmesinin başındaki Cumhurbaşkanı, meydanlarda ne anlatmalı? İşsizliği nasıl çözeceğini anlatmalı. O ne anlatıyor? O düşmanlık anlatıyor, öfke anlatıyor, nefret anlatıyor. O, Kürtleri bu ülkeden nasıl kovacağını anlatıyor. Biz de diyoruz ki bu işsizliği de yoksulluğu da bu geçim sıkıntısını da bu adaletsizliği de biz çözeceğiz, HDP çözecek. 

Biraz da yandaşlarından vergi al 

Esnaf, çiftçi, kadınlar herkes mutsuz. Herkes geçim sıkıntısından muzdarip. Herkes dertli. Herkes dertli. Bakın AKP’nin son 5 yılda esnafa yaptığı zulme bakın. 500 binden fazla esnaf işyerini kapatmış. Esnaf esnaflık yapamıyor. Esnaf borcunu ödeyemiyor. Vergiyi tabana yayacağız diyor. Yandaş müteahhitlerinin vergi borcunu siliyor, esnafın gırtlağına yapışıyor. Vergiyi tabana yayacakmış. Tabana yaydığın yetmedi mi, biraz da yandaşlarından vergi al. Onların vergi borcunu sileceğine, onlardan vergi al. Onlara zenginlik halka yoksulluk. Bu adalet mi? İşte bu adaletsizliğe hep birlikte son vermeliyiz. O yüzden de yerellerde iktidara gelmeliyiz. Yerellerde iktidara gelerek her şeyden önce çiftçisiyle, esnafıyla, işçisiyle, adaletli bir iktisadi bir düzen kuracağız. Tarımı ve hayvancılığı bitirdiler, bunların hepsini yeniden canlandıracağız. Diyorlar ki dolaplar boş, buzdolapları tabi boş olur. Neyle dolabı dolduracağız. Ne gelirimiz, ne ekecek arazimiz ne de dükkanı açacak bir yerimiz kaldı. İşsizlik işte bu yüzden yükseliyor. O nedenle diyoruz ki kooperatifler kuracağız. Birlikte ekeceğiz birlikte biçeceğiz. Üreten biz, yöneten de biz olacağız. Hayvancılığın gelişebilmesi için yayla yasakları kalkmalı. Süt ve süt ürünlerini ücretsiz toplayacağız. Veterinerlik hizmetlerini ücretsiz vereceğiz. Aşıları ücretsiz yapacağız, hayvancılık çiftçilik gelişecek, ve bu sayede bu yoksulluk son bulacak. Tarım Müdürlükleri kuracağız ve bunların işletilmesi için belediye iktisadi teşekküllerini hep birlikte hayata geçireceğiz. İşsizlik sorununu, geçim sorununu, yoksulluk sorununu çözdüğümüzde bu ülkeye huzur da gelir barış da gelir demokrasi de gelir. Bunu yapmak için yerellerde iktidara geleceğiz. 

Anket yaptırmıyormuş gibi yapıyor

Şimdi anket yaptırmıyor, diyor ki anketlere güvenmiyorum. Yaptırmıyormuş gibi yapıyor, bunu biliyoruz. O sonuçlar bize de geliyor. Giderek oy kaybediyor. Nasıl 24 Haziran’da yüzde 7 kaybettiyse şimdi bir yüzde 7 daha kaybedecek. Bunu çok iyi biliyorlar. Onlar bize saldırdıkça, bu düşmanlığı yaptıkça kaybetmeye devam edecekler. Biz ise her geçen gün çok daha büyüyoruz, güçleniyoruz. 31 Mart'a doğru her geçen gün güçlenerek yolumuza devam ediyoruz. İnanıyoruz ki 31 Mart’ta hem bu kayyımlardan kurtulacağız, hem de birçok yerde iktidara geleceğiz. Ve bu sayede yerel demokrasi anlayışımızla, yerel yönetim anlayışımızla, hem yerelleri demokratikleştireceğiz, hem de hakça ve adilce bir düzeni hep birlikte kuracağız. 

Hangi görüşten olursa olsun, kentimizi bir arada ve biz yöneteceğiz

Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olmaz dedik, olmadı. Başaramadılar, beceremediler, yönetemiyorlar. 24 Haziran’dan bugüne kadar yaşananlar ortada. Bu yönetememe halinin sonucudur bu kayyımlar. Şimdi 31 Mart’ta tüm kayyımları faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız. 

Yerel yönetimlerde iktidara gelerek tüm halklar tüm farklı inançlar bir arada, adaletli bir düzen kuracağız. Hangi inançtan, hangi görüşten olursa olsun, kentimizi bir arada ve biz yöneteceğiz. 

Demokrasi budur, yerel demokrasi budur, radikal demokrasi budur. Farklılıklardan güç alıp adilce ve hakça bir düzen kurar. Efendiye ihtiyaç yoktur. Çıkmış diyor ki “bu millete efendi lazım” hayır bu millet efendiyi sevmez. Bu millet kendi iradesiyle hakça ve adilce bir düzen için mücadele etti. Bu iradenin karşısında hiçbir güç duramaz. Bunu 31 Mart’ta sandıklarda göstereceğiz. Bu kayyımcı zihniyeti, bu anlayışı buralardan söküp atacağız, sadece buralardan değil, tüm Türkiye’den. Bu zihniyete karşı sandıklara gideceğiz

Nerede HDP logosu varsa mührümüz oraya. Mührümüz demokrasiye ve barışa. Eğer adayımız yoksa da orada demokrasi güçlerine güç katacağız. AKP-MHP blokunu Türkiye’nin her yerinde gerileteceğiz. Bu ceberrut devlet anlayışından hep birlikte kurtulacağız. Sandıklarımıza sahip çıkacağız, müşahit olacağız. 

Sarıcan'da (Sarcan)yaptığı konuşma:

Her gün her türlü şiddetle HDP'nin üzerine geliyorlar. HDP'yi düşmanlaştırarak Kürtleri düşmanlaştırarak, hatta bu ülkenin kadim halkı Kürtlere “bu ülkeden defol” diyerek siyaset yaptıklarını sanıyorlar. Onlar istedikleri kadar söylesinler biz buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz. 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. 

Utanmadan sıkılmadan il binamızın kapılarını camlarını kırdılar

Sonları yaklaştıkça her gün HDP'ye, Kürtlere saldırmak, insanları düşman etmek… Ellerinde başka malzeme kalmamış o yüzden suç uydurma peşindeler. Şiddetin her türlüsünü hayata geçirme peşindeler. Dün gece yarısı Amed il binasını bastılar. Utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan yasaları ihlal ederek, hukuku çiğneyerek binanın camlarını, kapılarını kırdılar; insanları darp ettiler. 

Güvenlik güçleri suç olan bir talimatı yerine getirebilir mi? 

Tarihimizde çok iktidar gördük, çok zulüm gördük ama böylesini ilk defa görüyoruz. İlk defa kendi çıkardığı yasaları bile ihlal eden mevcut yasaları bile tanımayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Her gün suç işliyorlar. Savcı suç işler mi? Savcı suç olan bir talimat verebilir mi? Güvenlik güçleri suç olan bir talimatı yerine getirebilir mi? Getiriyor. İşte karşımızda devletin içine sürüklendiği yer bu. Artık hukuktan ve adaletten bahsetme şansımız yok. Bizzat hukuku, adaleti yok sayan bir devlet mekanizması var. Suç işleyen kolluk güçleri, suç işleyen savcılar var. Daha 3 gün önce Amed il binasında gözaltına bırakılan arkadaşlarımız serbest bırakılmış. 

İçeride suçlu falan yok, dışarıda suçlular var

Dün gece diyorlar ki 'içerde suçlular var'. İçeride suçlu falan yok, dışarıda suçlular var. Suç işlemeye gelmiş kolluk güçleri var. Böyle bir şey olur mu? Defalarca kendilerini uyardık. Sizler kolluk güçlerisiniz! Sizler halkın güvenliğini sağlamakla görevli kamu görevlilerisiniz. Sizler AKP teşkilatının görevlileri değilsiniz. Sizler, suç işleyen teşkilatların talimatlarına uymayın. Uyarsanız suç işlersiniz. Suç işlerseniz de yargılanırsınız. Bu ülkeye hukuk da adalet de kimsenin şüphesi olmasın, geri gelecek. Geldiği gün de bu suçları işleyenler, suça göz yumanlar, hukuku yok sayanlar hesap verecek. Bunun da sözünü tüm Türkiye halklarına buradan veriyoruz. 

Amed il binasında yaşadığımız şey tüm Türkiye’deki zulüm iktidarının teşhiridir

Dün Amed il binasında yaşadığımız şey tüm Türkiye’deki zulüm iktidarının teşhiridir. HDP’ye saldırarak Kürtleri düşmanlaştırarak, tüm Kürt halkına terörist diyerek Türkiye’de hakkını arayan herkese terörist diyerek yol almaya çalışan bu iktidara diyoruz ki yolun sonu 31 Mart’tır. 31 Mart’tan sonra bu iktidarın artık gidecek yolu kalmayacaktır. Bu zulme bu haksızlığa bu adaletsizliğe hep birlikte son vereceğiz. 

Amed il binamızı gece yarısı basanlar 8 mart için toplanan kadınlara saldıranlardır

Dün Amed il binamızı gece yarısı basanlar aynı zamanda İstanbul’da her sene yapılan 8 mart gece yürüyüşü için toplanan 10 binlerce kadına saldırdı. Kadınlara şiddet uyguladılar hem de 8 Mart’ta. Gündüz öyle bir konuşuyor ki sanırsın ki hepsi eşit temsiliyeti içine sindirmiş, kadın özgürlük mücadelesini içselleştirmiş siyasi partiler. Sanırsın ki AKP Genel Başkanı kadın mücadelesine saygı duyuyor. Samimiyetsizliği akşam ortaya çıktı. Gündüz söylediği ile akşam ortaya çıkan aslında Türkiye’nin bugün her konuda yaşadıklarının çok güzel bir teşhiri oldu. 

Bugün Türkiye'de kadınlar şiddet görüyor, sosyal yaşamdan dışlanıyor, çalışma yaşamında yer bulamıyor. En büyük işsizlik kadın işsizliği, en büyük yoksulluk kadın yoksulluğu. Kadına yönelik şiddet kadın cinayetleri her gün artıyor. AKP döneminde binlerce kadını kadın cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu erkek egemen zihniyet, bu eril dil bir kültür olarak AKP'nin kadına yaklaşımı sonucunda yaygınlaştı. Olağanlaştı. Bunu dün akşama bakıp söylüyoruz. Dün akşam kadınlar en barışçıl şekilde sözleriyle güçleriyle İstiklal Caddesi’nde toplandılar. Kadınlara saldırdılar. O saldırının nedeni bu iktidarın kadın politikasıdır. 31 Mart’ta buna da dur diyeceğiz. 31 Mart’ta söz yetki karar kadınlara, kadınlar iktidara diyeceğiz. 

 

9 Mart 2019

Etiketler: #sezai temelli