Tayip Temel: HDP’yi değil, HDP’yi terörist ilan edenlerin düşüncelerini sorgulamak gerekir

Eş Genel Başkan Yardımcımız Tayip Temel'in Anka Haber Ajansı'na verdiği röportaj:

HDP Van Milletvekili ve Basın, Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, partilerine yönelik “PKK’nın uzantısı” söylemini ve ana akım medyada partilerine yer verilmemesini ANKA’ya değerlendirdi.

Temel, HDP’nin Kürt sorunun çözmek için ortaya atılan 8 yıllık bir çabanın ürünü olduğunu ve barış için diyalog yolları yaratmaya çalıştığını ifade ederek, “Bu meseleyi çıkar siyasetine alet edip, gerçekliğinden koparan anlayıştır. Çünkü barışı suiistimal ediyorlar, diyalog yollarını tıkıyorlar. Demokrasiye katkı sunmuyorlar” dedi.

Türkiye’deki şiddetin nedenini konuşmak gerektiğinin altını çizen Temal, “Savaşın uzantısı, sürekli darbeci sıfattan beslenenler önce aynaya bakmalı, belki korkunç tabloyu fark etmeyecekler” ifadesini kullandı.

 ‘UZANTI MİMLEMESİ TRAJİ KOMİKTİR’

Temel, “PKK uzantısı” söylemine şu yanıtı verdi: “HDP’nin kesinlikle PKK ile hiç bir ilgisi, ilişkisi ve bağı yoktur. PKK’nin ne olduğunu anlatmak benim işim değil ama HDP Türkiye’de birlikte yaşamaya inanmış her her kimliğin ve inancın adresidir. HDP sadece ve sadece mücadelenin, direnişin, hak ve hukukunu aramanın uzantısıdır. Kürtleri PKK’ye, PKK’yi de teröre ve oradan da Kürt eşittir terör denklemi kuran anlayış, bu ülkenin demokrasi ve adaleti için bir dinamitten başka bir şey değildir. Örneklerini her gün yaşıyoruz. Bir virgül bile olamamış yapıların bizi başka uzantılarla mimlemesi, her açıdan trajiktir.”

Partilerine 10 milyondan fazla insanın destek verdiğine dikkat çeken Temel, partili isimlerinin yargılama konusu yapılan faaliyetleri barış için yürütüldüğünü ifade ederek, “Hal böyleyken HDP’yi değil, HDP’yi terörist ilan edenlerin düşüncelerini sorgulamak gerekir. Bu meseleyi saçma sapan davaların detaylarıyla, yalan haber örnekleriyle, karalama kampanyalarıyla, akıl dışı soruşturma dosyalarıyla daha derinlikli olarak istenilen kanalda, istenilen gazetecilerle tartışmaya hazırız. Bizim yanıt veremeyeceğimiz hiçbir soru yoktur” diye konuştu.

‘ÇIKMAMA KARARIMIZ YOK, ÇIKARMIYORLAR’

Medyanın yüzde 95’nin partilerine karşı ‘zehirli dil’ kullandığını kaydeden Temel, “Sürekli olumsuzlama, Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in de en sık başvurduğu taktiktir… Biz bu ambargoyu, öz gücümüzle deliyoruz. Zaten gerçeklerin üzerini örtemezler, saklayamazlar, baş edemezler! Yalan bir yere kadardır” dedi ve ekledi: “Bizim, televizyon kanallarına ‘çıkmama’ kararımız yok. Tam tersine cevap hakkı için buyurun konuk edin, söz hakkı verin de dedik. Bizi çağırmıyorlar, bu uzun süredir böyle.”

“En son sosyal medyaya da yansıyan ve büyük tepki çeken bir HDP tartışması oldu. HDP’nin 15-20 Haziran arası yapacağı yürüyüş planına dair soruları bize değil, acayip insanları ekrana çıkararak sordular. Şu an HDP ile ilgili bizim sözcülerimizden çok iktidar bloğu ve yandaşlarının konuştukları var.”

‘MEDYA SAHİPLERİ TARİH KARŞISINDA SORUMLU’

Gelen talimatlar doğrultusunda medyada kendilerine yer verilmediğini dile getiren Temel, şunları belirtti: “Bu medya sahipleri, yapıları tarih karşısında sorumlu olduklarını unutmamalılar. Açık ve aleni bir haksızlık yaptıklarını kendileri de biliyor. Bu utanç ile yaşamak kadar ağır ne olabilir bilmiyorum. Er geç pişman olacaklar, nasıl sansür uyguladıklarını kendileri anlatacaklar, bundan kaçış olmayacak. Çünkü kırk yıldır olan bu."

“HDP’LİLERDEN ÇOK HDP’LİYDİLER’

7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesinde HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bir televizyon kanalında saz bile çalabildiğini hatırlatan Temel, şunları vurguladı: “Düğünde kalabalık, zor zamanda yalnız’ diye bir söz var. Bizim de o mesele. Çözüm sürecinde tümü HDP’lilerden daha HDP’liydiler. Bugün baktığımızda, saz ve sözden geriye tek bir nota kalmadı. Saza karşılık sopa, söze karşılık de karalama aldılar ekranlarına ve bugün hala umarsızca partimize, bileşenlerimize, değerlerimize hatta mezarlarımıza kadar dil uzatıyorlar, savaş açıyorlar. Kavganın da bir onuru vardır. Bu onuru da çaldılar…Yalanın tek gerçekleri olması gibi bir ironinin içindeyiz.

11 Haziran 2020