Sur’daki 14 parselin yangından mal kaçırır gibi satılmaya çalışılması talandır

Diyarbakır milletvekillerimiz Semra Güzel, Selçuk Mızraklı, İmam Taşçıer ve Remziye Tosun Diyarbakır il binamızda Diyarbakır kayyumunun Sur'u talan etme girişimlerine ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Remziye Tosun tarafından okunan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

BASINA VE KAMUOYUNA

11 Eylül 2016 tarihinden bugüne 3’ü Büyükşehir, 7’si il olmak üzere 95 belediyemize atanan kayyumlar, iktidar partisinden aldıkları güçle başta yolsuzluk, talan, adam kayırmacılık, işten çıkarmalar, belediyelere ait taşınır ve taşınmazların satılması gibi birçok hukuksuz fiile imza atmış, tabir-i caizse 21. yüzyılda Kürt illerine atanan sömürge valileri gibi çalışmışlardır. 2017 yılına ait Sayıştay raporlarında da bu yapılan yolsuzlukların bir kısmı tutanak altına alınmıştır.

Yaklaşık 2 haftadır Amed’de ana caddelere asılmış olan ve üzerinde “Sur Belediyesi’nden satılık arsalar” yazan pankartlar da bu talancı zihniyetin ayyuka çıkmış halidir. Yerel seçimlere üç ay kala belediye mülkiyetinde bulunan taşınmazlara dair alelacele alınan bu satış kararı, kabul edilemez bir durumdur. Yasal olarak kendine tanınan görev ve yetki sınırlarını aşan kayyumun 3 ay sonra değişeceği gün gibi ortadayken, Sur’daki 14 parselin yangından mal kaçırır gibi satışının yapılmaya çalışılması gayri ahlaki olduğu gibi, akıllara iktidar yandaşlarının giderayak kayırılması ve Sur’un talan edilmesini de getirmektedir.

Satışa çıkarılan 14 adet parselin imar kanunun 18. Madde uygulaması ile elde edilen imar yollarının belediye tarafından tescili yapılmış olmasına rağmenkamu yararına kullanılması gereken bu arazilerin satışa çıkarılması, hukuki ve ahlaki açıdan yanlıştır. Halktan kamu yararına alınan bu arazilerin kamu yararına kullanılması zorunludur. Ancak “zemin artı 5 kat” konut izni verilen bu parsellerin satışının kamu yararı ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.

Kürdistan coğrafyasının her bir parçası toplumsallaşmanın ilk yaşandığı topraklardandır. Tarih ve doğanın birbiriyle uyumlu geliştiği bu coğrafya her zaman egemen güçlerin mücadele alanı olmuştur. Son üç yılda, bu coğrafyanın zamana ve barbarlıklara karşı en direngen parçalarından biri olan tarihi Sur kimliği yok edilmek istenmiştir. Sur, önce yakılıp yıkılmış sonrasında ise talana açılmıştır.

Kadim Sur kenti, uzun süredir ahlaki, hukuki, siyasi ve insani hiçbir kuralın kabul edemeyeceği şekilde yasaklı olmaya devam etmektedir. Topluma adeta kapatılmaya çalışılmakta, tarihi çalınmakta, Sur’da yaşayan halkımız göçe zorlanmaktadır. Kentsel dönüşüm adı altında Sur’un hafızası, sosyolojisi ve tarihi dokusu yok edilmekte, Sur ruhsuzlaştırılmaktadır. Şimdi de bu tarihi kent sömürge valileri tarafından yandaşlara peşkeş çekilmek istenmektedir.

Sur’un yanı sıra, Diyarbakır’daki diğer belediyelerin de benzer girişimleri olduğunu ve belediye mülklerinin seçim öncesi talan edilmesinin hedeflendiğini biliyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. Diyarbakır’ı parsel parsel ranta açtırmayacağız ve sömürgeci zihniyete inat halkımızla birlikte omuz omuza 31 Mart’ta zafere giden yolun taşlarını döşeyeceğiz.

Onun için çağrı yapıyoruz ve toplumu ortak tutum almaya davet ediyoruz. Öncelikli çağrımız halkımızadır. Doğa, kent ve tarih katliamına karşı bulundukları her yerde bu kirli politikalara karşı demokratik haklarını kullanarak karşı çıkmalı,bu sömürgeci anlayışı kabul etmemelidir.

Diğer çağrımız muhalif siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine, ekoloji ve çevre hareketlerine, hukukçulara ve insan hakları kurum ve aktivistlerinedir. İçinde yaşadığımız bu kentin değerlerini korumak ve savunmak, mücadele hattını onurlu bir duruşla örmek hepimizin görevidir. Bu sorunlar karşısında tüm kamuoyunu duyarlı olmaya, duyarlı olan her kesimi yarın çok geç olmadan bu politikalara karşı ahlaki ve politik sorumluluk almaya çağırıyoruz.

Katılımınız için teşekkür ederiz.

5 Ocak 2019