Sezai Temelli: Madem bu kadar sevdalıydın Erdoğan yerine mafya babalarını aday yapsaydın

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, partimizin Manisa il kongresine katıldı ve gündeme dair değerlerdirmelerde bulundu:

İnanıyorum ki bu kongremiz sayesinde hem Manisa’da hem Ege’de hem de ortak vatanımızda barış ve demokrasi mücadelesi bugünden daha kararlı olacak ve biz mutlaka kazanacağız. 

Manisa’da uzun süre cezaevinde haksız hukuksuz yere cezaevinde rehin tutulan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Onların cezaevindeki onurlu direnişini unutmayacağız. 

Ben sözlerime annelerden başlamak istiyorum, yarın Anneler Günü. Öncelikle Cumartesi annelerine selam yollamak istiyorum. İyi ki varsınız. Bu ülkenin tarihiyle yüzleşmesi için kararlı duruşunuzla iyi ki varsınız. Bir Cumartesi annesi olan Pervin Başkan’ın önünde de saygıyla eğiliyorum. Seve Demir’in annesine de saygılarını sunuyorum. Böyle onurlu evlatların annesi olmak kime nasip olmuş. Bu ülkeye barış gelecekse bu annelerle gelecek. Sise Anaya da selam olsun. 78 yaşında onu cezaevinde tutanlar utansın. Anneler Günü bu annelerin günüdür. Yarın hepimiz bu anlamıyla anneler gününü kutlayacağız.

24 Haziran bu zulüm iktidarından kurtulma günü

Kongre vesilesiyle bir araya geldik ama aynı zamanda seçimlere gidiyoruz. Bir panik seçimle, çaresiz iktidarın seçimiyle seçimlere gidiyoruz. Hepimizi hazırlıksız yakalayacaklarını sandılar. Ama biz dedik ne kadar erken o kadar iyi. İşte 24 Haziran bunlardan, bu zulüm iktidarından kurtulma günü. 

İki seçime bir arada gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler. Bizim adayımız sadece HDP’nin adayı değil Türkiye’nin adayı. Türkiye bugün huzura, barışa, yan yana gelmeye ihtiyaç duyuyor. Bizim adayımız barışın, gençlerin, huzurun, kadınların adayı. Bizim adayımız Demirtaş, Türkiye’nin adayı. 

Bu mücadele bir Türkiye mücadelesi olmuştur. Ne mutlu ki bize Türkiye’nin her yerinden insanlar yan yana gelebilmiştir. Biz gidip ortak bir adayı hep birlikte bulalım diye tüm Türkiye’yi dolaştığımızda ne mutlu ki herkes bize Demirtaş’ı önerdi. 

HDP kendi ikbali için siyaset yapmıyor. Türkiye’nin ortak sorunlarına bir arada çözüm bulmayı hedefleyen bir parti. Tabi ki adayımız da böyle bir aday olacaktı. 

Barış diyenleri tutsak ediyorlar

Seçim demek kampanya demek, kampanya demek adayların kendisini anlatması demek. Bizim adayımız nerede? Edirne Cezaevinde. Neden, bir suçu olduğu için mi? Hayır bir sevdası olduğu için, demokrasi, barış sevdası olduğu için orada tutsak. Tıpkı Figen Başkan gibi, Sebahat Başkan gibi, Gültan Kışanak gibi, 6000 arkadaşımız gibi. Çünkü sevdaları var. Ve buna tahammül edemeyenler, sadece kendi iktidarları devam etsin diye düşmanlık tohumu ekenler barış diyenleri tutsak ediyorlar. Hem de neyle Fetö’cü savcıların fezlekeleriyle. 

Demirtaş’ı serbest bırakın

Buradan Adalet Bakanı’na, tutululuk kararını vermiş mahkemeye, Anayasa Mahkemesi’ne, AİHM’e sesleniyorum. Bu hukuksuzluğa son verin. Adayımızın serbest kalmasını sağlayın. Bir ülkede bu kadar hukuksuzluk varsa her yeri OHAL’le kuşatmışsanız hiç olmazsa bu seçim döneminde bir kere olsun doğru bir iş yapın Demirtaş’ı serbest bırakın. 

Madem bu kadar sevdalıydın Erdoğan yerine mafya babalarını aday yapsaydın

Türkiye’de çeşitli kampanyalar yürütülüyor Demirtaş’ın serbest kalması için. Bugün kendi bekasından başka bir şey düşünmeyen bir siyasetçi “100 bin imza olsa mafya babaları da serbest kalacak mı?” demiş. Mafya bozuntularını cumhurbaşkanlığı adaylığı için mevzu bahis haline getirmiş, bizim adayımızla kıyaslıyor. Sen ağzına bizim adayımızın adını alma. Sen kendini kurtarmak için kendini AKP’ye pazarladın. Bizim adayımıza laf söyleyemezsin. 

Bahçeli’nin “devletin bekası” dediği kendi bekasıymış. Cezaevlerinde mafya bozuntusu arkadaşları var. “100 bin imza toplayıp onları da aday yapardık” demiş. Yapsaydın, kolunu tutan mı vardı? Madem bu kadar sevdalıydın Erdoğan’ı aday yapmak yerine onları yapsaydın. Hala şansın var, milletvekili adayı yap. Niye bizimle uğraşıyorsun sen kendi işine bak. Düşüyorsun çünkü, gidiyorsun. 

24 Haziran akşamı bunlar birbirlerini döver

Bunlar gideceklerini anladılar çok yakında birbirlerine düşerler. Bunlar ortak liste yaptılar; ittifak listesi. Diyorlar ki, “bu basılan oy sana mı bana mı gidecek?” 24 Haziran akşamı bunlar birbirlerini döver. Bunların tüm hesapları oy. Türkiye’nin derdiymiş sorunlarıymış böyle bir hesapları yok. Sen kaç aldın ben kaç oy aldım. Varsa yoksa oy. 

Valiler AKP kampanyası yapıyor

Bu ittifakı yaparak sandılar ki yangından mal kaçıracaklar. Baktılar olmuyor bir seçim yasası çıkardılar. Şimdi de Şırnak’ta Van’da valiler bile AKP kampanyasına katılmış. Köy köy ilçe ilçe dolaşıyorlar. Ne kadar bürokrat varsa cumhur ittifakının kampanyasına katılmış. Halkı tehdit ediyorlar. Korku salmaya çalışıyorlar. O iş bitti. Korku dediğiniz mesele bitti. Biz herkese cesareti bulaştırdık. Geç kaldınız. Değil vali kim giderse gitsin hiç kimse ne baş eğer ne de siyasi iradesinden vazgeçer. 24 Haziran’da cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’tır, oy vereceği parti HDP’dir. 

Yoksulluk her yerden fışkırıyor

Türkiye’nin her yeri kriz. Yoksulluk her yerden fışkırıyor. Türkiye’de açlık yoktu, artık açlık var. Türkiye’de çocukların beslenme sorunu var. Sağlıklı gıdaya erişim sorunu var. Bakın Ramazan geliyor Tarım Bakanı halkımız ucuz et yesin diye et ithali yapıyoruz diyor. Bir tarım ülkesinin bakanı utanmadan et ithal edeceğiz diyor. Hangi eti ithal ettiğinizi biliyoruz. Manisa’da zehirlenen askerler var ya işte o eti ithal edecekler. Ben sana 3 lira ucuz et verdim, 1 aylığına sen de bana 3 oy ver. Pazarlıkçı zihniyet işte bu. 

Bu güzel kentin tarımını yok ettiler. Halbuki Manisa’nın toprakları çok bereketli. Ama Urfa’ya, Mardin’e yaptığını buraya da yapıyor. Tarımı bitiriyor. 

Soma’da madencileri tekmeleyen adamı aday yaptılar

Ve madencilik. Öyle bir madencilik anlayışı var ki madenciye mezar. Soma’nın yıl dönümü. 301 emekçi hayatını kaybetti. 3 yıl geçti hiçbir sözü tutmadılar. Soma’da madencileri tekmeleyen adamı aday yaptılar. 

Diyor ya Ahmet Arif “Tanı bunları tanı da büyü”. Çok iyi tanıdık. Bu talancıları, yağmacıları çok iyi tanıdık. Manisa’da yaşadıklarımız Türkiye’nin her yerinde yaşadıklarımızla aynı. Manisa gibi zengin bir kentin zenginliklerinden yararlanan Manisalı yok. Manisa’da kazandıklarını Avrupa’da Amerika’da vergi cennetlerinde yiyorlar. Sonra hükümet bir kez daha diyor ki ben varlık barışı getirdim. Yani “sen çaldıklarını geri getir ben karışmayacağım, yeter ki getir ben seçimi kazanayım” diyor. 

Kaybeden hep emekçiler, halklar. Bizden çaldıklarının geri dönmesi için bir de üzerine prim veriyorlar. İşte düzen bu. 24 Haziran’da bu talan düzenini hep birlikte yıkmak zorundayız. Eğer bu düzeni yıkmazsak 16 Nisan’dan bugüne kadar gördüklerimizden çok daha beteri bizleri bekliyor. 

İktisadi alanın demokratikleştirilmesi siyasi alanın demokratikleşmesi kadar önemlidir

Gelin emeğinize hakkınıza hep birlikte sahip çıkalım. Gelin Soma’da yitirdiklerimizin anısına sahip çıkalım. Madem hep birlikte üretiyoruz, hakça birlikte paylaşalım. Demokrasi ancak böyle var olur. İktisadi alanın demokratikleştirilmesi siyasi alanın demokratikleşmesi kadar önemlidir. 

Bu iktidar savaş ve yolsuzluk politikalarıyla ayakta duruyor. Savaş olduğu sürece bu talan devam ediyor. Bakın barış sözcüğünü kullanmaya başladılar. Bizler barış mücadelesi verirken hiç dile getirmeyenler şimdi dile getiriyorlar ama ne barışı, vergi barışı. Vergisini zamanında ödemeyenlere af getiriyorlar. Hatta vergi kaçıranlara kredi veriyorlar. Hangi kredi? Manisa çiftçisinin Manisa halkının hak ettiği krediyi, Ziraat Bankası kredisini vergi yüzsüzlerine kredi verip televizyon aldırıyorlar, yandaş medyayı büyütüyorlar. 

16 yıldır iktidardasın ama sen hala HDP’yi suçluyorsun

Biz TV’ye gazetelere çıkmayalım diye Türkiye’de ne kadar TV gazete varsa hepsini aldılar. HDP’nin bir barajı da bu. Görünmez kılınması. Bununla da yetinmiyorlar sabahtan akşama HDP’yi konuşuyorlar. Başka bir HDP mi var diyoruz izlerken. Öyle bir HDP anlatıyorlar ki sanki 16 yıldır biz iktidardayız, tüm sorunları biz yaratmışız. Yahu sen 16 yıldır iktidardasın ama hala HDP’yi suçluyorsun. Korkuyor çünkü. Biliyor ki onu iktidardan düşürecek olan HDP. Biliyor ki HDP umuttur, umudun şimdi tam da zamanı. 

Doların, faizin arkasında lobi yok sen varsın

Ekonomi öyle bir hal almış ki içinden çıkamıyorlar. Dolar 4.30, faiz % 17’lerde hala diyorlar ki bu dolar ve faizin arkasında lobi var. Hayır lobi yok sen varsın. Senin politikaların var. Bu kredileri halkın yararına değil de 3-5 yandaş müteahhidin emrine kullanırsan dolar da faiz de çıkar. Sen bu ülkenin kaynaklarını çarçur ettikçe doların faizin düşmesi mümkün değil. Bunun sebebi sensin. Yanlış kararların yanlış politikaların. 

Dünya’da diyorlar ki politik risk var. Erdoğan iktidarından kurtulduğunuz anda politik risk biter, Türkiye’nin önü açılır. 

Övünüyor, "ülkeye çok şey yaptık" diyor. "Yol yaptık köprü yaptık. Ne kadar kaynağımız varsa yola döktük". Üzerinden araba geçmiyor. 4 tane köprü yapmış öyle borçlandık ki torunlarınız bile o borcu ödeyecek. 

Başbakan Çanakkale Köprüsünün temelini atarken, “Bu sayede İstanbul’dan Balıkesir’e insanlar 7 saatte gidecek” diyor. Herkes birbirine bakıyor, yahu biz Balıkesir’e zaten 2 saatte gidiyoruz. Niye 7 saatte gidelim diyorlar. 

Barış köprüsü yapsaydın bu ülkenin önünü açardın

Nereye gitseniz yaptıkları bu. Sen o köprüleri değil barış köprülerini yapsaydın bu ülkenin önünü açardın. Biz bu ülkeye önce barış köprüsü yapacağız. Cizre’den Manisa’ya, Sur’dan Edirne’ye barış köprüleri kuracağız. Esas köprü bu. Senin yaptığın köprülerden geçen yok. 

Gençler şimdi aklına geldi. Daha dün ölüm sayıyordu, 1000, 2000, 3000, 4000… Ölümlerin üzerine siyaset yapıyordu. Bir bakan, “yatırım yapıyoruz” diyor, ne yatırımı cezaevi yatırımı. Zihniyete bak. 70 bin genç öğrenci şu anda cezaevinde. Bu cezaevlerini de yıkacağız. Selahattin Başkanı da özgürlüğüne kavuşturacağız. Tüm siyasi tutsakları özgürlüğüne kavuşturacağız. Bu ülkeye barış ancak böyle gelecek. 

7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi 24 Haziran’da tamamlayacağız

24 Haziran çok önemli bir gün. Soruyorlar 24 Haziran mucize mi? Hayır. Mucize bizim 40 yıllık mücadelemiz. Mucize bizim kararlılığımız. Şimdi yeniden mücadelemizi çok daha yukarılara taşımak için sandıklarımıza sahip çıkacağız. 

7 - 24’tür bu işin şifresi. 7 gün 24 saat çalışacağız. Işıklarımız sönmeyecek. Kapı kapı dolaşacağız. 7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi 24 Haziran’da tamamlayacağız. Başaracağız. Buna inanın, yapalım. Kazanacağız. Çünkü bizim programımız güçlü. 

HDP’nin manifestosu karşı manifestodur

Manifesto açıklamış. Diyor ki yolsuzluğa yasaklara yoksulluğa son vereceğiz. Herkes gülüyor. 2002’de geldiğinde de bunları söylüyordu. 3 ay diye de şifre vermişti. Yoksullukta dünya şampiyonu oluyoruz neredeyse. Gelir adaletsizliğinde dünyanın en kötü 5 ülkesinden biri. Türkiye’de yoksulluk sınırının altında 20 milyon insan yalıyor. Yolsuzlukla mücadele edeceğim dedi, yolsuzluk politikaları oldu. Yolsuzluk yapmayan vekil olamıyor, bakan olamıyor, yolsuzluk yapmayan iş adamı yanlarına gidemiyor. Tüm bunları baş aşağı çevirmek için de sandığa gideceğiz. Yasakları kaldıracağız dedi, yasaklar her yerde. İmralı tecridi kalkmadan bu ülkede yasaklar kalkmaz şimdi tecrit her yerde. Bu tecridi de biz kaldıracağız. 

Tam da bu manifestoya karşı HDP’nin manifestosu, Demirtaş’ın manifestosu karşı manifestodur, halkların, emekçilerin, annelerin, kadınların manifestosudur. Biz cumhurbaşkanlığı sistemini kabul etmiyoruz. Pazartesi günü bildirgemizi tüm halklarımızla paylaşacağız. Bir kez daha paylaşacağız. Biz bu bildirgeleri hep beraber ürettik. Sözümüzü hep beraber var ettik. Pazartesi günü kampanyamızın başlangıcı olacak. 24 Haziran’a kadar da kapı kapı, sokak sokak herkese anlatacağız. 

Bizler umudun yolcularıyız. Biz varsak umut var. Biz haklıyız. Biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız. Dönen dönsün yolundan biz dönmeyiz. 

12 Mayıs 2018