Sezai Temelli: HDP Gezi’dir, yeni yaşam, yeni siyasettir

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında Eskişehir’deydi. Milletvekili adaylarımızın tanıtım toplantısına katılan Temelli burada bir konuşma yaptı:

HDP bir sevdadır, arkadaşlarımızın bir suçu olduğu için değil bir sevdaları olduğu için tutsak olduğunu söyledik, bu sevda barış demokrasi sevdasıdır. Herkes için adalet diyerek yola çıktık. Dönen dönsün yolundan, biz dönmeyeceğiz.

Bu onurlu halk asla zulme karşı ne diz çöktü ne baş eğdi. Onurlu Kürt halkının mücadelesi kadınlarla, emekçilerle, işçilerle, tüm Türkiye halklarıyla buluştu, bu buluşma demokrasi önündeki barajı yıkmaya geliyor.

Bu coğrafyayı katliamlar coğrafyası olmaktan kurtaracağız

Bakın bugün Çorum katliamının yıl dönümü. Biz bir katliamlar coğrafyasında yaşıyoruz. Acılarımız ortak. Bu acılarımızla yüzleşmek zorundayız. Gezi’nin üzerinden 5 yıl geçti. Gezi’de yitirdiğimiz canları hiç unutmadık. Ne Ethem’i, ne Ali’yi, ne Berkin’i, ne Medeni'yi...

Kobane düşmesin diye direnenler de yine devletin provokasyonları ile yaşamını yitirdi. Yasin Börü ve yitirdiğimiz 53 can… Acılarımız ortak. Bu coğrafyayı katliamlar coğrafyası olmaktan kurtarıp bir bir arada yaşama coğrafyasına dönüştüreceğiz.

HDP Gezi’dir, yeni yaşam, yeni siyasettir

Yüzleşeceğiz ki bu acıları yaşatanlara hesap soralım. İntikam alalım diye değil bir daha yaşamayalım diye. Bana diyorlar ki, “Gezi'de neredeydin?” Başladığı günden sona erdiği güne kadar tam da oradaydım. Biz orada bir arada yaşanabileceğini, tüm farklılıklarımıza rağmen yan yana gelinebileceğini gördük ve bunu yeni yaşam anlayışımızla tüm Türkiye ye anlattık. HDP Gezi’dir, yeni yaşam, yeni siyasettir. 

Yan yana yaşamayı içerisine sindiremeyen iktidarlardır

2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayımız kent kent yeni yaşamı anlattı. “Tüm farklılıklarımıza rağmen bir arada yaşayabiliriz” dedi. Farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir, bize güç katar. Hangi etnik kökenden, inançtan gelirsek gelelim ortak yaşamda demokratik cumhuriyeti kurabiliriz. Dedik ki, bu ülkeye bir çözüm gelecekse, barış inşa edilecekse bunu halklar inşa edecek. Bu yan yana yaşamayı içerisine sindiremeyen kimdir, iktidarlardır, AKP iktidarıdır. O farklılıkları birbirine düşman kılmaya çalışıyor, o farklılıklardan düşmanlık çıkartıyor, bir savaş politikası var ediyor.

Ülke bu iktidardan kurtulduğunda huzura erecek

Kürtlere kurt işaretleri yapıyorlar, yok sayıyorlar. Ana dilinde eğitim hakkını gasp ediyor, belediyelerine kayyum atıyor, Irak Kürdistanı'nda referanduma karşı çıkıyor, IŞİD artıklarını Afrin'e sürüyor. Biz diyoruz ki bu ülke bu iktidardan kurtulduğunda huzura erecek.

Senaryoyu bozma zamanı 

Kimsenin sınırlarla bir alıp veremediği yok aslolan o sınırların içinde nasıl yaşadığımızdır. O sınırların içinde bir arada barış ve demokrasi içinde yaşayabiliyor muyuz, hayır. Bugün demokrasi ve barış diyenlerin bütün hakları gasp ediliyor. Neden, bu savaş politikalarını sürdüren iktidar yoluna devam etsin diye, bir avuç insan servetine servet katsın diye... Senaryo budur. Bu senaryoyu bozma zamanıdır. 

Taşınacak oylar sayesinde hile ile seçim yapılacak

16 Nisan referandumda halkın iradesini çaldılar. Hayır oyları kazanmışken hem o boşalttıkları yerleşim yerlerindeki oyları gasp ederek hem de oyları çalarak ‘evet’ oylarını önde çıkardılar. 800 bin civarında oy çaldılar. Bu suça YSK da ortak oldu, şimdi aynı YSK “oylar taşınsın” diyor. Çünkü oradan taşınacak oylar sayesinde, insanlar sandıktan uzak dursun hile ile şaibe ile seçim olacak.

Erdoğan’a 400 vekil vermeyeceğiz

HDP parlamentoya giremeyince AKP 301’i sağlayacak. Tek derdi HDP’nin 80 vekiline el koymak. Şimdi bu oyunu bozma zamanıdır. 16 Nisan referandumu ile partili seçim sisteminin bu ülkeye neler getireceğini hep birlikte izledik. Bu kabusun böyle devam etmesini istiyor muyuz? O zaman 25 Haziran sabahı umuda uyanabilmek için sandıklarımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız. Ne Erdoğan’a 400 vekil vereceğiz, ne de Erdoğan’ı cumhubaşkanı, başkan yaptıracağız. 

Bu oyun devam etsin diye adaylarımızın birçoğunu listeden çıkartmak için gayret sergilediler. Sevgili İdris Baluken’in cezasını hemen onayladılar. Birçok arkadaşımızı yasaklı hale getirdiler. Hem de neden? Cumhurbaşkanı’na hakaretten! Yargı bütün tarafsızlığını yitirmiş durumda. Yargı Erdoğan’ın emrine girmiş durumda.

Demirtaş hakikatin sesidir

Bakın, cumhurbaşkanı adayımız 18 aydan uzun süredir tutsak. Bütün haksızlığa rağmen tutsak. Anayasa Mahkemesi bile kendi içtihadını çiğniyor. Onu tutsak edebilirsiniz, ama fikirlerimizi tutsak edemezsiniz. Bu düşünce nerede olursa olsun sesini yükseltmeye devam edecek. Demirtaş hakikatin sesidir. 

Vesayet sistemini yıkmaya gideceğiz

Türkiye’nin  her yerinde hakikatin sesini yükseltmeye devam edeceğiz. Halk şimdi konuşuyor; demokrasiden yana duranlar, barışı savunanlar, alevi toplumu, sol sosyalist güçler HDP çatısı altında bu sesi yükseltiyor. Eskişehir’de de bir ya da 2 temsilcimizi parlamentoya göndereceğiz. Kentimizi de, kendimizi de biz yönetelim diye Ankara’ya gideceğiz. Vesayet sistemini yıkmaya gideceğiz. 

Vesayetçi sistem yerelin zenginliğine el koyup Saray'ı finanse ediyor 

Bu vesayetçi sistem yerelin zenginliğine el koyup Saray'ı finanse ediyor. O yüzden de Eskişehir’e vesayet, Cizre’ye, Diyarbakır’a vesayet. Çünkü ya kayyum atayacak ya da Eskişehir’e yaptığı gibi kaynaklarını kısıtlayacak, hakkını gasp edecek. Bu o denli kayyumcu bir zihniyet ki kendi belediye başkanlarını bile görevden alıyor. İstanbul’u, Ankara’yı, ki bunlar oraları mahvetmiş belediye başkanları... Onlara bile seçimlere kadar tahammül edemiyor. 

Sarayın iştahını doyuramazsınız

Ne kadar kaynak artırırsanız artırın bu kara deliği, sarayın iştahını doyuramazsınız. Bu kara delik kapanacak. Yerel demokrasiyle güçlendirilmiş bir parlamenter sistemi hep beraber inşa edeceğiz. Gerçek anlamda kuvvetler ayrılığını barındıran, evrensel hukuk kurallarıyla bezenmiş bir parlamenter sistem diyoruz ve bu çoğulcu laik bir demokrasidir. İşte cumhurbaşkanı adayımızla bunu savunuyoruz.

Taş olacağız Demirtaş olacağız başlarına düşeceğiz

12 Eylül’den beri tüm iktidarlar hep halkı siyasetten uzak tuttular. Bütün mesele siyasetten uzak durun. Siyasetten uzaksanız hakkınıza müdahil olamazsınız. Gelin birlikte haklarımıza sahip çıkalım. Hakça dağıtım programımızla adaletli bir ülkeyi birlikte kuralım. 25 Haziran yeni bir başlangıçtır. Biliyoruz haklıyız ve kazanacağız. Bu ceberrut iktidarı barajı yıkarak ortadan kaldıracağız. Taş olacağız, Demirtaş olacağız başlarına düşeceğiz. Geleceğimiz için çocuklarımız için buna mecburuz. Özgür, demokratik bir ülke istiyoruz. Sevgi ile huzurla yaşamak istiyoruz. 

Bu iktidarı yıkmanın yolu sevgiye sahip çıkmaktır

Olduğumuz her yerde haklarımıza, üniversitelerimize sahip çıkacağız. Eskişehir bu anlamda örnek olmuş bir kent. Bakın Osmangazi Üniversitesinde yaşananların acısı hala canlılığını koruyor. Ali İsmail’in  katledilmesinin acısı canlılığını koruyor. Bu iktidarı yıkmanın yolu sevgiye sahip çıkmaktır. Bu yüzden bir herkese cesareti bulaştırdık.
 
Bu ülkeye demokrasi gelmesi için Kürt sorununun çözümü gerek. Savaş bir halk sağlığı sorunudur dedik. Bunu dediği için Onur Hamzaoğlu tutsak. Hepimizi mi tutsak edeceksiniz? 24 Haziran'da halk sağlığına sahip çıkanlar da özgür kalacak.

2002 seçim propagandasını almış onları okuyorlar 

İşsize iş gerek onlar kalkmış diyorlar ki, biz teknolojide sıçrama yaratacağız. Akıllar o kadar karışmış ki 2002 seçim propagandasını almış onları okuyorlar. Ya kağıtlar karıştı ya aklı karıştı. "3 y" var diyorlar ki "Yasaklarla, yolsuzlukla, yoksullukla mücadele edeceğiz". 16 yıl boyunca iktidardınız. Bırakın yasaklarla mücadele etmeyi, bütün ülke KHK ve OHAL'le yaşıyor.

Akademisyenler iktidarın borozanı olmaz ki, muhalefeti olur zaten 

Akademisyenler neden uzaklaştırıldı. Muhalif oldukları için. Akademisyenler iktidarın borozanı olmaz ki, muhalefeti olur zaten. Bilim istiyorsak kadından gençten yaşayan canlıdan yana olmak gerek. 15 Temmuz darbe girişimini bahane edip 20 Temmuz'da darbe yapanlar bilimi üniversitelerde kovdular. Tıpkı adaleti mahkemelerden kovdukları gibi. İşte ülkenin geleceğini karartmak budur.

Teknoloji diye insanlara 4 teker araba anlatıyorsun 

Bir siyasetçi Cerrahpaşa Fakültesi'ni ziyaret etmiş, incelik göstermiş, neden buna karşı çıkıyorsun? Dekanı görevden alıyorsun liyakatı mı düşük. Cerrahpaşa’ya neden bu tepki? Çünkü üniversiteyi bir şirket olarak görüyor. YÖK Başkanı talimatla çalışıyor. Özerk demokratik üniversiteden nasibini almamış memur bunlar. Oysa üniversite özerk olmalı, bilimsel olmalı, o zaman bilim gelişir. Bunların teknoloji dediği şey yerli araba üretmek. Sen hala teknoloji diye insanlara 4 teker araba anlatıyorsun.

Teknoloji insandan yana, doğadan yana değilse o teknoloji uzak olsun. Yapay zekadan amaç robot üretip işsizliğe işsizlik katmaksa biz öyle yapay zeka değil, böyle canlı zeka istiyoruz.

29 Mayıs 2018