Selçuk Mızraklı: Sağlık Bakanlığı 6 dilde hizmet veriyor neden Kürtçe yok

Diyarbakır Milletvekilimiz Selçuk Mızraklı, Bütçe Komisyonundaki Sağlık Bakanlığı'na ilişkin görüşmelerde söz aldı. Mızraklı’nın şunları söyledi:

Oldukça geniş ve uzun bir sunum dinledik. Sağlık emekçilerine dönük ne söz söylüyoruz, onların emeğine nasıl yaklaşıyoruz ayrıntılı bir kısım göremedim. Son dönemde gündemde olan “Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı”; sağlık emekçilerine şiddete dönüşen bir yasa olarak karşımızda. Veriler var önümüzde. Türkiye’deki hekim sayıları var, hekim sayılarıyla üretilen hizmetler var. 7 bin hekimi ilgilendirecek bir uzaklaştırma politikası izlediğimiz zaman, bu milyonlarca insanın da ileride sağlığa erişimine, hekime erişimine doğru getirilecek bir başka blokaja işaret ediyor. Bu konunun vicdan, akıl ve hukuk zemininde tekrar masaya yatırılması gerektiğini düşünüyorum.

Vatandaşın cebine nasıl el atıldığını görüyoruz

Ben de Diyarbakır Tabip Odası Başkanlığı yaptım, cerrahi uzmanı olarak uzun yıllar çalıştım. AKP’nin esasında 2000’li yılların başından itibaren geliştirilen sağlık uygulamalarıyla, vatandaşın cebine ne kadar yoğun bir şekilde el atıldığını görmeye başladık. “Katılım payları” adı altında özellikle hastalardan alınan paylar var. Özel sektörde, hani, kâğıt üzerinde yüzde 200 olarak bahsedilen rakamların yüzde 1200’ler civarında pratikte gerçekleştiğini de sizler de çok iyi biliyorsunuz. Tabi böyle bir durum açığa çıktığı için tamamlayıcı sağlık sigortaları gündeme geldi. Kendinizi hiçbir tamamlayıcı sağlık sigortası olmayıp da bir hastaneye başvuran kişi durumunda düşünün. 

Siz ölüm yaşının 72,5’tan, 78’e yükseldiğini ifade ettiniz. Ben şimdi size yerleri sayacağım: Mardin, Diyarbakır, Bitlis, Batman, Ağrı, Van, Muş, Şanlıurfa, Irak ve Hakkâri. Benim bu saydığım iller nerelerdi biliyor musunuz? Türkiye’de 65 yaşına varmadan ölenlerin en sık görüldüğü illerin Türkiye İstatistik Kurumu verileriydi. Size bir şey hatırlatıyordur sanırım bu arka arkaya saydığım yerler. 

Sağlık Bakanlığı'nda 6 dil var Kürtçe neden yok?

Şüphesiz ki Sağlık Bakanlığı'nın ve Türkiye’deki sağlık sektörünün de buna ilgisiz, duyarsız kalması düşünülemez. Ama sayılmış orada, hizmet verilen diller var, 6 tane dil sayılmış, sizin de çok iyi bildiğinizi bildiğim Kürtçe sayılmamış. Örneğin, özellikle Irak’tan Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden Batman’a, Mardin’e, Diyarbakır’a, İstanbul’a çok sayıda hasta gider. Niçin onların arasında Kürtçe yok. Veya yine bu demin saydığım o 65 yaşına varmadan ölenlerin bu kadar çok olduğu o coğrafyada, sağlık hizmetlerinin sunumu esnasında, niçin yer işaretlerinden tutun da, işte, Kürtçe bilen personel veya Kürtçe bilen hekim faktörüne dikkat edilmez? Benim Tabipler Odası Başkanlığı yaptığım dönemde biz bu konuda bir araştırma da yapmıştık, bir anket de düzenlemiştik ve bu anket neticesinde, hastalar, bize, Kürtçe bilen hekimle karşılaşmaları durumunda çok daha yüksek bir verimlilikle kendilerini ifade edebileceklerini düşünmüşlerdi. Annenizi düşünün, annenizin hekime gittiğini düşünün, bir gelinin hekime gittiğini düşünün, gelinin o çok mahrem olanlarını bir tercüman aracılığıyla ne kadar sunabileceğini veya anlatabileceğini orada düşünmek gerekiyor veya bir psikiyatri hastasını ve benzeri durumu düşünün. 

Doğum yapan çocukların sayısı sanılandan daha fazla

Yine, özellikle Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi vesilesiyle ortaya çıkmış olan -o kadar çok şey var ki Sayın Bakan, Sayın Başkan- çocuk hamilelikleriyle karşılaştık. 2016 yılında -yanlış hatırlamıyorsam- 158 çocuk Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde doğum yapmış; bunlardan sadece 34’ünün bildirimi yapılmış, 124’ünün bildirimi bile yapılmamış yani vaka-i adiyeden, olağan sayılmış âdeta. Buna Zekai Tahir Burak Hastanesinde de bakacak olursak muhtemelen orada da veriler ortaya çıkacaktır. Yani bunun çok üzerine gidilmesi gerekiyor. 

Uyuşturucu yaşı 10’a düştü

İkinci mesele uyuşturucu. Siz sayısal artışlara ve bu konuda AMATEM’lerin sayısının artırıldığına işaret etmişsiniz. Ben çok araştırdım ama bulamadım -muhtemelen siz bizi aydınlatacaksınızdır- uyuşturucu yaşı Türkiye’de kaça düştü? Yani, 10 yaşa düşen, bu ileride halk açısından, toplum sağlığı açısından oldukça ciddi bir tehdit hâline gelen bu noktada yapılması gerekenlerin yine üzerinde durmak gerekiyor. Biliyorsunuz tüberküloz artık eskisi gibi değil, nasıl olsa göğüs hastanelerinin bir kısmını kapattık ama tüberküloz hortladı Sayın Bakan. Yani, tüberküloz eskiden yoksul hastalığıydı “Güneş girmeyen yerlerde görülür.” diyorduk ama şimdi orta sınıf hastalığı arkadaşlar ve tüberküloz istatistikleri de çoğu kez bir sır gibi saklanıyor. Beraberinde şarbonla karşılaştık arkadaşlar. 

2 bin civarında SSPE hastası var

Dolayısıyla özellikle aşılama hizmetleri noktasındaki her eksikliğin ne gibi rahatsızlıklar çıkarttığını da çok iyi bilen, 2 bin civarında SSPE hastası olduğunu bilen birisi olarak bu SSPE’lilerle de bölgede bizatihi bir çalışma yürütmüş bir hekim olarak söylüyorum ve yine son zamanlarda kızamık başta olmak üzere birtakım aşıların yapılmasına karşı direnç geliştirdiğini de biliyoruz ve yine sizler de biliyorsunuz ki aile sağlığı merkezlerinde özellikle kızamık aşısı veya aşıların uygulanmasına karşı direnç de söz konusu, bu konuda da birtakım kampanyalar düzenlendi. 

Hekimlerin Kerbela düzenine mahkum edilmeleri kabul edilemez

Şimdi, ben tabii burada size şu anda görüşülmekte olan 5’inci maddeyi tekrar bir hatırlatma ihtiyacı duyuyorum. Hukuk devletlerinde, hukuk rejimlerinde “suç” denilen kavram veya “ceza” denilen kavram bilgiye, belgeye ve toplumda karşılığını bulmuş bir adalet duygusuna yaslanır. Yani eğer bizim gibi ülkelerde yargı erkinin yerine koyarak kendimizi yasama marifetiyle insanlara âdeta ceza giydiren, âdeta bir infaz kurumuna dönüşen bir yasama organı marifetiyle, yasama işlemi marifetiyle 7 bin civarında gerek mesleğe başlarken ne olduğu ayrıntısı bilinmeyen güvenlik soruşturmaları üzerinden, ki bunun geçmişteki talihsiz örneklerini hepimizi yaşadık, 28 Şubat'ta da yaşadık, 12 Eylül döneminde de yaşadık, şimdi de yine benzeri şekilde telafisi imkânsız sonuçlar verecek genç hekimler açısından mesleklerini icra etmeleri engellenmekte. Aynı şekilde bunlardan uzmanlık sınavını kazanmış olan hekimlerin yine uzmanlığa başlamamaları yani öğretim hakkının da engellenmesi söz konusu. Beraberinde kanun hükmünde kararnamelerle kamudan uzaklaştırılmış ama biz bu hekimlerin kamuda çalışırken hiçbirisi bu noktada bir soruşturma geçirmemiş, bir idari işlem görmemiş bu kişilerin veya mahkemelerce verilmiş kamu hizmetlerinden men gibi bir kararın olmadığı hekimlerin yine bir yasa marifetiyle âdeta açlığa yani bir Kerbela düzenine mahkûm edilmelerini ne hekim vicdanı ne insan vicdanı hiçbirimiz kabul etmeyiz. Yani bu noktada da gereken hassasiyeti Sağlık Bakanlığı'ndan bekliyoruz. 

13 Kasım 2018