Savunmaya Dokunmayın

Son bir hafta içerisinde İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi iki avukat, haklarında yürütülen soruşturmalar nedeniyle gözaltına alınmıştır. Yine geçtiğimiz hafta Antep’te 11 avukatın müdafilik görevlerini üstlenmeleri, ÖHD üyesi oldukları ve haklarında örgüt üyeliği soruşturması yürütüldüğü gerekçesi bir yıl süre ile yasaklandı.

Yine geçtiğimiz günlerde TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun 14 Kasım 2019 tarihli işkence iddialarının ve hasta tutsakların kelepçeli muayene edilmesinin tartışıldığı oturumunda söz alan MHP Milletvekili Metin Nurullah Sazak, avukatlar hakkında kabul edilemeyecek ifadeler kullanmıştır. Sazak, siyasi davalarda yargılanan sanıkların diğer tutsaklara göre daha bilgili ve donanımlı olduklarından yakınmış, bunun nedeni olarak sanıkların avukatlarını göstermiş, sanıkların “it sürüsü gibi avukatlar” tarafından savunulduğunu haddini ve terbiye sınırlarını aşarak söyleyebilmiştir. Bu ifade, aynı zamanda iktidarın savunmaya ve savunma hakkına bakışının da bir göstergesidir.

AKP-MHP iktidarı, avukatların hak ve özgürlükler savunusunu, öteden beri, kendi çıkarlarına ve varlıklarına yönelik bir tehdit olarak algılamaktadır. Savunma hakkına ve savunmanlara yönelik tahammülsüzlük artarak devam etmektedir. Savunma hakkını kısıtlayan yasal düzenlemeler uygulamadadır. Muhaliflerin avukatlığını üstlenen avukatlar fiziki saldırılara maruz kalmakta, gözaltına alınmakta, tutuklanmaktadır. Avukatların müvekkillerine ulaşmaları keyfi ve sistematik biçimde engellenmektedir.

Avukatlar, AKP-MHP rejiminin yargı alanında yarattığı karanlık karşısında; toplumun adalet, eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik özleminin hukuk ve yargı zeminindeki sesidir. Yargının, yürütme tarafından ele geçirilip, bir zor aygıtı olarak araçsallaştırıldığı bu süreçte; bağımsızlığını ve mesleki onurunu koruyabilen, hukuk ve adalet safında yer alan yegâne yargısal özne avukatlardır.

Avukatlara ve savunma hakkına tahammülsüzlük; demokrasiye, hak ve özgürlüklere tahammülsüzlüktür. Adaletsizlikleri, hak ihlallerini, işkence ve kötü muameleyi gün yüzüne çıkaran hukuk eylemine tahammülsüzlüktür. İktidarın gerçek yüzünü ve icraatlarını cesaretle ortaya serilmesine tahammülsüzlüktür. Avukatların cübbelerini iliklememelerine; başlarını dik tutmalarına öfke duyulmaktadır.

Avukatlar hakkında gözaltı ve yasaklama kararı alan hakim ve savcılara hatırlatmak isteriz ki, adalet arayışçılarına baskı ve zorla geri adım attıramazsınız. Mesleki faaliyetleri nedeniyle hukuksuzca gözaltına alınan Ahmet Hartavi ve Fuat Şengül bir an önce serbest bırakılmalıdır.

21 Kasım 2019