Sancar: Öldüren deprem değil denetimsizlik, tedbirsizlik, rant ve talandır

Depremin vurduğu İzmir’i ziyaret eden Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, yaralıların olduğu Ege Üniversitesi Hastanesini ziyaret etti ve Hacılarkırı’nda cenaze törenine katıldı. Daha sonra Bayraklı’da yıkılan Rızabey ve Emre apartmanlarındaki çalışmaları yerinde inceleyen Sancar, burada bir açıklama yaptı. Açıklamanın ardından İzmir Büyükşehir Belediyesini de ziyaret edecek olan Sancar, şunları söyledi:  

Dün Ege Denizinde meydana gelen ve 6.9 diye şiddeti belirtilen deprem, 28 canımızı almış şimdiye kadar. 800’den fazla yaralı olduğu söyleniyor. Enkaz altında kaç insanımızın bulunduğu ise tam olarak belirlenemiyor. Ama 150’den fazla insanımızın enkaz altında olduğu tahmin ediliyor. 

Ege’nin iki yakasındaki kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz

Öncelikle tabii Ege’nin iki yakasını etkileyen bu depremden dolayı hem İzmir ve diğer illerimizdeki insanlarımıza hem de Ege’nin karşı kıyısındaki kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu arada Samos Adasında iki gencin de hayatını kaybettiği bilgisi var. Hayatını kaybeden bütün insanlarımıza rahmet ailelerine başsağlığı ve sabır diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Yaralıların bir kısmını Ege Üniversitesi hastanesinde ziyaret ettik durumu ağır olanların sayısı çok değil çok şükür. Birçoğu ayakta tedavi edilmiş ve taburcu edilmiş aldığımız bilgilere göre. Enkaz altında kalanları kurtarma çalışmaları büyük bir fedakarlıkla sürüyor. Burada çalışan herkese teşekkürlerimizi iletiyor, kolaylıklar diliyoruz. 

Öldüren deprem değil denetimsizlik, tedbirsizlik, rant ve talandır

Depremlerde kurtarma çalışmaları ve yaraları sarma faaliyeti çok önemli olmakla birlikte aslolan depremden önce gerekli tedbirleri almaktır. Çünkü depremin kendisi öldürmez. Öldüren şey tedbirsizliktir, denetimsizliktir, doğanın talanıdır, şehirlerin rant alanı olarak çeşitli çevrelere peşkeş çekilmesidir. İzmir dünyada en tehlikeli fay hatları üzerinde bulunan 20 şehir arasında gösteriliyor. Yıllardır İzmir’de de depreme karşı tedbirler alınması uyarıları yapılıyor. Bütün dikkatler İstanbul’a çekilmişken İzmir'le ilgili çalışmalar için de başta TMMOB’a bağlı uzman kuruluşlar, odalar, bizler, diğer uzman kuruluşlar uyarılar yapıyoruz. 

İktidar fay kanununun çıkarılmasını engelliyor

Bir fay kanunu çıkarılması talebi, uyarısı yıllardır yapılıyor. Fay kanunu önemli. Çünkü o kanun çerçevesinde bütün tedbirler alınmak zorunda kalınır. Ama maalesef bugüne kadar fay kanunu da çıkarılmadı. Bizim Meclis'e sunduğumuz bir fay kanunu teklifi var ne yazık ki o da gündeme alınmadı. Öte yandan yapı denetimi konusunda nasıl bir bozuk düzenin olduğunu da her gün çeşitli vesilelerle öğreniyoruz. Bunlarla ilgili gerekli düzeltmeler maalesef yapılmıyor. 

En büyük sorun rüşvet-rant ağıdır: Buradaki tablo açık bir yolsuzluk kanıtıdır

Burada en büyük sorun denetimsizliktir ve rüşvet-rant ağıdır. Şurada gördüğümüz binanın etrafında çok sayıda başka bina var, onlar ağır hasarlarla da olsa ayakta duruyor ama Emre Apartmanı kolonları görünmeyecek şekilde yerle bir olmuş. Bu da çok açık bir usulsüzlük yolsuzluk kanıtıdır. Depremlerden sonra herkes bu sorunları gündeme getirir, geniş çevreler bunlara dikkat çeker ama maalesef bir süre sonra bunlar unutulur.

Felaketi yaratan diğer bir faktör de unutmaktır

Felaketi yaratan birinci faktör rant düzeni ve buna bağlı olan denetimsizlik ise ikincisi ise unutmaktır. Eğer toplumda bu felaketlerin sebepleri unutulursa rant düzeni de denetimsizlik düzeni de kaldığı yerden devam eder İzmir depremi acı bedelleri ile birlikte bize unutmama gereğini yeniden ve yeniden hatırlatma vesilesi olmalıdır. Her gün televizyonlarda olası İstanbul depremi ile ilgili felaket senaryoları dile getiriliyor ama orada yapıların sağlamlaştırılması, fay hattı üzerindeki binaların yıkılması, yeniden yapılması gibi tedbirler öneriliyor. 

Erzincan depreminden kurtulup İzmir felaketine yakalanan ailenin dramı bu çürük düzenin fotoğrafıdır

Pek çok yerde İstanbul depreminden, Marmara depreminden sonra baştan savma sağlamlaştırma çalışmaları yapıldığını biliyoruz. Bunların herhangi bir depremde işe yaramayacağını aklı başında herkes görür. Bugün gördüğümüz manzara içimizi yaktı, biraz önce sohbet ettiğimiz arkadaşlardan aldığımız bilgilere göre şu an kurtarma çalışmalarının devam ettiği Emre Apartmanında Erzincan depreminden sonra İzmir’e göç eden bir ailede enkaz altında. Erzincan depreminden korktukları için İzmir’de daha güvenli bir hayat sürmek için göç ediyorlar ama maalesef burada da bu çürük yapıya bu çürük düzenin yarattığı felakete maruz kalıyorlar. Temennimiz enkaz altında bulunanların sağ çıkarılmasıdır.

Burada fedakarca çalışan pek çok çevre var ama bir grubu özel olarak anmadan geçmek istemem. Somalı madenciler, gasp edilen hakları için eylemdeyken depremi duyar duymaz bütün bunları bırakarak kurtarma çalışmalarına katılmak için İzmir'e geldiler. Dünden beri sosyal medyada bir deyiş dolaşıyor; bu ülkeyi insanlara mezar inşa eden müteahhitlerin değil, insanları kurtarmak için dertlerini bir kenara bırakan madencilerin ülkesini yapmak zorundayız. 

İzmir halkı bilsin ki elimizden ne gelirse yapmaya hazırız

Bu zor günleri aşmanın en güçlü yolu dayanışmadır. Yukarıdan inayet sadaka değil, aşağıdan birbirimizle imkanlarımızı paylaşarak dayanışmayı büyütmeliyiz. Devletin görevi, yerel yönetimlerin görevi elbette yurttaşların bütün ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Ama bizler yine de bu dayanışma ile hiç kimsenin felaketlerde yalnız olmadığını göstermek zorundayız. Deprem gerçekleştiği andan hemen sonra parti olarak burada bir kriz koordinasyon merkezi oluşturduk. Bu merkezde milletvekillerimiz, il ve ilçe eşbaşkanlarımız, bölgedeki parti meclisi üyelerimiz, MYK üyelerimiz görev yapıyorlar. Dün kendileriyle birkaç kere görüştüm, aynı şekilde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile de görüştüm. Bütün İzmirlilere ve temsilcisi olarak başkanlarına parti olarak her türlü çalışmaya katkı sunmaya hazır olduğumuzu belirttik. İzmir halkı bilsin ki bizler elimizden ne gelirse yapmaya hazırız. Acılar paylaşılarak azalır. Dayanışma onurlu bir yaşam sürmek için vazgeçilmez ihtiyacımızdır.

Canlarımızı ranta, yandaş kârına feda etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz 

Bu çürümüş düzene, insanlarımızı beton yığınlarının altında bırakan bu rant sistemine karşı mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Bu bizim sadece siyasi değil aynı zamanda insani görevimizdir. Bu düzeni değiştirmek zorundayız; canlarımızı ranta yandaş kârlarına feda etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz. Bütün halkımıza sözümüzü tekrarlıyoruz: Sonuna kadar insanların onurlu bir yaşam sürmesi için adalet için hep birlikte herkesle çalışmaya hazırız, bu çalışmaları her alanda yürüteceğiz. Ege'nin iki yakasındaki halklara, İzmir başta olmak üzere depremden etkilenen bütün şehirlerimizdeki insanlarımıza, Yunanistan’daki kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.

31 Ekim 2020