Sancar: İktidar bu yıkımın baş sorumlusudur

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Hatay’da depremin 40’ıncı günü dolayısıyla gerçekleştirilen anma etkinliğine katıldı. Sancar, şöyle konuştu:

Bugün depremin 40’ıncı günü, depremle gelen felaketin 40’ıncı günü. Kaybettiğimiz bütün insanlarımızı, canlarımızı anmak için buradayız. Onlara saygımızı sunmak için buradayız. Onlara rahmet dilemek için buradayız. Buradaki şehitlerimiz için okunan dualar var. Bu bölge kadim bir medeniyet bölgesidir, farklı inançların bir arada yaşadığı bir bölge. Bütün inançlar kendi kurallarına göre dualarını da ediyorlar. Herkes kendi dinine ve inancına göre duasını yapar ve rahmetini sunar. Biz de kaybettiğimiz bütün insanlarımız için bütün dillerde devirleri daim olsun, toprakları bol olsun diyoruz.  

Yaşadığımız felaket sadece depremle yaşanmadı. Deprem yer altında gerçekleşen jeofizik bir olaydır ama depremle gelen felaket yer altından kaynaklanmıyor.  Esas felaket yerin üstünde gerçekleşiyor. Tedbirlerin alınmamış olması, öncesinde depreme karşı tedbirlerin alınmamış olması yıkımın felakete dönüşmesinin sebeplerindendir. Hiçbir tedbir almamış olan iktidar bu yıkımın baş sorumlusudur. Deprem olduktan sonra acil müdahale ve kurtarma çalışmalarının gecikmesi can kayıplarını katbekat artırmıştır. Eğer zamanında müdahale edilseydi, kurtarma çalışmaları hemen başlasaydı kaybettiğimiz canlarımızın birçoğu bugün yaşıyor olacaktı. Binlerce canımız bugün hayatta olacaktı.

Deprem bütçesi yandaşlara peşkeş çekildi

O çalışmalar yürütülmedi, gereği gibi yapılmadı, o nedenle can kayıplarımız arttı. Bunun da sorumlusu bu iktidardır. Bu ülkede bu çalışmaları yürütmek için yeterince kaynak var. Sadece deprem için, depreme karşı tedbir almak için toplanan vergilerle bunlar yapılabilirdi. Ancak bunların hiçbiri depreme karşı tedbir için kullanılmadı. İktidar bunları kendi siyasi planlarını hayata geçirmek için başka alanlarda kullandı, yandaşlarına  peşkeş çekti. Alınmayan tedbirler yıkımın felakete dönüşmesinin temel sebebidir, yapılmayan yardımlar can kayıplarının temel sebebidir. İnsanlarımız günlerce, haftalarca temel ihtiyaçlarının karşılanması için beklediler. Bu ihtiyaçları karşılayacak organizasyonlar yok. Çadır bekleyen insanlarımız soğukta susuz, aç ve sıhhi şartlardan yoksun bir şekilde yaşamak zorunda bırakıldı. Kendi kaderlerine terk edildi bu insanlar.

İnsanları hayatta tutan asıl faaliyet dayanışma

Depremin ertesi günü buradaydık, Antakya’daydık, Samandağ’daydık. Gördüğümüz manzara gerçek anlamda sahipsizlikti, kendi kaderine terk edilmekti. Şehirlerimiz kendi kaderine terk edildi. Dayanışma amacıyla örgütlenmeler ve ağlar işlemeye başladı. Buralara ilk ulaşanlar da halklarla dayanışma için seferber olan insanlardır. Bizler de bütün parti kurumlarımızla buradaydık. Elbette olacağız, bunu övünme olarak söylemiyoruz. Bizim gibi on binlerce insan dayanışma için harekete geçti. İnsanlarımızı zor şartlarda hayatta tutan asıl faaliyet bu dayanışma oldu. Bir kez daha gördük ki asıl bizi bu felaketten koruyacak, bize onurlu bir hayat sunacak şey dayanışmamızdır, kendi gücümüzdür, öz çalışmamızdır. Önümüzde başla felaketlerin de olabileceği sürekli söyleniyor. Bunlara hazırlık için devletin kaynaklarını kullanacak her türlü mücadeleyi yürüteceğiz. Mahallemizde, sokağımızda, kasabamızda, şehirlerimizde kendi tedbirlerimizi almak için örgütlüğümüzü de yerleştireceğiz. Dayanışma ağlarını bugünden kuracağız.

Sadece binaları değil yaşamı da yeniden inşa edeceğiz

Kentlerin inşası için iktidar hemen ihalelere başladı. Deprem aslında bu rant politikaları nedeniyle felakete dönüşmüştü. Şimdi bu felaketi de bir rant fırsat olarak kullanmaya çalışan bir iktidar zihniyeti var karşımızda. Bu şehirler yeniden inşa edilecek. Sadece ev yapmakla yetinmek doğru olmayacak. Özellikle Antakya'nın tarihsel ve kültürel dokusuna uygun bir şekilde yeniden ayağa kalkması için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Biz Antakya’nın bunu başaracağına inanıyoruz. Bu kadim şehir daha önce de yıkıldı, büyük yıkımlar yaşadı ama kendi ruhuna, kültürüne ve özüne göre yeniden ayağa kalktı, dirildi, yaşamı yeniden inşa etti. Bizim yapmamız gereken sadece binaları değil yaşamı da yeniden inşa etmektir.

Yeni bir yaşam için güçlerimizi birleştirmeliyiz

Yeni bir yaşam inşa etmek; bu yaşamı adalet, eşitlik, çoğulculuk üzerine inşa etmek amacımızdır. Kaynakların halk için, kamu için kullanıldığı bir düzen ve işleyiş üzerine kurulacaktır. Yeni yaşamı bu şekilde kurarsak ancak talana ve sömürüye ayrılan kaynakları halk için kullanmış olacağız. O günler yakındır. Savaşa, ranta, sömürüye dayanan bu iktidar ve düzen de yeni inşanın bir parçası olarak mutlaka değiştirilecek. Yeniyi inşa ederken eskiyi göndermek zorundayız. Eski düzeni aynı şekilde devam ettirerek yeniyi inşa edemeyiz. Eski düzenin en tepesine oturmuş olan, bütün nimetleri yandaşlarına peşkeş çeken bu iktidarı göndermek zorundayız. Dayanışmamız gösterdi ki bu gücümüz var. Acıları paylaşmak için, yaraları sarmak için gösterdiğimiz dayanışmayı şimdi büyük bir toplumsal güce ve siyasal enerjiye dönüştürme zamanı.  Bunu ancak birleşerek, birlikte yürüyerek, güçlerimizi bir araya getirerek başarabiliriz. Demokrasi ve adalet isteyen, kaynakların toplum için kullanılmasını isteyen herkes gücünü birleştirmelidir. Birleşik gücümüzle bu düzeni de değiştireceğiz, yeni yaşamı da en güzel şekilde hep birlikte kuracağız. Bu bizim kaybettiğimiz canlara karşı sorumluluğumuzdur. Onları bugün yüreğimiz yanarak anarken, aynı zamanda onlara değişimin sözünü de veriyoruz. Arkada kalanların acısına saygımız ve onlara yönelik sorumluluğumuz dolayısıyla yeni bir yaşam kurmak zorundayız.

Bu düzenin sorumlularından hesap sormalıyız

Eğer bu yaşamı kuracaksak bu düzenin sorumlularından, bu felaketin sorumlularından hesap sormak zorundayız. Hesap sormak kaybettiklerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Yeni yaşamı bu acıları paylaşarak, yaraları birlikte sararak hep birlikte inşa edeceğiz. Depremin 40’ıncı gününde kaybettiğimiz bütün insanlarımızı, canlarımızı rahmetle anıyoruz, devirleri daim olsun. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Yüreğinde bu yıkımın acılarını yaşayan bütün insanlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz. Yaraları birlikte dayanışmayla saracağız, yeni yaşamı da toplumsal gücümüzü birleştirerek kuracağız. Başarmak zorundayız. Bu felaketler bize bir kez daha gösterdi ki aynı felaketlerin yaşanmaması için sözlerimizin arkasında durmamız, mücadelemizi ve çalışmalarımızı bu kararlılık ve inançla yürütmemiz gerekiyor.

17 Mart 2023