Sancar: HDP’yi dışlayanlar AKP ile ittifak arıyor

Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar'ın BirGün'e verdiği röportaj:

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, siyasi yaşamdan sağlık alanına, yerel yönetimlerden cezaevlerinin durumuna kadar çok sayıda konu hakkında BirGün’e değerlendirmelerde bulundu. İktidarın salgın sürecini kötü yönettiğini söyleyen Sancar, Sağlık Bakanlığınca açıklanan vaka ve ölüm sayısından da şüphe duyduklarını söyledi.

Salgının ardından erken seçim ihtimalini yok sayamayacaklarını ve HDP’siz muhalefetin başarı sansının bulunmadığını söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Sancar’ın gazetemize açıklamaları şöyle:

“İktidar, salgın sürecini son derece kötü yönetti. Tüm toplumu tehdit eden bir salgınla karşılaşıldığında acilen radikal tedbirler alınması gerekir. Çünkü en küçük bir gecikme veya ihmal, insan yaşamına mal olabilir. İktidarsa kimi tedbirleri hiç almadı, aldığı tedbirler konusunda ise ya hep geç kaldı ya da tedbirleri yanlış, eksik uyguladı. DSÖ, TTB gibi kuruluşların ve muhalefetin önerileri önce küçümsenerek reddedildi, sonra şartlar bunları uygulamak zorunda bıraktı. Fakat bu konudaki lakaytlık, önerilerin hayata geçirilmesinde de pek çok hatayı beraberinde getirdi. Bunun temelinde, iktidarın insan ve toplum sağlığını değil ekonominin işler kalmasını öncelemesi yatıyor. Sürecin başında açıklanan ekonomik tedbirlerden ve sonrasındaki uygulamalardan da görüleceği üzere öncelik, sermayeyi kollamak ve yandaş çevrelere kaynak aktarmak. Sürecin şeffaf yönetilmediği de ortada. Resmi verilerin güvenirliğine yönelik toplumda ciddi soru işaretleri mevcut. TTB, SES gibi sağlık kuruluşlarının açıklamaları, resmi istatistiklerin gerçekleri yansıtmadığına yönelik kuşkuları artırıyor. Eğer sağlık alanında kısmen olumlu bir gelişme sağlanabilmişse bu sağlık emekçilerinin büyük özverisi ve yoğun emeği ile sağlanmıştır.”

EKONOMİYE ETKİLERİ

“Salgın sonucu ekonomide bir daralma yaşandığı ve sonraki dönemde çok ciddi bir ekonomik krizin hatta çöküşün yaşanabileceğine dair öngörüler var. Ama bu belirleme kendi başına meselenin özünü açıklamaya yetmiyor. Çeşitli üretim alanlarında emek veren yüzbinlerce insan işsiz kaldı ve kriz derinleştikçe bu sayı maalesef artacak. Küçük işletmelerde ve hizmet sektöründe arka arkaya iflasların yaşandığı ve çok sayıda insanın işsiz kaldığını görüyoruz. İktidar, kamu kaynaklarını kullanarak krizin etkilerini sermaye çevreleri lehine azaltmaya çalışıyor. Bu, emekçilerin vergilerine dayalı kamu kaynaklarının devlet desteği adı altında sermayeye aktarımıdır. Halbuki yeni bir kaynağa ihtiyaç duyulmadan bütçe kalemleri içinde yapılacak aydırmalarla kamu kaynaklarının toplum yararına kullanılması sağlanabilir. Tedbirler gevşediğinde alternatif bir ekonomik refah programı devreye sokulabilir. Bu konuda emek ve demokrasi güçlerine çok ciddi görevler düşüyor. En geniş tabanlı ittifakla emekçiler lehine, kamucu yaklaşımı esas alan bir toplumsal muhalefeti örmek gerekiyor. Aksi halde fatura yine yoksullara ve muhaliflere kesilecek.”

SALGIN SONRASI SİYASİ YAŞAM

“Salgından sonra erken seçim ihtimalini yok sayamayız. İktidar, salgını iyi yönettiğine ve toplumda memnuniyet yarattığına dair bir algı oluşturmaya çalışıyor. Ramazan Bayramı’yla birlikte tedbirleri gevşetip ekonomiyi de büyük ölçüde yeniden işler hale getirerek iyimser bir havayı büyük başarı olarak sunmayı planlıyor. Bu gevşemeyle seyahat, turizm, enerji, tarım gibi kimi sektörlerin hareketleneceği göz önünde bulundurulduğunda, ‘normalleşme’nin beklenenden daha kısa bir sürede yaşandığı izlenimi yaratılmaya çalışılacak. Halbuki derinleşmekte olan krizin bu tür göstermelik ve geçici uygulamalarla bertaraf edilemeyeceği çok açık. Krizin çıplak etkilerinin sonbahardan itibaren daha açık hissedileceği yönünde güçlü öngörüler var. İktidar bunları hesaplayarak bir baskın seçim planını devreye sokabilir. Şayet erken seçim olursa şüphesiz muhalefete büyük bir görev düşüyor. İktidara alternatif geniş tabanlı bir demokrasi ittifakını oluşturmakla yükümlüyüz. Mevcut hükümet sisteminden çıkış, hukuk devleti ve demokrasiye geçiş süreçlerini içeren temel ilkelerde uzlaşacak tüm çevrelerin hazırlıklarını hızlandırmaları gerekiyor. Böyle bir ittifakın HDP’siz başarıya ulaşması mümkün değil. Bize göre hangi çevre veya parti HDP’yi dışlamaya yönelik bir dil kullanırsa, iktidarla örtülü ittifak içindedir veya iktidarla ittifak arayışındadır.”

BELEDİYELER VE KAYYUMLAR

“Salgınlarda sahanın bilgisi çok önemli. Bilgiye sahip olan en önemli kurumlar, yerel yönetimlerdir. Yerel ahalinin ve aktörlerin şartlarını yerel yönetimlerden daha iyi kimse bilemez. Halkın kriz hakkında gerekli olan yerlerde anadilinde bilgilendirilmesi, sağlık tedbirlerinin etkileri ve salgınla baş etmedeki kuralların uygulanmasındaki özgün şartlara belediyeler hakimdir. Bizim yerel yönetimlerimiz halkçı belediyecilik anlayışıyla faaliyet yürütürler. Önceliğimiz, toplumun sağlığını ve refahını korumaktır. Saha bilgisine sahip olmayan ve halkın ihtiyaçlarını esas almayan kayyımların göreve gelmesi, çok ciddi zararlara yol açtı. Aynı şeyi CHP’li belediyelere yönelik engellemeler için de söyleyebiliriz. İktidar, muhalefet belediyelerinin bu alanda başarılı olduğunu gördüğü için ciddi bir endişe ve korku yaşayarak her türlü anti demokratik yönteme başvurdu.”

CEZAEVLERİNİN DURUMU

“Cezaevleri ile iletişim kısıtlı hale geldi ama avukatlar belli periyotlarla görüşmelerini yürütüyor. Telefon görüşmeleri de sürüyor. Grup başkanvekillerimiz Edirne, Kandıra ve Sincan Cezaevlerine ziyaret gerçekleştirerek eski eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımızla görüştü. Sağlık durumları iyi ama cezaevlerinin büyük risk alanları olmaları ve ayrımcı infaz yasasıyla bu riskin tutuklu ve hükümlüler için ciddi boyutlara ulaşması çok önemli bir durum. Herhangi bir tutukluya ve hükümlüye zarar gelmesi halinde bunun sorumlusu iktidar olacaktır. Bu durum İmralı Cezaevi için de geçerlidir. Öcalan kardeşiyle bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi ancak tedbirlerin ne düzeyde olduğunu bilme imkânımız yok.”

Röportaj: Hüseyin Şimşek

4 Mayıs 2020