Sağlık emekçilerinin sağlığı hepimizin sağlığıdır... 

Bu yıl insanlık baharı Korona Virüsü tehdidi ile karşılıyor. Salgın, bizlerin biyo-politik ve coğrafi varoluşumuzu derinden etkiliyor. Tüm önceliklerimiz değişti, birincil olanın bir kez daha 'sağlıklı ve nitelikli bir yaşam hakkı' olduğu ortaya çıktı. 

Sağlık Bakanlığı ve AKP, hem Çin ve Güney Kore hem de Avrupa Birliği ülkelerindeki deneyimlerden öğrenme ve Korona Virüsle mücadele konusunda, etkili politikalar üretip hızlı ve yeterli önlemler alamadı. Tanı testlerinin temini ve yaygınlaştırılması konusunda gecikmeler yaşandı. Korona Virüsü geriletme konusunda toplumun tüm örgütlü güçleriyle birlikte ortak bir mücadele öremedi. Son 18 yıldır izlediği ayrımcı politikaları, herkesi ilgilendiren bu mücadele içinde de sürdürdü. 

65 yaş üzerindeki yurttaşlar ve kronik rahatsızlığı olan hastalar için sokağa çıkma yasağı geldi. Kronik hastalığa sahip olan kişilerin sayısını bilmiyoruz. Bu yasak ile istatistik kayıtlara ‘yaşlı’ olarak geçen 7 milyon 550 bin 727 yurttaşımız için “evde yaşam” süreci başladı. Başta yaşlıların ve hastaların, genel olarak tüm yurttaşların evde kalması gerekiyor, ne var ki, evde kalmak sağlık sorunları ile karşılaşılmayacağı anlamına gelmiyor. 

Bu nedenle herkes için yoğun bakım üniteleri, solunum cihazları, çeşitli tıbbi cihazlarla donatılmış hastanelere gereksinme bulunuyor. Gereksinim duyduklarında sağlık hizmetinin rahatlıkla eve götürülmesi gerekiyor. Tüm yerel yönetimlerin/belediyelerin kentlerindeki yaşlı ve hastaları belirleyerek gıda ve temizlik malzemesi sağlaması için gerekli önlemleri alması gerekiyor.

Son günlerde görülen vaka sayılarındaki artış, gerek halk sağlığı ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirme ve uyarma, gerekse hastanelerde yaşanan tıbbi malzeme eksiklikleri ve yoğunluk konusunda sorunların yaşandığını ortaya koyuyor. HDP Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu olarak, sorunların çözümü için çözüm önerilerimizi siyasal iktidar ve kamuoyu ile paylaşıyoruz: 

1. TBMM’de grubu bulunan siyasal partilerin içinde yer aldığı SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU, geç kalınmış da olsa acilen toplanmalıdır. Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Diş Hekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Emekçiler Sendikası ve benzeri gibi sağlık alanındaki tüm örgütler ve kuruluşlar ile koordineli bir şekilde Korona Virüse karşı mücadele konusunda aktif rol almalıdır. 

2. Sağlık Bakanlığı, Korona Virüsle mücadele politikasını (gece yarısı atılan twitlerle değil) kapsamlı bir çalışma olarak şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşmalıdır. 

3. Siyasal iktidar, krizle mücadele politikası ile uyumlu olarak merkezi hükümet bütçesinden sağlığa ayırdığı payı ivedilikte artırmalıdır.

4. Hastanelerde “kamu ve özel ayrımı kaldırılmıştır” ibaresi ile hastane, yatak, tesis, tıbbi malzemelerin ortak kullanımı sağlanmaya çalışılsa da bu yeterli değildir. Bu salgın bizlere sağlık hizmetinin kamusal bir hizmet olması gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır. Sağlık hakkı için İspanya’da olduğu gibi sağlık emekçilerinin karar sürecine katılımını sağlayacak biçimde hastanelerin kamulaştırılması adımları atılmalıdır.

5. Şehir hastanelerinin hizmete girmesi gerekçesiyle kapatılan tüm devlet hastaneleri yeniden açılmalıdır. Bu kurumlar salgınla mücadelede tam olarak donatılmış ‘pandemi hastaneleri’ olarak kullanılmalıdır. Bu hastaneler, diğer hastanelerden farklı olarak salgınla mücadelede yaygın test yapan, sonuçları kaydeden, şüpheli ve olası vakaları izleyen, salgın konusunda nitelikli sağlık hizmeti üreten hastaneler olarak planlanmalıdır. 

6. Bilim Kurulu’nun yanı sıra günlerdir yurttaşlarımızca özverili çalışmaları nedeniyle “alkışlanan” sağlık emekçilerinin meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliği ile Sağlık Bakanlığı ve hükümet acilen görüşmeli ve TTB’nin ifade ettiği öneri ve talepleri dikkate almalıdır. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’na Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği ve Diş Hekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Emekçiler Sendikası gibi tüm sağlık örgütlerinin temsilcileri katılmalıdır.

7. Sağlık sisteminde önümüzdeki süreçte yoğun bakım ünitelerine çok ihtiyaç olacağı sağlık otoriteleri tarafından öngörülmektedir. Buradan hareketle, yoğun bakım üniteleri hızla düzenlenmeli, eksikler giderilmeli, yatak sayıları çoğaltılmalı, solunum cihazları sayısı artırılmalıdır.

8. Karantina ve izolasyon tek başlarına yeterli birer mücadele aracı değildir, bu önlemlerle birlikte halkın bilgilendirilmesi, kamu otoritelerine olan güvenin sağlanması, temel insani ihtiyaçların sağlanması ve gerekli tedavi yöntemlerinin de hızlıca uygulanması sağlanmalıdır.

9. Korona Virüs tanı testine erişim kolaylaştırılmalı ve tanı süreci yaygınlaştırılmalıdır. Sağlık hizmetlerinin sunumu ücretsiz olmalıdır. 

10. Sağlık hakkının gereği gibi yerine getirilebilmesi için tüm hastanelerde çok dilli sağlık hizmeti ilkesi esas alınmalıdır.

11. Kanun Hükmünde Kararnamelerin ek listelerine konularak haksız biçimde işlerinden atılan ya da güvenlik soruşturması adı altında keyfi süreçlerle görevlerine başlatılmayan sağlık emekçileri bir an önce göreve döndürülmeli, yasal düzenlemeler hemen yapılmalıdır. Finansman sağlandığında birçok tıbbi araç ve malzeme ivedilikle temin edilebilir, ancak nitelikli sağlık emek gücü hızla yetiştirilemez. 

12. Tüm sağlık personeli için gerekli koruyucu ekipmanlar (maske, eldiven, üstlük, siper vb.) ile temizlik ve hijyen malzemeleri yeterli miktarda (ücretsiz) sağlanmalıdır. Sağlık hizmeti sunumunda çalışanların sağlık durumu, yaşı, gebelik gibi özgül ihtiyaçları, dinlenme hakkı ve ev sorumlulukları gözetilmelidir. Unutulmamalıdır ki, sağlık emekçilerinin sağlığı hepimizin sağlığıdır.

13. Normal koşullarda bile unutulan gruplar içerisinde tanımlanan cezaevlerindeki mahpuslara yönelik sağlık, hijyen ve temizlik koşulları hızla düzenlenmelidir. Cezaevlerinin, hem orada yaşayanların sağlığı hem de salgının yayılmasında son derece riskli mekânlar olduğu unutulmamalıdır. 

Nejla Kurul - Samet Mengüç
Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu Eş Sözcüleri 
23 Mart 2020