PM toplantımızın sonuç bildirgesi

29-30 Eylül 2018 tarihlerinde, genel merkezimizde yapılan Parti Meclisi toplantımızın sonuç bildirisi.

Parti Meclisimiz, 2 gün süren tartışma ve değerlendirmelerini, alınan kararları ve kabul edilen belgeleri il ve ilçe örgütlerimiz ve kamuoyuyla paylaşma kararını almıştır.

Parti Meclisi toplantımız, ömrünü eşitlik, demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesine adamış, ezilenlerin ve emekçilerin mücadelelerinde hep en önde olmuş, 3 dönem milletvekilliği yapmış olan ve bilge kişiliği, mütevazılığı ile herkesin saygınlığını kazanmış yol arkadaşımız
İbrahim Ayhan’a ithaf edilmiştir.

1. 24 Haziran’da Hakkari halkının iradesini temsil ederek seçilen vekilimiz Leyla Güven halen serbest bırakılmamıştır ve iktidar tarafından hukuksuz şekilde rehin tutulmaktadır. CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun serbest bırakılması sonrası emsal olması gereken karar Leyla Güven için uygulanmamakta; ayrımcılık, hukukta çifte standart ve HDP’ye yönelik iktidar baskısı bir kere daha görülmektedir. Leyla Güven derhal serbest bırakılmalı, Hakkari halkının iradesinin gaspına son verilmelidir.

2. MHP’nin küçük çıkar hesapları nedeniyle gündeme getirdiği ve hükümlülerin cezalarında indirim yapmak suretiyle gerçekleştirilmesi istenen ‘af uygulaması’, AKP ile MHP arasındaki bir ittifak pazarlığı olarak, son derece gayri ciddi ve özensiz bir biçimde sürdürülmektedir. Tasarı bu haliyle organize suç örgütlerinin, uyuşturucu tacirlerinin, kamu malı gaspçılarının, rüşvetçilerin, irtikap ve zimmet suçu sahiplerinin ‘kader mahkumu’ sıfatıyla affedilmesini içermektedir. Cezaevlerinin dolup taşmasının iktidara bağlı ve taraflı yargı sisteminden kaynaklı olmasını dikkate almayan; köklü bir yargı reformunu içermeyen bir tartışma sorun çözücü değildir.

Düşünce ve ifade özgürlüğünü kullandıkları, hak mücadelesini sürdürdükleri ve iktidara muhalif oldukları için tamamen siyasi nedenlerle yargılanan ve cezaevlerinde tutulanların durumunu değerlendirmeyen bir ‘af tartışması’ yalan rüzgarının devamıdır. Partimiz, köklü ve demokratik bir yargı reformunu ve siyasi nedenlerle rehin tutulanların haklarını ve durumlarını gözeten bir şekilde bu tartışmayı sürdürecektir. Muhaliflerine düşman hukuku uygulayan anlayış yerine toplumsal barışı tesis edecek bir siyasi hattı kararlı bir biçimde savunacaktır.

Öte yandan İmralı’da Sayın Öcalan’a yaklaşık 3,5 yıldır uygulanan tecrit tüm zamanların en ağır biçiminde sürdürülmektedir ve onun kırılamayan etkisine yönelik ağır bir saldırıdır. Tecride alınan aynı zamanda Kürt halkının iradesidir. İmralı’daki tecridin ağırlaştırılması, savaş ve çatışmanın derinleşmesinin; kadın, işçi, emekçi, aydın, öğrenci, gazeteci ve diğer bütün muhalif kesimlerin ardı ardına baskı cenderesine alınmasının da bir adımı olmuştur. Tecridin sonlandırılması doğrultusundaki demokrasi ve insan hakları mücadelemiz hukuki ve diplomatik alanlarda sürdürülecektir. Son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı karar, bu kurumun evrensel insan hakları ve hukuk mücadelesi açısından misyonunu ve oluşturduğu güven ilişkisini zedeleyen bir karar olmuştur. 

3. Siyasal, toplumsal ve iktisadi krizlerin iç içe geçtiği ve her birinin diğerini etkileyerek ilerlediği bu dönemde ezilen ve hak kayıplarına uğrayan emekçi halklarımızla birlikte tekçi rejime karşı mücadelemiz kesintisiz sürdürülecektir. Yanlış ekonomi politikalarıyla, borç ve israf ekonomisiyle ülkenin kaynaklarını ele geçiren anlayış bugünkü krizin nedenidir. Krizin faturası her adımda halka çıkarılmaktadır. Bu kriz emeği ile geçinen büyük çoğunluğun değil bir avuç zenginleşen ve iktidarla ortak hareket edenlerin yarattığı bir krizdir, sonuçlarına katlanacak olanlar da onlar olmalıdır. Sıcak para girişlerini üretken olmayan yatırımlarla betona gömen AKP iktidarı, geniş halk kesimlerinin yoksulluğunu, işsizliğini, güvencesizliğini büyütmüş ve bugünkü kriz tablosunun ana hazırlayıcısı olmuştur. Son dönemde haklarını arayan, insanca çalışma ve yaşama taleplerini haykıran 3. Havalimanı işçilerine karşı sürdürülen baskı, zor ve tutuklama örnekleri de bu iktidarın işçi ve emekçilere karşı tutumunun açık göstergeleridir. Geniş halk kesimlerinin yoksullaşması, iktidar yandaşlarının zenginleşmesi ve kollanması uygulamalarına karşı mücadele edenlerin yanı başında, mücadeleyi sendika ve meslek örgütleri ile ortaklaştırma ve büyütme kararlılığımız sürecektir.

4. ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ adıyla inşa edilen otoriter, baskıcı tek adam yönetiminin önündeki hedeflerden biri de yerel yönetimlerin bu rejime uygun biçimde yeniden yapılandırılması ve Saraya bağlı idari birimler haline getirilmesi, ağır mali ve idari merkezi vesayetin kalıcılaştırılmasıdır.

Belediyelerimize kayyum atayarak halk iradesini yok saymaya ve kırmaya, halkın kazanımlarını ve değerlerini yok etmeye, kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmaya, belediyeleri birer iktidar simgesi binalar haline getirerek halktan koparmaya ve yeni rejimin uç beyliği haline getirmeye çalışan iktidara karşı gasp edilen belediyelerimizin tamamını yeniden kazanacağız ve her türlü zorbalığa bu sayıyı arttırarak cevap vereceğiz. Halkın iradesinin güçlü bir şekilde bir kez daha ortaya çıkmasının imkanlarını yaratacağız. Bu amaçla Kürt illerinde yapacağımız çalışmalarla güçlü bir ‘Kürt partileri ve STKları yerel ittifakı’ yaratmayı hedefleyeceğiz. Meselemiz sadece belediyeleri almak değil, aynı zamanda katılımcı bir demokrasi anlayışıyla yerel yönetimleri demokratikleştirmek, toplumsal olanı geliştirmektir. Belediye hizmetlerini en üst düzeyde sağlayan, yerel yönetimlerin demokratik yapısını güçlendiren bir anlayışı geçmiş tecrübelerimizi değerlendirerek ve eksiklerimizi gidererek gerçekleştireceğiz.

Öte yandan Türkiye’nin batısında, yerel yönetim seçimlerini aslına ve ruhuna uygun gerçek bir ittifak stratejisi ile ve AKP-MHP koalisyonunun karşısında halkın iradesini ve mücadelesini önceleyen tüm toplumsal kesimlerle birlikte karşılayacağız. İktidarın tüm saldırılarına yerel örgütlenmelerin güçlenmesini sağlayacak bir mücadele hattı ile cevap vereceğiz. Biliyoruz ki, yerel yönetimler demokratik ve özerk yapılarıyla toplumun en küçük birimine kadar demokrasiyi, söz ve karar hakkını, birlikte üretip eşit paylaşabilmeyi, toplum hayatını demokratikleştirmeyi ve eşit birlikte yaşamı güvenceye alacak bir içerikle örgütlenmenin zeminleridir. Bunlar aynı zamanda bir toplumsal değişim ve dönüşümün de gerçekleştirilebileceği örgütlenmelerdir.

Başlattığımız yerel yönetimler çalışmaları ve yerel seçim hazırlıklarını bulunduğumuz her yerelde hızla sürdürme konusundaki kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bu yerel seçimlerin AKP-MHP koalisyonunun geriletilmesi konusunda önemli bir vesile yaratmasını ve kurulacak bütün yerel işbirliklerinin ve ortaklıkların bu anlayışla ele alınması gerektiğini bir kez ifade ediyoruz.

5. Suriye İç Savaşı’na emperyal hayallerle ve çeteleri açıktan veya dolaylı yollarla destekleyerek müdahil olan iktidar, bu tutumunu Kürt düşmanlığını odağında bulunduran bir yaklaşımla sürdürmektedir. İdlib konusundaki gelişmeler bir kez daha o bölgeyi terk eden çetelerin silahlarıyla mı silahsız mı gittiklerinin ve nereye yöneldiklerinin belli olmadığı bir süreç olarak gelişmektedir. Fırat’ın doğusuna yönelik tehditkar ve saldırgan ifadeler sarf edenlerin bu çeteleri yeni saldırgan emeller için kullanmak isteyecekleri açıktır.

Bir kez daha Türkiye’deki bütün akıl ve vicdan sahibi insanlara ve kurumlara, uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunuyoruz: Türkiye, yeni çatışmaların ve savaşların parçası olmamalıdır. Bizler bu konuda hem Suriye’de demokratik bir yeni rejimin oluşması hem de ülkemizde ve bölgede barışın tesis edilmesi için elimizden geleni yapacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz.

6. HDP Parti Meclisi, öncelikle ülkeyi kurumsallaşan bir faşizm ile karşı karşıya bırakan gelişmelere son verebilecek imkanları açığa çıkarmak için tüm toplumsal muhalefet hareketlerinin ve demokrasi güçlerinin ortak bir zeminde buluşturulması ve ortaklaştırılması gerektiğini bilerek; kazandıklarımızı kaybetmemeye, yenilerini kazanmaya, dayanışmaya ve direnmeye dayalı mücadeleyi büyütmek için örgütlenmeye çağırıyor. Partimiz, mücadelesini bir yandan parlamentoda diğer yandan tüm alanlarda, hak ve hukuk mücadelelerinde, toplumsal muhalefetin bulunduğu her yaşam ve çalışma alanında kararlı bir şekilde sürdürecektir.

Biliyoruz ve inanıyoruz ki, halklarımız bu karanlık fırtınayı aşacak, bu gemi limana mutlaka varacaktır.