Pervin Buldan: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi adayımızın etrafında kilitleneceğiz

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, partimizin Adana İl Örgütü’nün düzenlediği dayanışma yemeğine katıldı. Burada yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Olağanüstü bir süreçten geçtiğimizin herkes farkında. 3. Dünya Savaşı’nın yaşandığı bir dönemdeyiz. Uluslararası güçlerin başta Kürtler olmak üzere tüm halklar üzerinde tahakküm kurmaya çalıştığı ve tüm dizaynı Kürtler üzerinden yaptığı bir dönemden geçiyoruz. 

Elbette ki çok ağır bedeller ödeniyor. Bu ağır bedeller ve acılar başta Kürtler olmak üzere tüm dünya halklarına yıllardır egemenler tarafından yaşatılan diğer acılardan eksik değildir.

Ülkeleri yönetenler, kendi ülkelerine hakim olanlar, orada yaşayan halklar üzerinden egemenliklerini kurarken zulümden, zorluktan, acıdan, savaştan ve kandan besleniyorlar. Bugün başta Türkiye olmak üzere dünya ve Ortadoğu’da yaşananlar bunun bir göstergesidir. Egemen güçler, Kürt halkının kazanımları üzerinden kendi güçlerini dizayn etmeye çalışıyorlar. 

Suriye’de yaşanan savaşta ABD ve Rusya’nın ortak planına Türkiye de dahil oldu. Afrin ile birlikte sürece hakim olmaya çalışanlar Kürt halkının kazanımlarına yönelik bir savaş başlattılar.

Türkiye’nin Afrin’e saldırması Kürt halkının statüsüne yöneliktir

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Suriye ya da Afrin’den Türkiye’ye herhangi bir tehdit olmamasına rağmen, ne güvenlik açısından ne de başka bir saikle hiçbir tehdit yokken, Türkiye’nin oraya saldırması Kürt halkının statüsüne yöneliktir. 

ABD, Rusya, İran, AKP rejimi ve ÖSO Suriye topraklarından bir an önce çıkmalıdır

Bugün Rusya’nın ve ABD’nin kendi mücadelelerine Türkiye’yi de ortak ettiğini görüyoruz. Buradan şu çağrıyı yapıyoruz:  ABD, Rusya, İran, AKP rejimi ve ÖSO Suriye topraklarından bir an önce çıkmalıdır. 

Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın “oraya barışı götürmek istiyoruz, arabulucu olmak istiyoruz” sözünün ne kadar da iki yüzlü olduğunu, ne kadar da yalan söylediğinin bir göstergesi olduğunu ifade etmek lazım. 

Bir barış ve huzur kenti olan Afrin’de saldırınızla, işgalinizle orada çatışmalı süreci başlatan sizdiniz. Afrin zaten bir huzur ve barış kentiydi. Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların, Süryanilerin yaşadığı bir kentte Türk askerlerinin ve ÖSO’nun ne işi vardı. Oraya girerek, Türkiye’yi bir savaş sarmalının içine sürükleyerek Türkiye toplumuna haksızlık yaptınız. 

Bu savaştan sadece Kürtler etkilenmedi. Türkiye toplumu bir bütün olarak bu savaştan etkilendi ve bu etkiler daha da sürecek. Bu risk devam edecek.

Kürtleri yok sayanlar tarihin çöp sepetinde yer almaya mahkumdur

Bu yüzden Avrupa ülkelerine ve ABD’ye çağrımız şudur: Tüm sorunlar konuşarak çözülür. Ancak savaşla, kanla, ölümle, gözyaşıyla hiçbir sorunun çözülmediği tescil edilmiştir. Türkiye yıllardır çatışmalardan nasibini alan bir ülkedir. Bu ülkeyi yönetenler Türkiye’de yaşayan tüm halklara karşı bir savaş yürütmektedir. 

Bu ülkeyi yönetenlerin hepsini gördük. Mehmet Ağar dönemini, Tansu Çiller dönemini, Kenan Evren dönemini biliriz. Kürt halkını yok etmeye çalışan insanlar tarihin çöp sepetinde yerlerini aldılar. AKP hükümeti de Kürtleri yok saydığı, inkar ettiği, tasfiye etmeye çalıştığı sürece tarihin çöp sepetinde yerini almaya mahkumdur. Kimsenin kuşkusu olmasın.

Çiller’e, Ağar’a boyun eğmedik; Erdoğan’a da eğmeyeceğiz 

HDP sadece Kürtlerden oluşan bir parti değildir. Ermenisi, Lazı, Süryanisi, çok sayıda kadını olan bir partiye düşmanca yaklaşım kabul edilemez. HDP parlamentoda 3. partidir. Türkiye toplumuna barışın, huzurun, özgürlüklerin sözünü veren tek parti HDP’dir. 

Ancak bugün milletvekillerimizi cezaevine koyan, belediye başkanlarımızın yerine kayyum atayan, yanımızda duran, selam veren, elimizi tutan herkesi rehin tutanlara şu mesajı vermek isteriz: Biz cezaevlerini biliriz, biz ölümleri biliriz, sürgünleri biliriz. Cezaevlerini 12 Eylül’den tanıyan bir halkız, sürgünleri çok iyi biliriz, ölümleri yaşadık. Köylerimiz yakıldığı zaman, insanlarımız faili meçhul cinayetlerle katledildiği zaman, işkencelerden geçirildiği zaman ne Mehmet Ağar’a ne Tansu Çiller’e boyun eğmedik. Recep Tayyip Erdoğan’a diz çökmeyecek, boyun eğmeyecek, biat etmeyeceğiz. 

Sizler cezaevine nasıl dik girdiyseniz dimdik çıkacaksınız

Bugün Selahattin Demirtaş’ın duruşmada söylediği “ben cezaevinde ölürsem tabutumu dik çıkarın” sözünü yüreğimizin en derin köşesinde hissediyoruz. Sevgili Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a söz veriyoruz. Sizlerin cezaevlerinden cenazeleri çıkmayacak. Sizler cezaevine nasıl dik girdiyseniz dimdik çıkacaksınız. 

2019’da ya da olası bir erken seçimde daha güçlü, daha kararlı geleceğiz 

HDP’yi tasfiye etmek isteyenlere şunu söylemek isteriz: Biz 7 Haziran’da çok güçlü geldik. Her türlü sansürünüze, müdahalenize rağmen direndik parlamentoya girdik. 1 Kasım’da yine her türlü engellemenize rağmen barajı aşarak geldik. Şimdi söz veriyoruz. 2019’da ya da olası bir erken seçimde daha güçlü, daha kararlı geleceğiz. 

Hiç kimse Kürtlerin oyunu çantada keklik görmesin

Hiç kimse Kürtlerin oyunu çantada keklik görmesin. Hiç kimse “Kürt halkının oyu gelir” üzerinden siyaset yapmasın. Kürtler onurlu bir halktır. Kürtler dik duran bir halktır. Bugün yapılan çağrılara, “Kürt halkı kiminle ittifak kuracak, kiminle blok oluşturacak” sözlerine yanıtımız şu: Kürt halkının oylarını almak isteyenler önce Kürt halkını tanıyacak. Kürt halkının iradesini tanıyacak. Kürt halkının oylarını almak isteyenler Kürt halkına yapılan zulmü görecek. 

Kürde hakaret eden, Kürdü cezaevine atan ve bunda rolü olan herkese çağrı yapıyoruz: Demokrasi güçleri ve barış yanlıları bir araya gelmek zorundadır. Bu olmadıkça bu zulüm devam edecektir.

AKP’yi seçimlerde yenmek için elimizden gelen her türlü mücadeleyi vereceğiz

Türkiye toplumu AKP’ye mahkum değildir. Biz Kürtler de AKP’nin tasfiyesi için, AKP’yi seçimlerde yenmek için elimizden gelen her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bedeli ne olursa olsun vereceğiz. Tek alternatifimiz AKP’yi 2019 seçimlerinde indirmek olacaktır. 

Adayımızı açıkladıktan sonra tüm demokrasi güçlerini bu çatı altında toplanmaya davet edeceğiz

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bizim de adayımız olacak. Biz de kendi adayımız etrafında kilitlenerek; barışı, demokrasiyi, insan haklarını, eşitliği, özgürlüğü, kadın haklarını savunacağız. Adayımızı Türkiye toplumuna sunacağız. Kısa bir süre içinde bu adayımızı açıkladıktan sonra tüm demokrasi güçlerini, barıştan yana olan herkesi bu çatı altında toplanmaya davet edeceğiz. 

HDP bir şanstır, Türkiye toplumu açısından umuttur

Seçimler elbette önemli. Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan seçimlerle karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı, genel ve yerel seçimler Türkiye’nin kaderini değiştirecek. 

Kimse umutsuzluğa, karamsarlığa kapılmasın. Aydınlık yarınlar ve demokrasinin hayata geçeceği bir dönemi kendi ellerimizle yaratabiliriz. Seçimler bunun için bir fırsat. Bu fırsatı hep birlikte değerlendirmenin yöntemlerini aramak zorundayız.

Bunun için HDP bir şanstır, Türkiye toplumu açısından umuttur. Bu umudu, bu şansı kaçırırsak, bundan sonrası için daha zor günlerin Türkiye’nin başına geleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. 

Yapacağınız her türlü dayanışma, seçimler başta olmak üzere Türkiye toplumunun aydınlık yarınları açısından önemlidir.

Bu gemi limana ulaşacak

El ele vererek gösterdiğimiz birlikteliği hiçbir zaman eksiltmeyelim. Buna Türkiye halklarının ihtiyacı var. Bu ihtiyaç üzerinden dayanışarak, örgütlenerek, omuz omuza vererek bu süreci atlatacağız. Hep birlikte kazanacağız. 

Bu gemi limana ulaşacak, belki biraz zahmetli olacak, ama bu gemi limana ulaşacak. Söz veriyoruz.

14 Nisan 2018