Paylan, Mısra Selin mesajını Ulaştırma Bakanına iletti: Vicdanınız rahat mı?

Diyarbakır Milletvekilimiz Garo Paylan, Meclis Bütçe Komisyonu’nda Ulaştırma Bakanlığı Bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Şu ana kadar hükümetin bütçe sunumunda çeşitli bakanlarımız buraya geldiler, sunumlar yaptılar inanın, vicdan, adalet ve insanlık adına çok fazla bir şey duyamadık. Genelde “Şu projeyi yapıyoruz, şu yatırımı yapıyoruz, şöyle büyüyeceğiz, böyle büyüyeceğiz.” Ama insan yok, insan faktörü yok. 

İstanbul’un akciğerlerinin ortasından sekiz şeritli otoban geçiriyor

Hükümet bir tercihte bulunuyor; “Üçüncü köprü ve otoyolu bir yapacağız” diyor, öyle bir tercihte bulunuyor ki İstanbul’un akciğerlerinin ortasından sekiz şeritli otoban geçiriyor ve onun tam ortasına da bir havalimanı dikiyor. İstanbul’un akciğerine, 17 milyon insanın yaşadığı yere. Bakın gidin yaşam şartları gittikçe zorlaşıyor. Çünkü kuzey bizim akciğerimizdir, oradan gelen oksijenli hava 17 milyon insanı yaşatır ama gittikçe betona gömülen bir İstanbul’umuz var ve Türkiye’nin her yeri de betona gömülüyor. Oysa Sayın Bakan doğa konusunda hiçbir şey demedi. “Biz yolları yaparken doğaya şöyle önem veriyoruz, böyle dikkat ediyoruz; orada bir canlı yaşamı var, habitat var, o habitata şöyle dikkat ediyoruz” diye bırakın cümleyi tek bir kelime duymadık. Bu boyutu tamamen es geçilmiş. 

Yalnızca karı öne koyan bir bütçe sunumu 

Şimdi, yolları yapıyorsunuz, bir tercihte bulunuyorsunuz, orada yaşam var, köylüler var. “Biz bu yolu yaptık ama oradaki köylüler için, yaşam için şu tedbirleri aldık” diye tek bir cümle duymadık. O anlamda vahşi kapitalizmi, maalesef yalnızca kârı öne koyan bir bütçe sunumunu gördük. 

2 bin uçak inip kalkarken kuşları düşünen yok!

İstanbul’da hayvanların göç yollarının tam üzerine, tam ortasına bir havalimanı dikiyor ve şununla övünülüyor: “2.000 uçak inip kalkacak.” 2.000 uçak inip kalkarken o kuşlar oradan göç edebilir mi? Bunu düşünen bir bakış, anlayış yok ve 2.000 uçağın inip kalkması acaba çok mu iyi bir şey İstanbullular için? Çünkü 2.000 uçak demek belki 10 bin ton yakıtın İstanbul’un hava sahasında yanması demek, havamızın kirlenmesi demek. Oraya ulaşacak yüz binlerce, milyonlarca insanın araçlarının yakıt yakması demek, onun etrafında milyonlarca insanın yeni yaşam kurması demek ve İstanbul’un 25 milyona çıkması demek. Tercihlerde sıkıntılar var. 

Emekçileri düşünmediniz: Bu bütçe o yüzden vicdansızdır

Emek var mı, emekçi var mı Sayın Bakanın sunumunda? Yok. Varsa yoksa kâr, “Yatırım yaptık, şunu yaptık, bunu yaptık.” Bu işleri kimlerle yapıyorsunuz? Emekçilerle yapıyorsunuz, emekçilerle; ömürülen emekçilerle üstelik, taşeronların altında ezilen emekçilerle yapıyorsunuz. Onlara dair tek bir söz, tek bir cümle duymadık. İş cinayetlerine kurban giden emekçilerle yapıyorsunuz. O emekçileri, o işçileri dikkate aldığınızı gösteren tek bir cümleniz oldu mu? Çünkü siz öyle bir hükümetin bakanısınız ki üçüncü havalimanını yetiştireceğiz diye o işçiler  gece gündüz orada çalıştılar ve sırf 29 Ekim’e yetişsin diye –ki yetişmedi. İşçiler bir noktada itiraz ettiler. Demokratik bir ülkenin vicdanlı bir hükümeti ne yapar böyle bir durumda? Bu işçinin beyanını ihbar kabul eder, çünkü bu suçtur. İhbar kabul eder ve gider oraya taşeronları yakalar, patronları yakalar; yakasına yapışır “Ey taşeron, ey patron, ey Cengiz, Kolin, Limak sen nasıl işçimi böyle ezersin, nasıl tahtakurulu yerde yatırırsın, nasıl bankaya yarısını yatırıp yarısını elden verirsin” diye yakasına yapışır. Ama bu vicdansız Hükûmet ne yaptı? Gitti, işçilerin kapısını gece kırıp 600’e yakın işçiyi gözaltına aldı. İşte bu anlamda “vicdansız” diyorum ben bu bütçeye, bu sunumlara. 

Bakanın sunumunda Oğuz Arda’nın ismini duydunuz mu? 

Çorlu’daki tren faciasına da değinmek istiyorum. Çorlu’daki tren faciası 25 vatandaşımızı aldı, Oğuz Arda Sel’i aldı. 9 yaşındaydı Oğuz Arda Sel. Ve aynı zamanda Sena Köse’yi aldı, 16 yaşındaydı. Siz Bakanın sunumunda Oğuz Arda’nın ismini duydunuz mu, Sena’nın ismini duydunuz mu? Vicdanlı bir hükûmetin vicdanlı bir bakanı ne yapar?  Sunumunun başında “Ben bu sunumu Oğuz Arda’ya adıyorum, Sena’ya adıyorum” der ve “Onun hakkı, hukuku için her şeyin başına onu koyacağım” der. Ama maalesef bizde cinayetler olur, kazalar olur, felaketler olur; hiç kimse istifa etmez. İstifa etmediği için de, işin üzerine gidilmediği için de suçlar, cinayetler yapanın yanına kâr kalır. 

Mısra Sel: Vicdanınız rahat mı Sayın Bakan? 

Ben Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Sel’in bir mesajını size okuyacağım: “Bugüne kadar hiçbir şey yapılmadı. Neden hiçbir şey yapılmıyor? Neden üstü örtülmeye çalışılıyor? Son nefesime kadar bu mücadeleyi vermekten vazgeçmeyeceğim. Hiçbir anne bu durumu kabul etmez ve ben de kabul etmiyorum, etmeyeceğim. Vicdanınız rahat mı Sayın Bakanım? Devlet bu konuda her şeyi yapmış mıdır?” 

Sizden hesap soruyorum 

Siz sunumunuzda bahsetmediniz bu konudan, Oğuz Arda Sel’in ve 25 vatandaşımızın katliyle ilgili ne yaptınız? Vicdanınız rahat mı? Vicdanı rahat bir ülkenin vatandaşları olalım, milletvekilleri olalım. Bu anlamda da size hassaten hesap soruyorum Sayın Bakan, Mısra Sel adına ve 25 vatandaşımız adına. 

AKP’li vekiller dâhil Whatsapp’la konuşuyorlar

Bilgi teknolojilerine geçmek istiyorum. Bilginin bir yandan da bilginin bir yerden bir yere ulaşması Bakanlığınızın sorumluluğunda. Bilginin özgürce bir yerden bir yere ulaşması da sizin Bakanlığınızın denetiminde. Şimdi, bilgi özgür olarak ulaşıyor mu ülkemizde? Bakın, Freedom House’un raporlarında “özgür olmayan ülkeler” sınıfında tanımlanıyoruz. O sınıfta kimler var? Suudi Arabistan, Çin, Kuzey Kore, Uganda. İleri demokrasi hedefleri olan bir AKP’den, maalesef “özgür olmayan ülkeler” sınıfında olan bir ülkeye doğru savrulduk. Bakın AKP’li vekiller dâhil Whatsapp’la konuşuyorlar. Niye WhatsApp’la konuşuluyor. Çünkü güvenmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki hep bu devletin içinde belli odaklar vatandaşlarımızı dinlediler, illegal şekilde dinlediler. 

Bağımsız bir şekilde bütün gençlerimizin bütün düşüncelerini özgürce ifade edeceği bir iklimi yaratmamız… Aksi takdirde ülkemiz Kuzey Kore’yle, Çin’le, Suudi Arabistan’la birlikte anılmaya devam eder.

6 Kasım 2018

Etiketler: #garo paylan