
İstanbul Milletvekilimiz Garo Paylan, Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinde Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Paylan, şöyle konuştu:
Vatandaş musluğunu açıyor, Maliye Bakanının hesabına para düşüyor
Maliye Bakanlığı ne iş yapar? Vallahi bizim Maliye Bakanımız hiçbir iş yapmıyor, hiç çalışmıyor. Ne oluyor biliyor musunuz? Tüketim üzerinden vergileri topluyor, vatandaşlar benzin istasyonlarına gidiyor, sigara alıyor, evde musluğunu açıyor, elektrik düğmesine basıyor Maliye Bakanının hesabına trink paralar düşüyor. Ne güzel sistem. Tüketim üzerinden vergileri alıyor, vergileri topluyor.
Böyle olmasa çok güzel olurdu. Nasıl olsaydı iyi olurdu biliyor musunuz? Hepimizin geliri eşit olsaydı bunda bir sıkıntı olmazdı. Ama bakın, toplumun yüzde 1'i gelirin yüzde 25'ini alıyor. Thomas Piketty açıkladı, yeni verileri görmüşsünüzdür. Toplumun yüzde 1'i gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 25'ini alıyor. Peki, en fakir yüzde 50 ne alıyor bu paydan? En fakir, bakın yüzde 50 diyorum, bu gelirin yüzde 14'ünü alıyor. Yüzde 1 yüzde 24'ünü alacak, en fakir yüzde 50 gelirin yüzde 14'ünü alacak. Ondan sonra hepimiz vergilerde eşit olacağız, vergileri tüketim üzerinden vereceğiz ve eşit olacağız. Maliye Bakanının hesabı bu.
Bakın, demokrasilerde bu işler nasıl yürüyor? Demokrasilerde bütün vatandaşlar maliye idaresinden korkar, tir tir titrerler. Amerika'da bir IRS vardır, IRS'den en zengini de en fakiri de korkar, gider vergisini tıkır tıkır öder. Gelirine göre öder. Avrupa'da vergi kuruluşları vardır, bunlar özerk kuruluşlar. Özerk olmasa bile her türlü gelir üzerine yürüyebilen, servet üzerine, gelir üzerine vergilere yürüyebilen kuruluşlar. Ama bizim maliyemiz ne yapıyor? Oturuyor yerinde, tüketici üzerinden vergileri topluyor, ondan sonra diyor ki: "Ben vergileri topladım, Bütçeyi de az bir açık verdim, geçirdim." Ama sosyal adalet?
Gelin birlikte Kızılay’a gidelim
Anayasa'mıza göre Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal bir hukuk devleti ama Maliyemiz sosyal bir maliye bakanlığı değil. Çünkü vergileri servete ve gelire göre toplamıyor. Ondan sonra diyor ki: "Ekonomi büyüdü, büyüdü." Arkadaşlar, gelin, şu Kızılay'a beraber gidelim. Maliye Bakanım, gelin, şu Kızılay'a beraber gidelim, dolaşalım esnafları. Esnaflar "Siftah yapmıyorum. İşlerim geriye gitti" diyor. Maliye Bakanı diyor ki: "Ekonomi yüzde 11 büyüdü." Ya "Kim büyüdü" diye soruyorum. Kimin büyüdüğü belli; Küçük bir kesim finans sektörü, bazı zenginler, o yüzde 1 büyüyor. Bakın, hani sizin yandaş müteahhitler var ya onlar yüzde 1 büyüyor. Geriye kalan büyük çoğunluk borçlar ve vergiler altında inim inim inliyor.
Mehmet Şimşek yıllardır “rant vergisi alacağız” diyor, alamıyor
Vergilerin büyük çoğunluğu dolayı vergilerden. Vergiyi gelir ve servete göre almıyor. Bakın, Hükümette ekonomiden sorumlu Devlet Bakanımız, Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek yıllardır "Rant vergisi alacağız" diyor, alamıyor. Niye? Cumhurbaşkanı istemiyor; Maliye Bakanı engel oluyor, rantlar üzerinden, büyük gelirler üzerinden vergiler alınmıyor.
Maliye Bakanı “Nereden buldun” diye soramıyor
Ve bir maliyenin en büyük gücü nedir biliyor musunuz? "Nereden buldun" diye sorabilmesidir. "Nereden buldun" diye sorabiliyor musunuz Sayın Bakan? Gidiyor, bir adamın vergi levhasına bakıyorsun, 10 bin lira vergi vermiş, bir bakıyorsunuz 2 milyonluk Mercedes'e biniyor, 10 bin lira vergi veriyor. Daha ben bugüne kadar bir Maliye Bakanının çıkıp da "Arkadaş, sen bana 10 bin lira vergi vermişsin, 2 milyonluk Mercedes'e nasıl biniyorsun?" diye sorduğunu görmedim.
Maliye Bakanı, Ziya İlgen’e “15 milyonu nereden buldun diye sordu mu?
Bakın, geçenlerde birtakım belgeler çıktı, Panama belgeleri. 2 ay önce Malta belgeleri çıktı, yakın zamanda Man belgeleri çıktı. Şimdi tartışma şu boyuttaydı: Para gitti de geldi de, yok oraya gitmemişti de, yurt içindeki bankalara transfer olmuştu… Ama Başbakan ne dedi? "Arkadaş, benim çocuklarım ticaret yapıyor." Doğru, yapabilir ama vergi cennetlerinde mi yapması lazım? Bu ayrı bir soru. Siyasi etik ve siyasi ahlak sorusu. Veya Sayın Cumhurbaşkanının akrabalarıyla ilgili… Bakın, Man belgeleriyle ilgili, arkadaşlar, para geldiydi, gitti de, gelmedi de, yurt içine transferdi… Maliye Bakanının esas sorması gereken soru şu: Ya Ziya İlgen emekli bir öğretmen. Bir öğretmen kaç lira maaş alır? Ziya İlgen gibi bir öğretmen 3 bin lira maaş alır. Bir yılda 36 bin lira yapar. Hadi, yirmi beş yıl çalıştı, 1 milyon lira yapar arkadaşlar. Yani öğretmenlik hayatı boyunca alabileceği maaş toplamı 1 milyon lira. Bakın, 1 milyon lira. Bütün öğretmenlik hayatında hiç para harcamasa bütün parasını tutsa 1 milyon lira. Ama 15 milyon lira para bir yerden bir yere transfer olmuş, neresi olduğu ayrı bir konu. Diyorlar ki: "Ticari sır". Maliye Bakanımız hemen ne yapmalı? "Sayın Ziya İlgen, sen bu 15 milyon lirayı nerden buldun arkadaş" diye sorar. Sordunuz mu Sayın Maliye Bakanı? Veya Sayın Başbakanın oğullarına "Serveti nereden buldun?" diye sorabilmeli. Veya az vergi verip çok harcayan herhangi bir vatandaşa "Nerden buldun" diye sorabilmeli. Bunu soramadığı zaman ne olur biliyor musunuz? O ülkede vergi ahlakı olmaz. O ülkede vergi ahlakını oturtamazsınız, yoksulların sırtına binersiniz.
Bizim vergilerimizle ABD’de avukat tutuldu
MASAK diye bir kuruluşumuz var değil mi? Sayın Maliye Bakanı, MASAK ne iş yapar? Mali Suçları Araştırma Kurulu… Allah'ınızı severseniz Amerika'da Zarrab davası sürüyor. Sayın Maliye Bakanı sizin parayla bir avukat tuttu ülkemiz biliyor musunuz? Sizin vergi gelirleriyle, dar gelirlilerin verdiği vergilerle bir avukat tuttu, Rocco diye bir avukat, çok da pahalı bir avukat, bizim vergilerle tuttu. O avukat ne dedi biliyor musunuz? "Zarrab Süleyman Aslan'ı satın almış" dedi. Allah Allah; bak, "Satın almış" diyor. Ne demek bu? O evde çıkan ayakkabı kutularındaki para, satın almak için kullanılmış demek. Açık bir iddia, bu durumda MASAK ne yapar? Maliye Bakanlığı ne yapar? Hemen der ki: "Gel buraya Süleyman Aslan. Arkadaş, sen 'Bu ayakkabı kutusundakilerle imam hatip okulu yapacağım.' diyordun, bak, seni satın almışlar, gel bakayım ne diyorsun bu konuda?" Yaptınız mı Sayın Maliye Bakanı bugüne kadar? Bu paralar nereden çıktı, sen satın alınmışsın." Bak, benim tuttuğum avukat sana "Satın alınmışsın." diyor. "Ne diyorsun" diyor mu? demiyor. Man belgeleri ortada, ayakkabı kutuları ortada ama harekete geçmeyen bir Maliye Bakanı, Maliye Bakanlığı ve MASAK var. Böyle bir ülkede vergi ahlakı olmaz.
CHP daha az “Man” diyor, AKP daha az “Ataşehir” diyor
CHP "Man belgeleri" deyince hemen karşı atak geldi: Ataşehir Belediyesi. "Hani, ben yaptım ama, bak, benim açığımı çıkarırsan ben de sana yönelirim." dediler ve böyle yürümeye kalktılar. Bunun sonucunda da son birkaç gündür değişik bir sükut görüyorum arkadaşlar, artık CHP daha az "Man" diyor, AKP de daha az "Ataşehir" diyor, ilginç bir sükut var ortalıkta. Bu sükut kabul edilemez.
Neyse bu ülkenin yargı mercileri, Maliye Bakanlığı, MASAK'ı, -hırsızlık, yolsuzluk, uğursuzluk neredeyse- ortaya çıkmalı, yargı mekanizmalarını devreye geçirmelidir. Bununla ilgili iddialar Türkiye yargısının önüne çıkmalıdır. Amerikan yargısında bizim hırsızlığımızın, yolsuzluğumuzun yargılanması bu Meclisin, bu ülkenin utancıdır. Gelin el birliğiyle bu utancı kaldıralım.
17-25 için “FETÖ” diyeceksiniz biliyorum. Komplo, kumpas meselesi ayrı bir konu. Sizin bakmanız gereken komplo, kumpas değil, olayın hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk bölümü. Siz Sayın Maliye Bakanı "Nereden buldun" diye soracaksınız. MASAK'ı devreye geçireceksiniz, "Nereden buldun" diye soracak. Yoksa bu ülkede bu ahlaksızlıkla, bu vergi ahlaksızlıklarıyla yürüyemeyiz arkadaşlar.
20 Aralık 2017