
Başbakan Binali Yıldırım'ın oğulları ve Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın kardeşinin de adının geçtiği Paradise Belgelerinin incelenmesi, belgelerdeki iddiaların araştırılmasına ilişkin önergemiz AKP oylarıyla reddedildi. Önerge üzerine söz alan Mardin Milletvekilimiz Mithat Sancar ve Grup Başkanvekilimiz Filiz Kerestecioğlu, şöyle konuştu:
Filiz Kerestecioğlu:
Malta'da vergi kaçırmak amacıyla birtakım şirketler kurulduğu ve orada yatırımlar yapıldığını ortaya koyan "Paradise Belgeleri" diye belgeler çıktı. Şimdi, görüyoruz ki 300 kilometrekarelik Malta'da yüz binlerce şirket var. Bir şirket yaklaşık üç günde ve toplam 1000 dolara kurulabiliyor. Örneğin Malta'daki beş katlı bir ofis binasında bir bakıyorsunuz sanki ofisi varmış gibi 20 bin şirket kayıtlı. Siz gerçekten burada aldığınız örneğin telif hakkı diye bir parayı Malta'daki şirkete gönderiyorsunuz ve gönderdiğiniz paradan da bir kuruş vergi alınmadan hepsi size kalıyor.
Yeni bir bilgi olarak, Avrupa Birliği, bazı Avrupalı tanınmış isimlerin de karıştığı bu skandal üzerine bu vergi cenneti ülkeleri kara listeye almaya karar verdi. Türkiye de 2006'da bir yasa geçirmişti, bu ülkelere giden gelirlerden yüzde 30 vergi alacağını açıklamıştı. Ama 11 yıldır hâlen liste açıklanmadı. Anlaşılan o ki o yüzde 30 vergiye denk gelen ödenmeyen vergiler çok tatlı geliyor ki bakanlar bir türlü bu listeyi hazırlayamadı. Aylık 2 bin lira maaş alan vatandaştan yüzde 20 vergi alıyorsunuz ancak ülkede eğitime, sağlığa, hizmete harcanacak paralar ise yurt dışına kaçırılıyor.
Bir de Başbakan şöyle bir açıklama yapmıştı bu skandalla ilgili "normal" demişti ve demişti ki: "Ben oğullarıma devletten ihale almayın" dedim. Şimdi, bu açıklamanın dumanı sönmeden ortaya çıktı ki Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım, daha sekiz ay önce, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünden, MTA Turkuaz Araştırma Gemisinin İşletilmesi Hizmet Alımı adlı ihaleyi almış. Hem de Kamu İhale Kurumunun istisna maddesi kapsamında. Şikâyet dahi edemiyorsunuz ihaleyi. İhalenin bedeli ise tam olarak 6 milyon 920 bin dolar. Kamuoyuna duyurulur.
Mithat Sancar:
"Paradise Papers" dünya gündemine oturdu. Bizi de ilgilendiren önemli bir boyutu var çünkü bu belgelerde Başbakan Binali Yıldırım'ın çocuklarının, yakınlarının şirketlerinin de adı var. Onların da Malta'da, bu "vergi cenneti" olarak adlandırılan yerde, ticari faaliyetlerini sürdürdüklerine ilişkin bilgiler var. Zaten Sayın Başbakan da bunu reddetmedi.
Bu tür durumlarda ortada iki ihtimal söz konusu olabiliyor; biri, vergi kaçırma, diğeri de vergiden kaçma ya da vergiden kaçınma. Bir başka terim de kullanılıyor, vergiden sakınma. Her ikisi bir arada gerçekleşebiliyor fakat; bu, şart değil.
Vergi kaçırma, apaçık yasalara aykırı bir faaliyet ve bu çeşitli yaptırımlarla zaten cezalandırılması gereken bir davranış, bu yasalara aykırı. Fakat, vergiden kaçma ve kaçınma mutlaka yasalara aykırı olmak zorunda değil. Vergiden kaçma, esas itibarıyla, ahlaki ve yine ekonomi politik bir mesele olarak konuşulur. Yani, vergiden kaçma, esas itibarıyla, ahlaken yargılanması gereken bir davranış ama sadece ahlaki bir mesele değil. Bunun sosyoekonomik, ekonomi politik sonuçları da var.
Başbakan, "Soruşturma açılsın çocuklarım hakkında, onların dokunulmazlığı yok" diyor. Öncelikle, tabii Türkiye'de böyle bir soruşturmayı açacak bir savcının olup olmadığı sorusunu sorarız. Ama asıl soruya cevap vermesini beklerdik Sayın Başbakan'ın.
Acaba, çocuklarının Malta'daki bu yatırımlarıyla ülkeye verdiği kayıp nedir? Daha açık soralım: Bu, ahlaki bir davranış mıdır? Eğer bu ilişkileri Türkiye'deki şirketleri üzerinden yapsaydı Türkiye'de ödeyecekleri vergi ne kadardı? Bunu Malta'da yaptıkları için sadece kendilerine kalan kazanç ne kadardır? Neden Türkiye'de elde edilmiş bir kazanç farklı adlarda şirketler kurularak Malta'da yatırıma dönüştürülüyor? Acaba o şirketlerin faaliyetlerinin ne kadarı Türkiye'yle bağlantılı? Malta'da kurulu şirketler Türkiye'de faaliyet yapıyorlar mı? Bütün bu sorulara tek tek açık cevap verilmesi gerekiyor.
Sürekli "yerli" ve "millî"den söz eden bir iktidarın bu konulara tereddütsüz, açık, net cevaplar vermesi gerekiyor. Bakın, yoksulun sırtına binip vergileri sürekli artıran bir iktidar kendi Başbakanının çocuklarının daha az vergi ödemesine göz yumabilir mi? Bunun hesabını vermek zorunda; yoksullara vermek zorunda, halka vermek zorunda.
8 Kasım 2017