
Parti Sözcümüz Saruhan Oluç, önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve önceki dönem milletvekilimiz Sırrı Süreyya Önder’e verilen hapis cezasına ilişkin basın açıklaması yaptı:
Önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve 26. Dönem Milletvekilimiz Sırrı Süreyya Önder’in barış ve çözüm sürecinde oynadıkları rol nedeniyle yargılandıkları davada karar çıktı. Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, Önder’e ise 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Karar hukuki değil siyasidir
Davanın açılması da, bugün açıklanan karar da hukuki değil tamamen siyasidir. Bu karar, hükümetin barış karşıtı, savaşta ısrar eden politikalarının açık bir göstergesidir.
Suriye’deki savaşta, çetelerin yoğunlaştığı alanlarda “çatışmasızlık, ateşkes” gibi arayışlara giren AKP-MHP koalisyonu Kürt halkına ve Türkiye toplumuna barışı layık görmüyor.
Cezalandırılan Türkiye halklarının çözüm ve barış umududur
Cezalandırılan, Demirtaş ve Önder şahsında Türkiye halklarının çözüm ve barış umududur. İktidar bu kararla toplumun barış arayışını ve umudunu yıkmayı, ortadan kaldırmayı hedefliyor. Aynı zamanda Meclis’ten çıkarılan ve çözüm sürecinin aktörlerine güvence veren “çözüm ve müzakere çerçeve yasasını” da çiğniyor. Böylelikle AKP ve yöneticileri asla güvenilmez bir topluluk olduklarını bir kez daha ortaya koydular.
5 sene önce bütün Türkiye kamuoyunun gözü önünde Kürt sorununun barışçıl çözümü için adımlar atılmadı mı? Bu ülkede analar ağlamasın diye ülkenin dört bir tarafına barış umudu tohumları ekilmedi mi? Akil insanlar heyetleri oluşturulup, Türkiye’nin 7 bölgesinde çalışmalar yürütülmedi mi? İmralı’ya, Sayın Öcalan’ın yanına ve Kandil’e devletin ve güvenlik kaynaklarının bilgisi dahilinde gidilmedi mi? Bütün bu süreçler toplumun gözü önünde, toplumun rızasıyla yapılmadı mı?
Barış, iktidarlardan, seçimlerden, dönemsel siyasi manevralardan daha önemlidir
Bütün bu süreçlerde üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren vekillerimizin, arkadaşlarımızın şimdi cezalandırılması, bir kez daha bu ülkenin barışa olan özlemini dinamitlemiyor mu? Barış, iktidarlardan, seçimlerden, dönemsel siyasi manevralardan daha önemlidir. Kimsenin, hiçbir partinin siyasi bekasına kurban edilemeyecek bir meseledir bizim için. Er ya da geç, bu toplumun su ve ekmek kadar hayati derecede ihtiyacı olan barış gerçekleşecek, bu süreçte topluma karşı sorumluluğu yerine getirmeyenler, tarih ve toplum huzurunda mahkum ve mahcup olacaktır.
İnsanlar ölmesin diye yapılan çalışmaları cezalandırmak gayri ahlakidir
Karar hukuka, yasalara ve evrensel ilkelere de aykırıdır. İnsanlar ölmesin diye gösterilen siyasi çaba ve yapılan çalışmaları cezalandırmak aynı zamanda gayri ahlakidir. Kararla, yargının taraflı ve iktidara bağımlı olduğu açıkça bir kez daha teyit edilmiştir. Heyet, duruşmalardaki ve savunmalar esnasındaki tutumları ile adil ve tarafsız olmadığını açıkça göstermiştir.
Mahkeme bilirkişi talebini ret etmiştir, ortada konuşma çözümü yoktur, sadece bazı polislerin tuttukları notlar vardır. Bu mahkeme heyetinin Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelerle de, Anayasa’nın 90. Maddesi ile de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları ile de bir ilgisi yoktur.
Tarih bu kararı verenleri utançla hatırlayacak
Tarih bu kararı verenleri de siyasi irade olarak arkasında duranları da utançla hatırlayacak. Ortadoğu coğrafyası ve Türkiye, savaş isteyen iktidarların siyasi mezarlığıdır ve bugün bu kararın verilmesi için çabalayanlar da layık oldukları yeri alacaktır.
Karar, barış, eşitlik ve demokrasi isteyen Türkiye halklarının vicdanında mahkum olacaktır. Bu karar bizim barışçıl siyasi irademizi daha da kamçılamıştır. Barış ve demokrasi mücadelesini daha da azimli bir şekilde sürdürmemize neden olacaktır.
Demirtaş ve Önder bir an boyun eğmedi
Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder, o mahkemede bir an bile boyun eğmemişler, fikirlerinden vazgeçmemişler, görüşlerini açıklamaktan imtina etmemişlerdir. Her ikisinin de onurlu ve kararlı duruşlarını ceza vererek değiştirebileceklerini düşünenler çok yanılıyorlar. HDP’yi tasfiye etme uygulamaları karşısında hiçbir üyemiz, parti yöneticimiz ve milletvekilimiz boyun eğmemiş, onurlu ve dik duruşlarını bozmamıştır. Bundan sonra da böyle olacaktır.
Demirtaş ve Önder'in barış iradeleri irademizdir
İmralı’daki çözüm ve müzakere sürecini savunmaktan, barış umudunu büyütmekten tek bir geri adım atmayacağız. Bugün Demirtaş ve Önder’in cezalandırılan barış iradeleri aynı zamanda bizim irademiz ve tutumumuzdur. Bunu en kararlı şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.
Türkiye halklarını bu iradeye, demokratik siyasete, barış ve demokrasi mücadelesine en güçlü şekilde sahip çıkmaya çağırıyoruz. Türkiye eninde sonunda demokrasiye kavuşacak. Bizler mutlaka kazanacağız.
Soru: Kararda indirime gidilmediğini okuduk, neden ve siz nasıl değerlendirirsiniz?
Karar elimize geldi. İndirime gidilmemesinin iki nedeni var. Biri hem Sırrı Süreyya Önder hem de Selahattin Demirtaş hakkında “etkili kişiler olmaları, etki güçlerinin yüksek olması, toplumda oluşacak etkinin boyutu ve ağırlığı nedeniyle indirime gidilmemiştir” deniliyor. Onların barışı savunmalarının toplum için tehlike oluşturduğu değerlendirmesi yapılmış. İkinci neden de mahkemedeki tutumları. Yani mahkemede fikirlerinden vazgeçmemeleri, barış ve demokrasi mücadelesinde kararlı olduklarını açıklamaları ve heyete biat etmemeleri. Hiçbir yargılanan arkadaşımız görüşlerinden, fikirlerinden ve politikalarından vazgeçmediler bugüne kadar. Bundan sonra da hiçbir baskı karşısında, ceza tehdidi karşısında boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.
Soru: Demirtaş’ın sosyal medyada takip edilmesine yönelik bir iddianame hazırlandı, suç olarak tanımlandı. Nasıl değerlendirirsiniz?
Bu şekilde bir iddianame yazılmış olması bile Türkiye yargısı açısından utancın son noktasıdır. İnsanlar sosyal medyada kimi istiyorlarsa takip ederler, görüşlerini açıklayabilirler. Bugün Avrupa Birliği ile yeniden olumlu ilişkiler kurmak isteyen bir iktidarın yargısının sosyal medyada Selahattin Demirtaş’ı veya diğer arkadaşlarımızı takip edenleri yargılamaya kalkmaları utanç verici bir durumdur. Ama sivil itaatsizlik diye bir şey var. Bizim her bir üyemiz, Türkiye’de vicdan sahibi her bir kişi, seçmenlerimiz asla bu tür baskılara boyun eğmeyecektir. Gerek sosyal medyada onları takip edecektir, gerekse de barış ve demokrasi mücadelesinin, özgürlük mücadelesinin büyümesi için ellerinden geleni yapacaklardır.
7 Eylül 2018