Kubilay: İktidar 5 bin 850 gündür ülkeyi sömürüyor

Emek, Ekonomi ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Günay Kubilay, 100’üncü gününde iktidarın 100 günlük eylem planını değerlendirdi.

Basın toplantımızın konusu 3 Ağustos tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilan edilen 100 günlük icra programının değerlendirilmesidir. 3 Ağustos’ta Erdoğan tarafından program açıklandı. Yarın 10 Kasım ve 100 doluyor. 100 gün oldu ne oldu, Türkiye’de ne gibi gelişmeler, emekçilerin, yoksulların ezilen hakların lehine ne gelişmeler oldu bunu yanıtlamaya çalışacağız. 

24 Haziran seçimlerinden sonra Saray Rejimi “yeni” bir aşamaya geçmiş ve kamu bürokrasisinden eğitim sistemine, dış politikadan savunmaya saray merkezli bir yapılanma içine girilmiştir. 24 Hazirandan 3 Ağustos tarihine kadar kabinenin belirlenmesi ile geçen süre 3 Ağustosta ilan edilen 100 Günlük program ile rejimin ilk icraat iddiaları şeklinde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.   

İşsizlik, yoksulluk arttı

AKP sadece 100 gün değil 5.850 gündür bu ülkenin kaynaklarını sömürüyor. Son 100 günde ne oldu diye soracak olursak; ülke ekonomik krize girdi, kurlar yükseldi, ücretler azaldı, işsizlik ve yoksulluk arttı. İşçilere, kadınlara ve çocuklara yönelen şiddet durmaksızın devam ede geldi. Kürt meselesinde barış yoluna tek bir adım atılmadı. “Sandıkta halkın iradesinden yanıt alacağını bilen saray rejimi” kayyumcu düzeni tahkim edebilmek amacıyla bu 100 günde de nafile girişimler dışında halklarımızın lehine olabilecek tek bir adım bile yapmadı. 

Bu icraatlar hangi derin dehlizlerde yapılıyor da bizim haberimiz yok 

Saray rejiminin ilk 100 günü içerisinde yerine getireceğiz dediği 400 “icraat” olarak sunulan faaliyetlerin, 46 tanesi mükerrer, yani tekrar niteliğinde “Geçiş sürecinin temel aşamalarının 100 gün içinde tamamlanması” ve “2019-2023 Strateji Planının hazırlanması” şeklinde olup herhangi bir uygulama ve icrai içeriği yoktur. Söz konusu kurum ve kuruluşların “stratejik” denilen planları toplumdan saklanarak mı yapılıyor? Bunlar nerede yapılıyor da bizler bilemiyoruz. Hangi derin dehlizlerde yapılıyorda biz bilmiyoruz?

İcraat dedikleri temennilerden ibarettir

100’den fazla madde ise AKP’nin 2002 yılından bu yana birçok eylem planında ifade ettiği ama tevatürden öteye geçmeyen temennilerden ibarettir. “Sosyal yardım ve istihdam bağlantısının” kurulması örneğindeki gibi birçok faaliyet AKP’nin halkın ekmeğini küçültmekten başka bir işe yaramamıştır. Bunlara ilaveten 100 günlük programda “geçiş süreci” adı altında çıkarılan kararnamelerin, imza süreçlerinin, bina açılışlarının icrai faaliyet gibi sunulması ise hem bir garabettir hem de utanç vericidir. 

Sistemdeki belirsizlik ve kriz derinleşiyor 

100 günün sonunda ortaya çıkan gerçek şu ki; her kararname ve kanun hükmünde kararname ile sistemdeki belirsizlik ve kriz derinleşiyor. Mevcut durumda kabinenin bir arada olduğu herhangi bir liste olmadığı gibi, çıkan her kararname ile önceki kararnameler revize edilmeye başlanıyor. Kurulacağı ifade edilen ofis, başkanlık ve kurulların görevlilerinin nitel ve nicel anlamda hangi ölçütlerle belirlendiği hangi liyakate göre belirlendiği belirsizdir.

Kamu bürokrasisi çöktü kamusal hizmetler geriledi 

Bugün itibariyle ilk 100 günün sonuna gelinmesine rağmen ülkede siyasi, ekonomik ve hukuki boyutları olan kriz derinleşiyor. Ekonomik kriz nedeniyle erkene çekilen seçimin, ekonomik faturasının zam, borç, vergi, işsizlik ve yoksulluk olarak halka çıkarıldığı bu süreçte, kamu bürokrasinin çöküşü ve kamusal hizmetlerin gerilemesi açık bir biçimde görülmektedir. 

Yerel yönetimlerin özerkliği Erdoğan rejiminin saldırısına uğruyor 

Sistemin tekelleşmesi ile birlikte aşırı merkeziyetçilik ve hantallaşma yaşanmaktadır. Bugünün demokrasinin esaslarından olan yerel yönetimlerin özerkliği bizzat bu aşırı merkeziyetçi yapının yani bir başka ifade ile tek adam rejimi dediğimiz Erdoğan rejiminin saldırısına maruz kalmaktadır. Bakanlık sayısının düşürülmüş olması da bir kurumsal dönüşümü de zorunlu kılıyor Yerel yönetimleri kayyumlar, istifa ettirmeler ve görevden almalar ile işlevsizleştiren bu aşırı merkeziyetçi rejim kamusal hizmetlerin piyasalaştırılması hedefindedir. Bunların her biri kamusal hizmet olmaktan çıkarılacak ve alınıp satılır metaya dönüştürülecektir. 

100 günlük plan dedikleri çatışma ve savaş siyasetidir 

“Tek adamlık saray rejiminin” amacı toplumsal hizmetleri daha etkili bir şekilde sunmak değildir. Hizmet alanlarının farklılıklarına rağmen ASPB ve ÇSGB bakanlıklarının birleştirilmesi kararındaki gibi “Aile’nin” yeri 100 gün içerisinde yer değiştirmiştir. Sosyal Güvenlik kelimesi literatürden silinmeye çalışılmıştır. Kıdem tazminatı ve işsizlik fonu tehdit altındadır. 100 günlük söylem ve uygulama AKP iktidarının savaş, çatışma ve şiddet siyaseti dışında bir pratiğin peşinde olmadığını göstermektedir. Bu pratiğin bedeli halklarımıza acı, yıkım, yoksulluk, işsizlik ve hayat pahalılığı olarak ödettirilmektedir. 

Ortada bir plan program yok kazanımları gasp etme girişimi var 

Bugün buradan soruyoruz; 100 gün oldu ne oldu? Orta Vadeli Program süreç içerisinde YEP olduktan sonra Orta Vadeli Mali Programda yeniden OVP adına dönüştü. OVP’de ilan edilen tahminler, bir ay dolmadan hükümsüzleşti. OVP üzerine her hafta yeni bir eylem, strateji ve buna benzer söylemler ile yola devam edilmeye çalışılıyor. Örneğin bir ay önceden 3 yıllık olduğu iddia edilen vergi indirimi sürprizi yoktu. Ortada bir plan, program değil kamusal kazanımları gasp etme, piyasalaştırma ve yolsuzluk rejiminin kurulduğu görülmektedir. 

Merkezi dönüşümlerin taşra teşkilatları oluşturulmamıştır 

100 gün içerisinde çok basit teknik yetersizlikler dahi giderilmemiştir. Elektronik Kamu Bilgi Yönetim Sistemi (KAYSİS) içerisinde söz konusu yeni rejimin sadece adı var ama buradan sunulabilen hizmet sayısı bir elin parmaklarını geçmemektir.  E-devlet ile yeni devlet sistemi arasındaki uyumsuzluk giderilmiş değildir. Merkezi düzeydeki dönüşüm karmaşasının taşra teşkilatı karşılığı hiçbir şekilde oluşturulamamıştır. 

100 günlük icraatların gerçek sonuçları 

İlk 100 gün içinde yapılacağı söylenen faaliyetlerden halklarımız bir yarar görmemiştir. İlk 100 günlük programın devamı olarak ikinci 100 günlük bir listenin daha açıklanacağı kamuoyuna yansımaktadır. Halkımız AKP’nin icraatlarını görmektedir. AKP’nin son 100 günlük karnesinde; 

1) 15’ten 25’e çıkan enflasyon ve faiz oranları,
2) İşsiz sayısına dahil olan ilave 560.000 kişi,
3) İşsizlik sigortasından harcanan 19,7 Milyar (9 Milyar fon gideri + 11 Milyara yakının bankalara aktarılması),
4) Artan bütçe açığı ve kamu borcu,
5) En az 539 iş cinayeti,
6) Konkordato kuyruğuna girmiş 3.000’nin üzerinde firma,
7) 2001 yılı düzeyine doğru gerileyen asgari ücret,
8) #KöleDeğiliz diyen havalimanı işçilerine yapılan saldırı,
9) Bir bütün olarak krizin faturasını emekçilere kesmeye çalışan girişimler,
10) Ve buna karşın 57,3 oranına kadar düşen ekonomi güven endeksi vardır. 

Halkımız AKP’ye gereken dersi sandıkta verecektir

Sonuç olarak, AKP’nin halklara karşı bu karnesine gereken yanıt yine halklar tarafından yerel seçimlerde sonra verileceğini düşünüyoruz. Sandığa giren iradeyi tehdit eden AKP’nin sandıktan bu karneyle çıkamayacağına eminiz. Halkımızla birlikte bu karnenin sahibine gereken notayı vereceğiz. 

 

9 Kasım 2018

Etiketler: #günay kubilay