Krizden "fırsat çıkarma" derdine düşmenin maliyeti insan yaşamı ve halk sağlığıdır!

Korona Virüs salgınının Türkiye’de de yaygınlaştığı, vaka ve ölümlerin artarak kritik eşiğin aşılmaya başlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bugünlerde herkes iki temel kaygıyı yaşıyor: Sevdiklerimiz ve dostlarımızın virüsten korunması ve iş ve aş kaygısı. Bildiğimiz ve yaşamaya alıştığımız hayatın akışı değişince geleceğe güvenle bakamaz hale geliriz. İşsizler için hayat zaten durma aşamasına gelmişti. Şu anda 8 milyon olan işsize yüz binlerin hatta milyonların hızla eklenmesi gibi bir risk ile karşı karşıyayız.

Dünyanın her yerinde parlamentolar Korona Virüse acil müdahale yöntemleri için çalışıyor. Türkiye’de ise parlamento her zamanki gibi işlevsiz. Korona Virüs ile mücadele kapsamında Meclis’e verilen önergeler AKP-MHP eliyle reddediliyor. Partimizin günlerdir konunun uzmanları ve meslek odaları ile ortaklaşa yaptığı değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkardığı çağrı ve önerilere kulak asılmadı. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan demokratik kitle örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri yerine patronlar ile sarayda bir toplantı yapmayı tercih etti.

Korona Virüsün yaygınlaşması tehdidi altında bile AKP iktidarı ayrımcılıktan vazgeçmedi. Günlerdir özveri içinde çalışan doktorlarımızın meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliğini, DİSK ve KESK gibi emek örgütlerini toplantıya çağırmadı.  Siyasal iktidarın ayrımcı uygulamasının nedeni açıklama bitince anlaşıldı. Açıklanan önlemler halk sağlığını gözetmek yerine sermayenin çıkarlarına odaklanmıştı. Toplantıda Hisarcıklıoğlu ve patronların keyfi yerine geldi. Ne var ki 82 milyon yurttaş kederli bir bekleyişe terkedildi. Özetle patronların neşesini yerine getiren bu toplantıdan işçiye, işsize, çiftçiye, esnafa, yoksula dair tek bir kuruşluk destek çıkmadı, sabredin ve dua edin telkini dışında. 

Erdoğan’ın yaptığı açıklamada halk sağlığı kavramı tek bir defa bile geçmedi. Buna karşın açıklanan 21 tedbirden sadece 4’ü Korona Virüse karşı halk sağlığını gözeten önlemlerdi. Bu rakamlar da iktidarın salgınla mücadeleye karşı kayıtsız ve ciddi olmayan yaklaşımını açık şekilde gösteriyor.
Soruyoruz: Korona Virüse karşı şu ana kadar kaç kişiye test yapılmıştır? Kaç kişi tedavi edilerek taburcu edilmiştir? Kaç kişi karantina altındadır? Virüsün yayılmasının engellenmesine ilişkin temel strateji nedir? Evde kalacak olan 8 milyon işsiz hayatını nasıl sürdürecektir? Ücretli izin hakkı olmadığı için çalışmak zorunda olanların sağlıkları nasıl korunacaktır? Virüsle mücadele eden sağlık emekçilerinin sağlığı hangi ek önlemlerle korunacaktır? Cezaevlerinde başta ağır hasta tutsaklar, yaşlılar ve çocuklu kadın mahkûmlar olmak üzere bütün tutuklu ve hükümlülerin sağlıkları nasıl korunacaktır? Evde kalma sürecinde son zamanlarda tırmanan kadına yönelik şiddetle nasıl baş edilecektir? Bu ve benzeri sorular gündemde yerini koruyor.

Partimizin bilgi kaynaklarına göre vaka sayısı yüzlerle değil binlerle anılıyor ve çok hızlı bir şekilde on binlerce insana ulaşma riski taşıyor. Bu durumda hastanelerin ve yoğun bakım ünitelerinin yeterli olmayacağı açıktır. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamada bu temel sorunlara dair tek bir durum saptama ve çözüm önerisi yoktur. Dünya Korona Virüs ile mücadele ederken Erdoğan’ın gündeminde halk sağlığı adeta tali bir sorundur.

Erdoğan bir taraftan insanlara kendilerini virüsten koruma çağrısı yaparken diğer taraftan iç hava taşımacılığında üç ay süreyle KDV indirimi yaptığını ve konut kredi miktarlarında peşinat yüzdesini düşürdüğünü müjdeliyor.  Şunu belirtmek gerekir ki halkın ev almaya veya uçak seyahati yapmaya değil, gıdaya, ilaca ve nitelikli sağlık hizmetine ihtiyacı var.

Türkiye halklarında keder, mülk sahiplerinde ise sevinç yaratan açıklama “sermayeye kurtuluş reçetesi” veriyor. Ne var ki geri kalan herkese “kendi başınızın çaresine bakın” diyor. Borcun, kurun, fiyat artışlarının tavan yaptığı bu dönemde verilen mesaj açık: Ekonomiyi güçlü tutmak ve “salgın sonrası fırsatlara hazırlanmak” için yükün işçi ve emekçilere yıkılması. Biz bu mesaja karşı tüm öz güçlerimizle “birlikteyiz, çaresiz değiliz, hep birlikte aşacağız” diyoruz.

Uyarıyoruz: Parti olarak sıraladığımız çözüm önerileri konusunda bir an önce etkili adımlar atılmalıdır. Sorun ancak işsizler, emekçiler ve yoksullar için alınacak önlemler ile aşılabilir. Bu kapsamda ivedilikle aşağıda belirtilen öneriler yaşama geçirilmelidir:
• Türkiye halkları düzenli bir şekilde vaka sayısı, test sayısı, tedavi sayıları dahil olmak üzere her türlü kaygı ve endişeyi giderecek şekilde bilgilendirilmelidir.
• Şehirlerde bir iki noktada değil, her mahallede ve sonrasında her evde test uygulanmalıdır. Korona Virüs ile mücadele konusunda en etkin çözüm olarak herkese test yapılması yöntemini kullanan Güney Kore, Singapur ve Hong Kong ile etkin iletişim ve işbirliği sağlanarak test sayısı arttırılmalıdır.
• KHK ile ihraç edilmiş ve ataması yapılmayan sağlık emekçileri, görevlerine iade edilmeli ve bulundukları en yakın sağlık birimlerinde çalışacak şekilde görevlendirilmelidir. Sağlık Bakanlığı, sağlık emekçilerinin de sağlığını koruyacak şekilde düzenlemeler yapmalıdır.
• Sağlık hizmetinde özel ve kamu hastaneleri virüs tehdidi geçene kadar kamulaştırılarak salgınla mücadelede kullanılmalıdır. Şehir hastaneleri dolayısı ile kapatılan tüm devlet hastanelerinin acilen yeniden açılması gerekmektedir. Bütün şehir hastaneleri tartışmasız şekilde bir an önce kamulaştırılmalıdır.
• Bütün yurttaşların temel ihtiyacı olan gıda, sağlık malzemeleri, ilaç, temizlik malzemeleri, enerji ve iletişim sektörleri dışında tüm fabrikalar, üretim tesisleri ve perakende birimlerinin bir süreliğine kapatılması gerekmektedir. Salgının yaygınlaşmaması için bu elzemdir. Çalışmaya ara veren tüm sektörlerdeki emekçiler ise ücretli izne çıkarılmalıdır. 
• Herkesin iş güvencesi hukuk ile koruma altındadır. Bu bir lütuf değildir, yasal bir haktır. İşsizlik Fonu koşulsuz tüm işsizler için kullanılmalıdır.
• Özellikle evsiz vatandaşlar kapsamlı bir sağlık taramasından geçirilerek yurt, bakım evi, misafirhane ve boş evlere yerleştirilmelidir. Boş evler bu dönem için mutlaka planlı bir şekilde değerlendirilmelidir.
• Mülteci kamplarında tam teşekküllü sağlık hizmeti verilmeli ve kamp koşulları salgın tehdidine karşı iyileştirilmelidir. Kamplarda yaşayan herkese Korona Virüs testi yapılmalıdır. Türkiye’de kayıtlı olmayan göçmenlerin test yaptırabilmeleri ve sağlık hizmeti alabilmeleri sağlanmalıdır.
• Türkçe dışında Kürtçe ve diğer dillerde olmak üzere çok dilli kamu spotları hazırlanarak devlet ve özel televizyon/radyo kanallarında her gün yayınlanmalıdır.

Krizden “fırsat çıkarma” derdine düşmenin maliyetinin insan yaşamı ve halk sağlığı olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Siyasal iktidarı, halk sağlığı yerine sermayenin kurtuluşunu önceleyen politikalardan ve ayrıştırıcı söylem ve tutumlardan uzak durmaya; küresel salgına karşı ciddi önlemler almaya ve siyasi fırsatçılık yapmamaya çağırıyoruz.

HDP olarak; başta kriz koordinasyonlarımız ve 26 belediyemiz olmak üzere, örgütlü tüm yapılarımızla halkımızın sağlığını önceleyerek gerekli önlemleri alıyoruz. Böylesi bir salgın durumunda kolektif çalışma zeminlerinin oluşturulması ve toplum sağlığını önceleyecek tedbirlerin alınması konusundaki uyarılarımızı bir kez daha yineliyoruz.

HDP Korona Virüs Kriz Koordinasyonu
20 Mart 2020