Kılıçgün Uçar: Bu iktidar kayyımı rejim olarak devam ettirmek istiyor

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulumuz ile birlikte kayyım atamalarının yıl dönümü nedeniyle Amed'de yapılan açıklamada konuştu. Savur Belediye Eşbaşkanı Gülistan Öncü’nün ortak yazılı açıklamayı okumasından sonra söz alan Kılıçgün Uçar, şunları söyledi:

Merhaba mücadele arkadaşlarım. Bugün 17 Ağustos Marmara Depreminin yıl dönümü. Üzerinden 24 yıl geçti ama depremi yaşayan herkes için acılar aynı şekilde derinliğini korumaya devam ediyor. Yine 6 Şubat’ta tüm Türkiye’nin derinden hissettiği depremin de acıları halen çok taze. Birisinin üzerinden 6 ay, birisinin üzerinden 24 yıl geçti ve bugün gelinen aşamada ne devletin kurumlarının ne de iktidarın hem deprem dönemine hem de depremden sonrasına dönük bir çabası, insanların en temel hakkı olan yaşam hakkını savunmaya dönük hiçbir çabası olmadı. O zamandan bu zamana yol alınmış olsaydı 6 Şubat’ta yaşadığımız depremde bu sonuçlarla karşı karşıya kalmayacaktık. Bu depremlerle birlikte aslında yerel yönetimin, belediyelerin ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. 6 Şubat’ta merkezi otoriteden ses çıkmadığı için parmağını dahi kıpırdatmayan yerel yönetimler yani kayyımlar da vardı. Hayatları kurtarılabilecekken göz göre göre ölüme gönderilen insanlarımız oldu.

Korkulacak olan özerklik değil insanların yaşamını korumayan AKP-MHP iktidarıdır

Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına Türkiye 1993 yılında imza atmış olmasına rağmen hayata geçirmiyor. Burada kastedilen yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, mali ve idari özerkliğin tanınması. Bu ülkede özerklik kelimesine karşı alınan tutum insanların ölümüne sebebiyet veriyor. Korkacağımız şey özerklik olmamalı, yerel demokrasi olmamalı; korkacağımız şey insanların yaşamını dahi koruyamayan ve bu ülke için tehlike haline gelen AKP- MHP iktidarı olmalıdır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına konan şerhlerin Kürt sorunuyla, Kürt halkının mücadelesiyle ilgili olduğunu biliyoruz. Bu şerh artık sadece Kürtleri etkilemiyor. Yerel yönetimlerle yönetilen bütün yerlerde, bütün Türkiye halklarını etkileyen bir durumda.

Bu iktidar kayyımı rejim olarak devam ettirmek istiyor

Bugün aynı zamanda iki dönemdir HDP ve DBP’li belediyelere kayyım atanan bir zaman dilimindeyiz. Kayyımın kendisi bir rejim haline gelmiş durumda. Sadece iki yerel seçimde bahsetmiyorum, bunun tarihsel arka planı var. Kürt halkının bütün kazanımlarına, Kürt kadınlarının bütün kazanım ve mücadelesine iktidarın kayyım atamasıdır. Kayyım rejiminin kendisi Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Gültan Kışanak’ın ablasının cenazesine katılması hakkını gasp etmekten geri durmadı. Sadece 4 saatlik bir izin verilmiş oldu Sevgili Gültan Başkana. Cezaevine gönderilmek yerine Elazığ’da depo denilen bir yerde tutuldu. Yarım güne varan yolculukla Kandıra Cezaevine götürüldü. Bu iktidar kayyımı rejim olarak devam ettirmek istiyor. 

Kayyıma dün geçit vermedik, bugün de yarın da geçit vermeyeceğiz

Güvenlik güçleri başta olmak üzere, bütün devlet mekanizmaları bu rejimin kendisinden besleniyor. Dün geçit vermedik bugün de geçit vermeyeceğiz, yarın da geçit vermeyeceğiz. Kayyım rejimi sadece Kürdistan’da uygulanmıyor. Bu iktidar Kürt sorunu konusunda sorumluluk almak yerine yüzyıllık çözümsüzlüğü derinleştiren pozisyonuyla uzun süredir aynı yöntemlerle devam ediyor. Çözümsüzlük derinleşecek, Kürt halkının mücadele alanları daraltılacak ve yeri geldiğinde sade Kürdistan’da değil batıda da belediyelere kayyım atama marifetiyle yeni bir otoriterliği ve hükümranlığı kurmaya çalışacak. Bakın kayyım burada ne yaptı? Amed’de anlatmak biraz abes olabilir, çünkü en çok Amed halkı biliyor bunu. 

Kayyım bu halkın bütün değerlerini gasp etti

Kayyımlar belediyelere gelir gelmez makam odalarını varaklı hale getirdiler. Kuruyemiş hesaplarını arkadaşlarımızı hatırlar. Bir ailenin 1 yıllık gelirine tekabül eden kuruyemiş masrafları oldu. Altınlar aldılar, saatler aldılar, yandaşlarına hediye ettiler. Belediyenin mallarını sattılar. Bu halkın ürettiği bütün değerleri çaldılar. Bu coğrafyanın anadiliyle olan tabelaları indirdiler ve bu dille yapılan bütün çalışmaları ve kurumları kapatmaktan geri durmadılar. Hem Kürdistan'da hem de Türkiye’de büyük bir kadın mücadelesi var. Biz belediyelerde eşbaşkanlık sistemiyle çalışmalar yürütüyoruz, eşit temsiliyetle çalışmalar yürütüyoruz. Burada elde edilen kazanımlar sadece Kürdistan için değildi, tüm Türkiye'deki kadın mücadelesine katkı sundu. “Jin jîyan azadî” şiarının kendisini tehdit olarak gören devlet şunu görmüyor; bu slogan bu coğrafyaya ait ama bugün bütün dünyada bütün dillerde hayat bulan bir slogan. Bizim de ana felsefemiz olarak çalışmalara rehberlik etmeye devam edecek.

Kayyım seçme seçilme hakkının gasp edilmesi demektir

Kayyım rejimi bu coğrafyada hırsızlık demektir, devlet eliyle yürütülen hırsızlık demektir. Kayyım rejimi bu coğrafyada gasp demektir. Kayyım rejimi Kürtlerin kendi coğrafyasında seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesi, elinden alınması demektir. Devlet diyor ya “Kürdistan diye bir coğrafya yok”, aslında bütün uygulamalarıyla Kürdistan gerçek oluyor. Ne yerel yönetimlerde ne de genel yönetimde demokrasiye dair bir söz kurulacaksa, mevcut devlet aklının ve iktidarın ilk adım atacağı konu başlığı Kürt sorunu konusunda sorumluluk almaktır, demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözüm iradesini açığa koymaktır. Koymayacak mı? O zaman şu bilinsin; Kürt halkının tarihsel mücadelesi yerelde demokrasi kurulmadığı sürece genelde de demokrasinin tesis edilemeyeceğini çoktan açığa çıkarmıştır. Dün kendi iradesini teslim etmeyen Kürt halkı bugün de etmeyecektir

Kayyım devletin yönetme krizidir

Yerel seçimlere giderken propaganda belli; “Kayyım atayacağız” diyorlar. Bizim için kayyım devletin krizidir, devletin yönetme krizidir. Kayyım bu iktidarın yaşadığı siyasi krizdir. Kürt sorununu çözmediği müddetçe bu kriz en başta iktidarı vurmaya devam edecektir. Her sıkıştığında başvurduğu bu yöntemi reddettik, reddediyoruz. Cezaevinde belediye başkanlarımız, dışarıda toplumcu ve halkçı belediyeciliği savunan mücadele arkadaşlarımız, halkımız ve bugün burada açıklama yapan bizler demokratik yerel yönetimlerin hayat bulacağına inancımızla yeni dönemin yerel yönetimlerini ve seçimleri daha güçlü karşılamanın sözünü veriyoruz. Bu vesileyle tutuklu bütün seçilmişlerimize sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz.

Yapılan açıklamada kamuoyuyla paylaşılan rapora buradan ulaşabilirsiniz.

17 Ağustos 2023