Kendini yönetmeyi istemek savaş istemek değildir

Kimlik sorunu, inanç sorunu, işsizlik ve istihdam sorunu, bunları çözmek için elimizde iyi bir formül var
Bu üç temel sorun; kimlik sorunu, inanç sorunu, ekonomik sorunlar; işsizlik ve istihdam. Bunları çözmek için elimizde iyi bir formül vardır. Herkes kendini yerelden yönetecek. Bu kadar zengin coğrafyada yoksul olmaya bir çözüm bulmak zorundayız.

Bunları çözmek için elimizde iyi bir formül vardır. Partimiz işte bu formülü hayata geçirmek için kurulmuş bir parti olarak yola çıktı. Biz, demokratik siyaset sahnesinde, bütün Türkiye genelinde siyasete damgamızı vurana kadar çalışacağız. Türkiye’de bütün bu sorunların çözümü için iki tane yol vardı. Biri inkâr ve asimilasyon. Herkes Türk olacak, herkes devletin dayattığı mezhebi, inancı kabul edecek. Bütün milleti faşizmle baskı altına alarak, her şey tek olacak diyorlar.Tek millet olacak, din tek olacak, mezhep tek olacak, inanç devletin dayattığı tek inanç olacak. O zaman huzur olur diyorlar. İkinci yol bunları kabul etmeyenleri katletmek, yok etmek, tutuklamak, işkence etmek. Bunları yıllarca denediler. Gever, Colemêrg, bütün bu coğrafya bunun acı faturasını ödedi. Hepsi denendi bakın, yıl olmuş 2015 hala bunu deniyorlar.

Ne inkâr, ne asimilasyon
Partimiz, akılcı ve makul üçüncü yolun partisi olarak kuruldu
Biz parti olarak bu iki yol dışında da bir yol olmalı dedik. Ne asimilasyon, ne inkâr…Ne katliam, ne işkence, ne zulüm.Tekçilik de olmasın, zulüm de olmasın. Bölünmeyelim de, parçalanmayalım da. Aynı ülkede, aynı sınırlar içerisinde yaşayabiliriz dedik.

İşte partimizin üçüncü yolu, gerçek, akılcı, makul yolun partisi olarak kuruldu. Kürtler, Türkler, Aleviler, Çerkesler, Sünniler; kadınlar, gençler; Êzidiler, Süryaniler… Türkiye’de ne kadar farklı kesim varsa bir araya geldik, Kürdün gücü ile Türkiye’nin batısının gücünü birleştirerek; özgür bir yaşam mümkündür dedik.

Bütün Türkiye içerisinde farklı inançlara sahip olan herkes, sayısı 10 bin de olsa, 20 bin de olsa fark etmez dedik, onların hakları anayasal güvence altında alınsın. İkincisi; inancı, mezhebi ne olursa olsun, Sünni ve Alevi ayırımı yapmadan; cami, kilise, cem evi ayrımı yapmadan herkes özgürce ibadetini yapacak, hepsinin hakkını anayasal güvenceye alacağız dedik. Üçüncüsü, de herkes kendini yerelden yönetecek, öz yönetim olacak diyerek demokratik özerkliği savunduk.

Bu üç temel demokratik formül ile parti olarak 7 Haziran öncesi yola çıktık  ve Türkiye'nin her yerinde bunu anlattık. Dedik ki; bize oy verirseniz, bu çoğulcu demokrasi anlayışı Türkiye’de hayata geçer. Kürtler de sorununu çözmüş olur, Aleviler,Sünniler de…Baskı altında kimin ne derdi varsa yolumuz açılmış olur.

Yerel yönetim, kültür sorunumuzu, eğitim sorunumuzu çözebilir
Burada, hayvancılık mı önemli? Yatırım mı önemli? Turizm mi önemli? Buna siz karar vereceksiniz, yerel yönetim bu demektir. Belediye sahip olduğu yetkiyle, Kürtçe ders kitabı dağıtacak, Kürtçe öğretmen atamasını yapacak, Kürtçe okul açacaktır.

Türkiye'nin batısı diyecek ki, oradaki vatandaşlar Kürtçe eğitim yaparsa biz birbirimizden anlayamayız? Doğru. Herkes aynı zamanda Türkçe de öğrenecek. Gever’de ana dilde eğitimini alan çocuklar, sınıflarında Türkçeyi de iyi öğrenecekler.

Yerel yönetimi beğenmediğiniz takdirde seçim gelir, sandıklar kurulur…Hatta bizim bir önerimiz var, sandığı beklemeden, geri çağırma ilkesi ile yüzde 10 imza toplarsa seçime gidebilir. Bu belediye, geri çağırma ilkesi olacaktır. Beğenmiyorsanız partinizi değiştirebilirsiniz. Öz güç sizde, öz yönetim sizde… Bunu hayata geçirmek için bir anayasa değişikliği yeter. Tüm ülke nefes alır. Biz bunu savunuyoruz, diğer tarafta 'tek bir adam' sistemi savunuluyor.

Biz demokratik yönetimin arkasındayız
Gever halkı kendi yönetirse ülke bölünür mü? Adalet, eşitlik daha güçlü olur. Biz parti olarak, silahsız ve şiddetsiz bunu başarabileceğimize inanıyoruz. Biz demokratik yönetimin arkasındayız. Dikta yönetimi değil, öz yönetim olmalı, demokratik yönetimler olmalı. Bunu tüm Türkiye için istiyoruz. Asıl bölücülüğe maruz kalan Geverlilerdir. Asıl Kürt halkı bölücülüğe maruz kalmıştır.

Kaymakamı değiştirebiliyor musunuz? Valiyi değiştirebiliyor musunuz? Hayır; çünkü seçimle iş başına gelmemişler, vali sizin oylarınızla orada değil, sizin taleplerinizi karşılamak gibi bir derdi yok, İçişlerine ve Başbakana bakıyor, halk onun umurunda bile değil.

Saray için kan dökülüyor
7 Haziran’da yakaladığımız başarıyı tüm Türkiye’ye mal etmek istedik. Biz bu kadar çoğulcu ve demokratik rejimi savunurken, karşımızdaki tek adam anlayışı, tekçiliği dayatanlar, Partimizi, hazmedemediler, savaşı bu yüzden çıkardılar.

Şuan yapılan savunma, bir vatan, bayrak savunması değil, açık bir saray savunmasıdır. Saray için kan dökülüyor. Asker ve polis annelerinin bunu iyi bilmesi lazım. Halkımız ölümden, gözyaşından yana değil. Burada o kadar polise, jandarmaya, özel timlere gerek yok. Gelin buraya okul yapın, hastane yapın, iş yapalım. Burada ölen her insana yazık. Gerillaya da, askere de, polise de yazık. Müzakereyle, konuşarak bu kadar mümkün iken, niye bu savaşı dayatıyorsunuz Hakkâri asla savaş istemedi. Kendini yönetmeyi istemek savaş istemek değildir. Ülkeyi bölmek istemek de değil.

Ortak ilkeler etrafında buluşmuş, farklı kimlikleri barındıranbir ulus yapalım dedik. Demokratik özerklik sadece bu bölgeye değil İzmir'deki Konak, Adana'daki Çankaya için önemlidir. Yerel yönetim bu bölgedeki ekonomi, dil, kültür, sorunlarını çözer. Küçük bir anayasa değişikliğiyle bütün ülke nefes alır. Gever halkı kendini yönetirse ülke bölünür mü? İşte Cizre halkı, Gever halkı buna karşıdır.

Omuz omuza, el ele barış için yürüyelim
TOBB, 'bayrağını al gel teröre karşı yürüyelim' diyor. Sanki Kürtler bayrağa saldırmış. Bu çarpıtmadır, tehlikelidir. Omuz omuza, el ele barış için yürüyelim. Ama halkı tahrik etmekten kaçının. İnşaat işçileri Bolu Mudurnu 'da 7.5 saat mahsur kaldı, yakılmak istendi. Ankara'da yürüyecek olan sendikalara sesleniyorum. Biriniz gidip Bolu'daki işçilerin yanında olsaydınız ya sendika değil misiniz? Utanmıyor musunuz? Barış, ateşkes, müzakere diyelim. Hisarcıklıoğlu Saray’ı savunacağına, gel buraya halkını savun. Saray’ın talimatlarıyla sokağa çıkacağına buraya gel. Saray sıkıştı, bunlara 'protesto edin' dedi. Gücün yetiyorsa git sarayın önünde protestonu yap, barış iste.

Irkçılık, milliyetçilik yapmayın. Kürtlere karşı ırkçı eylemleri tetiklemesin kimse. Biz faşizme bulaşmadık, bulaşmayacağız. Biz 'bir Kürt dünyaya bedeldir' demeyiz. Siz burada Türk olan doktorların, öğretmenlerin elini sıkın çay içirin. Kendilerini güvende his etsinler diyoruz. Tansiyonu düşürmek için çabalıyoruz. Gençlerimizi ölüme terk etmeyiz. Bedel ödemesi gereken varsa biziz. Gençlerimiz eline silah almasın diyoruz. Karanlık çok diye umutsuzluğa kapılmayın. Işık göründü, bahar çok yakında.

Gençlerimiz canlarını ortaya koymasın, eline silah almasın; mücadeleyi seçilmişler olarak bizler yürütelim
Akil insan iken müzakereyi savunuyordun, çözüm sürecini savunuyordun. Barış isteyelim ama Kürtlere karşı ırkçı, faşizan yaklaşımları savunmayalım. Bu linç girişimleri kimseye fayda gelmez. Burada çoğunluk Kürt ama burada bir Türk varsa; Türk öğretmen, memur, evinize davet edin, çay ısmarlayın, kardeşlerinin arasında kendini huzurlu hissetsinler. Biz faşizme bulaşmayacağız. Bu saldıra karşı dik duracağız. Birilerine saldırı varsa el ele,omuz omuza tek vücut duracağız. Dilimizden ve kültürümüzden vazgeçmeyiz ama bir ‘Kürt dünyaya bedeldir‘ de demeyiz. Irkçılık ta yapmayız. İnsanın insana üstünlüğü yoktur. Ne aşağıdayız, ne yukarıdayız eşitiz.

Bir an önce ateşkes olsun, mücadeleyi seçilmişler olarak bizler yürütelim. Oy verenlerimizi yalnız bırakmayız. Gençlerimizi ölüme terk etmeyiz. Biz sizlerin vekilleri olarak en önde yürüyelim. Zulüm çoktur farkındayız. Olumsuzluk çoktur farkındayız. Bunların hepsini görüyorum ama biz yine bunlara rağmen, demokratik siyasette ısrarlıyız. Yine de silah, şiddet olmasın diyoruz. Gençlerimiz canlarını ortaya koymasın. Eline silah almasın. Biz demokratik siyasetle bu olumsuzlukların üstesinden gelebiliriz. Bu zulmün üstesinden gelebilir, sizin desteğinizle barışa kavuşabiliriz. Birbirinize sahip çıkın, tek bir kişide dışarıda kalmasın tek vücut olun. Biz demokratik siyasetin öncüleri olarak, sizlerin güvenliği için, tek bir insanın yaşamını yitirmemesi için buradayız, taleplerimizden geri adım atmadan bunu yapacağız. Demokratik siyaseti güçlendirerek bunu başaracağız. Işık görünüyor.

Havuz medyası PKK’ye canlı kalkan olmaya gidiyorlar diyor ama biz askere kalkan olmaya gidiyoruz
Yaşarken ayrım yapmayın, cenazeler arasında ayrım yapmayın. Gençlerimiz canını ortaya koymasın, demokratik yollardan yanayız. Artık ağır bedeller ödenmesin diye biz yoldayız. Viranşehir’de sadece basına açıklama yapacaklar diye 40 arkadaşımız gözaltına alındı.Hala Gever’de canlı kalkanlar var. Havuz medyası PKK’ye canlı kalkan olmaya gidiyorlar diyor ama biz askere kalkan olmaya gidiyoruz.

Bu kirli bir savaştır Varto’da olduğu gibi Ekin Wan’ın ölü bedenine işkence yapıldı. Savaş her türlü çirkinliğin yolunu açıyor. Bunları bitiremezsek, silahları susturamazsak, halk arasında kırılma her geçen gün daha da derinleşecektir. Sayın Öcalan müzakere konusunda ısrarcıdır. Diyalog konusunda ısrarcıdır.

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın 15 Eylül 2015 tarihinde Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde düzenlenen halk buluşmasındaki konuşmasından derleme.