Kayyım Protestosu: O belediyeler Kürt halkınındır ve halkımız kayyımları mutlaka gönderecektir

Kayyım gaspları 4. yılında Mardin’de protesto edildi. HDP Mardin İl Binası önünde düzenlenen protestoya Yeşil ve Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki de katıldı.

Mehmet Tiryaki burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Tiryaki: Belediye binalarını kışlaya çevirdiler

19 Ağustos 2019'da Türkiye’de büyük bir siyasi darbe gerçekleştirildi. 15 Temmuz’a askeri darbe diyenler, 15 Temmuz’da halkın seçme ve seçilme hakkı gasp edildi diyenler pervasız bir şekilde 19 Ağustos’ta belediye başkanlarını görevden uzaklaştırdı. Bunun askeri darbeden hiçbir farkı yoktur. Sadece belediye başkanları değil belediye meclisleri de görevinden uzaklaştırıldı. Bu açık bir darbedir ve bu darbeyi yapanlar belediye binalarının tamamını kışlaya ve polis karakoluna çevirmiştir.

Halklarımız bizim olanı geri alacaktır

Gasp edilen belediyelerin tamamı ya garnizon ya da bir polis karakolu durumundadır. Polislerin aramasından geçmeden herhangi bir belediyeye giremezsiniz. O yüzden işte biz buna darbe diyoruz. Seçilmiş belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin görevden uzaklaştırılması budur. 14 Mayıs'ta seçimi kazandığını sananlar, hükümeti tekrar devraldığını düşünenler yemin olsun ki Mart ayında bunun cevabını alacaktır. Halklarımız kayyım rejimine hayır diyecek ve bizim olanı geri alacaktır.

Burada programdan önce bir müzik dinletisi oldu. Bu sevinç gösterisi değildir hiçbir şekilde. Halklarımızın moralini bozamayacaklarını gösterdik onlara. Kayyımları protesto ediyoruz bugün ama 8 ay sonra kayyımları göndereceğiz ve bizim olanı geri alacağız. 

Aydenîz: Qeyûmên AKP kolonyalîzma 100 salan e

Saliha Aydenîz wiha axivî:  

Îro 19 Tebaxê ye, ji bo dîroka Tirkiyeyê rojeke tariye. Yên ku darbeyê kirin, li ser îradeya Kurd, bi qeyuman darbeya siyasi pêk anî. Vê rejimê heya îro bi darbeya emrê xwe dirêjkir, bi salan darbeyên leşkerî kirin lê di salên dawî de li ser îradeya gelê Kurd dixwazin bi darbeyê siyasî desthilatdariya xwe bidomîn in. Lê dûh bi ser neketin îro jî bi ser nakevin. Gelê Kurd serî netewan îro jî serî natewîne. Gelê Kurd bi siyasetek demokratîk dixwaze îradeya xwe ava bike. Lê ev îktidar bi neyartiya li hemberî gelê kurd, neyartiya jinê tevdigerin.  

Kolonyalîzma AKP’ê pergala qeyûman e

Qeyûm li hemberî vîna gel bêexlaqiye, bi wicdaniye. Piştê qeyûman di hemû bajaran de talan pêk anîn. Gotin em ji bo ewlehiyê qeyûman diyar dikin lê derdê wan talan bû. Hikumetê qeyûman ji bo berjewendiyên xwe pêk anî. Qeyum bingeha xwe ji kolonyalîzmê digre û AKP îro vê kolonyalîzmê qeyuman pêktîne. 

Hindik ma emê memûrên we (qeyûm) bişînin Enqereyê

Qeyûm neyartiya gel dike neyartiya jinan dike. Ji ber di destpêkê de pergala hevserokatiyê hedef girt. Pergala hevserokatiyê ji bo me xeta sor e, pergala hevserokatiyê tevgera azadiya jinan e. AKP bi qeyuman xwest pêşiya siyaseta demokratîk bigre. Tu car ne qeyum ne jî pergala we ji aliyê gelê me ve nehat qebûl kirin, dê neyê qebûlkirin. Hindik ma em ê van memûrê we bişinin Enqereyê. Nezikatiya qeyumê berdewama tecride ye. Tecrit li îmraliyê destpêkir û îro li tirkiyeyê wekî pergal bikar tînin. Dema ku qeyûm hatin diyarkir me hişyarî kir û me got ku îradeya gelê kurd neyê qebûlkirin îradeya gelê Tirkiyeyê jî dê neyê naskirin.

Gelê Kurd tu carî dev ji demokrasî, azadî û wekheviyê berneda û ji îro şunde jî dev bernade. Ji bo şandina qeyuman emê kolan bi kolan xebatên xwe bimeşîn in. Bila herkes bizanibe ku gelê kurd tu car dev ji îradeya xwe bernade. Em rejîma qeyumê ji û tecridê jî em şermezar dikin. 

Son olarak söz alan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar da şunları söyledi:

Kılıçgün Uçar: AKP yürüttüğümüz mücadeleyi binbir araçla gasp etmeye çalışıyor

Öncelikli olarak bugün İstanbul’da Cumartesi Annelerinin 960’ıncı haftasında oturma eylemi vardı. Anayasa Mahkemesinin Galatasaray Meydanında Cumartesi Annelerinin etkinlik yapabileceği kararına rağmen, iktidarın kolluk güçleri eliyle ne yazık ki her hafta olduğu gibi bu hafta da anneler ve onlara destek verenler ters kelepçe ile gözaltına alındılar. Uzun süredir mücadele eden Barış Anneleri ve Cumartesi Annelerinin mücadelelerini kazanacaklarına eminiz. Buradan en büyük alkışı annelerin mücadelesine gönderiyoruz. 

Uzun süredir yeni bir hukuk ile karşı karşıyayız. AKP hükümeti bir "AKP Türkiyesi" yaratmak istiyor. Hem sosyal hayatta hem de yaşam alanlarımızın her birinde, AKP bütün demokratik değerlerimizi, tarihsel değerlerimizi ve bunlar için yürüttüğümüz mücadeleyi binbir araçla gasp etmeye çalışıyor. 

Kayyım Kürt halkının seçme ve seçilme hakkının gaspıdır

Bugün kayyımların yıl dönümünde bir aradayız. 19 Ağustos’ta belediyelere kayyım atanarak aslında AKP şunu demiştir. Kürt halkına seçme ve seçilme hakkını vermiyorum demiştir. Belediye başkanlarını tutuklamak, belediye meclis üyelerini tutuklamak, belediyeleri çalışmaz hale getirmek AKP hukukunun, AKP Türkiyesi'nin resmi. Bu resimden rahatsız olan sadece biz değiliz, olmamalıyız.  

AKP demokratik zeminde kazanamadığı her şeyi kayyım yoluyla elde etmeye çalışıyor. Bu kayyım uygulaması bir AKP rejimi haline geldi ve Kürdistan’dan çoktan çıktı. Boğaziçi Üniversitesine kayyım atandı. Devlet sıkıştığı durumda ve demokratik zeminde kazanamadığı her alanı kayyımla kazanabileceğini düşünüyor. Tutuklu olan belediye başkanlarımız ve demokratik yerel yönetimleri savunan bizler uzun süredir demokratik bir direniş gösteriyoruz. Bütün tutuklu arkadaşlarımıza ve sahada çalışan arkadaşlarımıza canı gönülden teşekkür ediyoruz. Bu mücadele elbette büyümeye devam edecek. Türkiye’nin yüzyıllık bir cumhuriyet serüveni var. 1925 Takrir-i Sükun Kanunu ile bugün yaşadığımız kayyım arasında bir fark yok. Ama devletin gözden kaçırdığı bir şey var; 100 yıldır bu uygulamalardan devletin elde ettiği bir şey yok. Ancak devlet kayyımla başka bir durum yaratmaya çalışıyor. Bizler bunun karşısında durmaya devam edeceğiz. 

Belediye önündeki bariyerler sizin Kürt halkına karşı yürüttüğünüz zulmü örtmedi, örtemeyecek

Peki, bizler demokratik yerel yönetimler olarak neler yaptık? Öncelikle siyasi dediğimiz şeyin kendisi kolektif bir iştir. Halkımızla birlikte, o kentte yaşayan insanlarla birlikte belediye seçim çalışmalarını yürüttük ve belediyeleri birlikte yönettik. Bugün bütün belediye binalarının önünde çok büyük bariyerler var. Ama o beton bariyerler hırsızlığınızı, gaspınızı, Kürt halkına karşı yürüttüğünüz her türlü zulmü örtmedi, örtemeyecek.  

Kayyım atanmış bile olsa o belediyeler halen Kürt halkınındır

Bizler belediyecilik konusunda uzun süredir savunuculuğunu yürüttüğümüz eşbaşkanlık sistemi ve eşit temsiliyet ile birlikte bu toplumun yarısı olan kadınları siyasi ve ekonomik hayata ulaştırmanın yollarını bulduk. Hem eşbaşkanlarımız hem belediye meclis üyelerimiz, kadınların bu ülkede yaşadıkları her türlü şiddetle mücadele etmek için birimler oluşturdu. Kadınların ekonomik hayata dahil olması için kooperatifler de oluşturuldu. Kadınların yaşam alanlarına dair, AKP iktidarı ve erkek devlet tarafından kapatılan bütün kapılar belediyelerimiz tarafında tek tek açıldı. Bundan iktidarın rahatsız olduğunu biliyoruz. Rahatsız olmaya devam etsinler. Belediyelere kayyım atanmış olsa bile bu belediyeler halen Kürt halkınındır, özgürlük mücadelesi yürüten kadınlarındır. Kayyımların yarattığı talanı ve yıkımı tek tek anlatmaya ihtiyaç duymuyorum. Kayyımların yürüttüğü bu faaliyetler, kriz haline getirilen Kürt sorununun çözümü konusunda devletin aldığı pozisyondan ayrı ele alınamaz. Kayyımın kendisi irade gaspıdır, seçilme ve seçme hakkına müdahaledir. Ancak aynı zamanda bir devlet krizidir, devletin yönetememe krizidir. İktidarın siyasi krizidir. Krizleri çözme konusunda sorumluluk almayan hem devlet aklı hem de iktidar aklı kayyımlara başvurdu, başvurmak zorunda kaldı. Bir şeyin daha göstergesidir. Bu iktidar Kürdistan’da meşru değildir. O yüzden kayyım yoluyla burayı yönetmeye çalışıyor. 

Kayyımın adı sömürgeciliktir 

Bu coğrafyanın dilini, kültürünü ve kimliğini inkar eden hiçbir iktidar burayı yönetemez, olsa olsa sömürgeci olur. Bugün yaşanan kayyımın adı sömürgeciliktir. Bunu ısrarla söyleyelim. Yerel seçimlere giderken bu sömürgeci akla en güçlü cevabı vereceğimizin sözünü de verelim. Kayyım eliyle bir şey daha yapıyor iktidar. Biliyorsunuz merkezi bütçeden pay alma meselesi var. İşte bu iktidar kayyımlar eliyle halkın ve belediyelerin mal varlığını satarak bütçe açığını kapatmaya çalışıyor. Bu da sömürgeciliğin nasıl yürütüldüğünün bir başka göstergesidir. 

Toplumcu ve halkçı belediyecilik esas kaynağını bulduğu Kürdistan’dan uzaklaştırılamaz

Kürt halkının mücadelesi 2-3 dönemdir belediye alan bir mücadele değil. Yüzyıllık inkar politikasına karşı her alanda direniş yürüten Kürt halkının özgürlük mücadelesi var. Bu dönem dönem belediye, dönem dönem parlamento seçimlerinde açığa çıkıyor. Ama Kürt halkının verdiği mücadele karşısında çaresiz ve aciz durumda olan bir iktidar da var. Yerel seçimlere giderken yine kayyımın kendisini bir tehdit olarak Kürt halkının önüne koyan bir iktidar bu. Arkadaşlarımız da ifade etti; bize ait olanı fazlasıyla geri alacağız. Öncelikli olarak bu iktidarın bütün faşist yönelimlerine karşı kendimizi, kentimizi ve bütün değerlerimizi koruyacağız. Bütün dünyaya örnek olan belediyeciliğimiz, toplumcu ve halkçı belediyeciliğimiz esas kaynağını bulduğu Kürdistan’dan uzaklaştırılamaz. Halkımız kayyım tehditlerini ellerinin tersiyle itmek durumdadır. Kayyım ne kadar yerleşmiş olursa olsun yönetmedi, yönetemedi. Halkımız da buna izin vermedi. Yürüttüğü bütün faaliyetler, merkezi iktidarın kendisini ve tahakkümünü büyütmekten başka bir işe yaramadı. 

AKP iktidarının saldırılarına karşı direniş var 

Bugün bütün mücadele alanlarında kayyıma karşı da AKP iktidarının bütün saldırılarına karşı da çok ciddi bir direniş var. Bu direniş, yerel seçimlerde sadece Kürdistan'da değil bütün Türkiye'de yerel demokrasinin nasıl tesis edileceğini gösterecek. Siyaset sadece iktidarın tekelinde değildir. Bu siyaset esas sahipleriyle buluşmak durumundadır. Bu siyasetin de sahibi bizleriz, sizlersiniz. Dolayısıyla yerel seçimlerde belediyelerimizi fazlasıyla almaya hazır mıyız? 

Kürdistan’da yaşayan bütün halklar AKP’nin zulmü karşısında en büyük zaferi kazanacaktır

Bulunduğu her yeri kendisine mücadele alanı gören Kürt halkının iradesi karşısında acziyet yaşayan AKP, istediği kadar kayyımlardan bahsetsin. 100 yıl boyunca direnen ve birçok kazanıma imza atan Kürt halkı bugün sadece Kürdistan için değil Türkiye için demokrasinin temel dinamiği olmuştur. Bunun farkında olan Kürtler mücadelesini büyüterek devam edecektir. Kürdistan’da yaşayan bütün halklar, demokratik siyasete inan bütün demokrasi güçleri eninde sonunda AKP’nin zulmü karşısında en büyük zaferi kazanacaktır. 

19 Ağustos 2023