Katırcıoğlu:Cumhurbaşkanı, “ihanet ettik” diyorsa burada bir suç vardır ve soruşturulmalıdır

İstanbul Milletvekilimiz Erol Katırcıoğlu, Meclis’te devam eden bütçe görüşmelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Katırcıoğlu, şöyle konuştu:

Çevre ve şehir konuları, dünyanın gündemine geldiği andan itibaren demokrasinin içeriği ve anlamı da değişti. Biz bu değişikliği izleyebilen bir ülke olamadık. Bugün çevre ve şehircilik ile ilgili konular doğrudan doğruya nasıl bir demokrasi anlayışına sahip olduğumuz ile ilgili. Çünkü insanların yaşam alanlarıyla ilgili bir takım kararlar alınıyor, bu kararlar bazı sonuçlar üretiyor. Kaçınılmaz olarak eskisinden çok daha büyük ölçüde bir etkileşim alanı oluyor. Toplum, büyük projelere destek vermezse toplumun zararına sonuçlar üretiliyor. İstanbul özelinden de baksak, Türkiye genelinden de baksak demokrasi eksikliğinin sonuçlarını görüyoruz.

Karadeniz Sahil Yolu başarısızlık örneği olarak tarihe geçti

Mesela Yeşil Yol projesi. Daha önce de Karadeniz Sahil Yolu projesi hayata geçmişti. Büyük bir başarısızlık örneği olarak tarihe geçti. Bir coğrafya talan edildi. Bitki örtüsü, iklim yapısı etkilendi. Toplum yapısı açısından da olumsuz etkileri oldu. Çünkü bu proje için 2 kişi karar vermişti. Mesut Yılmaz ve Yaşar Topçu. Çok sayıda insanın hayatını etkileyecek bir kararı az sayıda insanın vermesi kadar yanlış bir model olamaz.

Demokrasi “seçildiğimde her şeyi yapabilirim” demek değildir

Toplumun çoğunluğunu etkileyen projelerin yapılmasının tek koşulu insanların görüşünü almaktır. Demokrasi, “seçildiğimde her şeyi yapabilirim” demek değildir. Türkiye’de bütün seçilmişler her şeye muktedirmiş gibi davranıyorlar. Ama dünya giderek değişiyor ve dolayısıyla çevreye ve yaşadığımız şehirlere çok önem vermemiz, yaşanabilir şehirler kurmamız lazım. Bu da büyük projeleri toplumla etkileşerek hayata geçirmekle olur. Aksi takdirde siz yaparsınız ama 10 yıl geçtikten sonra insanlar bunun yanlış olduğunu fark eder. Tıpkı Karadeniz sahil yolunda olduğu gibi.

Özelikle AKP ve Cumhurbaşkanı’nın anlayış dünyasında böyle bir kavrayış yok. Mesela Kanal İstanbul gibi 1 milyon insanın hayatını etkileyecek bir projeden bahsediyorsak mutlaka İstanbullulara sormak lazım. Yoksa “ben yaparım bunu” derseniz topluma büyük zarar vermiş olursunuz. Ama Kanal İstanbul herhalde cumhurbaşkanına çok parlak bir proje gibi geldi.

Kanal İstanbul yeni bir rant projesidir

Kanal İstanbul’a ilişkin iddialar çok ikna edici değil. Mesela deniyor ki “boğazdan geçen deniz ticareti artmıştır”. Ama bu böyle değil. 2004’te 57 bin gemi geçiyorken şimdi 43 bin gemi geçiyor. Bu yeni bir rant projesidir. Bugüne kadar inşaat sektörüne yapılan yatırımların boş kalmaması için düşünülmüş bir hafriyat projesi. Böyle bir şeye ihtiyacımı var İstanbul’un?Bunu tartışması lazım ama hükümet böyle bir tartışmaya gerek görmeden karar alıyor. Böyle bir proje toplumun görüşünü almadan hayata geçerse berbat bir sonuç ortaya çıkacaktır ve geri çevirmemiz de mümkün değildir.

İstanbul’daki gökdelenlerin çoğunun onayını Erdoğan verdi

Cumhurbaşkanı’nın ilginç bir tutumu var. Bir söylediği ile başka söylediği arasında tezatlar oluyor. İstanbul’u yönettiği zaman bugün orada bulunan gökdelenlerin yarısından fazlasının onayını kendisi verdi. Ama geçen sene kendisinin hatalı davrandığını, İstanbul’a ihanet ettiğini söyledi. Bu doğru. İstanbul benim gençliğimin İstanbul’u değil. Bunu ifade etmesi doğru bir şey. Ama hemen arkasından, bu lafları söyledikten çok kısa bir süre sonra Maslak’ta, Mecidiyeköy’de, Esenyurt’ta, Fikirtepe’degökdelen kararları verildi. Verenler de AKP belediye başkanlarıydı.

Cumhurbaşkanı, “ihanet ettik” diyorsa burada bir suç vardır ve soruşturulmalıdır

Cumhurbaşkanı, “ihanet ettik” diyorsa burada bir suç vardır. Kent suçu dediğimiz bir suç vardır ve sorgulanması gerekir. Geçiştirilebilecek bir suç değildir.

İstanbul’da hala gökdelenlere izin veriliyor. Toplumun sosyal örgüsü hızlı bir şekilde değişiyor, mahalleler yok oluyor, insanlar bireyselliğin çukuruna düşmüş durumda. Bu çok büyük bir hasar. Bu Kanal İstanbul’un yaratacağı sorunlardan çok daha derin bir sorun. Toplumun örgüsü, sosyolojisini değiştiren bir sorun.

21 Kasım 2018