HDP grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın Hazine müsteşarlığı bütçesi üzerine konuşması

27. Birleşim
12 Aralık 2014-Cuma

Halkların Demokratik Partisi adına sizleri ve bizi televizyonları başında izleyen halkımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Evet, ben biraz paradan konuşacağım arkadaşlar, hazineden, bankalardan, milyarlardan konuşacağım. Açık söyleyeyim, Sayın Babacan’ın canı sıkılıyordu, deminden beri konuşanlar başka konuları konuşuyordu. Sayın Akdoğan’ın da canı sıkılmaya başladı. Bakın, “Mevzubahis olan paraysa gerisi teferruattır.” diye başlayan bir anlayışta eğer milletin anasını sevenler, yavrusuna sövenler, babasını dövenler, devleti soyanlar varsa halkların adına bunun hesabını sorma hakkımız var. Biz onların oylarıyla geldik, bunun için buradayız.

Şimdi, ben bunu niye söyledim? Söylemek zorundayım arkadaşlar. Çünkü, ben böyle bir listeyle geldim, Türkiye’de en çok kazanan 100 kim? 100 kurum. Kim bunlar? 100 tane kurumun içinde ilk 17 sırada bankalar var. 50 tane bankanın da 38 tanesi yabancı sermayeli. Sonra, özelleştirilen şirketler var, TELEKOM gibi, ne diyeyim size işte, elektrikle ilgili bütün şirketler çok kazanmış, enerjiyle ilgili. Hani geçen sunuş konuşmamda anlatmıştım ya enerji, ahtapot kolları gibi her yerde. Çok çok fazla enerji şirketi var. Peki, bunlardan sonra kim var? Ya, arkadaşlar, içki sanayi… Türkiye çok içiyor o zaman, Türkiye çok içiyor. Yüzde 50 de AK PARTİ’liler oy aldığına göre AK PARTİ’liler de çok içiyor herhâlde, diğer taraf, yüzde 50 bu kadar içemez ki. Aha işte, rakamlar burada, 27’nci sırada. Dikkat edin, sadece devlet dolaylı vergi almıyor. “Yüzde 60-70 ideolojik vergi alıyoruz.” diyorlar ya; zam, zam, zam yapıyoruz ya, değil. Kesinlikle, ben buna inanıyorum. “Yüzde 50 bize oy verdi.” diye geçiniyorsanız yüzde 50 de burada götürüyor malı.
Şimdi, bir da baktım, Philip Morris, sigara, tekel, o konularda da bu da iyi kazanıyor. Şimdi, 3’e bölelim: Bir, bankalar; iki, özelleştirilen sektörler, maden şirketleri. Bakın, dikkat edin, enerji alanı özellikle, kömür, ocaklar, ölüm, çevre, doğa, felaket… Devam ediyorum, bilmiyorum, 5-6 tane de kendini gizli tutan –bunlar kamuya açılmayan şirketler herhâlde- şirketler var. Yani, ben biraz meraklıyım arkadaşlar, kusura bakmayın çünkü 100 tane şirket, şu 100 şirketi taradım, uyumadım dün gece, baktım ne var. Türkiye’nin gündemine geliyoruz, mega projelere. Bu mega projeler nedir arkadaşlar? Üçüncü havalimanı, sonra üçüncü köprü, Avrasya tüp geçit, Kanal İstanbul, şehir hastaneleri, İzmit-Gebze köprü… Şimdi, gelelim buraya, burasının hepsi güzel, güzel projeler de kim almış bu projeleri, ya kim almış, kim? Aha bu 100 kazananın içinde kaç tanesi var? Taradım, onca şirketten 1 tane vardı arkadaşlar, bilirsiniz, telefon kayıtlarına yansımıştı. Şimdi, oturup konuşacağız. Bizim memlekette demişler ki: “İşin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol.”

Sayın Babacan, Allah aşkına, ne oldu da geçen 2013 Nisanda bir yönetmelik değişikliğiyle Hazineyi kefil, garantör yapıverdiniz geçmişe yönelik, 2012’ye kadar. Sayın Babacan, iki dönemdir beraber çalışıyoruz ve sizi seviyorum gerçekten ve şunu söylemek istiyorum: 2013 Nisanında devleti, Hazineyi kefil yaptınız. Bu Hazineyi kefil yaparken geriye dönüp de şirketleri kattınız, bu, haksız rekabet değil mi? Belki diğer şirketler de yüksek teklif verirdi; üçüncü havalimanı, Kanal İstanbul, üçüncü köprü, hatta biz ne acayip projeler önerirdik, Türkiye’yi böyle…

Şimdi, Sayın Bakanım, düşün, cepte para yok, ihaleyi aldı, para yok ama devlet garantör. Gitti Avrupa bankasına, Dünya Bankasına, krediyi aldı geldi. Krediyi aldı geldi, burada işe başladı ve sorumluluğu yok…

Şimdi, üçüncü havalimanı… Dün Ulaştırma Bakanınız dedi ki: “Biz, üçüncü havalimanı için hafriyat yaptık, çalışmaya başladık.” Ulaştırma eski Bakanınız Sayın Binali Bey de dedi ki: “3 milyon metreküp hafriyat yaptık.” E, kardeşim, sen projeyi teslim etmemişsin müteahhide; etmemişsin, garantör olmuşsun; garantör olmuşsun, adam Dünya Bankasına, Avrupa bankasına para aramaya gitmiş. E, peki, madem ihaleye verdin, bu inşaatı kim yapıyor? DHMİ yapıyor, değil mi? Kotayı da indirdiniz üçüncü havalimanında, bereket versin.

Şimdi, ben bir şey demiyorum ama bir şey biliyorum: Bu kefaletin sonu kötüdür. Niye kötüdür?

Bu kefaletin sonunda, yirmi yıllığına bütün vatandaşlarımızı borçlu kılmışsınız, yirmi yıllığına bütün vatandaşları borçlu kılmışsınız.

Şöyle biraz daha açmam gerekiyor arkadaşlar. Çünkü, bu bir “Alo Fatih” konusu olan bir konudur. Bir Fatih Tunus’tan zılgıtı yemişti, bir Fatih de yazdığı için şimdi yazamıyor. Hani, diyeceksiniz niye? Şimdi, 2003’teki yapılan çalışmalarda bu yönetmelik… Yönetmelik, dikkat edin, mevzuatı görüyor musunuz, bakanlık bir yönetmelikle bu kadar milyara karar veriyor. Mecliste, burada gelip bütçe konuşuyor. Boş, boş, burada boş bütçe konuşuyoruz. Bir kalemde, bir yönetmelik; bir Resmî Gazete’de 100 milyar. 100 milyar şu an dolaylı borcu var Türkiye’nin kefil olarak. Siz gelip bize burada her gün “IMF’ye borcumuzu 2013’te ödedik, son taksitini de Sayın Babacan nisan ayında, 2013’te ödedi, bu sene bir de IMF 5 milyar dolar borç verdik.” diye hava atıyorsunuz. Durun bakayım, havanızı indiririz vallahi, öyle hava mava basmak yok.

Şimdi, tamam, ödediniz. Garantörlük 100 milyar doları buluyor. Şimdi, sizin, kamunun dış borcu 189 milyar, özel sektörün 277 milyar dolar, 411 milyar da iç borcunuz var.
Şimdi, söyleyin bakayım bana: Bir de kefilsiniz. Kefil olarak bu şirketlere bu mega projelerde 100 milyar dışarıya, dış bankalara kefilsiniz. Peki, kefaletiniz olunca IMF’ye borcunuzu ödediniz diye borcunuz yok mu şimdi? IMF’nin mecburu olabilir Türkiye yakında, bu kafa mecbur ettirebilir.

Bakın, çok açık uyarıyoruz. Şimdi, niye uyarıyoruz? Binali Bey’in 20 milyon metreküp hafriyatı hangi parayla yaptınız? Soruyorum. Hava limanını vermişsiniz bilmem ne, ne, ne şirketine. O şirketleri de kuyruğa dizmişsiniz “Yürü havuza.” demişsiniz. Herkes havuza 100 milyoncuk bırakacak. Tabii ya, 3 milyar garanti. Devlet yüzde 80 garantiye almış ya yüzde 20’yi de kim ödeyecek? O şirket ödeyecek. Herkes öder ya yüzde 20’yi, yüzde 80’e kefil olmuş ya devlet. Şimdi, bunu aldıktan sonra bir yönetmelikle…

Havuza uğramasa da olmaz ki. Bence havuzdan büyük bir olay var burada arkadaşlar, ciddi söylüyorum. Niye ciddi söylüyorum? Şimdi, bu paralar yollarda kullanıyor. Bu büyük projelerde kullanılacak bu paralar. Bir de dikkat edin, Kanal İstanbul Projesi de önümüzdeki aylarda ihaleye çıkacak. Ulaştırma Bakanı ne diyor? Bakın, bu paralara garantör oluruz.: “Firma sahada çalışmalara başlamadı, şu an bölgede sondaj ve etüt çalışması yapılıyor.” diyor Ulaştırma Bakanı. Ne oluyor arkadaşlar ya! Gelin şu kürsüde anlatın, bu üçüncü hava limanı projesinin yer teslimini yaptınız mı yapmadınız mı? Yaptınızsa, sorumluluğuna kişisel sorumluluk koydunuz mu koymadınız mı? Ben bunun hesabını soruyorum. HDP halktır, halk adına konuşuyoruz biz burada ve çok açık. Niye denetim kurumu yok bu garantörlükte? Dünyanın her yerinde, gelişmiş her ülkede bin kişiden oluşan denetim kurumları var. Niye denetim kurumu yok arkadaşlar? Yok.
Şimdi, 100 milyar dolarlık gizli borcumuz oluştu mu? Oluştu. Şimdi, bu 100 milyar dolarlık gizli borcumuzla… Aykut burada olsaydı, rakamlarla -2023 vizyonu var ya- 2023’e kadar yirmi yılda milletin ne kadar borçlandırıldığı hesabını çıkar derdim ona. Buradan şuna geliyorum: GAP’a 36 milyar lira ayırdınız, niye su akmıyor? Eğer bu ülkede ihracat artacaksa istihdam lazım, yatırım lazım. Ee, siz Mardin Ovası’nı niye sulamıyorsunuz, 36 milyara ne oldu? Ya, 36 milyar ayırdınız. Tarım sanayisi gelişecek, tarım endüstrisi gelişecek, orada hayat yeniden şekillenecek. Kırk yıllık proje, on iki yıllık iktidarsınız, 1 milyon 862 bin hektardan on iki yılda… 180 bin önceki hükûmetler yaptı, siz 30 bin hektar sulamışsınız. Ne oluyor burada?

Şimdi, buradan rakamları söyleyeceğim ama zamanım az. Ulaştırma Bakanı diyor ki, 17.421 kilometre duble yol, iki üç yılda da ancak dayanır. Bu, 33 milyar lira paradır, garanti kapsamında bunlar arkadaşlar, kefillik. Ya, bu kadar kolay mı 33 milyar, Allah’tan korkun. Vallahi, Şırnak Havaalanı yapıldı, bir yol yaptılar, sonra yağmur gitti, şimdi yol yok, şu an yok. Silopi’nin içinden geçen İpek Yolu’nuz hepsi 1 metre-2 metre çukurlarla dolu. Daha dün bir aile trafik kazasında hayatını kaybetti. On defa Binali Bey’e söyledim, Lütfi Elvan Bey’e söyledim, İpek Yolu transit yoldur, Hükûmetinize aittir, kasten yapmıyorsunuz, kasten yapmıyorsunuz, her gün insanlar orada ölüyor.
Konu çok ama zaman az. Bu bankalarla ilgili konuda söylemek istediğim bir şey var ama şu güvenlik paketine geleceğim sayın arkadaşlar, dikkat edin.

Güvenlik paketi, mermi, cezası yok; gaz kapsülü kafada patlasa cezası yok.

Güvenlik paketi ya, Gezi’de, Kobani’de, nerede, vurduğunu vurursun, vuranı korursun, davasını sürgüne gönderirsin. Aha, böyle bir tane sapana dört sene ceza, dört sene. Tabanca, bir sene. Tabancanın cezası bir sene arkadaşlar, bunun cezası dört sene. Alın size, Hükûmet, devletin güvenliği… Sizin Hükûmet kuş mudur korkuyor Sayın Akdoğan? Kuş mudur Hükûmetiniz?

Ne anlayıştır bu güvenlik anlayışı? Güvenlik hukukla korunur, insan haklarıyla korunur, demokrasiyle korunur, adaletle korunur; adaletin olduğu yerde barış olur arkadaşlar.
İnanın, çok konu var konuşacağım. Zaman bu kadar. Ne diyeyim? İnşallah sevgili Başbakan yardımcılarımız gelir, buna yanıtını verir.

Bu sarı zarf da moda biliyorsunuz, rüşvette kullanılıyor. Bana bakmayın, koydum yerine tekrar. Bu kanun buradan çıkarsa suç aleti olur bulur.
Teşekkür ederim.