Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş, milletvekillerimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Dilan Dirayet Taşdemir, Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüleri ile birlikte 6’ncı yargı paketinde yer alan nafaka hakkının gaspı ve Medeni Kanun’da yapılacak değişikliklere dair Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Beştaş, açılış konuşmasının ardından kürsüyü EŞİK gönüllüleri Sevinç Ünal ve Gülizar İpek’e bıraktı. Beştaş ve EŞİK gönüllüleri şunları söyledi:
Beştaş:
Bugün çok değerli konuklarımız var. Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) 300’ü aşkın sivil toplum kuruluşu, inisiyatifi, bireylerden oluşan bir girişim. Kadınların eşitlik mücadelesini çok güçlü bir şekilde Türkiye’nin her tarafında kadın kurumları ve siyasi partilerle iletişim halinde mücadelesini yürüten bir platform.
Maalesef bu toplantımızı bugün savaşın gölgesinde yapıyoruz. Daha önceden planlanmış bir toplantıydı ve değiştirmedik, çünkü Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında kadınlara yönelik saldırılar geliyor. Maalesef iktidar tarafından kadın kazanımlarına yönelik sıkça müdahale gerçekleşiyor.
Gülizar İpek Bilek, Sevinç Ünal, İrem Kuralay ve Zeynep Korkmaz arkadaşlarımız EŞİK gönüllüleri olarak aramızdalar. Aramızda bulunmalarından büyük bir mutluluk duyuyoruz. Meclis bizim değil halkındır, kadınlar toplumun yarısıdır. Söz hakkımızı EŞİK’e bırakıyoruz.
EŞİK’ten Sevinç Ünal ve Gülizar İpek Bilek, yaptıkları ortak basın açıklamasında şunları söyledi:
Değerli basın emekçileri merhaba, öncelikle, sizlerle burada görüşme fırsatı sunan Halkların Demokratik Partisi’nin Değerli Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’a ve değerli milletvekillerine teşekkür etmek isteriz. Eşitlik İçin Kadın Platformu gönüllüleri olarak sesimizi Meclis’ten duyurabilmenin ayrı bir önemi var. Halkın seçtiği vekillerin yasaklandığı, kadın temsilinin sadece yüzde 17 olduğu ve bu kürsüde konuşan EŞİK gönüllülerinin girmesinin yasaklandığı bu mecliste olmayı çok anlamlı buluyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme niyetinin resmi ağızdan ifade edildiği 2020 yılı Temmuz ayından bu yana yürüttüğümüz kampanyaların çoğunda, Meclis’in görevine işaret ettik, izleme çalışmaları yaparak raporlar yayımladık. Çünkü bu çatı bizim ve halen demokrasilerin olmazsa olmaz kurumu. Kadın hakları mücadelesinin gönüllüleri olarak bizler, kendi meclisimizde, EŞİK’te, en geniş yelpazeden, çeşitli dillerden ama ortak amacımız hakkında “aynı dilden” konuşuyoruz. Eşitlik ve özgürlük dilinden.
Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin!
Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin, kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verin diyoruz. “Kadın erkek eşit değildir, çalışan kadın iffetsizdir, kadına 3 aydan fazla nafaka haramdır” gibi eşitlik karşıtlığını besleyen söylemler yetkili ağızlardan kamuoyu önünde dile getirildikçe, erkekler kadınlara her türlü şiddeti uygulamayı kendilerine tanınmış bir hak gibi görüyor. Nafaka öderken makbuza “haram olsun” diye not düşerek hakaret edebiliyor veya ödemiyor. Bunun bir ekonomik şiddet olduğu umrunda olmuyor. Nitekim yüzde 66’sı çocuğunun nafakası da dâhil ödemiyor ya da gözünü kırpmadan öldürüyor. Kadın cinayetlerinin çoğunun boşanma sürecinde gerçekleştiğini unutmayalım.
Kadınlar için şiddetsiz bir hayat ve eşit yurttaşlık talep ediyoruz
Kadın cinayetlerinin cinskırım boyutlarına varmasında bu eşitlik karşıtı söylemlerin etkisinin olduğunu yıllardır söylüyoruz. Aldığımız cevap, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği kavramının eylem planlarından, metinlerden çıkarılmasını geçtik, kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul sözleşmesinin iptali, 6284 sayılı yasanın tartışmaya açılması oluyor. Bu yüzden, bugün bu kürsüden hep birlikte, şiddetsiz bir hayat ve eşit yurttaşlık talebimizi bir kez daha altını çizerek ifade ediyoruz.
Medeni Yasa yok edilmeye çalışılıyor
“Eşitliği Koruyan Yasalara Dokunma” diyoruz. Zira çarpıtılmış, asılsız gerekçelerin ardına gizlenerek yok edilmeye çalışılanın eşitlik ilkesi olduğunu çok iyi biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı çünkü sözleşme kadına karşı şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucu olduğunu belirtiyor, devletlere eşitliği sağlamak yönünde bütüncül sosyal politikalar uygulayarak şiddeti önleme görevi yüklüyordu. Şimdi de sıra bireyleri, en çok da kadınları, çocukları, aile içinde iktidarı elinde bulunduranlara karşı koruyan; toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yaşamsal önem taşıyan Medeni Yasa’da. 2010’da “Kadın erkek eşit değildir” söylemiyle başlayıp, 2012’de kürtajın yasaklanmak istenmesiyle devam eden ve 2016’da TBMM Boşanmaların Araştırılması Komisyonu Raporu’yla bir hükümet programına dönüşen kadın-erkek eşitliğine karşı ideolojik saldırılar bugün Medeni Yasa’yı doğrudan hedef almaktadır. Eşitlikçi aile modeli ve laikliği esas alan Medeni Yasa yok edilmeye çalışılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın masasındaki yeni yasa taslağı yasalaşırsa, kadınların ve çocukların kazanılmış hakları ellerinden alınacak, nafakaları kesilecek.
Nafaka zaten ödenmiyordu, artık hiç ödenmeyecek!
Hazırlıklarla ilgili tüm toplumun dikkatinden kaçırılmak istenen gerçekleri tek tek anlatıyoruz: Boşanma sonucunda bağlanan yoksulluk nafakası evlilik süresine bağlı olarak 5-7 yıl olacak. 30-40 yıllık evliliklerde bile en çok 12 yıl olarak sınırlandırılacak. Üstelik, “iş var ama kadın çalışmıyor” denilerek daha süresi bitmeden nafaka kesilecek. Nafakası kesildiği için mağdur olacak kadınlar için “ara süre”, konuyu Aile Bakanlığı’nın değerlendirmesi “gerek görürse” kadına bir ödeme yapması gibi soyut formüllerle kadınların hayatı daha da zorlaştırılacak. Yasa geriye doğru uygulanacak, kadın ve çocuklara şu anda ödenmekte olan nafakalar kesilecek. “Boşanma davalarını hızlandırıyoruz” diyerek, erkekler hemen boşanma kararı alacak. Kadının ve çocukların nafakası, velayetin kimde olacağı, kadının tazminat, evlilik içerisinde edinilen malların paylaşımı, nafaka vb. diğer alacakları yıllar süren davaların sonucuna bırakılacak. Hemen boşanma olacağı için, kadın ve çocuklar aile konutundan hemen çıkarılacak, nafaka bile bağlanmadan sokağa atılacak. Hızlı dava görüntüsüyle, dava süresince ödenen tedbir nafakası hakkı tamamen ortadan kaldırılacak. 18 yaşını tamamlamış çocukların eğitim sürecindeki nafakası da kesilecek. Eğer yasa taslağına eklenirse, nafaka ödeninceye kadar verilen tazyik hapsi kaldırılacak. Hem kadın hem de çocuğun nafakası için ister ödeyin, ister ödemeyin dönemi başlayacak. Zaten ödenmiyordu, artık hiç ödenmeyecek!
Yaşam tarzımıza, nafakamıza, haklarımıza dokunma diyoruz!
Görüldüğü gibi, Medeni Yasa’daki haklarımız parça parça ortadan kaldırılacak. Bundan sonra boşanma erkekler için adeta “boş ol” “boş ol” “boş ol” diyerek gerçekleşir gibi kolaylaşacak. Ekonomik olarak erkeğe bağımlı kılınmış kadınlar ise, sokağa atılacakları korkusuyla, yokluk ve yoksulluk içinde kalmamak için şiddet dolu evliliklere mahkum edilecek. Kadınların boşanma hakkı fiilen ellerinden alınmış olacak. Milyonlarca yoksul ev kadını ve çocuk bu yasal değişiklikten etkilenecek. Kadınlar olarak haklarımızı biliyor ve kaybetmek istemiyoruz. Yaşam tarızna, Nafakamıza, haklarımıza, eşitliği koruyan yasalara dokunma diyoruz!
Beştaş: Kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesi asla ıskalanacak bir mücadele değil
EŞİK gönüllülerinin konuşmasının ardından Grup Başkanvekilimiz Beştaş, şunları söyledi: Çok teşekkür ediyoruz. HDP olarak açıklamada yer alan bütün taleplerin altına imzamızı atıyoruz. Bizim için kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesi asla ıskalanacak bir mücadele değil. Açıklamada son tartışmalara ilişkin oldukça ayrıntılı bilgiler yer aldı. Türkiye’de kadınlar ve erkekler eşit değildir. Yasalarda var olan kısmi eşit düzenlemeler de uygulamalarda göz ardı ediliyor. Kadının beyanı yerine erkeğin hukuku korunuyor ve nafaka tartışması da bunlardan bir tanesi. Ekonomik bağımsızlığı olmadığı için kadınlar ömür boyu şiddet görmeyi göze alır durumdalar. Kadın kurumlarının baro kadın merkezlerinin yakından tanıklık ettikleri bir mesele.
Şimdi nafakaya göz dikilmiş durumda. Neymiş? “Erkekler boşandıkları eşlerine neden nafaka ödeyecekmiş” gibi asla izahı olmayan, kabul edilemez gerekçelerle tartıştırılıyor. AKP iktidarı kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmayı görev edinmişti ve İstanbul Sözleşmesi ile de bunu ilan etmiştir.
İstanbul Sözleşmesi hala yürürlüktedir. Meclis’in onayından geçen bir sözleşme ancak Meclis’in onayı ile kaldırılabilir. EŞİK ile kendileri ile birlikte mücadele etmeye, yan yana olmaya devam edeceğiz.
24 Şubat 2022