Kadın Meclisimiz Diyarbakır’daki STK’larla bir araya geldi

Kadın Meclisimiz “Kadınlar için Adalet” kampanyası kapsamında, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ve kadın yoksulluğu gündemleriyle Diyarbakır’da sivil toplum örgütlerinin kadın temsilcileriyle bir buluşma gerçekleştirdi. Buluşmaya, Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Diyarbakır Milletvekillerimiz Semra Güzel, Remziye Tosun, Dersim Dağ ile Diyarbakır İl Kadın Meclisi Üyelerimiz de katıldı.

Buluşmaya ayrıca; Tohum Kadın Derneği, Rosa Kadın Derneği, MED-DER, ÖHD, 78’liler Derneği, KESK Kadın Meclisi, Kürt Enstitüsü, Barış Anneleri, TJA, Kürt Yazarlar Derneği, Genel-İş Sendikası katılım sağladı.

Toplantının açılışında konuşan Başaran, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında benzer çalışmalarının süreceğini ve kadınların görüşleriyle bu mücadelede yol haritalarını belirleyebileceğini söyledi. Başaran, kadınlara yönelik saldırılara dikkat çekerek şöyle konuştu:

Son 3 ayda 91 kadın katledildi

“Uzun süredir, AKP-MHP ittifakı kadınları toplumsal yaşamın dışına itmeye çalışılıyor. Biz en elzem biçimde bu konuyu konuşmak zorunda kalıyoruz. Çünkü 3 ay içerisinde toplamda 91 kadın erkekler tarafından katledilmiş, 29 kadın tacize uğramış, 41 çocuk istismara maruz kalmış, 30 kadın tecavüze uğramış. Bunlar sadece istatistiklere yansıyan rakamlar. Kadınlar için bu kadar yaşamsal bir durum söz konusuyken kadınların yaşadığı diğer şiddet biçimini gündemimize alamıyoruz. Bu şiddet biçimlerinin en önemlilerinden biri de ekonomik şiddet.

Kadınlar büyük bir emek sömürüsüyle karşı karşıya

Kadınların yoksullaşması ya da yoksulluğun kadınlaşmasını maalesef gündeme alamıyoruz. Fiziki şiddetin geldiği boyut, ekonomik şiddet tali bir gündem gibi görünüyor. Ancak biz şunu çok iyi biliyoruz ki Türkiye’de AKP ve MHP ittifakının politikaları sonucu kadınlar dört duvar arasına hapsediliyor, kadınlar cinsiyetçi iş bölümüyle belli işlerde çalışabilir gibi gösteriliyor. Kadınlar evde yaşlı, çocuk bakımı yaparken sanki istihdama katılıyormuş gibi gösteriliyor. Hergün kadınlar güvencesiz ve merdiven altı çalıştıkları için büyük bir emek sömürüsü ile karşı karşıya kalıyorlar. Erkeklerle eşit iş yapmalarına rağmen eşit ücret alamıyorlar. Ancak pandemi ile bu eşit işe eşdeğer olmayan ücretle çalıştıkları işlerden de kadınlar büyük oranda mahrum bırakıldı.

Kod 29 sonucu 34 bin 145 kadın istihdam dışı kaldı

Kadınlar zaten bu topraklarda yoksullardı, yoksulluğun yoksulluğunu yaşıyordu, pandemi ile birlikte bu yoksulluğun daha fazla artığına tanıklık ettik. Kadınlar zaten güvencesizdi, pandemide ilk gözden çıkarılanlar kadınlar oldu. Güvenceli çalışan kadınlar da iktidarın işverenlerin eline verdiği Kod 29 fırsatı ile işlerinden edildiler. Kod 29 ile ayda ortalama 14 bin 722 kişi işinden ediliyor. Yine bir yıl içerisinde sermayedarlara verdiği koz ve fırsat ile 34 bin 145 kadın Kod 29 sonucu istihdam dışı kaldı. Bu bir taraftan kadınları işsiz bırakırken öte yandan kadınlar toplumsal olarak başka bir şiddet ile karşı karşıya bırakıldı. Yine bununla beraber zaten işsiz olan kadınlar, kayyım uygulamaları nedeniyle belediyelere atanan kayyımların işlerinden etmesiyle kadınlar bir kez daha yoksullaştırıldılar.

KHK’lerle binlerce kadın yoksullaştırıldı

OHAL Allah’ın bir lütfu görülerek KHK’lerle binlerce kadın yoksullaştırıldı. Kadın yoksulluğunun şiddetle nasıl bir bağlantısı olduğunu hepimiz biliyoruz. Kadınlar yoksul olduklarında ekonomik olarak kendilerini idame edemedikleri zaman, şiddet ortamından uzaklaşma gibi bir olanakları da maalesef olmuyor. Evin içinde bir taraftan yoksulluk bir taraftan erkek şiddetine maruz kalan kadınlar, sokaklarda buna itiraz ettiklerinde devlet şiddetiyle yüz yüze kalıyor.

İstanbul Sözleşmesi kadınları ekonomik şiddete karşı iktidara sorumluluk yüklüyor

Bu nedenle “Kadınlar için adalet” kampanyamızın ikinci etabını “Kadın yoksulluğuna hayır” şiarıyla yürüteceğiz. Bugün burada Amed’te sizlerle beraber bu yoksulluğu konuşup ve bu yoksulluğa karşı neler yapabileceğimizi sizlerle tartışmak istiyoruz. Bu konuyu tartışmamız açısından bugünler çok önemli bir süreç. Biz kadın yoksulluğunu tartışmak isterken iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği bir dönemde bunu yapıyoruz. İstanbul Sözleşmesi sadece kadınları fiziki şiddetten değil, tam da bugün konuşmak istediğimiz ekonomik şiddet ve eşitsiz bir yaşam dayatmasına karşı iktidara sorumluluk yükleyen bir sözleşme. Bir taraftan kadın yoksulluğunu tartışırken öte yandan eşitlik güvencesini sağlayan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için neler yapabileceğimizi konuşmak istiyoruz. Bu konuları sizlerle tartışmak istiyoruz. Çünkü yaşam alanlarında olanlar, çözüm önerileri sunacak olanlar da sizlersiniz. Bunu sizlerle birlikte planlamak istiyoruz. Bu tartışmalardan sonra bir yol haritası çizebileceğimizi düşünüyoruz.

12 Nisan 2021