Kadın Meclisimiz Dersim’de: Gülistan’ın failleri, akıbetini sormamızı engelleyenlerdir

Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Kadın Mücadelesi Her Yerde programı kapsamında Dersim’de açıklama yaptı. “Jin jiyan azadî”, “Kadın yaşam özgürlük” sloganlarının atıldığı açıklamada, Gülistan Doku’nun akıbetine dikkat çekildi. 

Burada konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, Gülistan Doku’nun 190 gündür bulunmamasının, kaybettirilmesinin ve kadınların tacize, saldırıya uğramasının tesadüfi olmadığını belirterek, “Kadın mücadelesi her yerde, eril zihniyet yenilene kadar bu mücadele devam edecek. Genç kadınlar, özel savaş politikalarına boyun eğmeyecek, özgür yaşam için ne gerekiyorsa onu yapacak” diye konuştu. 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz de, Gülistan Doku’nun kaybettirilmesine dikkat çekerek, “Onu kaybettirenler onu bulsunlar” dedi. Aydeniz, iktidarın kadın mücadelesinden korktuğunu belirterek, “Kadınlar sizin korkulu rüyanız olmaya devam edecekler. Bütün saldırılarınıza rağmen kadınlar ayakta ve mücadele etmeye devam ediyor” diye konuştu. Aydeniz, Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu üyesi Rojbin Çetin’e yönelik yapılan işkenceyi de hatırlatarak, “Biz Diyarbakır Cezaevi’nde işkencecilerin yüzüne tüküren Sara’nın yoldaşlarıyız, işkenceciler bunu unutmasın” dedi. 

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ise şöyle konuştu:

Yürüyüşümüzü engellemek için toplananlar Gülistan Doku’yu bulmak için toplanmadı

Bugün Dersim’deyiz. Dersim’de “Kadın mücadelesi her yerde” demek için “Jin, jiyan, azadî” demek, “Kadın, yaşam, özgürlük” demek için, “Kadın cinayetleri politiktir” demek için burada toplandık. Bu alanda toplandık. Bir yürüyüş yapıp bütün bu sloganları, sesimizi, rengimizi yaygınlaştırmak, bütün Dersim’e yaymak istiyorduk. Ama maalesef bir klasik ile karşı karşıyayız. Bir dönemin bahanesi ayrı, başka bir dönemin bahanesi ayrı. Bizi pandemi bahanesi ile yürütmeyenler şunu bilsinler; biz meselenin pandemi olmadığını biliyoruz. Kadınlar ısrarla yürümek istese, pandemeyi görmezden gelip kadınları yaka paça gözaltına alacaklarını da biliyoruz. Çünkü Valinin ve İçişleri Bakanı’nın bizim yaşamımıza bir kıymet vermediğini biliyoruz. Biz ölürken burada toplananlar kılını kıpırdatmıyor. 

Gülistan Doku bu şehirde 190 gündür kayıpken bu toplanma hali yoktu. Ailesi feryat figan etti, kadınlar isyan etti “Gülistan Doku nerede?” diye sordu. Ama arama çalışmaları başlatılmadı. Her tarafı kamera ile donatılan, savaş politikaları yürütülen Dersim’de, 190 gündür bir genç kadın kayıp. Kürdistan'da insanlar kaybolmaz. Tıpkı 90’lı yıllarda kaybolmadıkları gibi, insanlar kaybettirilir. Bu, devlet politikası olarak iktidar tarafından yürütülür. Gülistan Doku’nun kaybettirilmesi, yürütülen siyasetin sonucudur. Hala bulunamamış olması, bulunması için herhangi bir çaba gösterilmemiş olmasının sonucudur. 

Gülistan’ı arama çalışmaları başlamadı ki, “bitsin”! 

190 gün sonra arama çalışmaları “bitmiş”! Başlamadı ki bitsin! Hiç başlamayan bir çalışma, sadece göz boyamak, kadınların tepkilerini dindirmek için güya başlatılan çalışma sona erdirilmiş. Peki Gülistan Doku’yu kaybettirme olasılığı olan kişilerden, faillerden bir tek kişi gözaltına alındı mı? Fail olabilecek kişi elini kolunu sallayarak şehri terk etti. 

Siyaset yürüten kadınlara “kaybettiririz” gözdağı veriliyor 

Peki Gülistan Doku’yu arama kurtarma çalışmasında ne yapıldı? Hiçbir şey! Kadınlar üzerinden başka bir siyaset yürütülüyor. İktidar, kadınlara “Siyaset yaparsanız kaybetirilirsiniz” diyor. Kadınlar üzerinden biat ettirme siyaseti yürütülüyor. Kadınlara “Sokağa çıkarsanız kaybettirilirsiniz” deniliyor. Gülistan şahsında bütün kadınların özgürlüğü elinden alınmak isteniyor. Biz özgürlüğümüzü size gasp ettirmeyiz. 

Gülistan’ın failleri, akıbetini sormamızı engelleyenlerdir 

Onun için Gülistan Doku’yu sormamız birilerinin canını bu kadar acıtıyor. Onun için “Gülistan Doku nerede?” diye sorduğumuzda hakkımızda soruşturmalar yürütülüyor. Çünkü fail bulunmaktan korkuyor. Çünkü failler bugün ilde eylem yasağı koyarak “Gülistan Doku nerede?” sesimizi engellemeye çalışanlardır.  Kendi ellerinde olmayabilir ama bunun olanaklarını yaratanlar failidir, destekleyenler de faillerdir. Türkiye’de kadına yönelik ayrımcı ve eşitsiz yaklaşımlardan, kadına yönelik şiddetten, katliamlarından bağımsız değildir. 

AKP ilk günden beri kadına yönelik ayrımcı bir siyaset yürütüyor.  Bu siyasetini, son 5 yılda savaşı derinleştirerek üst perdeye taşımış durumda. Çünkü bunu engelleyecek güç kadınlardır. Bunu bildikleri için kadınlara bir taraftan kendisi saldırıyor, bir taraftan da örgütledikleri erkekler eliyle kadınlara saldırtıyorlar. Bunun için 8 Haziran’da,  “Kadın Mücadelesi Her Yerde” kampanyası başlattık. Kayyım siyasetine karşı “Eşbaşkanlık mor çizgimizdir”  diyerek alanlarda, meydanlarda, Meclis’te, sokakta; yani yaşamın her yerinde “Kadın Mücadelesi Her Yerde” dedik. 

Kadınlar var olduğu müddetçe istismarı meşrulaştırmayacaksınız 

Adına “erken yaşta evlilik” denilen ama esasen küçük çocukların kendilerine tecavüz eden erkeklerle evlendirilmesine neden olacak, tecavüzü aklamaya çalışan bir yasa var şu anda Meclis’e getirilmek istenen. Biz kadınlar olarak bütün süre boyunca yine yaşamın her alanında, tecavüzleri korumanıza izin vermeyeceğiz. Küçük çocukları istismar edenleri cezaevinden salmanıza izin vermeyeceğiz. Kadınları, çocukları tecavüz ile, aile içine sıkıştırmanıza izin vermeyeceğiz. Kadınlar var olduğu müddetçe istismarı meşrulaştıramayacaksınız. 

Cezaevinden bırakılan çeteler iktidardan aldığı güçle kadınları, çocukları katlediyor 

İnfaz yasasıyla bir taraftan kadına ve çocuğa karşı suç işleyen çeteleri, mafyaları sokağa saldığınızın farkındayız. İşte o sokağa saldığınız kadına ve çocuğa karşı suç işleyen çeteler, mafyalar aldıkları güçle, onlara verdiğiniz cesaret sonucu çıkıp kadınları çocukları katletmeye devam ettiler. Sadece onlar değil. Bu cezasızlık politikasından güç alan erkekler, çocukları katletti, kadınları sığınma evlerinden çıkarıp katletti. 

Kadınları; Rize’den, Bingöl’e, Aydın’dan, Ağrı’ya kadar IŞİD’vari yöntemlerle katlettiler. Bu, iktidar politikalarının sonucuydu. “Kadınlara yönelik şiddette bulunabilirsiniz, çocuklara şiddet uygulayabilir, istismarda bulunabilirsiniz, biz arkanızdayız” demekti İnfaz Yasası da şu anda tartışmaya açılan istismar kanunu da. Bu erkekler ve suçlular salınırken kadın mücadelesi yürütenler gözaltına alındı, tutuklandı. Kadın mücadelesi yürüten kadın arkadaşlarımız, hasta politik tutsaklar içinde ölüme terk edildi. 

Herkes iktidara sorsun: İstanbul Sözleşmesi’nden neden rahatsız oluyorsunuz? 

Bugün tüm bunlar yokmuş gibi, kadına yönelik şiddet vakaları azalmış, eşitlik varmış gibi iktidar; İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açıyor. İktidar, İstanbul Sözleşmesinden neden rahatsız oluyor? Hatta bütün kadınlara çağrıda bulunmak istiyoruz. Bütün kadınlar iktidara sorsun, politik görüşleri ne olursa olsun hangi iş kolunda çalışıyor olursa olsun, herkes iktidara sorsun. 

İstanbul Sözleşmesi kadınların kazanımıdır, gasp etmenize izin vermeyeceğiz 

Sizin İstanbul Sözleşmesi’yle derdiniz ne? Kadın erkek eşitliğini kurumsallaştırmasını söylediği için mi rahatsız oluyorsunuz? Erkekleri korumamanız gerektiğini söylediği için rahatsız oluyorsunuz? İktidarın, rahatsızlığını açıkça ifade etmesi gerekiyor. Manipülasyonlarla İstanbul Sözleşmesi içindeki bazı düzenlemeleri çarpıtarak, İstanbul Sözleşmesi’ni hedefe koymasına izin vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi, iktidarın kadınlara lütfu değildir. Kadınlar, büyük mücadelelerle Türkiye’de imzalanmasını sağladılar. Bunu gasp etmenize izin vermeyeceğiz.

Bir araya gelip tekçiliğe karşı mücadele edelim 

Son olarak buradan bütün kadın yoldaşlarıma, bütün kadınlara seslenmek istiyorum; kadın kazanımları, özgürlük çabası çok büyük bir saldırı altında. Topyekun saldırı ile karşı karşıyayız. Buna karşı biz kadınlar da, kadın örgütlülüğümüzü geliştirerek bir araya gelelim. Gelin kadın kimliği ile ortaklaşalım. Bir araya gelip tekçiliği örgütlemek, kadınları aile içine sıkıştırmak, kölelik içine sıkıştırmak isteyenlere karşı mücadele edelim. 

Gelin kadınlar hep beraber özgürleşelim 

Gelin tarihsel kazanımlarımıza hep beraber sahip çıkalım, gelin kaybettirilen Gülistan Doku nerede diye hep beraber soralım. Gelin; çocukların hayatlarının karartılmasına ve bu normalmiş gibi propaganda edilmesine karşı gelelim. Gelin; her yerde baskıya, şiddete maruz kalan kadınların sesi olalım. Gelin; kadınlar hep beraber özgürleşelim. Gelin; önce biz özgürleştirelim kendimizi, dayanışarak kadın kimliği ile sonra da faşizmi yıkmak için harekete geçelim. Kadın gücünün nelere kadir olduğunu biliyoruz bunu deneyimledik. Biz kadınlar güçlüyüz. Ne gözaltı ne tutuklama ne katliamlar ne şu barikatlar bize geri adım attırmadı attıramayacak da. Biz, kadın özgürlük çizgisini hakim kılana kadar kadın mücadelesine her yerde devam edeceğiz ve en nihayetinde hep beraber özgürleşeceğiz.

12 Temmuz 2020