Kadın belediye eşbaşkanlarımızla buluşan Buldan: Önümüzdeki yüzyılı kadınların yüzyılı yapacağız

Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Batman'da düzenlenen Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Seçilmişler Toplantısı'na katıldı. Güncel gelişmelere dair değerlendirmelerde bulunan Buldan şöyle konuştu:

Batman’da belediyemizin öncülüğünde özellikle 31 Mart yerel seçimlerinde halkımızın seçtiği, bir kısmı cezaevinde, bir kısmı sürgünde olsa bile, kalanlarla bir araya gelip, sizlerle burada yerel yönetimler ve süreci tartışmak üzere iki günlük bir toplantı aldık. Bu toplantının ilk günü kadın seçilmişlerimiz, kadın belediye eşbaşkanlarımız ve kadın belediye meclis üyelerimizle yapmayı planladık. Ben bu toplantının verimli bir toplantı olacağına inanıyorum; önümüzdeki dönem açısından bizlere güç katacağına, barışa, demokrasiye ve özgürlüklere vesile olmasını temenni ediyorum.

3 kadın siyasetçi barış sürecinin bitirilmesi için katledildi

Dün 9 Ocak, özellikle biz kadınlar açısından önemli bir gündü. 3 kadın siyasetçinin, Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen Sakine, Fidan ve Leyla’nın katledilişlerinin yıl dönümüydü. Bu 3 Kürt kadını, Kürt siyasetçisi çok planlı bir şekilde ve dünyanın gözleri önünde katledilirken, aslında bu katledilişin amacının özellikle barış ve müzakere sürecinin başladığı tarihlere denk gelmesi, Sayın Öcalan’la görüşmelerin yapıldığı bir tarihe denk gelmesi, aslında barışa, demokrasiye ve özgürlüklere vurulmuş bir darbe olarak nitelendirmek elbette önemlidir. Bu katliamı bir sürecin bitirilmesine, bir sürecin darbe almasına ve heba edilmesine de sebep olacak bir katliam olarak nitelendirmek gerekiyor. Evet, Sayın Öcalan ile görüşmelerin başladığı bir tarihti. 9 Ocak tarihinden bir gün önce İmralı Adası’nda bir görüşme gerçekleşmişti ve barış ve müzakere sürecinin adımları atılmıştı. Tam da ertesinde Sakine, Leyla ve Fidan, çözüm ve barış karşıtı güçlerce planlı bir katledildi. Bir kez daha yaşamını yitiren Sakine, Fidan ve Leyla’nın şahsında kadın arkadaşlarımızı ve yoldaşlarımızı anmak istiyorum. Ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum, biz kadınların da başı sağolsun. 

Biz kadınlar barışı bu topraklara hakim kılmak için ne gerekiyorsa yapacağız

Elbette ki barış ve çözüm bu topraklara gelecektir. Barış yolunun, çözüm yolunun, halkımıza karşı bir yürek, boyun borcumuz olduğunu da belirtmek istiyorum. Çünkü biz biliyoruz ki barış ve müzakere süreçlerine, insanların yaşama, geleceğe bakış açısının daha da güçlendiği süreçlere darbe vurmak isteyenler elbette olacaktır. Ancak biz kadınlar olarak barış ve müzakere süreçlerini geliştirmek ve büyütmek, bu topraklara hakim kılmak adına ne gerekiyorsa yapacağız. Bugün yine aramızda olması gereken arkadaşlarımız var. Halkın iradesi olarak seçilen ancak AKP darbesi sonucu bugün aramızda olmayan, bir kısmı cezaevinde, bir kısmı sürgünlerde olan kadın arkadaşlarımızı selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum. Sevgili Gültan Kışanak şahsında, tüm seçilmiş belediye eşbaşkanlarımıza buradan, bu yapı adına selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Onlar her ne kadar fiziken aramızda olmasalar bile hem mücadele şahsında hem de yaptığımız tüm çalışmalar adına bizimle birlikteler. Gültan Kışanak’lar, Mukaddes Kübilay’lar, Nurhayat Altun’lar, Edibe Şahin’ler ve burada ismini sayamadığım onlarca kadın belediye eş başkanımız bugün burada değiller ancak onlar cezaevinde bile olsalar bize her türlü gücü ve katkıyı sağladıklarını biliyoruz. Bizlerin bir kadın mücadelesi geleneği var. Bu gelenek çok güçlü bir gelenektir. Kadın mücadelesi geleneği yıllardır devam eden ve dönem dönem belli ivmeler kazanan bir gelenektir. Sistem tarafından sekteye uğratıldığı dönemleri de yaşadık. Özellikle yaşadığımız bu son dönemlerde çok yoğun baskı ve şiddete maruz kaldığımızı da belirtmek isterim. 

HEP’ten, HADEP’ten bugünlere giderek büyüdük ve çoğaldık

Bizim, geleneğinden geldiğimiz HEP’in kuruluşu ile birlikte, o dönem tek bir milletvekiliyle kadın temsiliyetimiz vardı. 1999 yılında HADEP’te 3 kadın belediye başkanımız ile bu mücadelenin fitilini ateşlemiş olduk. Kadınlar o günlerden bugünlere daha da güçlenerek ve daha da büyüyerek, tüm mekanizmalarımızda en güçlü temsiliyeti bulma adına çok büyük çaba sarf ettiler ve önemli gelişmeler gösterdiler. Biz kadınlar olarak o dönemlerde belki tektik, azdık ancak giderek büyüdük ve giderek çoğaldık. Kadınların tüzel hiçbir konuma sahip olmadığı bir parti yapısından çok önemli bir dönüşüm elde ettik. Bugünlere dönüp baktığımızda başta eşbaşkanlık olmak üzere karar mekanizmalarında eşit temsiliyeti, eşbaşkanlık ile birlikte hayata geçirdik. 

Baskılara rağmen yılgınlık içine girmedik

Burada elbette tüm kadın arkadaşlarımızın, hepimizin çok büyük emeği ve çabası var ve bu emek ve çaba çok kıymetli. Bu çalışmalar sırasında bizler sistemin hedefi haline geldik. Sistemin hedefi haline gelirken de çoğumuzun büyük zorluklar yaşadığını ve bu zorlukları karşısında hiçbir zaman yılgınlık içine girmediğini, büyük bir çaba sonucunda da sisteme karşı büyük bir mücadele ve direniş sergilediğini de ifade etmek isterim. Eşbaşkanlık sistemini uygulamaya soktuğumuz günden itibaren yüzde 35 pozitif ayrımcılık oranından yüzde 45 kota sistemine geçtik. Sonra da yüzde 50 kadın temsiliyeti ile eşit temsiliyete doğru gittiğimiz, bunu hayata geçirmeye çalıştığımız dönemleri yaşadık. Özellikle il ve ilçe eşbaşkanlıklarında uygulamaya soktuğumuz eşbaşkanlık sistemi 2014 yerel seçimleriyle birlikte belediye başkanlıklarında da uygulamaya geçirilerek bir araya geldiğimizin göstergesi olarak kadın eşbaşkanlıkları var etmeyi önümüze koyduk. 

Kayyım atamaları kadınlardan ne kadar korktuklarının göstergesidir

31 Mart yerel seçimleriyle kadın arkadaşlarımızın belediye eşbaşkanlıkları seçilmesiyle de büyük başarı elde ettik. Ancak bu başarıyı gölgelemek isteyen AKP hükümetinin kayyım sistemiyle belediye eşbaşkanlıklarımıza kayyım ataması, belediyelerimizi gasp etmesi ve birçok belediye başkanımızı cezaevlerinde rehin tutması, kadınların ve çalışmalarından ne kadar korktuklarının ve çekindiklerinin göstergesidir. Bizlerden korkuyorlar. Bu kadar pervasızca bize saldırmalarının bize yönelmeleri, kadın eşbaşkanlarımızı tutuklamaları, özellikle kadın eşbaşkanlarımızın çalışmalarını sekteye uğratmaları, açılan kadın kurumlarının kapatılması... Bütün bunlar bizden ne kadar korktuklarını gösteriyor. 

Bizler mücadele ve direnişle gittikçe çoğalan bir partiyiz

Evet, bugün AKP hükümetinin kadınlardan, HDP’den, barış ortamından, demokrasiden, özgürlüklerden korkması ve saldırıya geçmesi kadınları tutuklaması; bütün bunlar korku imparatorluğu üzerinden kendisine yeni bir alan açma girişimidir. Onlar korku ile baskı ile şiddet ile ayakta duran ve koltuklarını korumaya çalışıyorlar. Siyaseten gittikçe eriyen bir yapı olduklarının farkına varmaları gerekiyor. Oysa bizler öyle değiliz; bizler her türlü mücadele ve direnişle gittikçe çoğalan bir partiyiz. Her türlü baskıya, tutuklamalara hakkımızda açılan davalara rağmen gittikçe büyüyen bir partiyiz. Bugün AKP hükümetinin HDP’ye saldırması, kadınlara saldırması, barışı ve demokrasiyi talep edenlere saldırması bittiğinin bir göstergesidir. Sadece Türkiye içerisinde değil, Orta Doğu’da çıkmaza giren, bütün sorunları çatışarak, baskıyla çözmeye çalışan bu hükümet, barışı, demokrasiyi isteyenleri bastırmak isteyen bir ülkenin başka ülkeleri de çatışma içerisine sokarak kendisini var etmeye çalışmaktadır.

Bütün sorunları çatışmalarla çözmeye çalışan bir ülke var

Bugün Orta Doğu’da başta Suriye, Rojava olmak üzere Libya ile yine İran ve Irak ile devam eden çatışmalı dönemde Türkiye’nin tavrına baktığımız zaman bütün sorunları çatışmalarla çözmeye çalıştığını görmekteyiz. Dün Cumhurbaşkanının şöyle bir ifadesi vardı; ‘Bizi Suriye’ye davet ettiler, gittik. Libya’ya davet ettiler biz gittik’ dedi. Şimdi Kuzey ve Doğu Suriye’de Cumhurbaşkanı'nı, Türkiye’yi davet eden kimdir? Sizi Esad mı davet etti, sizi halklar mı davet etti de siz Suriye’ye gittiniz? Orada terör koridoru olduğunu söylüyorlardı. O terör koridorunu yıkmaya gittiklerini söylüyorlardı. 

Kuzey ve Doğu Suriye’ye barış koridorunu yıkmaya gittiniz

Siz oraya barış koridorunu yıkmaya gittiniz, bozmaya gittiniz. Oradaki halklar Kürt’ü, Türk’ü Ermeni’si, Süryani’si, Arap’ıyla beraber yaşayan halkların huzurunu bozmaya gittiniz. Siz oradaki demografik yapıyı bozmaya gittiniz. Türkiye halkları, Türkiye toplumu ne Suriye’ye gidişinizden memnun ne Libya’ya gidişinizden memnun ne de diğer Orta Doğu ülkelerinde gösterdiğiniz tavırdan memnun. Çünkü sizin oralara gidişiniz Türkiye halklarına kriz ve kaos olarak geri dönüyor. 

Türkiye halkları savaş istemiyor

Başta ekonomik kriz olmak üzere Türkiye’yi her türlü kriz ve kaosla karşı karşıya bıraktığınız bu dönemde yaptığınız yanlışlar ve içinde olduğunuz çıkmazlar Türkiye toplumuna ayrı bir fatura olarak geri dönüyor. Türkiye toplumu savaş istemiyor, kadınlar savaş ve çatışma istemiyor. Türkiye halkları bu çatışmalardan, savaşlardan rahatsızlık duyuyor. Size tepkisini de önümüze koyulacak ilk sandıkta gösterecek. Bizler HDP olarak, hem yerel hem merkezi anlamda gittikçe büyüyen ve güçlenen bir parti olarak bundan sonraki dönem açısından neler yapmamız ve mücadeleyi nasıl büyüteceğimiz ve nasıl genişleteceğimizi burada tartışacağız. Bu tartışma ile birlikte önümüze yeni yollar, yeni hedefler koyacağız.

Önümüzdeki yılları kadın yüzyılı yapacağız

Kadın arkadaşlarımızı cezaevlerinden çıkarmak, özgürlüklerine kavuşturmak, yerel yönetimler aracılığıyla kadınların yaşamın her alanında yaşadığı sorunları yerinde tespit etmek bizlerin görevidir. Bu görev ve sorumluluğu bilerek çalışmalarımızı daha örgütlü ve güçlü bir şekilde yapmak sorumluluğumuzdur. Bizler örgütlü bir şekilde çalıştığımız oranda ve bu mücadeleyi daha da büyüttüğümüz, daha da katkı sağladığımız oranda Türkiye genelinde kadınların yaşadığı soruları yerinde çözmek, hem de genel anlamda barış ve demokrasi süreçlerine katkı sağlamak adına çok şey yapabileceğimizi biliyorum. Biz kadınlar güçlüyüz. Biz kadınlar bu güçlülüğümüzle, bu kararlılığımızla önümüzdeki dönemi kadınların yüzyılı yapmak adına başarıya ulaştırmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ben bir kez daha bu çalışmadan, bu toplantıdan büyük sonuçlar çıkaracağımızı ve önümüzdeki döneme büyük katkılar sunacağımıza inanıyorum. Önümüzdeki dönem bizler için zorlu da olsa AKP’nin bizlere ve kadınlara karşı bu şiddeti bitirmeyeceğini düşünerek daha da güçlenmemiz gerektiğini söylemek istiyorum. Onlar saldırmaya devam edecekler ancak bizler onların karşısında daha güçlü daha kararlı bir duruş içinde önümüzdeki yılları bir kadın yüzyılı yapma çabası içinde olacağız.

10 Ocak 2020