Hükümetten insan haklarına ‘sıfır tolerans’


İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 68 yıl önce 10 Aralık’ta Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildi. İnsan haklarının evrensel ve vazgeçilemez olduğu bir kez daha ilan edildi. 

Aradan bunca yıl geçti, ama ne yazık ki, Türkiye temel insan hakları ihlalleri açısından halen dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alıyor. İnsanların insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğu temel fikri devlet kurumları ve yöneticiler tarafından hala kabul edilmiyor. 

Bugün de yaşam ve barış hakları başta olmak üzere, temel insan haklarının her an çiğnendiği bir dönemden geçiyoruz. Düşünce, ifade ve inanç; örgütlenme, toplantı ve gösteri; iletişim, bilgi edinme ve haber alma; insanca çalışma ve sağlıklı bir doğada yaşama; seçme ve seçilme; cinsiyet ve cinsel yönelim özgürlüklerinin çiğnenmesini an be an yaşıyoruz. 

Erdoğan-AKP Hükümeti, temel insan haklarına ‘sıfır tolerans’ tutumunu benimsiyor. OHAL ve KHK’lerle temel haklar askıya alınıyor. Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, yöneticilerimiz, yerel yönetimlerdeki demokratik siyasetçilerimiz hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde rehin tutuluyor. Doluluk oranlarının % 104’e ulaştığı cezaevlerinde yaklaşık 200 bin tutuklu ve hükümlü son derece zor koşullar altında tutuluyor. Tecrit uygulaması, işkence olağan hale getiriliyor. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı tamamen kadük halde. Ayrımcılık ve nefret suçları, iş cinayetleri ve kadın cinayetleri, kadınlara saldırılar giderek olağanlaşıyor. Toplantı ve gösterilere yönelik kolluk güçlerinin ölçüsüz müdahalesi her geçen gün daha vahim boyutlara ulaşıyor. Gazeteciler tutuklanıyor, gerçekleri yazan gazeteler tehdit ediliyor, kapatılıyor. Kürt sorununun barışçıl, demokratik yollarla, müzakere ve diyalogla çözümünün Erdoğan-AKP iktidarı tarafından rafa kaldırılmasıyla yeniden başlayan savaş ve çatışma ortamında barış hakkı ihlal ediliyor, yaşam hakkı korunamıyor. 

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, Venedik Komisyonu, Uluslararası Af Örgütü vb. gibi uluslararası demokratik kuruluşlar ve insan hakları kurumları, açıkladıkları her raporda bu ihlallere ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası demokratik sözleşmeleri çiğnemesine dikkat çekiyor. 

Eğer İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, bir ülkede insan hakları korunamıyorsa, iktidar devlet şiddetini kullanarak evrensel haklarını ihlal ediyorsa, buna karşı direnme hakkını da kabul eder. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de insanlar ihlallere karşı demokratik direnme haklarını kullanıyor. 

İnsan hakları ihlallerinin yaşanmadığı bir ülke ve toplum yaratma mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürmek bugün Türkiye’deki bütün demokratların, vicdan sahibi insanların, barış, özgürlük ve emek güçlerinin yapması gerekendir. 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde çağrımız, hak ihlallerinin sona erdirilmesi için ortak, birlikte ve yan yana mücadele etmektir. 


Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
10 Aralık 2016