Hedef: Engelsiz bir yaşam


1992 yılında Birleşmiş Milletler’in kararı ile 3 Aralık “Uluslararası Engelliler Günü” olarak kabul edilmiştir. Amaç, engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının “tam ve diğer insanlara eşit ölçüde” sağlanmasıdır. 

Türkiye’de 8.5 milyon engelli yurttaşımız bulunuyor. Bu sayı nüfusun yüzde 12,29’una tekabül ediyor. Türkiye’de tüm engel gruplarının pek çok sorunu bulunuyor. Çalışma hayatına dair düzenlemeler göstermelik olmaktan öte gidemiyor, kamusal hizmetler ve kent yaşamında erişilebilirlik ilkesi göz ardı ediliyor. Bugün engellilerin sadece yüzde 55,7'si sağlık hizmetlerinden yararlanırken, yüzde 12,27'si eğitim, yüzde 5,9'u bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden faydalanabiliyor. 

Engellilerin çalışma yaşamına ve toplumsal alana engelsiz bir şekilde dahil olmalarını sağlayacak sosyal politikalar yerine, onları toplumsal olanın dışına itekleyen, bağımlılıklarını arttıran uygulamalar devreye konuyor. Çünkü hükümet, uluslararası sözleşmelerin aksine, engellilere hak sahibi özneler olarak değil “korunmaya ve yardıma muhtaç kişiler” olarak bakıyor. Bu anlayış engellilerin toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşama katılımının önündeki temel sorunu oluşturuyor. Yasalarda yapılan düzenlemeler, gerekli denetimlerin yapılmaması nedeniyle sadece göstermelik kalıyor. Bizzat devlet kendi kanun ve kotalarına uymayarak engellilere yönelik ayrımcılığın temel sorumlusu haline geliyor.

Bugün, engelli kurumlarının bizim de sahiplendiğimiz güncel talepleri şunlardır: 

- Yol ve yapı mimarisi başta olmak üzere tüm fiziksel mekanlar engelliler için erişilebilir olmalıdır. 
- Sağlık hakkına erişim, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ve yoran bürokrasiyle adeta kasıtlı olarak zorlaştırılıyor. SUT iptal edilmeli; engellilerin muayene, tedavi ve tıbbi malzeme alımları önündeki engeller kaldırılmalıdır. 
- Sağlık Kurulu raporları ile engelliler iyileşmiş gibi gösteriliyor, engellilerin haklarından yararlanmaları engelleniyor. Rapor Yönetmeliği, ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alacak biçimde Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarına uyarlanmalıdır. 
- ÖSYM tarafından yapılan sınavlara cihazlarıyla katılmak zorunda olan öğrencilerin bulundukları kentlerde sınava girebilmeleri sağlanmalıdır. 
- Engelliler için açılan okullar kent dışından kent merkezlerine alınmalıdır. 
- Eğitim yaşamı boyunca çocuklara ve gençlere ayrımcılığa karşı mücadeleyi içeren etik dersleri verilmeli; engelliye bakış açısının değiştirilmesi amacıyla yetişkinlere ‘engellilik seminerleri’ düzenlenmeli ve bu alanda faaliyet yürüten sivil toplum örgütleri desteklenmelidir. 

Engellilerin, yaşamın her alanına katılmalarını sağlayacak demokratik bir dünya kurmak hepimizin borcu ve görevidir. 

Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
3 Aralık 2016