Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında 17 Nisan'da yapılan Parti Meclisi (PM) toplantımızın sonuç bildirgesi:
Parti Meclisimiz Türkiye’nin iç ve dış politikası açısından son derece kritik gelişmelerin yaşandığı günlerde gerçekleştirmiş olduğu toplantı sonucunda aşağıdaki saptamaları kamuoyuyla paylaşmayı uygun bulmuştur.
Parti Meclisimizi, siyasi geleneğimizde zulme karşı direnişin mekânsal hafızası olan Balgat’taki binamızda gerçekleştirdik. Bu mekân binlerce yoldaşımızın ödediği bedel, emek ve direnişe tanıklık etmiştir. Mücadelemizin hafıza mekânı, bizlere, yitirdiğimiz yoldaşlarımızı ve cezaevlerindeki tüm yoldaşlarımızı bir kez daha anma ve daha güçlü sahiplenme inancını perçinlemiştir.
Parti Meclisi toplantımızı geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz PM üyemiz Seçkin Kır yoldaşımıza adıyoruz. Seçkin yoldaşımızın anısı, mücadelemizde yaşayacak.
Küresel kapitalizm kendi krizini aşmak için savaşa ve şiddete yaslanıyor!
Dünyayı esir alan çoklu krizler emperyalist güçlerin hegemonya savaşlarını tırmandırıyor. Yakın tarihte Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da tanıklık ettiğimiz savaş ve çatışmalar Rusya’nın Ukrayna işgaliyle Avrupa kıyılarına dayandı. Dünya ölçeğinde silahlanma arttı. Dünya nükleer ve biyolojik silahların tehdidi altında. Kapitalizm krizini aşmak için attığı her adımın altında işçiler, emekçiler, halklar eziliyor. Acil çağrımızdır. Rusya-Ukrayna savaşı bir an önce son bulmalı, ölümler acilen durdurulmalıdır.
Savaş ve çatışmaların tehdidi altında olan bu gidişatı durdurmak; ezilen ve sömürülenlerin kurtuluş yolu olan Üçüncü Yolu örgütlemekle mümkündür. Savaşa karşı barış için, açlığa ve yoksulluğa karşı adaletli paylaşım için, halkların ve inançların özgürlüğü ve eşitliği için ulus-devletlerin yapay sınırları aşarak dayanışma ve örgütlenmeyi büyüteceğiz.
Sınır ötesi askeri operasyonlar çözüm değildir
Türkiye’de iktidar Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiği bir atmosferde Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nde çatışmaları yoğunlaştırıyor. Şu sıralar Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin topraklarına gerçekleştirilen “Kilit Pençe” askeri saldırısı 40 yılı aşkındır devam eden Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiren saldırılardan sadece biri olacaktır.
İktidar bu operasyonları ülkede derinleşen ekonomik krizin, dayanılmaz hale gelen açlık ve yoksulluğun üzerini örtmek için de kullanmaktadır. Türkiye kamuoyu ve demokrasi güçleri bunu en yalın haliyle görebilmeli. Bu çatışmalar ülkenin değil, AKP-MHP ittifakının bekası içindir. Ülke ve Ortadoğu, halkların eşitliğini esas alan onurlu bir barışla huzura kavuşur.
Ekonomide çöküşe karşı dayanışmayı toplumsallaştıracağız!
Türkiye tarihi bir kırılmanın yaşandığı bir süreçten geçmektedir. Ekonomik krize bölgesel jeopolitik faktörlerle beslenen siyasal kriz de eşlik ediyor. Türkiye’de otuz milyon insan açlık riskiyle mücadele ediyor, dokuz milyon insan işsiz şekilde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Halk açlığa mahkûm ediliyor. Bu düzen, aynı zamanda ekonomide kaynakları bir avuç yandaşa peşkeş çekme, sömürü ve rant düzenidir. Vurgunculuk, hırsızlık ve yandaş beslemeciliğidir.
Bu çöküşe karşı dayanışmayı toplumsallaştıracak; ülkenin bütün işçileri, emekçileri, yoksullarıyla ortak mücadele zeminlerini güçlendireceğiz.
Newroz mutlak tecride en güçlü cevabı vermiştir!
Tecrit, Türkiye’de toplumsal barışın ve demokratikleşmenin önündeki en büyük engeldir. İmralı’da Sayın Öcalan’a karşı yürütülen mutlak tecrit rejimi, 8 Mart ve Newroz alanlarında kadınlar ve Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye halklarının iradi sahiplenmesiyle bir kez daha teşhir edildi. Bu kapsamda, Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması, Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünün açılması için gerekli şartların oluşturulması çağrısını yapıyoruz. Bu konuda Newroz’da en kitlesel şekilde mesajını veren değerli halklarımız bilsin ki HDP, mutlak tecrit ve çözüme dair var gücüyle çalışmaya devam edecek.
Tutsaklara saldırılar demokratik direnişimizle karşılaşacak!
AKP-MHP ittifakının tahkim etmek istediği tek adam rejimi, toplumun tümü üzerinde estirdiği baskılar sarmalında cezaevleri de hedef halindedir. Hasta tutsaklar için cezaevleri ölüm evlerine dönüştürülmektedir. Tutsakların bütün hakları gasp edilmektedir. HDP olarak cezaevlerine yönelik saldırılara karşı demokratik direnişimizi yükselteceğiz.
8 Mart’ın coşkusuyla mücadelemizi sürdürüyoruz
HDP Kadın Meclisi gerçekleştirdiği toplantısında şu belirlemelerde bulundu:
Dünyada ve ülkede artan işsizlik, açlık, yoksulluk ve bunlara eşlik eden savaşlar, çatışmalar erkek egemen kapitalist düzeni güçlendirmektedir. Erkek egemen kapitalist düzen ırkçı, milliyetçi, otoriter rejimlerle beraber kadınların emeğine, bedenine, kimliğine daha çok tahakküm etmeye çalışmaktadır.
Derinleşen ekonomik krizin altında kadınlar daha çok eziliyor. Hane içinde kaynamayan tencerenin hesabı kadınlardan soruluyor. Tasarruf kadınlardan bekleniyor. Kapitalizmin ataerkil zihniyetle bu ortaklığını asla kabul etmiyoruz. O nedenle mücadelemiz birbirini besleyen bu iki sisteme karşıdır.
Dünyada ve Türkiye’de kadınlar 8 Mart’ta direniş ruhuyla meydanlardaydı. İşçi, emekçi, yoksul kadınlarla beraber adalet talebini haykırdık. AKP-MHP iktidarı döneminde daha çok artan kadın cinayetlerine karşı kadınların yaşam hakkını savunduk. İstanbul Sözleşmesi'ni, kadına yönelik şiddete karşı mücadele etmenin hukuksal ve toplumsal çözümleri üzerinde durduk. Bölgede ve dünyada artan savaş ve çatışmaların en ağır bedelini kadınlar ödüyor. Savaşa karşı barışın sesini sınırları aşarak buluşturduk. Savaş ve yoksulluktan dolayı artan göç hareketliliğinde kadınların yaşadığı taciz, tecavüz, şiddete karşı göçmen kadınların haklarını haykırdık. Kürt kadın siyasetçilerine dönük devam eden operasyonlara, tutuklamalara karşı “Kadınların siyaset yapma hakkı engellenemez.” tutumumuzu meydanlarda savunduk. 8 Mart’ın ruhuyla Newroz’u yaşadık. Newroz’un ruhuyla 1 Mayıs’a hazırlanıyoruz. Bu coşkuyu dünya kadın hareketinden aldığımız ilhamla birleştirerek büyük konferans ve kongremize hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.
Kapatma ve kumpas davalarını boşa düşüreceğiz!
AKP-MHP ittifakının partimizi hedef alan kapatma ve kumpas girişimleri tüm hızıyla sürüyor. Birçok açıdan çöken ve kadük hale gelen Kobane Kumpas davasını yeniden diriltmek için bu dava kapsamında çok sayıda yoldaşımız gözaltına alındı.
HDP’nin savunduğu demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet, barış, kardeşlik zeminindeki paradigması halk nezdinde karşılık buluyor. Devletin bütün aygıtlarıyla HDP’ye yapılan saldırılara en iyi cevabı 8 Mart'ta ve Newroz’da halklar, kadınlar, gençler, demokrasi güçleri hep birlikte verdi. Bugün HDP’yi savunmak demokratik siyaseti ve birlikte yaşama umudunu savunmaktır. Bizler HDP’yi ve fikriyatını sonuna kadar savunacağız.
Newroz’un coşkusuyla şimdi 1 Mayıs vakti
8 Mart’a ülkenin dört bir yanında kadınlar isyandaydı. Özgür yarınların habercisi Newroz’da kolluk kuvvetinin engellemelerine rağmen milyonlar meydanlara aktı. Son yılların en kitlesel Newroz kutlamalarını yaşadık. Bu coşkuyu birlikte yaşadığımız milyonlara sonsuz teşekkürler.
Şimdi de Newroz ateşini 1 Mayıs’a taşımaya hazırlanıyoruz. Açlık ve yoksulluğun derinleştiği bir dönemde ülkenin bütün işçileri, emekçileri, yoksulları, halkları omuz omuza dayanışmayla 1 Mayıs’ın ruhuna yakışır bir şekilde kutlayacağız. Ekmek ve barış mücadelesinin taleplerini haykıracağız.
Konferans ve kongremizi örgütlüyoruz
Parti Meclisimiz, kapsamlı ve güçlü istişareler neticesinde, konferans ve büyük kongremizin startını verme kararı aldı. Partimiz, faşizmin kurumsallaşmasının engellenmesine yönelik mücadelesini, demokratik siyasetin tüm imkânlarını ve araçlarını kullanarak sürdürme kararlılığındadır. Demokratik siyaseti tasfiye edebileceğini sanan bütün geçmiş iktidarların uğradığı akıbet bugün aynı anlayışı sürdürmekte olan bu iktidarı da beklemektedir.
Türkiye’de Üçüncü Yol siyasetinin somut politik ve örgütsel ifadesi olan demokratik ittifak zemininin inşa etmek için hep birlikte ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle atölyelerde, fabrikalarda, yaşadığımız ve ürettiğimiz tüm alanlarda örgütleme zamanı olduğunun bilincindeyiz.
HDP Türkiye’ye kalıcı bir barışın gelmesi, eşit yurttaşlığın tesis edilmesi, doğa talanının önüne geçilmesi, emek sömürüsünün son bulması, bütün kimliklerin ve inançların özgürleşmesi için demokratik dönüşümün tek alternatifidir. Yeni yaşamın umududur. Halkların birlikte yaşama arzusu bu umudun can suyudur. Konferans ve kongremizi Demokratik Cumhuriyetin inşasına hizmet edecek kapsamda büyük bir coşkuyla gerçekleştireceğiz.
Şimdi omuz omuza verme, bu yolu birlikte yürüme zamanıdır!
Halkların Demokratik Partisi
Parti Meclisi
19 Nisan 2022