HDP Gençlik Konferansında konuşan Temelli: Genç siyaset yapacağız

Eş Genel Başkanımız Sezai Temelli, partimizin Ankara'da düzenlenen Gençlik Meclisimizin 2'inci Konferansı'nda konuştu:

Gençlik Meclisi'nin bu toplantısında olmak benim için onur. Salona sığmamış durumdayız. İnanıyorum ki giderek büyüyen bu gücümüzle Türkiye’yi de, Ortadoğu’yu da, dünyayı da biz değiştireceğiz. Böyle bir iddiamız var çünkü bizim güçlü bir fikriyatımız var. O güçlü fikriyatımızı örgütleyerek, "Başka bir dünya mümkün" diyerek o dünyayı birlikte var edeceğiz. Biz birbirimizi dinlerken yüreğimizle dinliyoruz. Kürtçe bilmeyenler Türkçe’yi, Türkçe bilmeyenler Kürtçe’yi anlıyor. Bizi bir araya getiren bu fikriyatımız, yüreğimizle birbirimizi dinlemeye yol açıyor. 


Gençlerin geleceğe dair çok büyük kaygıları var


Gençliğin çok ciddi sorunları var. İlk akla gelen sorun işsizlik. Çok yaygın bir işsizlik var. Bu yaygın işsizliğin en büyük bedeli genç nüfus üzerinde. İşsizlik oranı yüzde 30’lara vardı. Üniversite mezunları arasında işsizlik çok yaygın. İş bulanlar ya mezun oldukları alanda iş bulamıyor ya da aldıkları ücretler asgari ücret denen sefalet ücretinden öteye geçmiyor. Topluma dönüp baktığınızda yansıması ciddi bir yoksulluk. Yaşam hakkından, toplumsal haklardan yoksun bırakma hali de burada ortaya çıkıyor. 


İşsizlik tüm dünyada genel bir sorun ama Türkiye'de dünya ortalamalarının da çok üzerinde. Gençler işsiz, gençler yoksul. Gençlerin geleceğe dair çok büyük kaygıları var. Aslında Türkiye’de genç yaşam alanına dair başka sorunlar da gelişiyor bunlara bağlı olarak. Mesela ciddi bir uyuşturucu sorunu var. Gençliğin toplumsallık çerçevesinde yaşadığı sorunlar var. 


Statüko genç siyasete tahammül edemez çünkü gençlik değiştirir, dönüştürür


Bütün bunlar üzerinde tartışmalar, araştırmalar yapılmakla beraber meselenin esasını tartışamıyoruz, konuşamıyoruz. Dünya ölçeğinde de baktığımızda en temel meselenin siyasetsizlik olduğunu görüyoruz. Evet, gençler siyaset yapmıyor, gençlerin siyasetle bağı kopmuş durumda. Bu tesadüfi bir şey mi? Ya da dünyaya "siyaset yapmayacağız" diyen bir kuşak mı geldi? Hayır. Bu tam da statükonun istediği şey. Gençleri siyasetsiz bırakmak. Çünkü genç siyasetten yoksun bir siyaset varsa o zaman statüko kendisini korumaya devam edecek. Yani kapitalist sistemde, statükonun bizzat üretildiği üretim ilişkilerinde genç siyasete yer yok. Çünkü genç siyaset, statükoya karşı yapılır, genç siyaset değiştiren dönüştüren siyasettir. O yüzden genç siyasete tahammül edemez statüko. Genç siyaseti yok sayar, dışlar. Onu sorunlar yumağında tutarak o sorunların mevcut siyasetle çözülebileceğine inandırdığı bir hayatı var etmeye çalışır. 


Statükoyla barışıksanız yaşınız kaç olursa olsun genç olamazsınız


Bizler siyaset yapacağız. Genç siyaset yapacağız. Gençlik denince bir yaş meselesi ortaya çıkıyor. Beni buraya çağırarak da bunu yüzüme vurdunuz. Yaşlılar, yani benim gibi olanlar gençlerin siyasete gelmesini engelleme çabasında olabilir. Genç siyaset sadece yaş meselesi değildir. Genç siyaset gençlerle beraber tam da bu statükoya karşı yapılacak siyasettir. Eğer bu statükonun içindeyseniz, onu yeniden üretiyorsanız, bu statükoyla barışıksanız yaşınız kaç olursa olsun genç olamazsınız. 


Kapitalizm işsiz ordusu üretmek zorunda 


Genç siyaset "başka bir dünya mümkün" deyip bu dünyayı, bu düzeni değiştirmek isteyen siyasettir. Diğer bütün sorunların çözümü buradan geçer. Yoksa işsizlik meselesini tartışıp işsizliğin çözümü için ne kadar kafa yorarsak yoralım siyaset yapmıyorsak işsizliği çözemeyiz. Çünkü kapitalist sistem hep bir yedek işsiz ordusu ile yürür. Bu çok nettir. Artı değeri üretmek, artı değerin üretimini her seferinde daha fazla hale getirmek sermaye birikim rejiminin vazgeçemediği bir şeydir. Vazgeçemez. Çünkü kendi en temel organik ilişkisi buradadır: Artı değer üretmek, artı değere el koymak, kâr realizasyonunu sağlamak. Her seferinde daha fazla artı değer üretmek istiyorsanız her seferinde daha fazla işsiz ordusu üretmek zorundasınız. Bütün bu işsiz ordusu bir tarafıyla kar realizasyonunu yükseltir, gerçekleştirir.  


Genç siyaset, siyasete musallat olmuş konformizme karşı çıkmaktır


Böyle bir sistem içinde hak mücadelesi vermezseniz, siyaset yapmazsanız, değişim dönüşüm için mücadele etmezseniz işsizler ordusunda nefer olmaktan öteye geçemezsiniz. Genç siyaset budur. Genç siyaset, siyasete musallat olmuş konformizme karşı çıkmaktır. Çünkü her şeyin kendini tekrar ettiği bir şeydir konformizm. Bir kez siyaset yapıcılar yani düzenle barışık olarak kendisini oraya o konformist anlayışı ellerinden bırakmazlar. O yüzden her şeyin kendisini tekrar ettiği değil; değiştiren, dönüştüren bir siyasete ihtiyaç var. 


Kapitalizm sizi insanlığın mezar kazıcılığana davet eder, buna ancak genç siyasetle karşı çıkılır


Kapitalizm tam da bunu önümüze koyar. Sistem bunu anlatır. Kariyerist hayatları önünüze koyar, hiyerarşiler yaratır. Kariyerist bir gelecek var ederek kendi ütopyasını pazarlar. Bu aslında distopyadır. Topyekün bir yok oluşu anlatır ve sizi bizatihi insanlığın mezar kazıcılığana davet eder. Buna karşı çıkmak lazım. Başka bir şeyin mümkün olduğu üzerinden siyaset yapmak lazım. Bu siyaset ancak genç siyasetle yapılabilir. 


Devrim bir anda gelip sizi bulmayacak, devrimci gücü örmek gerekiyor


Eğer siyasette gençler yoksa ve o gençler mücadelelerini statükoya, konformizme, kariyerizme karşı gerçekleştirmiyorsa bu düzenin yarattığı sorunları çözmek mümkün değil. Bunu çözebilecek bir fikriyatımız var. Bizi umutlu kılan, yeniden bir ütopyayı var eden bu. İnsanlık, ütopyasından koptu. İnsanlığın bir ütopyası kalmadı. Düzen her şeyi yıktı, yıkmaya devam ediyor. Bu yüzden bir ütopyaya ihtiyaç var. Biz bu ütopyaya sarılmalıyız. Değiştirebilme gücü, ona devrimci güç deniyor. Devrim bir anda gelip sizi bulmayacak. O devrimci gücü örmek gerekiyor. Tıpkı 1800'lerin Paris'i, 2000'lerin Rojava'sı gibi. 


Paris’ten Rojava’ya giden yol "uzun 20. yüzyıl" olarak ifade edilebilir. Uzun 20. yüzyıl bitti. Şimdi 21. yüzyılı yeniden var edebileceğimiz dönemin kapıları aralanıyor. 2020 yeni bir 10 yılın başlangıcı ve bu yeni 10 yılda her şeyi değiştirebiliriz.


Dünya siyasetinin merkezi Ortadoğu ise bilin ki yeniyi kuracak olan fikirler Ortadoğu’dadır. 


Bugün dünya siyasetinin merkezi Ortadoğu'dur. Küresel siyasetin merkezinin Ortadoğu olması tesadüf değil. 1800'lerin ortasında dünya siyasetinin merkezinin Avrupa olması nasıl tesadüf değilse bugün küresel siyasetin merkezinin Ortadoğu olması tesadüf değil. Bugün dünya siyasetinin merkezi Ortadoğu ise bilin ki Ortadoğu'da bir hayalet dolaşıyor. Bilin ki bu sistemi yıkacak olan, yeniyi kuracak olan fikirler Ortadoğu’dadır. 


Tüm emperyalist güçlerin Ortadoğu'ya üşüşmesi boşuna değil, statüko yıkılacak diye korkuyorlar


Ortadoğu'nun halkları yeni bir yaşamın mümkün olacağını Rojava'da göstermiştir. Rojava bu anlamıyla değiştiren, dönüştiren bir gücün gösterenidir. Bu Rojava okumasını devrimci bir anlayışla ele alıp değerlendirmemiz lazım. Dünyayı dönüştürebilecek bir şeydir. Boşuna değil tüm emperyalist güçlerin Ortadoğu'ya üşüşmesi. Boşuna değil tüm otoriter rejimlerin ittifak yaparak halkların özgürlük mücadelesinin üzerine çöreklenmeleri. Toplarıyla, tüfekleriyle, çeteleriyle gezmeleri boşuna değil. Çünkü korkuyorlar, statüko yıkılacak diye korkuyorlar. O yüzden giderek otoriterleşiyorlar, giderek faşist bir düzeni dayatıyorlar. İran’ıyla, Fransa’sıyla, Amerika’sıyla, Türkiye’siyle hepsi aynı aparatın parçaları. Bunu iyi anlamamız gerekiyor. 


HDP ne kadar başarılı olursa olsun genç siyaset yoksa statüko bir gün onu da yutar


Bu düzeni değiştirebiliriz. Hakça adaletçe bir düzeni var edebiliriz. Bunun için hem fikriyatımızı geliştirmeli, üzerine yoğunlaşmalıyız hem de bunu günlük hayatın içinde siyaset yaparak toplumsallaştırmalıyız. Bütün toplumu bu mücadeleye çağırmalıyız. Genç siyaset bu anlamıyla bir örgütlenmedir ve politik bir haktır. Bunu hayata geçirebiliriz. HDP olarak bizlerin özellikle Türkiye’de ama daha geniş çeperde hem Ortadoğu’da hem Avrupa’da bir fikriyatı var ve bunu örgütlüyoruz. Toplumu örgütlerken Radikal Demokrasi anlayışımızla bütün toplumu bu sürece davet ediyoruz. Ama bizim başarılı olmamızın yolu genç siyasetten yani sizlerden geçiyor. Çünkü değiştirici, dönüştürücü güç genç siyasettir. Bu yoksa HDP ne kadar başarılı olursa olsun kuşkusuz onu da statüko gelir bir gün yutar. O yüzden bu anlayışla örgütlenmeliyiz. Sahip olduğumuz fikriyatı anlatmalı, yaygınlaştırmalıyız. Başka bir yaşam mümkün derken bunu duvarda yazılı bir söz olarak bırakmamalıyız. Yaşamın içinde bunun gereğini yapmalıyız.


Toplumun kendi kendini yönetme hakkının önemini tüm topluma anlatmalıyız


Radikal Demokrasi; üzerinde yükseldiği, tabanından aldığı güçle oluşur. Burada en önemli şeylerden biri kuşkusuz demokratik toplumdur. Toplumun kendi kendini yönetme hakkının ne kadar önemli olduğunu tüm topluma anlatmalıyız. Mevcut kapitalist sistemin ulus devlet anlayışını sorgulatmalıyız, değiştirmek için çaba harcamalıyız. Çünkü kapitalist sistem kendi ulus devlet mantığı içinde ömrünü uzatagelmiştir. Devletler, ulus devletler; kapitalist dünya sisteminin iş bölümünden, kapitalist bir sistemden başka bir şey değildir. Bugün Ortadoğu'da yaşananlar da bunu tüm çıplaklığı ile bize gösteriyor. Ve tabi ki bir Demokratik Cumhuriyet rejimi. Yani nasıl bir yönetim ve nasıl bir toplumsallık?


Sınıf mücadelesi yoksa değişim, dönüşüm de söz konusu olamaz


Tüm bunların üzerindeki Radikal Demokrasi mücadelesini 3 ayağı var. Biri emek alanı, mücadele alanı, yani sınıfsal mücadele. Eğer kapitalizmle mücadele edeceksek, antikapitalist bir söylemimiz olacaksa bu bir sınıf mücadelesidir. Sınıf mücadelesi yoksa bir değişim, dönüşüm de söz konusu olamaz. Nasıl bir sınıf mücadelesi? Kimliklerimizi koruyan, kimliklerimizle birlikte sınıf mücadelesini biçimlendiren bir anlayışa sahip olmamız lazım. Toplumsal emeği, emeğin tüm kesimlerini kapsayacak yeni bir sınıf mücadelesi anlayışını var etmemiz gerekiyor. 


Sistemin yok saydığı tüm toplumsal kesimleri buluşturabiliriz


1800’leri, 1900’lerin ilk yarısını, ikinci yarısını okuduğumuzda bugün ortaya koyacağımız sınıf mücadelesinin izlerini bulabiliriz. Kapitalist modernitenin sol versiyonuna, sağ versiyonuna; tüm bunlara baktığımızda emek alanının zapturapt altına alınmasından başka bir şey değildir. Tüm bunlara itiraz eden bir sınıf mücadelesini ancak biraz önce bahsettiğim Demokratik Toplum zemininde ayağa kaldırabiliriz. O yüzden tüm toplumsal emeği bu sınıf mücadelesine davet etmeliyiz. Sistemin mağdur ettiği, yok saydığı tüm toplumsal kesimleri bu sınıf mücadelesinde, eşitlik, özgürlük mücadelesinde buluşturabiliriz. 

İklim krizlerinin en temel nedeni kapitalizmdir

Kapitalizm sadece emeği değil doğayı da sömürür. Yaşamı özgürleştirmek istiyorsak ekoloji mücadelemizi de yükseltmek zorundayız. Bugün yaşanan iklim krizlerinin en temel nedeni kapitalizmdir. 

Özgür bir toplum istiyorsak kadın mücadelesini yükseltmek zorundayız

Ve üçüncüsü kadın mücadelesi. Kapitalizm ve onun gelişmiş formu olan kapitalist üretim ilişkilerinin demokrasi ile yol kat edemediği zaman başvurduğu şey kadın düşmanlığıdır. Eşit, özgür bir toplum istiyorsak, toplumsal özgürlük istiyorsak kadın mücadelesini yükseltmek zorundayız. Eşit temsiliyetle bunu var etmek zorundayız. 


Dolayısıyla Radikal Demokrasi'nin üç temel ayağı emek mücadelesi, kadın mücadelesi ve ekoloji mücadelesi; toplumu değiştirip dönüştürecek devrimci gücü bize sağlıyor. 

Ortadoğu’da ortaya çıkan Kürt düşmanlığının sebebi başka bir dünya mümkün olmasın diyedir

Bütün yaşananların Ortadoğu'da olması da, bütün düşmanlıkların Kürt düşmanlığı, emek düşmanlığı ve kadın düşmanlığı olarak karşımıza çıkması tesadüf değildir. Çünkü biliyoruz ki bugün başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halkları bu faşist sistemle baş edecek gücü Ortadoğu'daki gelişmelerden alıyor. Ortadoğu’da ortaya çıkan Kürt düşmanlığının sebebi başka bir dünya mümkün olmasın diyedir. Bugün 4 parçada Kürt halkı, yaklaşık 50 milyonluk bu nüfus değiştiren dönüştüren toplumsal öznedir. Bunu yaparken geçmiş yüzyılın ulusçu anlayışlarıyla, geçmiş yüzyılın üretim ilişkilerine sıkışarak değil; biraz önce dile getirdiğim Demokratik Toplum, Demokratik Ulus, Demokratik Cumhuriyet anlayışıyla yapıyoruz, "Ortadoğu'da demokratik bir çözüm mümkün" diyerek yapıyoruz, "Başka bir dünya mümkün" diyerek yapıyoruz. Bizi güçlü kılan, özneleştiren bu fikriyattır. 

Sözlerimi bu fikriyat çerçevesinde bizi birleştirenleri anarak bitirmek istiyorum. Bu mücadelede yitirdiklerimizin anısı önünde saygıyla eğliyorum Bugün cezaevinde olanlara selamlarımı gönderiyorum. Bugün bu mücadele nedeniyle yerinden yurdundan edilmiş, sürgünde yaşayanlar var, onlara selamlarımı sevgilerimi gönderiyorum. Bütün bu mücadele dünden bugüne taşındıysa, Paris Komünü’nden Rojava’ya büyük bir insanlık tarihinin yolculuğundan bahsediyorsak bu yolda birçok isimle, birçok fikriyatla, birçok tezle buluştuk. Bugün bu tezleri yoğurduk birleştirdik, büyüttük geliştirdik. Bu fikriyatın büyüyeceğine olan inancımla sizleri selamlıyorum. 

12 Ocak 2019