HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, HDP grup toplantısında konuştu. Kürkçü, hükümetin Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı en derin bunalımlardan biri ile karşı karşıya olduğunu ve iktidar mücadelesi kızıştıkça yeni patlamaların meydana geldiğini söyledi. Kürkçü, "Bunalımın dolaysız faili AKP ve onun zıvanadan çıkmış iç ve dış politikasıdır" dedi. Kürkçü, bunalımı son görünümünün ise Musul konsolosluğunun IŞİD tarafından ele geçirilmesi ve AKP'nin toprağının işgali ile bayrağının indirilmesi karşısındaki büyük çaresizliği olduğunu kaydetti. Kürkçü, hükümetin medyayı ve muhalefet partilerini ise kurtarma çabalarını gerekçe görerek sessiz kalmaya ittiğini belirtti.

Kürkçü, 12 Haziran'dan günümüze Türkiye'nin IŞİD'in rehinesi olduğunu belirterek, "IŞİD ne isterse o olacaktır. Türkiye son derece yüksek bir bedel ödemeksizin bu vesayetten kurtulamayacak. Büyük bir açmazla yüz yüzedir. Bu siyasetin gerisinde Davutoğlu, Erdoğan ikilisinin karşılarına koyduğu bölgesel dış paradigma siyaseti var. O da Osmanlı topraklarına yeniden hakim olma hırsı ve ihtirasıdır" ifadesini kullandı.

"Erdoğan ve Davutoğlu'nun Ortadoğu'yu köpeksiz köy gibi görmelerinin sebebi var" diyen Kürkçü, ABD'nin Çin karşısındaki güç kaybı ve Avrupa Birliği'nin sorunlarının bunun sebeplerinden biri olduğunu söyledi. Kürkçü, Türkiye'nin ABD'nin dinsel muhalefet ortaklarının kendisinin devir alabileceği düşüncesine kapıldığını ve bunun Türkiye'nin dış politikasını çıkmaza soktuğunu kaydetti. Kürkçü, "Esad rejiminin bir günde çökeceği ümidine kapıldılar. Ellerine geçen bütün güçleri desteklemekten uzak durmadılar. Türkiye bütün çeteleri ayrımsız destekledi. IŞİD'den şikayet etmeye hakkı yok. IŞİD bizzat Türk imalatıdır. Türkiye onlar için elinden geleni yapmıştır" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun kendileri ile de görüştüğünü ve kendilerine başından beri IŞİD ile ilişki kurmadıklarını ve "Özgür Suriye Ordusu" ile görüştüklerini söylediğini belirten Kürkçü, şunları kaydetti: "Onların yüzde 70'ini zaten IŞİD oluşturuyor. Diğerleri de rahatına düşkün birkaç eski Suriye askerleridir. Türkiye'nin denize düştüğünde sarıldığı yılan bu oldu. Şimdi sonunda Irak ve Suriye'de ortak hakimiyet hedefi güven kavmiyetçi bir grupla karşı karşıya kaldılar. Ziyarette bakan çok önceden istikrarsızlığın farkına vardıklarını ve Musul'da boşaltma istediklerini söyledi. Hükümet IŞİD ile kendisini o kadar yakın sayıyor ki onlardan kendisine yönelik bir davranış geleceğini ummadığı için gafil avlanmıştır. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun gayreti ise yaşananları önceden gördüklerini bize anlatmaktı."

Kürkçü, Kürtler konusunda Maliki rejimi ve IŞİD ile birlikte hepsinin beraber olduğunu vurguladı. Sınırların erimesinin Türkiye'ye sonsuz fırsat sunmadığını belirten Kürkçü, "Kürt halkının özgürlüğünü tanıyarak onunla kurduğu ilişkiler ile kendisini bölgedeki büyük kargaşadan kurtarmak düşüyor. Bunun kısa vadede görüleceğini düşünmüyorum. Kürt özgürlük mücadelesi bunu herkesten daha iyi ve önce görüyor. Altında olduğu ülkelerde demokratik mücadele hedefini ortaya koyduğu için kendi topraklarını birleştirmek bakımından son derece önemli bir perspektif sundu. Kürtlerin özgürleşmesine eşlik edenler ister parti ister devlet olsun geleceğe güvenle bakacaktır. Bunun bedeli büyük oldu. Sadece Türkiye'de 40 binlerce hayat, Irak'ta 10 binlerce, Suriye'de binlerce hayat yitip gitti" ifadesini kullandı.

Kürkçü, Rojava'da görülecek örneğin Türkiye'deki yerel örgütlenmeler için muazzam bir örnek olacağını vurguladı. Kürkçü, "Türkiye, 300 bin insanın öz yönetiminden ABD'den daha fazla korkuyor. Haklıdır. Özgürlük ateşi bulaşıcıdır. Bir kere tutuştuğu zaman her yere bulaşır. Türkiye ve Güney Kürdistan'da umarız bundan etkilenir. HDP olun için hegemonyacı, ulus devletçi olmayan bir dış siyasetin takipçisi olacaktır. Özgürlük hareketinin yolunu takip eden Kürtler en az 'Kürtçü' olan akımdır. Onlar yaşadıkları yerde kendi dışındaki halkların hak ve özgürlüklerini de tanırlar. O yüzden şimdi Rojava Kürdistanı'nın kantonları özgürlük arayan Hristiyan Araplar, Ermeniler ve Yezidilerin de sığındığı bir ülke olarak aydınlanıyor" dedi. Kürkçü, halkaların kurtuluşunun ancak kendi kolları ile olacağını vurguladı.

Kürkçü, Rojava'da yaşananların ardından Türkiye'nin kendi kazdığı kuyuya düşeceğine ilişkin defalarca uyarılarda bulunduklarını hatırlattı. Kürkçü, Irak'ta ABD'nin gözetimi altında yeni şekillenmelerin olacağını belirterek, Kürtlerin ve Türklerin bu gelişmeleri dikkatlice izleyerek, "Kürdistan"ı bölgenin en önemli özerk dinamiği olarak gözlemlemesi gerektiğini söyledi. Kürkçü, "Artık eski düzene dönmek imkansızdır. Yeni bir düzen kurulacaktır. ABD'nin ipi ile kuyuya inenler oradan hiçbir zaman çıkamayacaktır. Rehinelerin hayatını hepimiz gözetiriz ama büyük meseleleri konuşmadan da bu işin içinden çıkamayız" vurgusunu yaptı. Kürkçü, IŞİD'in keyfi nasıl isterse öyle hareket edeceğini çünkü uluslararası meşruiyet peşinde koşmadıklarını vurguladı.

Kürkçü, İbrahim Aras'ın Adana'da ses bombası ile öldürüldüğünü söyledi. Kürkçü, "Sadece son 4 gün içinde 4 hayat yok oldu. AKP'nin Kürdistan iç siyaseti dolayısıyla. Özgürlükleri tanımamak ve kalekol inşaatına devam etmekten dolayı. Kriz arttıkça önümüzdeki günlerde ne olacak bilemiyoruz. Kürt halkına sadece ve sadece din kardeşliği vaadi ile bir insaf öneriyor. Gerçek özgürlüklere sıra geldiğinde ise geveleme yapıyorlar. Halkın buna karşı başkaldırmasından daha anlamlı bir şey olmaz. Önümüzdeki günlerin daha çok gerginliğe gebe olduğunu öngörebiliriz" ifadesini kullandı.

Kürkçü, Başbakan Erdoğan'a "Baş karıştırıcı" derken, "Bu insanın Cumhurbaşkanı olmasından ne gibi bir memnuniyetimiz olabilir?" sorusunu yöneltti. Kürkçü, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Böyle bir kudreti elde eden bir kişi bugün daha sınırlı bir kuvvet ile özgürlüklere, halkların eşitliğine, kadınların özgürlük mücadelesine olduğundan daha mı az düşman olacak. Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı köşkünde görmek istemiyoruz. Ona hiçbir şekilde halkın destek vermesini istemiyoruz. Peki karşısında ne var? Karagöz karakterinin karşısına Hacivat karakteri çıkarılmıştır. Çok dil bilen, terbiyeli ve söylenenlere göre letafeti olan insan. Bunun arkasında ne var. Arkasında AKP'nin eleştirdiğimiz dış siyaseti var. Suriye politikasına karşı bu kişi ağzını açmış mı? Irak siyasetine karşın söylemiş mi? Hayır. Türkiye'de ezilen milliyetlerin haklarıyla ilgili bir tek kelime söylemiş mi? Hayır. Aslında aynı dünyanın iki kutbudur. Kılıçdaroğlu'nun bize yaptığı ziyarette söylediklerimizden hiçbir şey anlamadığını bu seçimde ortaya koydu."

Kürkçü, CHP'de, AKP'nin siyasetinden eklemlenenlerle yol almanın ilke haline dönüştüğünü gördüklerini belirterek, yerel seçimleri buna örnek gösterdi. Kürkçü, asıl meselenin ABD'nin onayını elde etmek olduğunu vurgularken, HDP açısından bunun önemi olmadığına işaret etti. Kürkçü, kendilerinin AKP için Erdoğan'ın aday olacağını varsaydıklarını ve "çatının" adayını da gördüklerini belirterek, "HDP'nin karşısında son derece tarihi bir yol açıldı. Bu yoldan titizlikle geçeceğimizden herkes emin olabilir. Bütün halkların bizden beklediği olgunlukta bir adayı çokça görüşerek ortaya çıkarmaya talibiz. Biz kendi partimizdeki adaydan daha mükemmeli için vazgeçebiliriz. Ama ucuz menfaatler için, devletin egemenliğinde kendine yeni yer yaratmak için değil, halkın özgürlüğü ve geleceği için her şeyden fedakarlığa razıyız. Talebimiz ve inancımız açık. Böyle bir yolda yürüyoruz" dedi.

Kürkçü, 15-16 Haziran işçi direnişinde yaşamını yitirenleri de andı. Kürkçü, Soma'da çalışma koşulları uluslararası normlara ulaşıncaya kadar ocaklarda çalışmanın durdurulması ve işçilerinin maaşlarının fondan karşılanarak sorumluluğun işverene yıkılması gerektiğini söyledi. Kürkçü, işveren ile işbirliği yapan sendikadan özgürlükleri için çalışan sendikaya yönelik bir geçişin olduğunu da söyledi. Kürkçü, Şırnak'ta yaşanan durumun da aynı olduğunu ve son 1 ay içinde göçüklerde 10'a yakın işçinin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, bu koşulların bütün iş kollarında hakim olması gerektiğine vurgu yaptı. Kürkçü, işçilere de iş yerlerinde emek sürecinin denetimini ele geçirmeleri yönünde çağrı yaptı.

Hafta sonu kongrenin olacağını hatırlatan Kürkçü, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "HDK'nin de toplantısı var. Bunların her ikisi de bizim için çok önemlidir. Taban demokrasisi prensiplerini hayata sokacağız. HDP'de temsil edilmemeyi seçen bileşenler HDK'nin siyasetleri üzerine görüş beyan edecekler. HDP ise artık Türkiye siyasetinin kalıcı bir partisi olmaya karar verdi. Bunu PM kongrenin onayına sunacak. Başlangıçta HDP'nin seçimden seçime çatı partisi gibi çalışmasını düşünüyorduk. Ancak biz partimize oy vermek için seçmenler çağırdık ama partimize insanlar geldi ve bu partide durmak istediklerini söylediler. BDP'de kendi bileşimini HDP'ye aktarmaya karar verince HDP'nin kalıcı parti olması kaçınılmaz oldu. Takip ettiğimiz siyaset, pek çok acemiliğe ve hataya rağmen yüzümüzü kızartacak bir sonuçla bizi kongreye getirmedi. Kongremizde bütün halklardan, bütün uluslardan emekçiler, kadınlar, gençler yeni bir ortaklık için mücadeleye koyulacaklar."

17.06.2014