Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye edilen DEP eski Milletvekili Hatip Dicle, hükümeti sorumluluğunu yerine getirmeye çağırarak, "Biz bugüne kadar nasıl halkımızın ve demokrasinin hizmetinde olduysak bundan sonra böyle davranacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmamalı" dedi.

"KCK" ana davasından tutuklu bulunan DEP eski Milletvekili Hatip Dicle ile Hüsamettin Çiçek hakkında ara kararla tahliye kararı verilmesinin ardından Dicle ve Çiçek Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nden çıktı. Dicle ve Çiçek, aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı, HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, İl ve ilçe yöneticiler, Dicle ve Çiçek'in ailesinin yanı sıra onlarca yurttaşlar tarafından karşılandı. Alkışlarla cezaevinden çıkan Dicle, basın mensuplarına kısa açıklama yaptı.

Kendilerini karşılamaya gelen yurttaşlara teşekkür eden Dicle, "Biz yaşamımız boyunca hep halkımızın özgürlük davasına hizmet etmeye çalıştık. Bu anlamda alnımız açıktır. Başımız diktir" dedi. İlk tutuklanması ve cezaevinden tahliyesinin yine bir Haziran günü olduğunu anımsatan Dicle, "Tarihin cilvesidir ki ilk dönemimde 10 yıl hapis yattıktan sonra yine bir Haziran günü serbest bırakılmıştık. Ulucanlar'dan serbest bırakıldığımız 10 yıl önce umudumuz Kürt sorununun çözülmesi ve artık hiç bir Kürt siyasetçisinin düşüncelerinden dolayı cezaevine girmemesiydi. Ama yine Türkiye'nin şartlarında 5 yıl önce çok olumsuz bir koşulla, ben ve arkadaşlarımız karşılaştık. On binlerce insanımız mağdur oldu. On bine yakın siyasetçi, düşün adamı, gazeteci her meslekten insan ama hepsi sivil düşünce insanları olarak cezaevlerine doldurulduk. Çok olağanüstü bir dönem geçirdik. Aslında biz bu tarihe yabancı değiliz" diye konuştu.

Şeyh Said hareketinden beri Kürt aydın ve siyasetçilerinin hep siyasi soykırımlarla karşı karşıya kaldığını belirten Dicle, "1990 yılları geldi. Kürtler, özgürlükleri için mücadele ederken, ki o dönemin milletvekili olarak yaşadığım, Kürt siyasetçisi olarak bu sefer bizler faili meçhul cinayetlere tabi tutulduk. Binlerce insan sokak ortalarında öldürüldü, halen de bunların failleri bulunmadı. Aradan zaman geçti, bu sefer ileri demokrasi iddiasında olan bir hükümet döneminde ne yazık ki bu sefer Kürt siyasetçileri belki kafalarına kurşun sıkılarak değil, ama cezaevlerine doldurularak siyasi soykırıma tabi tutuldu. Dileriz ki bu son olsun" dedi.

Tahliye oluşuna sevinemediğini ifade eden Dicle, "Geride onlarca arkadaşımı cezaevinde tutuklu bırakarak çıktım. Onlar da bizim gibi siyaset yapanlardı. Hiç birisinin Kürt halkının özgürlüğü için mücadele etmekten öte bir suçları yok" diye belirtti. Dicle, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümetin son günlerde olumlu olmasını umduğumuz tarihsel bir adım olarak adımları dikkate alarak, sorumluluğumuzun bilincinde olan bir siyasetçi olarak atmosferi yumuşatma babında çok daha fazla bir şey söylemek gereksinimi duymuyorum. Ama bu kısa özetten bile bizim bu hassasiyetimize doğru anlam verirler. Muhataplarımız da başta hükümet olmak üzere demokratik siyasetin yolunu açarak, başta bütün cezaevlerindeki tutsaklar, İmralı'da barışın mimarlığını yapan Sayın Öcalan olmak üzere herkes özgürlüğüne kavuşması, dağlardaki çocuklarımızın tümünün bir an önce ailelerine kavuşması için gereken neyse yapmaları konusunda kendilerini de sorumluluğa davet ediyorum. Biz bugüne kadar nasıl halkımızın ve demokrasinin hizmetinde olduksa bundan sonra böyle davranacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmamalı."

Dicle'nin konuşmasının ardından Diyarbakır Tabip Odası tarafından Dicle’ye verilen 2014 Barış Ödülü, Fırat Anlı tarafından kendisine takdim edildi. Plaketini alan Dicle, Anlı'ya yeni görevinde başarılar diledi. Alkışlarla araca binen Dicle ve beraberindekiler BDP Diyarbakır İl Örgütü'ne geçti.

28.06.2014