Hasankeyfin yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmasına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekilimiz Filiz Kerestecioğlu'nun Hasankeyf'in hükümet eliyle yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmasına ilişkin araştırma önergesi:

Bugün 12 bin yıllık tarihi olan milyonlarca yıllık doğal geçmişe sahip, sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, depremlerin, sellerin, yağışların ve diğer doğa olaylarının yıkamadığı Kuzey Mezopotamya’nın önemli kalıntılarını barındıran Hasankeyf, hükümeteliyle yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır.Yaşanan sürecin tüm yönleriyle araştırılması ve sürdürülen yıkıma karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırılması açılmasını arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

Hasankeyf Yaşatma Girişimi, Hasankeyf’tekikalenin iki tarafındaki vadilerde bulunan mağaralara dolgu çalışmasıyla birlikte ‘tehlike arz eden kayalar’ın düşürülme çalışmalarının devam ettiğini; ancak bu esnada tehlike arz etmeyen kayaların da düşürülmeye çalışıldığını ifade etmektedir. Bu kayaların düşürülmesi çalışmalarında dinamit tarzı patlayıcılar kullanılmaktadır. Bu patlamalar diğer kayalarda da titreşimlere neden olmakta, kalenin doğal yapısı bozulmaktadır.

Hasankeyf, sahip olduğu doğal özellikleri ve yaklaşık 6 bin yıllık geçmişiyle insanlara barınak olmuştur. Bugün ise AKP hükümetinin politikaları sonucu bu tarihi bölge yok olma tehdidi altındadır. İnsanlık Hasankeyf’in yok olmasına seyirci kalmamalıdır. Hasankeyf insanlık tarihinin onurudur. Artık mirastan çok, gelecek nesillere aktarmamız gereken bir borçtur. Fakat ne yazık ki, tarihten insanlığa miras bırakılan Hasankeyf,AKP hükümeti eliyle yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmıştır. AKP’nin elimizden aldığı sadece tarihi mirasımız değil çocuklarımıza olan borcumuzdur. Hasankeyf geleceğimizdir.

Hasankeyf endemik bitki örtüsü ve hayvan türlerini barındırmaktadır. Hasankeyf’in doğal oluşumu belki de milyonlarca yıl sürmüştür. Doğanın bize verdiği en büyük miraslardan biridir. Suların aşındırmasıyla, coğrafik olaylarla ilk insanlara ev sahipliği yapan Hasankeyf, binlerce yılın ardından modern çağımızda insanlar tarafından yok ediliyor.

Aslında insanlık benzer bir zihniyetin tezahürünü yakın zamanda Tedmür ve Palmira’da yaşadı. Afganistan’da Taliban Bamyan vadisindeki Buda heykellerini topa tutarak yıktı. IŞİD’inve Taliban zihniyetinin yarattığı yıkım, dünya insanlık tarihinin hafızasının en karanlık sayfalarına işlendi. IŞİD müzeleri balyozlarla yıkarken, Türkiye’de de Hasankeyf’in dinamitlerle yıkılıyor olması utanç vericidir.

1930’lu yılların Diyarbakır Valisi Hasan Faiz Ergun, şehrin hava almadığı gerekçesiyle Surların Dağkapı kısmından itibaren yıkıma başlamıştı. O zaman kentte bulunan Arkeolog, Mimar Prof. Dr. Albert Louis Gabriel, kent halkı ile birlikte Ulusal ve Uluslararası düzeyde kamuoyu oluşturmuş ve surların geri kalanını yıkımdan kurtarmıştı. O gün ülkenin valilerinden biri tüm Türkiye’yi küçük duruma düşürmüştü. Bugün de Batman Valisi Türkiye’nin uluslararası arenada imajının zarar görmesine biraz daha katkı sunuyor. 

Batman Valiliği, Hasankeyf’te patlayıcı kullanılmadığını ifade etse de Milletvekillerimizin görüştüğü yöre halkı patlayıcı kullanıldığına tanıklık ettiğini defalarca kez bildirmiştirve son olarak da Hasankeyf’in yıkımına karşı bir eylem gerçekleştiren Batman Milletvekilimiz Mehmet Ali Aslan, yöre halkının kendisine dinamitlerin neden olduğu patlamaları ispatlayan videoları ilettiğini ifade etmiştir. Sayın Mehmet Ali Aslan’ın Hasankeyf’te bulunduğu sürede de hiltive kazmalarla Hasankeyf’in dokusuna zarar verilmeye devam edilmiş, Sayın Aslan bu görüntüleri sosyal medya hesaplarından canlı yayınlamıştır.

İnsanlık tarihi, gelecek nesillere pek çok eser bırakmıştır. Fakat,AKP’nin 16 yıldır hangi eseri yaptığı sorusuna Saray’dan başka cevap verilememektedir. Bir eser yapamayan hükümetin yıktıklarının listesi ise çok uzundur. 16 yıldır ormanlar yakılmakta, şehirler topa tutulmakta, ilçeler yıkılmakta, dereler kurutulmakta, tarih ve kültür yok edilmektedir.

Gün gelecek,“Elde edilecek rant böyle bir tarihi yok etmeye değdi mi? Zeynelbey türbesini taşımaya, binlerce yıllık tarihi sular altında bırakmaya değdi mi?” soruları sorulacaktır. Verilecek cevap da kuşkusuz “Hayır” şeklinde olacaktır.

TBMM bu konuya acilen müdahil olmalıdır. Anayasa’nın 63 ve 64 üncü maddelerine uyulmasını sağlamak görevimizdir. Devletin koruması gereken tarihi ve kültür mirası Anayasa’yla güvence altına alınmıştır. Oysa korunması gereken bu yerler, şu an maalesef dinamitlenmektedir. Başlatılan yıkımın boyutlarının tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için Meclis Araştırması açılmalıdır.

21 Ağustos 2017